Üst Header Banner Reklam
 
BELLİ ÇEVRELER TÜM ENERJİLERİNİ BİZİ ENGELLEMEK İÇİN HARCIYOR
“Zihinlerini Yabancı Başkentlerin Emrine Verenler, Öz Güven Sahibi Dış Politika İddiasından Rahatsız Oluyor”
5.03.2016 02:23:00
Bu haber 835 kez okundu
BELLİ ÇEVRELER TÜM ENERJİLERİNİ BİZİ ENGELLEMEK İÇİN HARCIYOR

  “Zihinlerini Yabancı Başkentlerin Emrine Verenler, Öz Güven Sahibi Dış Politika İddiasından Rahatsız Oluyor”

Yeşilay 3. Zümrüdüanka Ödül Gecesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 günlük Batı Afrika ziyaretine değinerek, “Biz ülkemiz için, milletimiz için çabalarken, muhalefet başta olmak üzere Türkiye’deki belli çevreler tüm enerjilerini bizi engellemek için harcıyor. Hayatlarını parti genel merkezleri, Meclis ve evleri arasında geçirenler, bizim kıta kıta dolaşıp yatırımcılarımızın, iş adamlarımızın önünü açmamızı idrak edemiyorlar” dedi.

Yeşilay Haftası münasebetiyle Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

Yeşilay’ın 3. Zümrüdüanka Ödülleri’ne layık görülen sporcuları, sanatçıları, medya mensuplarını, akademisyenleri, siyasetçileri, kurum ve firmaları tebrik ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeşilay’ın görev alanına giren konuların, sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın, tüm insanlığın mücadele ettiği sorunlar olduğuna dikkat çekti ve “Bu konuda uluslararası dayanışma ve iş birliği olmazsa başarı da sağlanamaz. Bu sebeple, ödüllerin bu yıl, ülke sınırlarımızı aşarak, uluslararası bir boyut kazanmasını son derece anlamlı ve değerli buluyorum” diye konuştu.

Geçen yıl Zümrüdüanka ödülü almış biri olarak Yeşilay ödüllerinin, bir şahıs veya kurumun alabileceği en müstesna, en anlamlı ödüllerden olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ödüller, hem özveri ve hassasiyetin, hem de ağır bir sorumluluğun sembolüdür. Ödülü almak kadar, alınan ödülün yükünü taşıyabilmek, ödülün üzerimize yüklediği mananın bilincinde olmak da önemlidir. Tüm ödül sahiplerinin bu anlayışla çabalarını sürdüreceklerine inanıyorum” diye konuştu.

“YEŞİLAY BİR MARKA KURULUŞA DÖNÜŞTÜ”

1920’de din adamları, doktorlar ve eğitimcilerden oluşan bir grup aydın tarafından “Hilal-i Ahdar” adıyla kurulan Yeşilay’ın; bugün 120 şubesi, 50 bin üyesi ve 30 farklı ülkedeki kuruluşlarına öncülük eden bir marka kuruluşa dönüştüğüne işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeşilay, asırlık geçmişinden gelen birikimiyle, alkol bağımlılığı yanında tütün, uyuşturucu madde, teknoloji, kumar gibi bağımlılıklarla da mücadele ediyor. Bugüne kadar daha çok ‘savunmaya’ yönelik çalışmalar yapan Yeşilay’ın, değişen ihtiyaçlara göre, artık bağımlılık tedavisinin psikolojik ve sosyal destek tarafında da yer almaya başladığını görüyorum” dedi.

Hem Başbakanlığı hem Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde Yeşilay’ın toplumu bilinçlendirme, farkındalık oluşturma ve bağımlılığı önleme mücadelesine daima güçlü destek verdiğini ve vermeye de devam edeceğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Türkiye’nin son 14 yılı, her alanda ihmallerin ortadan kaldırıldığı, yıllarca ikinci plana itilen, halının altına süpürülen konuların tekrar gündeme alındığı bir dönem olmuştur. Yeşilay mensupları ve gönüllüleri olarak sizler, bu sürecin en yakın şahidisiniz. Daha önce imkânsızlıklarla boğuşan bir Yeşilay vardı; bugün Avrupalı kuruluşların mükemmeliyet belgesi verdiği bir Yeşilay var, ondan dolayı kutluyorum tebrik ediyorum. Mücadelesinde yalnız bırakılmış bir Yeşilay’dan, çalışmaları en üst düzeyde himaye edilen, desteklenen bir Yeşilay’a kavuştuk. Biraz destekle, biraz cesaret ve teşvikle kurumlarımızın neler başarabileceklerini, Yeşilay’a bakınca görebiliyoruz. Burada asıl mesele, bakış açısının, zihniyetin önceki dönemlere göre değişmesidir.”

“TÜRKİYE’DEKİ BELLİ ÇEVRELER TÜM ENERJİLERİNİ BİZİ ENGELLEMEK İÇİN HARCIYOR”

Konuşmasında dün tamamladığı 5 günlük Batı Afrika ülkelerine yaptığı resmî ziyaretlerine değinen ve ziyaretlerinde elde ettiği izlenimlerini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ziyaretinin birçok açıdan tarihî boyutu olduğunu ve bu ziyaretlerde bazı ilklerin yaşandığını ifade etti. “Tarihimize baktığımızda, esasında bu ziyaretlerin ne kadar gecikmiş, geç kalmış olduğunu çok daha iyi anlıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osmanlı’nın; 1575 yılında Nijerya’daki sultanlık ile savunma anlaşması imzalayıp bölgeye askeri teçhizat ve malzeme gönderdiğini, 1862 yılında Ebubekir Efendi’yi kıtanın en ucuna, Cape Town’a Müslümanlar arasındaki sorunları çözmesi için elçi tayin ettiğini hatırlattı.

Afrika ülkelerini yaptığı ziyaretlerde; TİKA’nın yardım ve kalkınma projelerine, Türkiye’den çeşitli vakıfların yaptırdıkları camilerle, Türkiye burslarıyla okumuş Türkçe konuşan öğrencilerle ve elinde çantası, koltuğunda projesiyle ülke ülke dolaşan iş adamlarıyla karşılaştıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz ülkemiz için, milletimiz için bunları yaparken, bu tarihî adımları atarken, muhalefet başta olmak üzere Türkiye’deki belli çevreler tüm enerjilerini bizi engellemek için harcıyor. Hayatlarını parti genel merkezleri, Meclis ve evleri arasında geçirenler, bizim kıta kıta dolaşıp yatırımcılarımızın, iş adamlarımızın önünü açmamızı idrak edemiyorlar. Gazetelerdeki köşelerini, ekranlardaki söz haklarını, daha da ötesi zihinlerini yabancı başkentlerin, Türkiye düşmanı lobilerin emrine verenler, Ankara’nın bağımsız ve öz güven sahibi dış politika iddiasından çok ciddi rahatsız oluyorlar” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE TÜM BAŞARILARINI BİR AVUÇ KİFAYETSİZE RAĞMEN GERÇEKLEŞTİRMİŞTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan devamında şunları kaydetti: “Zira bunlar için Afrika, köklü ilişkilerimizin olduğu, fırsatları bünyesinde barındıran bir yer değil; sadece açlık, sefalet, iç savaşlarla dolu, kriz ve kaos bölgesidir. Onlar Türkiye’nin güneyine bakınca bataklık, doğusuna bakınca sorunlar yumağı görüyorlar. Yine bunlar, ‘Türkiye’nin ekseni kayıyor, Türkiye yönünü doğuya çeviriyor’ diye feveran etmeyi dış politika yorumculuğu zanneder. Ama şundan emin olunuz; Türkiye hangi hayırlı işe imza atmışsa, hangi açılımı gerçekleştirmişse bunlara rağmen yapmıştır. Türkiye dış politikadaki, demokratikleşmedeki, ekonomideki, siyasetteki, terörle mücadeledeki ve diğer alanlardaki tüm başarılarını bu bir avuç kifayetsize rağmen gerçekleştirmiştir. Bunların amacı yol açmak değil, tıkamak, engellemek, sabote etmek, yola mayın döşemektir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı çevrelerin, Türkiye’nin zararlı alışkanlıklar ve bağımlılıkla mücadelede nasıl olumsuz bir rol üstlendiğinin çok iyi bilindiğine dikkat çekti ve iki yıl önce yapılan alkol ile ilgili düzenlemenin bazı gazete ve ekran yorumcuları ile siyasetçiler tarafından günlerce eleştirildiğini hatırlattı. ‘Alkol yasaklanıyor, özel hayatımız kısıtlanıyor, yaşam tarzımıza müdahale ediliyor’ söylemleri ile düzenlemenin aleyhinde yayınlar yapıldığına ve ana muhalefet partisinin, düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kardeşlerim, bunlar insanımızı sevmiyor, bunlar insanımızın rahatsızlığında, hastalığında, bütünüyle vücudundaki olumsuz gelişmelerde kendilerine hayat arıyorlar. Biz ise diyoruz ki, hayır, biz insanımızı seviyoruz, sağlıklı bir nesil için ne gerekirse biz onu yapmaya çalışıyoruz. Bakınız, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2014 yılı raporuna göre, alkole bağlı hastalıklardan dolayı her yıl 3,5 milyon insan hayatını kaybediyor. Alkol tüketimi kansere yol açan ilk 10 neden arasında yer alıyor. Bunu ben söylemiyorum, işin erbabı söylüyor. Aynı şekilde cinayetlerin, cinsel saldırıların, trafik kazalarının ve kadına şiddet olaylarının en önemli müsebbibi alkoldür. Hal böyleyken, niçin bir siyasetçi 18 yaşından küçüklere alkol satışının kısıtlanmasından rahatsızlık duyuyor? Amerika’ya bak, Batıya bak, oralarda böyle bir şey yok, satamazsın onlara alkolü, hatta hatta sigarayı. Milletin faydasını gözeten bir milletvekili, neden alkollü araç kullananlara verilecek idari cezanın arttırılmasından rahatsız olur? Allah aşkına, evlatlarımızı alkol ve zararlı alışkanlıklardan korumanın özgürlükle, yaşam tarzına müdahale ile ne ilgisi olabilir?”

“ÇAĞDAŞLAŞMAYI ALKOL KULLANMAKLA ÖZDEŞ HALE GETİRENLER VAR”

Benzer bir durumun, sosyal medya ve yeni iletişim araçlarıyla ilgili eleştirilerinde de ortaya çıktığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maalesef birileri ısrarla bu ülkede özgürlüğü milletin kültürüne, tarihine, medeniyet ve inanç değerlerine düşmanlığın bir kılıfı, bir bahanesi gibi kullanmaya çalışıyor. Çağdaşlaşmayı alkol kullanmakla, zararlı alışkanlıkları teşvik etmekle, tek tip bir hayat tarzına sahip olmakla özdeş hale getirenler var” eleştirisinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tavrın yeni ve Türkiye ile sınırlı olmadığının altını çizdi ve Yeşilay’ın; İstanbul’un işgali sırasında işgal güçlerinin gençleri alkol kullanmaya teşvik ettiğini gören bir avuç kahramanın bağımlılıkla savaşmak için kurduğunu hatırlattı ve sözlerine şöyle devam etti: “Tek parti döneminin jakobenleri batılılaşma ve modernleşme adına alkol kullanımını teşvik etmişlerdir. Bu ülke afişler asılarak tüm toplumun alkolün ne kadar faydalı olduğunu ikna edilmeye çalışıldığını günlerce, haftalarca görmüştür. Aileler ‘sağlığa faydalı’ denilerek ilkokul çağından itibaren çocuklarına birayı sevdirmeye çalışmıştır. Bunlar bu ülkede yaşandı, hatta zorladılar. Tarih kitaplarını karıştırdığınızda maalesef Atatürk Orman Çiftliği’nde ellerine bira şişeleri tutuşturulmuş çocuk fotoğrafları görürsünüz; bunlar vakıa. Bu dönemde alkol, toplumu zorla dönüştürmenin, kimliksiz hale getirmenin, değerlerinden koparmanın bir aracı olarak kullanılmıştır. Günümüzde de aynı zihniyete mensup belediye başkanları, sözüm ona üniversite profesörleri kültürel etkinlik olarak alkolü teşvik edici etkinlikler düzenlemeyi maharet sanıyordu biliyorsunuz.”

“AFRİKA’YA BAKMADAN BATI UYGARLIĞI ANLAŞILAMAZ”

Aynı politikanın ve yöntemlerin, Afrika ülkelerinde sömürgeciler tarafından da kullanıldığını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sömürgeciler, özellikle plantasyon sahipleri zorla yurtlarından kopardıkları, köle gibi çalıştırdıkları Afrikalı işçilere çoğu zaman ücret yerine alkol vermişlerdir. Çok manidardır, işçilerin içinde bulundukları şartlara, kendilerine reva görülen işkenceye karşı dirençleri, kişilikleri, karakterleri alkol bağımlılığıyla kırılmak istenmiştir. Bugün ziyaret ettiğimiz ülkelerdeki bazı kronik sorunların temelinde sömürgecilerin bıraktığı bu acı ve kanlı mirasın etkilerini görüyorsunuz” dedi.

Batı Afrika ziyareti öncesinde Güney Amerika’daki 3 ülkeye yaptığı ziyareti hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Afrika’ya bakmadan, Güney Amerika’yı incelemeden batı uygarlığı gerçekten anlaşılamaz. Batı başkentlerinin şık kaldırımlarına hayran kalanlar, o kaldırım taşlarının altındaki milyonlarca Afrikalının ve Güney Amerikalının teri, kanı, canı, emeği olduğunu bilmek zorundadır. Parçalanmış aileler, yerlerinden sürülmüş kabileler, dokusu tahrip edilmiş çevre ve sömürülen kaynaklar beyaz adamın bu bölgelerdeki utanç vesikalarıdır. Ama biz hamdolsun bu ülkelere giderken tertemiz bir sicille gidiyoruz. Dünyanın her yerinde her topluma tarihimizin ve kültürümüzün bize işaret ettiği şekilde karşılıklı saygı ve dayanışma temelinde herkesin kazandığı ilişkilerin kurulabileceğini gösteriyoruz. Biz siyaha sarılırken hiç içimizden ‘Acaba ne derler?’ demiyoruz, sadece Allah için seviyoruz; farkımız bu. İnşallah bu ilkeli tutumumuzu sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız.”

“ÜLKE VE MİLLET OLARAK REHAVETE KAPILMAMALIYIZ”

Artık ülke ve millet olarak yeni bir dönemin, yeni Türkiye’nin inşası sürecinde olunduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sırf kendi kör ideolojileri için nesilleri dahi feda etmekten çekinmeyen bu karanlık zihniyet, zaman zaman hortlasa da hamdolsun eski etkinliğini büyük oranda yitirdi” dedi. Ancak müteyakkız olmak ve rehavete kapılmamak gerektiği uyarısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evlatlarımızın geleceklerinin karartılmasına, alkol, uyuşturucu ve sigara gibi kötü alışkanlıkların esiri haline getirilmelerine asla fırsat vermemeliyiz” ifadelerini kullandı.

Alkol, tütün, uyuşturucu madde, teknoloji ile diğer bağımlılık ve zararlı alışkanlıklara ilişkin mücadelede sadece kanun ve yasakların yeterli olamayacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin her bir ferdinin bu mücadele içinde bir ve beraber olması gerektiğini kaydetti. “Çocuklarının fiziki ihtiyaçları yanında manevi ihtiyaçlarıyla da alakadar olmayan anne-babalar, siperde bekleyen, fırsat kollayan kötü alışkanlıklarının ve terör örgütlerinin onlarla çok yakından ilgilendiklerini bilmelidirler” uyarısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “O dağlara götürülenlerin uyuşturucu verilerek götürüldüğünü bilmenizi isterim. Bu konularda anneler-babalar, komşular, akrabalar, mahalle ve tüm toplum tam bir seferberlik ruhuyla hareket etmelidir.”

Yeşilay, Diyanet İşleri Başkanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, Emniyet Teşkilatı ve sivil toplum kuruluşlarının bu amaçla yürüttükleri ortak faaliyetleri önemsediğini, bu çalışma ve çabaları destekleyeceğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını, 96 yıldır ülkeye ve millete hizmet eden Yeşilay mensuplarına teşekkür ederek ve bu yılki Zümrüdüanka ödüllerine layık görülenleri tekrar tebrik ederek tamamladı.

Yeşilay 3. Zümrüdüanka Ödül Gecesi
Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR