Üst Header Banner Reklam
Birlik Ve Kardeşlik Mitingleri Yapacağız
Ömer Çelik: Mitinglerimizi askıya aldık. Cuma gününe kadar miting düzenlemeyeceğiz. Cuma gününden itibaren mitinglerimizi birlik, dirlik ve kardeşlik mitingi olarak gerçekleştireceğiz
12.10.2015 20:25:30
Bu haber 849 kez okundu
Birlik Ve Kardeşlik Mitingleri Yapacağız

 Birlik Ve Kardeşlik Mitingleri Yapacağız

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ''Mitinglerimizi askıya aldık. Cuma gününe kadar miting düzenlemeyeceğiz. Cuma gününden itibaren mitinglerimizi birlik, dirlik ve kardeşlik mitingi olarak gerçekleştireceğiz'' dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "AK Parti olarak mitinglerimizi askıya aldık. Sayın Genel Başkanımız, Başbakanımız, cuma gününe kadar herhangi bir miting gerçekleştirmeyecek. Cuma günü ve cuma gününden sonraki bir kaç mitingimizi ise bir parti mitingi hüviyetinde olmaktan ziyade normal rutin takvimi içerisinde 'teröre karşı birlik, dirlik ve kardeşlik mitingleri' olarak yapacağız" dedi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezinde gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi.

MYK'da son olayların değerlendirildiğini belirten Çelik, "Bu vesileyle bir kere daha AK Parti MYK'sı olarak Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör saldırısında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyoruz, aynı zamanda yaralılara acil şifalar diliyoruz. Bu çerçevede bu terör saldırılarını gerçekleştirenleri, bunların arkasındaki bütün güçleri lanetliyor ve kınıyoruz" diye konuştu.

Çok büyük bir acıyla karşı karşıya olunduğuna işaret eden Çelik, "Acı bizim acımız. Kaybettiğimiz vatandaşlarımız, kardeşlerimiz, evlatlarımız ortak havayı soluduğumuz ortak vatanı paylaştığımız ortak kaderi paylaştığımız kendi insanımız. Dolayısıyla bu saldırı, herhangi bir kesime, herhangi bir gruba yapılmış diye düşünülmemeli. Bu milletimizin tamamına yapılmış, Türkiye'yi, hepimizi hedef almış bir saldırıdır. Bu saldırı bizi can evimizden vurmuştur, bizi göz bebeğimizden vurmuştur" ifadesini kullandı.

"Hepimiz taziye sahibiyiz, hepimiz bu acının bir parçasıyız"

Çelik, "Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları orada hedef olmuştur, milletçe hedef olduk. Cumhuriyet tarihimizde karşılaştığımız en büyük acılardan bir tanesi, bu bakımdan hepimiz taziye sahibiyiz, hepimiz bu acının bir parçasıyız. Başta acılı aileleri olmak üzere bütün milletimize başsağlığı dileklerimizi arz ediyoruz" dedi.   

Her terör eyleminde olduğu gibi bu terör eyleminin de hedef ve amaçlarının olduğunu da değerlendirdiklerini belirten Çelik, "Bunlardan bir tanesi Türkiye'nin en büyük kuvvetlerinden, başarılarından bir tanesi Türkiye çok başarıyla seçim yapabilen bir ülkedir. Türkiye'nin seçim yumuşak gücüdür, en büyük ulusal kazanımlarından bir tanesidir" diye konuştu.

Ömer Çelik, Türkiye'nin etrafında bulunan pek çok ülkenin demokrasiye kavuşmak, halkların sandık yoluyla iktidarı oluşturabilmesi için büyük mücadeleler vererek, büyük acılarla karşı karşıya kaldıklarını bildirdi.

 Çelik, şöyle devam etti:

"Türkiye kendi demokrasisini kendisi içerisinde geliştirerek siyasi tarihi içerisinde bu büyük demokratik kazınımı gerçekleştirmiş ve bu büyük başarılara imza atmış önemli bir demokrasiye sahip bir ülke. Dolayısıyla bu saldırının hedeflerinden bir tanesini seçime bu kadar kısa bir zaman kalmışken demokrasimize, sivil siyasete ve Türkiye'nin bu seçim sürecine dönük olarak bir suikast girişimi olarak görüyoruz. Çünkü demokratik hayatın akamete uğratılması seçimlere bu kadar kısa zaman kalmışken bu şekil hedef gözetilmesi terörün en büyük amaçlarından bir tanesidir."

Terörün Türkiye'nin demokrasisini, Türkiye'deki siyaset alanını topyekun hedef aldığına dikkati çeken Çelik, "Mesele tabii ki güvenlikle ilgili bir meseledir ama güvenliğin ötesinde de Türkiye'nin seçimleri yapma kapasitesini, Türkiye'nin 1 Kasım seçimlerinin sonuçlarını etkileme şeklinde amaçlar bulunmaktadır" ifadesini kullandı.

