AK Parti'nin Türkiye'yi Getirdiği Nokta
Bu sebeple önümüzdeki dönemde AHİM’e başvuru yapacağımızı da buradan hepinizle paylaşmak istiyorum.
26.04.2017 18:12:10
Bu haber
792 kez okundu
AKP’NİN 14 YILDA TÜRKİYE’Yİ GETİRDİĞİ NOKTA
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Selin Sayek Böken’nin basın açıklaması şöyle:
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin Türkiye’yi yeniden siyasi denetime alma kararını dün hep beraber üzüntüyle takip ettik. Bu kararla Türkiye denetimden çıkan ve sonra tekrar denetime alınan ilk Avrupa ülkesi oldu. Öncelikle bunun, ‘siyasi gerekçeyle yapıldı’ denerek geçiştirilemeyecek kadar önemli ve hepimiz için üzüntü verici bir durum olduğunun altını çizmek istiyoruz. Ancak Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin ve bu kararı Türkiye’de uzun süredir yaşanan ve düzeleceğine ilişkin hiçbir işaret bulunmayan hukuk, demokrasi, özgürlükler konusundaki somut gerçeklere dayanarak alındığını da vurgulamak gerekiyor. Yani açıkça söyleyelim, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin bu kararı siyasi gerekçeyle falan değil, Türkiye’deki iktidarın başta OHAL olmak üzere somut uygulamaları nedeniyle verilmiştir. Nitekim 2004 yılında Türkiye yine Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin siyasi denetimden çıktığında yine AKP hükümeti o dönemin Dışişleri Bakanlığı şöyle bir açıklama yapmıştı. Dışişleri Bakanlığının açıklamasını size iletiyorum. 1996’dan buyana tabi tutulduğu denetimden ülkemizin çıkartılması, ülkemizin demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında Avrupa Konseyi standartlarına uygun biçimde yükümlülüklerini yerine getirdiği anlamını taşımaktadır.
Şimdi bu açıklamanın kendisi bugün alınan kararın gerekçesinin de itirafıdır. Nasıl ki, o zaman alınan karar Türkiye’nin demokrasi alanında standartlara uymasının bir sonucu idiyse, bugün de alınan karar Türkiye’nin demokratik standartlardan uzaklaştığının bir ifadesidir. 14 yılda AKP hükümetinin Türkiye’yi getirdiği nokta Türkiye’nin, Avrupa’nın ve evrensel demokratik değerlerden uzaklaşmış olmasıdır.
TÜRKİYE AKP’DEN VE ONLARIN HUKUKSUZLUKLARINDAN İBARET DEĞİLDİR
Öte yandan özellikle de son referandum sonuçlarını da hatırlatarak şunu söylüyoruz. Türkiye’nin yüzde 50’si, en az yüzde 50’si bu hukuk dışı, demokrasi dışı, özgürlükleri yok eden AKP uygulamalarını reddetmektedir, buna hayır demektedir. Türkiye AKP’den ve onların hukuksuzluklarından ibaret değildir. Bu nedenle kararın sorumlusu AKP olmasına rağmen maalesef karar 80 milyonu, Türkiye’yi cezalandırmaktadır. Kararla Türkiye’ye şu söylenmiştir; siz bir Avrupa Konseyi üyesi olma konumunu kaybettiniz, artık attığınız her adımınız incelenecek ve izlenecek denilmiştir. O zaman şunu tespit etmeliyiz. Bu kararla ve bu karara yol açmış olan hukuksuzluklar, demokrasiyi zedeleyen adımlarla Türkiye 13 yıl geriye götürülmüştür ve bu çok ağır bir durumdur. Türkiye’nin kaybettiği 13 yılın hesabı derhal verilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca çağdaş medeniyetler düzeyine ulaşmak bir hedef olmuştur. Bu hedefin önemli parçası demokrasi evrensel değerlerinin Türkiye’de yaşatılmasıdır ve bu hedefin önemli bir parçası Avrupa Birliğiyle olan bu ortak değerlerdir. Bu değerlere arkasını dönen bir Türkiye’nin kimseye faydası yoktur. Derhal Türkiye’ye yıllar kaybettiren bu hukuksuzluklar, Türkiye’ye demokrasisini kaybettiren bu siyasi anlayışın hızla düzeltilmesi gerekmektedir. Bu zararı veren iktidarın derhal yarattığı erozyonu ortadan kaldıracak adımları atması gerekmektedir.
BU AÇIKÇA TUTUKLULARA İŞKENCENİN İKTİDAR TARAFINDAN BEYANIDIR
Şimdi siz OHAL rejimini sürekli kılarsanız, kendinizden görmediğiniz herkese zulüm yaparsanız, baskı yaparsanız, gazetecileri, seçilmiş milletvekillerini tutuklarsanız bunun doğal ve kaçınılmaz sonucu Türkiye’nin uluslararası toplumun gözünde demokratik bir ülke olma statüsünü yitirmesidir. Yaşıyor olduğumuz gerçek budur. Türkiye’de artık hukuksuzlukların ortadan kaldırılması, insan hakları ve özgürlükler konusunda çok acil ve büyük adımların atılması bir zorunluluktur. Bakın Cumhuriyet Gazetesinin yazarları, Cumhuriyet Gazetesinin gazetecileri 178 gündür tutuklular. Diğer birçok gazeteci de halen cezaevinde. Milletvekilleri tutuklu. Türkiye bir korku ülkesine döndü. Türkiye darbe girişiminin hemen ardından 21 Temmuz’da Birleşmiş Milletler kişisel ve siyasal haklar sözleşmesinin 13 maddesine çekince koyduğunu bir kez daha hatırlatmak gerekiyor. Çekince konulmuş olan maddeler, bu maddeler arasında bulunan atfetmemiz gereken değerler Türkiye’nin nereye taşındığının itirafıdır. Çekince konulmuş maddeler arasında tutulanlara insani biçimde davranma, adil yargılama ve ifade özgürlüğü de bulunuyor. Yani bu açıkça tutukladıklarınıza insani davranmayacağınızın bir itirafıdır. İşkencenin iktidar tarafından beyanıdır.
Şimdi siz iktidar olarak bunu yapacaksınız, doğal olarak birileri de dönüp size ya ülkenizde hukuk kalmamış, demokrasi kalmamış, insan hakları kalmamış diyecek. Şimdi bakın bir siyasi partinin liderleri, milletvekilleri 180 güne yakın bir süredir hapisteler. Oysa Anayasa Mahkemesinin 4 yıl önce verdiği bir karar vardı. Bu karar kamuoyunda Balbay kararı olarak bilinen ve 100’ü aşkın gerekçeye dayandırılmış bir karardı. O zamanda talep ettik, bugünde talep ediyoruz. Hızla tutuklu milletvekillerine derhal Balbay kararı uygulanmalıdır. Burada açık bir hukuksuzluk vardır ve milletvekillerinin tutukluluklarına biran önce son verilmelidir.
NEDEN YURTDIŞINDA SAYISIZ TUTUKLU VATANDAŞIMIZ VARKEN, TÜRKİYE CUMHURİYETİ SADECE RIZA ZARRAF’A DEĞER VERİYOR, SADECE BU KONUYA HASSASİYET SERGİLENİYOR?
Değerli arkadaşlar, Türkiye’nin o kadar çok ve o kadar ciddi sorunları var ki, Türkiye’nin demokrasi meselesi var. Türkiye’nin özgürlükler meselesi var. Türkiye’nin bir ekonomi meselesi var. Hukuk devletinin tamamen ortadan kaldırılmış olması meselesi var. Ancak görünen o ki, hükümetin de, Cumhurbaşkanının da bu meselelerde gözü yok. Bunları çözmek, bunları öncelemek gibi bir derdi yok. Onlar için varsa yoksa tek bir mesele var, o da uluslararası kara para trafiğinin baş aktörü Türkiye’de asrın yolsuzluğunun kilit adamı olan Rıza Zarraf’ın korunması. Türkiye’den Amerika’ya giden her bakan, her devlet yetkilisinin birinci gündem maddesi Rıza Zarraf. Neden, niçin böyle? Bunca meselemiz varken neden bir kişiyle ilgili bir mesele bir iktidarın tek ve temel meselesi haline geldi? Neden yurtdışında sayısız tutuklu vatandaşımız varken, Türkiye Cumhuriyeti sadece Rıza Zarraf’a değer veriyor, sadece bu konuya hassasiyet sergileniyor? Şimdi kara para trafiğinin baş aktörü neden Türkiye Cumhuriyeti tarafından adeta bir devlet meselesi gibi en üst düzeyde savunuluyor? Bu canhıraş savunma hali iki çok açık gerçeği esasında ortaya koymuş oluyor. Birincisi; Rıza Zarraf’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan için özel bir şahsi değeri var. İkincisi; Türkiye Cumhuriyeti devletinin dış politika öncelikleri 80 milyonun çıkarlarına göre değil, Erdoğan’ın şahsi meselelerine, onun kişisel kaygılarına göre şekilleniyor. Bunun açık anlamı devletin çökmüş olması ve yerine şahıs devletinin konulmuş olmasıdır. Bu da bir kez daha bu somut durumun örneğidir.
Nitekim geçen hafta Amerika’dan Türkiye’yle Rıza Zarraf üzerinden pazarlık yürütüldüğü yönünde açıklamalar yapıldı. Türkiye Cumhuriyetinin çıkarlarından Rıza Zarraf uğruna ödün veriliyorsa bu bir felakettir ve bunun 80 milyon için çok ağır sonuçları olur. Türkiye Cumhuriyeti devletini bir çadır devletine indirgeyen bu anlayış daha öncede kabul etmediğimiz, bundan sonrada asla kabul etmeyeceğimiz bir anlayıştır.
AHİM’E BAŞVURACAĞIZ
Değerli arkadaşlar, mühürsüz bir seçimin ardından gayrimeşru bir referandum sonucuyla karşı karşıyayız. 49 milyon 799 bin 163 kişinin ya da sandığa gitmiş olan, kendi vicdanıyla, cesaretle oy kullanmış olan bütün vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu savunmak bizim için önceliktir. Bu sebeple önümüzdeki dönemde AHİM’e başvuru yapacağımızı da buradan hepinizle paylaşmak istiyorum.
Aydınlık günlerde tekrar buluşacağımıza hiç şüphem yok. Saygıyla selamlıyorum.
Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter
kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar
hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2