"Tabi Türkiye'de siyasi hayatı uzun zaman boyunca takip edenler çok iyi bilirler, Türkiye'de seçime 3 hafta kala, kararsız seçmenler ve diğer seçmenler üzerinde bir takım kararlar oluşur, dolayısıyla saldırının bu kadar kısa zaman varken yapılması da bu bakımdan Türkiye'nin siyasi dinamiklerini şekillendirmek, siyasi dinamiklerine suni etkilerde bulunmak, Türkiye'nin yakın zamanda oluşacak yönetim şemasına etkide bulunmak şeklinde bir takım amaçları olduğunu da değerlendiriyoruz" diyen Çelik, şu görüşlere yer verdi:

"Kuşkusuz bu tip terör saldırılarının Türkiye'nin iç siyasetini dizayn etmesi konusunda Türkiye geçmişten bu yana tecrübeli bir ülke uzun zamanda bunları yaparak başarılı oldular ama zaman içerisinde bu tuzaklar, bu provokasyonlar, bu komplolar görüldüğü için Türkiye bunlara karşı gereken toplumsal bilince, gereken siyasal bilince ve gereken güvenlik konseptine ulaşmış bir ülke. Bu açıdan değerlendirdiğimizde terörün amacını boşa çıkarmak, terörün ulaşmak istediği hedefi boşa çıkarmak bakımından da bu sürecin 1 Kasım'a kadar sağlıklı bir şekilde işletilmesinin de zaruri olduğunu düşünüyoruz."  

Türkiye'nin etrafında Suriye ve Irak'tan kaynaklı büyük bir güvenlik boşluğu ve Akdeniz'de de büyük bir hareketliliğin olduğuna işaret eden Çelik, "Türkiye bütün bu tablo içerisinde kilit bir ülkedir. Bu kilit ülkeyi Ankara'da böyle bir saldırıyla kendi içine kapatmak şeklinde bir takım sonuçlar elde etmeye çalıştıklarını da görüyoruz" ifadesini kullandı.

Çelik, bu açılardan bakıldığında Türkiye'yi içe kapatmak, bölgesindeki gelişmelerden uzaklaştırmak, dış politikada Türkiye'yi içe kapatmak ve Türkiye'nin etraftaki gelişmelere karşı gözünü kapatmak şeklinde de bir takım sonuçların hedeflendiğini gördüklerini bildirdi.

 Çelik, "Tüm bunlara karşı yapılması gereken şey birlik, dirlik, kardeşlik içerisinde teröre karşı tek bir ses olarak ortaya çıkmaktır bu sebeple Sayın Genel Başkanımızın, Başbakanımızın, yaptığı çağrı yani bütün Meclisteki siyasi partilerin tek bir ses verebilmesi, toplumun bütün kesimlerinin kenetlenerek tek bir ses verebilmesi bu terör saldırısının amaçlarına ulaşmasını engelleyecek en büyük sonucu doğuracaktır. Nitekim ulusal yas ilan ederek şehitlerimize, korucularımıza ve bu son terör saldırısında kaybettiğimiz vatandaşlarımıza ulusça, milletçe sahip çıktığımızı da gösteriyoruz. Hepimiz açısından çok acı bir gün, çok sıkıntılı bir süreç ama şunu da unutmamak gerekir ki devletlerin ve milletlerin hayatında maalesef böyle dönemler oluyor" diye konuştu.

Bir yandan cenazelerin defnedildiğini ve ilgili kurumların Başbakanlık Kriz Merkeziyle bağlantılı olarak organize çalışmaları bulunduğuna değinen Çelik, "Bu en büyük uğraştığımız konulardan bir tanesi çünkü acılı ailelerin bir an evvel cenazelerine kavuşması ve bunları defnetmeleri konusunda gereken hassasiyeti gösteriyoruz" ifadesini kullandı.

"Daha fazla kaybımız olmaması için de dua ediyoruz"

İlgili bakanlıklardaki kriz merkezleriyle süreci yakından takip ettiklerine işaret eden Çelik, şöyle dedi:

"Biz AK Parti olarak mitinglerimizi askıya aldık. Sayın Genel Başkanımız, Başbakanımız, cuma gününe kadar herhangi bir miting gerçekleştirmeyecek. Cuma günü ve cuma gününden sonraki bir kaç mitingimizi ise bir parti mitingi hüviyetinde olmaktan ziyade normal rutin takvimi içerisinde 'teröre karşı birlik, dirlik ve kardeşlik mitingleri' olarak yapacağız, Bursa'dan itibaren. Bütün bu çerçevede hepimizin bu acıya sahip çıkması, bu ortak acıyı tarihimizde hiçbir zaman unutamayacağımız, hayatımız boyunca unutamayacağımız bu acıyı paylaşmamız, ailelerle dayanışma içerisinde olmamız gerekiyor. Bu bağlamda yaralıların da bir an evvel şifaya kavuşması daha fazla kaybımız olmaması için de dua ediyoruz."

Olayın aydınlığa çıkarılması için gereken çalışmaların yürütüldüğünü, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da gereken bilgileri verdiğini, belli oranda bilgilerin MYK ile de paylaşıldığını bildiren Çelik, "Kuşkusuz şu anda bir takım somut bulgularla ilerliyor bu araştırmalar, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları çok titiz titiz bir çalışma yapıyor ama tam olarak adres belli olana kadar, tam olarak bunun kimler tarafından gerçekleştirildiği ortaya çıkana kadar bunları tabi paylaşmak mümkün değil" ifadesini kullandı.

"Etrafımızda ciddi bir terör organizasyonu var" diyen Çelik, "Suriye'de, bölgede pek çok örgüt var. Bu örgütlerin eylem yapma konusunda belli karakteristikleri var. Dolayısıyla güvenlik birimleri daha çok bu karakteristiklerden yola çıkarak, bu kategorilerden yola çıkarak örgütü tespit etmeye çalışırlar. Ama şunun da farkındayız tabi Türkiye gibi bir ülkeye karşı DAEŞ, PKK, MLKP, DHKP/C, Esad rejimi gibi bazı oluşumlar, bazı bağımsız oluşumlar çeşitli terör faaliyetleri içinde bulunabiliyorlar" değerlendirmesinde bulundu. 

Çelik, terör örgütlerinin zaman zaman kendi eylemlerini taşeron örgütlere yaptırdıklarını zaman zaman da eylem gerçekleştirirken başka bir örgütün eylem biçimini kullanma yöntemine başvurduklarını anlattı. Çelik, "Dolayısıyla her eylem zihinlerimizi belli bir konuma ötelemek, belli bir adrese doğru ötelemek konusunda da kendi içerisinde bir proje barındırıyor olabilir. Bu çerçevede de bütün bunlar dikkatle analiz ediliyor dikkatle bu sonuçlara ulaşılmaya çalışılıyor" diye konuştu.

Çelik, konunun ulusal güvenlik ve milli güvenlik meselesi olduğunu vurgulayarak, bu doğrultuda istihbarat birimleri, güvenlik teşkilatı ve emniyetin tam bir organizasyon içerisinde bunu çalışmaya devam ettiğini belirtti.  

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun günlük mesaisinin büyük bir kısmını bu konuya verdiğini kriz merkezini bizzat yönettiğini bildiren Çelik, yapılan toplantılar sonrası elde edilen bulgulara göre gereken talimatların sıcak bir şekilde verildiğini ifade etti.

Çelik, şunları kaydetti:

"Bundan sonrasında da bu terörün ulaşmak istediği hedeflere ulaşmaması için, günlük hayatı akamete uğratmak, Türkiye'nin siyasi süreçlerini şekillendirmek, Türkiye'nin dış dünyadaki dikkatini dağıtmak, Türkiye'nin odaklanmasını bozmak şeklindeki hedeflerine ulaşmaması için de gereken hassasiyeti gözeteceğiz. Türkiye'nin dirayetle yönetilmesi konusunda herhangi bir zaaf oluşmaması konusunda hepimizin hassasiyeti var. Seçim sürecine giderken tabi ulusal bir yas içerisindeyiz. Bu yasa, bu acıya saygı çerçevesinde bütün siyasi partilerin çalışmalarını sürdürmesi gerekiyor ama tabi terörün de hayatımızı akamete uğratmasına, Türkiye'nin gerek siyasi hayatının gerek toplumsal hayatının gerekse diğer dinamiklerinin teröre endeksli olarak şekillenmesine imkan vermeyecek, zemin oluşturmayacak bir hassasiyeti de ciddi bir şekilde gözetiyoruz."

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Ankara'daki terör saldırısına ilişkin, "Tarihimizin en kanlı ve en acılı eylemlerinden birisiyle karşı karşıya kaldık ama şundan hiç kimsenin tereddüdü olmasın, bir yandan bu faillerin bulunmasına çalışılıyor, idari soruşturma da aynı şekilde sürdürülüyor. Dolayısıyla bir zaaf varsa gereği yapılır. Herhangi bir zaaf örtülmez" dedi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde, Genel Başkan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında yapılan partisinin MYK toplantısının ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Çelik, bir gazetecinin, Ankara'daki terör saldırısında bir güvenlik zafiyeti olduğuna dair iddialar bulunduğunu belirterek, "Sizin elinizdeki bulgularda böyle bir güvenlik zafiyeti var mı? İkincisi, dediniz ki 'Bazı terör örgütleri bu işleri taşeron örgütlerine yaptırabiliyor. Bizim bundan ne anlamamız gerekiyor?" şeklinde soru yöneltmesi üzerine, "Şimdi öncelikle şunu söylemek gerekir, benim söylediğim, yani örgütler bunu bir örgüt de yapmış olabilir, bir örgüt koalisyonu da yapmış olabilir. Birbirlerinin yöntemlerini de kullanabiliyorlar dediğim şey, bu terör konusundaki, yani uğradığımız saldırı karşısındaki muhtemel seçenekleri sayıyorum size. Yani somut bir bilgiye dayalı olarak söylemiş olmuyorum. Bu çerçevede buna bakmak gerekir" diye konuştu.

"Buradaki hassasiyetim şudur, acele karar vermemek lazım. Yani önemli olan somut bulgulara ulaştıktan sonra karara varmak lazım" diyen Çelik, şunları kaydetti:

"Acele bazı adresler göstermek şeklindeki, işte birtakım yayınlar ya da resmi olmayan ağızların yaptığı değerlendirmeler kamuoyunu yanlış bir yere sevk edebilir ve bu doğru olmaz. Şunu herkesin bilmesini isterim, bu konuyu çok önemsiyoruz, 'Bir güvenlik ve istihbarat zaafı var mı' diye. Sayın Başbakanımız tabii ki bu sürecin de bu boyutuyla irdelenmesi gerektiği talimatını verdi. Şimdiye kadarki verilerde, yani mitingle ilgili ve diğer konularda alınması gereken tedbirlerin en üst düzeyde alındığı şeklinde bir veri var elimizde. İstihbaratın biliyorsunuz genelde bir eylem olduğu zamanda tabii istihbarat zafiyetinden bahsediliyor ama istihbarat son zamanlarda 17-18 tane bu tip olayı engelledi, yani kamuoyuna duyurulmamış onlarca olayı engelliyor. Hem emniyet güçleri hem Milli İstihbarat Teşkilatı hem Jandarma hem diğer birimler. Bunlar duyurulmadığı için böyle olay çıktığında 'Niye bilinmedi' deniliyor. Bunun pek çok sebebi olabilir. Yani eylemin yapısına göre bunlar birtakım detaylar eylemin yapısına göre, bu eylemi gerçekleştirenler eğer içerideki birtakım birimlerle irtibat kurmuyorsa, belli bir hiyerarşik yapı içerisinde örneğin Fransa'daki Charlie Hebdo saldırısı gibi hareket etmiyorsa, bunların tespitinde zorluk olabiliyor."

"Bir zaaf varsa gereği yapılır"

Ömer Çelik, dünyada son yıllarda tespit edilemeyen ve çeşitli Avrupa ülkelerinin başkentlerinde o ülkeleri vuran ciddi terör eylemleri  yaşandığına işaret ederek, şöyle devam etti:

"Tabii ki arzu etmezdik, istemezdik böyle bir şeyin olmasını. Tarihimizin en kanlı ve en acılı eylemlerinden birisiyle karşı karşıya kaldık ama şundan hiç kimsenin tereddüdü olmasın, bir yandan bu faillerin bulunmasına çalışılıyor, idari soruşturma da aynı şekilde sürdürülüyor. Dolayısıyla bir zaaf varsa gereği yapılır. Herhangi bir zaaf örtülmez. Çünkü bu milletçe yaşadığımız acıdır, milletçe paylaştığımız acıdır. Bu konuda zaaf varsa bunun üstüne gidilir ama herhangi bir zaaf tespit edilmemişse burada da şu anki siyasi sorumluluk teröre karşı tek ses olmayı gerektiriyor. Bunu herhangi bir zaaf konusundaki bulgular çıktığında gereği yapılacak ama o aşamaya gelinmemişse bunu ana gündem yapmak yerine teröre karşı birlik beraberlik içinde tek ses olma konusunda yoğunlaşmaya devam etmek lazım."

Her olaydan ders çıkarmak gerektiğinin altını çizen Çelik, dünyada artık ulusal devletlerin ulusal devletlerin savaşmadığını, bu ihtimalin son derece zayıfladığını, artık yeni bir terör konseptinin bulunduğunu ifade etti. Yeni konseptin, asimetrik gurupların devletlere saldırması olduğuna dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti:

"Bakınız, şunu hepimiz dikkate alalım, BM Güvenlik Konseyi'nin iki büyük ülkesi, Suriye'de askerleriyle birlikte, savaş uçaklarıyla birlikte ve bunlar soğuk savaşın iki süper gücü. Bunların baş edemediği asimetrik grup var, 'DAİŞ' denilen grup. Bu gruplarla, dünyanın en önemli orduları, bir koalisyon baş etmekte zorlanıyor. Bunun giderek de Asya'nın içlerine doğru, Afrika'ya doğru etkinliğinin arttığına dair ciddi raporlar, analizler yayınlanıyor. Yani asimetrik grup, petrol bölgelerine hükmediyor. Birtakım güvenlikleri tehdit ediyor. Rusya ve ABD gibi birtakım güçleriyle bu savaşı tek başına yürütebiliyor. Bu asimetrik şeye karşı tabii ki yeni güvenlik konseptlerinin geliştirilmesi gerekiyor.

Bizim açımızdan da mesela bu somut olayda olduğu gibi genelde miting alanının korunması gibi bir güvenlik yaklaşımı varken şimdi miting alanı dışında bir olay meydana gelmişse yeni yaklaşımlar üretilmesi gerekecek. Zaten bir güvenlik reformu mantığı, istihbarat reformu mantığı zaten bu gelişen her olayla birlikte istihbarat anlayışının ve güvenlik anlayışının güncellenmesini zaten gerektiriyordu. Bu zaten kendi içerisinde dinamik süreç. Etraftaki terör yapılanmalarının dinamik yöntemlere geçmesi ile birlikte tabii ki bu yapıların da güvenlik unsurlarının bu konseptleri geliştirmesi, vatandaşların güvenliği için yeni yaklaşımları üretmesi ve yürürlüğe koyması gerekiyor. Zaten bunlarla ilgili yürüyen çalışmalar olduğunu biliyoruz."

"Beşer kiloluk birtakım TNT bombalarla bu saldırı gerçekleşmiş”

"Son gelen rakamlarda ölü sayısında artış söz konusu mu? Bir de Bahçeli'nin Kılıçdaroğlu’nun görüşme teklifini de reddettiğini biliyoruz. MHP'den gelen Meclis olağanüstü toplantısı çağrısı var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?" şeklindeki soruyu da Çelik, şöyle yanıtladı:

"Rakamlar konusunda, başka siyasi partiler yada başka gruplar açıklama yaptığı zaman şuna dikkat etmek lazım, Adli Tıp'ta yürüyen bir süreç var. Maalesef bu ağır bir saldırı. İşte beşer kiloluk birtakım TNT bombalarıyla bu saldırı gerçekleşmiş, bazı cesetler parçalanmış. Dolayısıyla bunların DNA testlerin yapılması, birtakım evrensel standartlardaki yaklaşımla en doğru sonuçlara ulaşılması için hem Adli Tıpta titiz çalışma yürütülüyor hem de belli aşamada savcılık onayı gerekiyor. Burada bu tip şeyler konusunda tam bir karara varılmadan, sayı ile ilgili spekülasyon yapmak doğru değil. Başbakanlık Kriz Merkezi, Sağlık Bakanlığı, doğrudan Sağlık Bakanımız bununla ilgili açıklama yaparlar. Her sorulduğu yerde söylüyorlar. Zaten düzenli olarak da açıklanıyor. Onun dışında, ‘rakamlar saklanıyor, birtakım bulgular var ama engelleniyor’ şeklindeki şeyler yakışıksız şeyler. Söz konusu olan bizim canımız, bizim vatandaşımızın canı, kendi insanımızın canı. Herhangi bir saklı gizli iş olmaz. Bu taziye hepimizin taziyesi, bu acı hepimizin acısı. Dediğim gibi geniş bir alanda bu çalışma yürütülüyor."

"Sayın Bahçeli, ülkücü ve milliyetçi siyasete ipotek koymuş gözüküyor"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tutumunu da eleştiren Çelik, "Sayın Bahçeli'nin tutumunu normalde yadırgıyorduk, bu 7 Haziran'dan sonraki süreçte. Önce 7 Haziran gecesi çıktı, her türlü işbirliğine karşı olduğunu söyledi. Ondan sonra bir safahat geçti. Şimdi seçimden sonra, iktidar olabileceğini söylüyor. Tabi MHP tabanına izah edemediği bir durum var" diye konuştu.

MHP'nin 40 yıllık parti olduğunu, bu parti tabanının geçmişte başka isimlerdeki partiler tarafından da temsil edildiğini anlatan Çelik, sözlerine şöyle devam etti:

"Tabii MHP’li kardeşlerimizin, MHP kurmaylarının çok sık söylediği şey vardı, o da şudur, 'MHP siyaseti demek milliyetçi siyaset demektir, ülkücülerin duruşu demektir' şeklinde kendi içlerinde yaptıkları değerlendirme vardır. Burada MHP tabanının, milliyetçiler, ülkücülerin en çok hassas oldukları konu terör konusudur. Sayın Bahçeli'nin de zaten uzun zamandan beri Türkiye'ye herhangi bir umut proje vadetmiyor. Konuşmalarının yüzde 80'i, negatif ve hepsi de daha çok terörle ilgili şeyler konuşmalar. Dolayısıyla koalisyon bölümündeki çelişkileri bir kenara bırakalım ama bu arada terörle ilgili böyle bir hassasiyet olduğu zaman mantık şunu gerektirir, Sayın Bahçeli'nin bir adım daha önde olmasını gerektirir. Fakat bunun yerine hiç de hoş olmayan şekilde, tekrar hayır üslubunu yürütmesi ortaya şöyle bir şey çıkarıyor, Sayın Bahçeli, 7 Haziran'dan beri kişisel olarak ülkücü ve milliyetçi siyasete ipotek koymuş gözüküyor. Yani geleneksel milliyetçi siyaseti ve ülkücü siyasetiyle Sayın Bahçeli'nin bir kavgası var gibi gözüküyor."

Genel Başkan Yardımcısı Çelik, "Çünkü MHP gibi bir partinin, terör konusunda hükümetle, devletle dayanışma  içerisinde olmaması, Sayın Bahçeli'nin böyle bir daveti reddetmesi, bizim siyasi tarihimizde ilk rastlanan durum, milliyetçi hareketin tarihinde, MHP ve önceki partilerin tarihinde de ilk rastlanan durum" ifadesini kullanarak, şunları söyledi:

"Böyle güvenlik krizi olduğu zaman, Türkiye böyle bir saldırıya uğradığı zaman herkesten önce hükümete destek veren parti, MHP olurdu. Bu sefer en geride kalan parti. Halbuki MHP tabanı Türkiye'nin güvenliği konusunda terörle mücadele konusunda, Türkiye’nin milli güvenliğine yönelik saldırı söz konusu olduğunda en hassas tabandır. Onların arzusu ile Sayın Bahçeli’nin tutumu arasında açık bir çelişki görüyoruz ve tabii ki doğru bulmuyoruz."

Çelik, "Bir mafya liderinin Rize'de bir mitingi oldu. Türk bayraklarıyla bir mitingi oldu. Bu mitinge, valilik nasıl izin verdi bilmiyoruz ama orada kullanılan bir ifade daha sonra tartışma konusu oldu. 'Oluk oluk kan akacak' ifadesi. Partinizle bir ilişki bağlantısı da sosyal medyada kuruluyor. Hem bu sözleri nasıl değerlendiriyorsunuz hem de partinizle olan ilişkisi nedir" şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:

"Bizim genel bir prensibimiz var, bunu çok açık ve net şekilde söylüyorum, kamuoyu da duysun, kişilerin isimlerini zikretmeye gerek yok. Bu kişiler kim olursa olsun hatta bazı kurumlar var, bazı organizasyonlar var, başına 'ak' kelimesini koyarak kendisine, ocak diyen, dernek diyen yada birtakım organizasyonlar var. Bunlarla AK Parti'nin hiçbir ilgisi yoktur, organik ilgisi yoktur, kurumsal ilgisi yoktur. Dolayısıyla bizi bağlayan bir konu değildir. Açık ve net şekilde söylüyorum, AK Parti'nin resmi mekanizmaları tarafından yapılmayan hiçbir faaliyetin sorumlusu değiliz. Dışarıda sivil toplum örgütü yapmışsa da ancak biz burada, Sayın Başbakanımız, Genel Başkanımız ya da AK Parti sözcüsü olarak benim, diğer yetkili arkadaşımızın 'biz bu organizasyona destek veriyoruz' demediği müddetçe bizi bağlayan bir tarafı yoktur. Onun dışında sanki bizimle herhangi bu tip faaliyetlerin, kim olursa olsun, dediğim gibi somut olaydan bahsetmiyorum, kategorik olarak bahsediyorum, hangi kurum dernek kişi da kuruluş olursa olsun bizim onayımız olmaksızın bizim sembollerimizin kullanılması bize destek verilmesi gibi ya da bizimle herhangi bağ içinde gösterilmesi gibi şeyler bizim dışımızda şeylerdir. Biz bu şeyleri reddederiz ve biz Türkiye'de genel olarak da üslubumuz, biz herhangi bir şekilde toplum önünde ya da başka yerlerde şiddeti özendiren, kan akmasını özendiren her türlü ifadeyi kategorik olarak reddeden partiyiz. Buna dikkat edilmesi gerekiyor."

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Dergideki tutanakların hepsi hayal mahsulü ve kurgu. Anlaşılan o ki bir takım Twitter fenomenleri, Nokta dergisine genel yayın yönetmeni olmuş gibi gözüküyor. Bizim strateji toplantılarımıza katılan heyet konusundaki şeyler de yanlış, içerikler de konuşmalar da değerlendirmeler de yanlış" dedi.

"AK Parti Genel Merkezi'nde yapılan, sizin de çok sayıda bakanın da katıldığı strateji toplantısının tutanakları basına yansıdı. AK Parti'de bir telekulak mı var, bir böcek mi yerleştirildi? Bu konuda kanaatiniz ne yönde" sorusu üzerine Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nin dinlenmesine, toplantıların bir takım dış unsurlar tarafından dinlenilip, kaydedilip, deşifre edilmesine dönük girişimlerle zaman zaman karşı karşıya kaldıklarını söyledi.

"Bildiğiniz yapılar var, paralel yapı başta olmak üzere, casusluğu huy edinmiş, hastalıklı bir şekilde casusluk faaliyetinden vazgeçmeyen yapılar var. Ama bunlar şimdiye kadar başarılı olamadılar" diyen Çelik, parti genel merkezinin, parti faaliyetleriyle ilgili dışarıya bilgi sızmamasıyla ünlü bir yapı, bir bina olduğunu vurguladı. Çelik, şunları söyledi:

"Bahsettiğiniz dergideki tutanakların hepsi hayal mahsulü ve kurgu. Bir kere biz toplantı yaptığımız zaman, toplantımızla ilgili bir şey dışarı sızarsa bunu şey yapmaktan da çekinmeyiz. Anlaşılan o ki bir takım Twitter fenomenleri, Nokta dergisine genel yayın yönetmeni olmuş gibi gözüküyor. Açık ve net bir şekilde belirteyim, bizim strateji toplantılarımıza katılan heyet konusundaki şeyler de yanlış, içerikler de konuşmalar da değerlendirmeler de yanlış. Başka bir şey, bir hayal mahsulü olarak bir dizi senaryosu gibi orada bir araya getirilmiş. 

Şunu söyleyeyim, tabii ki bir strateji heyetimiz var. Her hafta onlarca saat çalışma yapıyor. Sadece son iki gün içinde on saate yakın çalıştı. Konuştuğumuz meseleler belli. Seçim sürecini yönetiyoruz, Türkiye'nin büyük meselelerini AK Parti adına bu süreçte yönetmekle görevliyiz. Bizim toplantılarımızda not tutulur ama bire bir tutulmaz. İkincisi de, bu tip casusluk faaliyetlerine karşı hiçbir şekilde, hangi sözü kimin dediği yazılmaz yani isim koyulmaz bu toplantı tutanaklarına. Dolayısıyla hem baştan aşağı hayal mahsulü bir şey hem de bu bizim yöntemlerimizle bağdaşmayan bir şekilde ortaya konulmuş bir şey. Genel Sekreterliğimiz hukuki açıdan da yapılabileceklerle ilgili bir değerlendirme yapıyor."

Aynı tutanakların alınarak, bir başka partinin ismiyle ve partideki önemli isimlerle yazılabileceğine, benzer tutanakların o parti için de uydurulabileceğine dikkati çeken Çelik, "Ortaya koyulan şeyler çok zeka ürünü bir şey de değil. Türkiye'de bu tip casusluk faaliyetini huy edinmiş kişilerin faaliyetlerini hala nasıl devam etmeye çalıştığını ya da bunu büyük bir buluş, büyük bir haber meselesi gibi sunmaya çalıştıklarını görelim. Burada net bir şekilde, şunu söylüyoruz, hayal mahsulü, hiçbir şekilde ciddi alınmayacak, ilk ve son kere cevap verdiğim bir konu bu" diye konuştu.

"İnsanlık dışı bir tutum olduğunu düşünüyoruz"

Şırnak'ta "terörist cenazesinin yerde sürüklenmesi" olayında dahli olduğu değerlendirilen iki personelin görevlerinden uzaklaştırıldığının hatırlatılması ve bu konudaki değerlendirmenin sorulması üzerine Çelik, kim olursa olsun ölüye eziyet edilmemesinin önemli bir değer olduğuna ve bu görüntüleri hiçbir şekilde tasvip etmediklerine işaret etti. 

Şahsın roketatarla polise saldırırken görüntülerinin olduğunu, daha sonra güvenlik güçleri tarafından bertaraf edildiğini belirten Çelik, "Netice itibarıyla hiçbir ölüye eziyet edilmemesi, bu şekilde bir işkence görüntüsünün ortaya çıkmaması gerekir. Bunun insanlık dışı bir tutum olduğunu düşünüyoruz. Bunu yapan kişilerin iyi niyetli olmadığını da düşünüyoruz. Bu bakımdan gereken cezayı almasını isteriz. Bununla ilgili süreci de parti olarak takip ediyoruz" değerlendirmesini yaptı.

Çelik, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu, güvenlik güçlerinin ülkenin güvenliğini, demokrasisini, huzurunu korumak için can siperhane görev yaptığını, görevi zor şartlar altında ve hukuk devleti ilkelerinden taviz vermeden yapmakla talimatlandırıldıklarının altını çizerek, şöyle dedi:

"Hukuk devleti, prensipler esastır. Terör örgütlerinin kullandığı yöntemleri devlet kullanmaz. Devlet, güvenlik güçleri hukukla bağlıdır. Bu, onların canlarını ortaya koyarak yaptığı mücadeleyi daha da kıymetli kılmaktadır. O görüntüyü yayınlayan şahıslar sanki güvenlik güçlerinin bir linç psikolojisi içerisinde olduğunu göstermek üzere, kasıtlı yayın yapan bir takım şahıslara da malzeme veriyorlar. Dolayısıyla güvenlik güçlerimizin, hukuk devleti içerisindeki hassas mücadelesine de leke sürmüş şahıslardır. Dolayısıyla güvenlik güçlerimizle aynı başlık altında da anılmamaları gerekir."

"Biz bir ulusal dayanışma çağrısı yapıyoruz"

AK Parti'nin miting programlarındaki değişikliğe ilişkin ayrıntıların sorulması üzerine de Çelik, bir kaç mitingi "birlik, dirlik, kardeşlik mitingi" olarak planladıklarını söyledi. Türkiye'nin zor bir süreçten geçtiğini, herkesin sorumlu davranması gerektiğini ifade eden Çelik, böyle büyük bir terör saldırısı karşısında daha ilk gün, olay olduktan bir kaç saat sonra daha büyük bir dayanışma ruhuyla bir araya gelinmesi, özellikle de siyasi partilerin bu duruşu sergilemesi gerektiğini ancak tam tersine son derece sorumsuzca açıklamalar yapıldığını söyledi.

Çelik, şöyle devam etti:

"Doğrudan doğruya HDP'nin Genel Başkanının Sayın Cumhurbaşkanımızı, Sayın Başbakanımızı ve diğer yetkilileri hedef alan ve bunları son derece çirkin ifadelerle suçlayan bir takım yaklaşımlarını gördük. Nitekim dün Sayın Kılıçdaroğlu'nun, teröre karşı verdiği desteğin tabii ki kıymetli olduğunu düşünüyoruz, altını çiziyoruz ama dünkü basın toplantısında terör dışında bugünün konusu olmayan, bir takım 'tali konular' diyebileceğimiz bazı konuların da bu şekilde gündeme getirilmiş olmasını da doğrusu bu hassasiyetin bir kaybı olarak, hassasiyet kaybı olarak görüyoruz.

Nitekim Sayın Bahçeli ülkede önemli bir siyasi hareketi temsil eden bir partinin genel başkanı olarak konuşuyor ama hiçbir meselede elini taşın altına sokmayıp, hiçbir konuda sorumluluk almıyor. Bugün devlet adamlığının ve siyaset adamlığının test edildiği gündür. Bugün bu ülkenin sahipsiz olmadığını, bu ülkenin insanlarının sahipsiz olmadığını, ülkemiz içerisinde birlik, dirlik ve kardeşlik içinde olduğumuzu, duygudaşlık ve kaderdaşlık içinde olduğumuzu ve bu ülkenin hepimizin ortak vatanı olduğunu yeniden hatırlama günüdür. O sebeple hepimizin, kim olursa olsun dayanışması gerekir. Biz burada kategorik olarak da hiçbir partiyi, hiç kimseyi dışlamıyoruz ama birisi teröre pas atan, terörle yan yana duran bir açıklama yaparsa, Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız hakkında o şekilde, o çirkin ve yakışıksız ifadeleri kullanırsa tabii ki onunla yan yana gelmemiz söz konusu olamaz.

Bu çerçevede biz bir ulusal dayanışma çağrısı yapıyoruz. Genel Başkanımız, diğer parti liderlerine de bunu yaptı. Bu ulusal yasın sadece üç gün içerisinde tabii ki bu acıyı unutmayacağız, üç günden sonrasında da en azından bir kaç günün, birlik, dirlik, kardeşlik ruhuna gönderme yapan, ülkedeki milli dayanışmayı, vatandaşlarımız arasındaki kardeşlik ruhunu yeniden altını çizmeye çalışan bir düzeyde yapılmasını söylüyoruz."

"Hayatın terör tarafından akamete uğratılmasına müsaade etmeyeceğiz"

Mitinglerin müzikli olmayacağını, Bursa'da, Ankara'daki terör saldırısında hayatını kaybedenler için Kur'an-ı Kerim okunacağını, daha sonra mitingin başlayacağını aktaran Çelik, "Buradaki kastımız şu, hepimiz biriz, kardeşiz. Ankara Garı'nda vurulanlar sadece o isimlerden ibaret değil. Hepimiz can evimizden vurulduk. Bu çerçevede de bunu yapanlara karşı da hep beraber, dimdik ayakta olduğumuzu göstermemiz gerekir" diye konuştu.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik, miting programının daha sonra paylaşılacağını belirterek, "Terör hayatı akamete uğratmaya çalışıyor. Buna karşı biz, hayatın akamete uğratılmasına, devlet, siyaset ve toplum hayatının terör tarafından akamete uğratılmasına müsaade etmeyeceğiz. Acımızı başımızın tacı olarak taşıyacağız, kalbimizde, gönlümüzde taşıyacağız ama dirayetle, basiretle ve kararlılıkla da yolumuzu yürüyeceğiz" değerlendirmesini yaptı.

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR