BM Çölleşme İle Mücadele 12. Taraflar Konferansı
BM Çölleşme ile Mücadele 12. Taraflar Konferansı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vicdanların çölleştiği bir dünyada toprağın çölleşmesini önlemek mümkün değildir.
21.10.2015 01:25:56
Bu haber
970 kez okundu
“İnsana Değer Vermeyen Bir Anlayışın, Küresel Güvenliği ve Huzuru Sağlaması Söz Konusu Olamaz”
BM Çölleşme ile Mücadele 12. Taraflar Konferansı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vicdanların çölleştiği bir dünyada toprağın çölleşmesini önlemek mümkün değildir. Önce vicdanları adaletle, ötekine saygıyla, barışla, merhametle zenginleştireceğiz ki, toprakları da kurtarabilelim. Biz çevre meselesine, çölleşme meselesine işte bu şekilde yaklaşıyoruz” dedi.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından ATO Congresium’da düzenlenen ve dünyanın pek çok ülkesinden delegenin katıldığı konferansta Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
Konuşmasına konferansın; ülkemiz, bölgemiz, tüm dünya ve insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyip konferansı gerçekleştiren Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na teşekkür ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ısınma, iklim değişikliği, çölleşme ve kuraklığın, günümüzün en önemli meseleleri arasında yer aldığını belirtti.
“İNSANLARI YERLERİNİ TERK ETMEYE ZORLAYAN SEBEPLERİN BAŞINDA ÇÖLLEŞME SORUNU GELİYOR”
Dünyadaki hiç kimsenin, bu problemin etkilerinden azade olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sorunlar, çevrenin yanında, ekonomiyi, güvenliği, kalkınmayı ve sosyal hayatı da birinci derecede etkilemektedir. Günümüzde, çatışma ve savaşlardan sonra, insanları yerlerini terk etmeye zorlayan sebeplerin başında çölleşme sorunu geliyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada her yıl 10 milyon hektardan fazla tarım arazisinin kaybedildiğini, 5,2 milyon hektar orman arazisinin tahrip edildiğini ve yaklaşık bir milyar insanın bu sebeple yeterli beslenemediğini açıklayarak, toprakların kötü kullanımı nedeniyle, 2035 yılına kadar küresel gıda üretiminin yüzde 12 azalmasının beklendiğini kaydetti.
“ENDÜSTRİLEŞMİŞ ÜLKELERİN YAPTIĞI TAHRİBATIN BEDELİNİ FAKİR ÜLKELER ÖDÜYOR”
Bu olumsuz tablonun en büyük mağdurların da, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Endüstrileşmiş ülkelerin yapmakta olduğu tahribatın bedelini, Afrika, Güney Amerika ve Güney Asya’dakiler başta olmak üzere, fakir ülkeler ödemektedir. Az gelişmiş ülkeler, ortaya çıkmasında neredeyse hiçbir sorumluluklarının olmadığı bir sorunun ağır yükü altında ezilmektedirler. Bu adaletsiz tablonun daha fazla sürdürülemeyeceğini artık herkesin idrak etmesi gerekiyor” dedi.
Bugün herkesi etkileyen bu küresel sorunun esas sebebinin, insanın kendisine, çevresine ve kadim değerlere yabancılaşması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Kutsalı ve metafiziği hayatından çıkaran insan, kendisiyle beraber çevresine de yabancılaşmıştır. Dünyadaki yerini tespit konusunda boşluğa düşen insan, hayatı paylaştığı diğer varlıklara da bigâne kalmıştır. Tabiat, doğa, hava, su, deniz, çevre, hayvanlar, toprak… Tüm bunlar, insan için bir şekilde yaşamını beraber idame ettirdiği varlıklar olarak değil, tahakküm altına alınması gereken unsurlar olarak görülmüştür. Bu yabancılaşmanın çarpık etkilerine, çevre ve doğayla birlikte, insanın insanla olan ilişkilerinde de şahit oluyoruz. 16’ncı yüzyılda başlayan, 18’inci ve 19’uncu yüzyıllarda zirveye ulaşan sömürgecilik hareketleri ve köle ticareti, işte bu çarpık anlayışın ürünüdür. Kendi dışında her şeyi ötekileştiren, öteki olarak tanımladıklarına da hiçbir değer vermeyen bu bakış açısı, maalesef son üç asrımıza damgasını vurmuştur.”
“ÇEVREYİ TAHRİP EDEN BİR BÜYÜME ANLAYIŞININ GELECEĞİ KARANLIKTIR”
İnsan varlığının tehlikeye girdiği, yok olma tehdidi altında bulunduğu bir yerde üretimin, kalkınmanın, teknolojinin öneminin olmadığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanın içinde var olduğu çevreyi tahrip eden bir büyüme anlayışının geleceğinin, karanlık olduğunu dile getirdi. “Toplumdan kopuk, ülkenin tarihiyle, milletin değerleriyle örtüşmeyen bir çevrecilik yaklaşımının da başarılı olması, bu tehlikeli gidişin önüne geçebilmesi mümkün değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: “Artık çevre meselesi, tabiat-insan ilişkileri bağlamında yeniden ele alınmalı, insanların manevi dünyalarındaki asli yerine oturtulmalıdır. Dünyada ve ülkemizde çevre sorunlarıyla ilgili çözümlerin de bu çerçevede üretilmesi gerektiğine inanıyoruz. Yaşadığımız toprakları, sadece atalarımızdan bir miras değil, aynı zamanda çocuklarımızın bizlere bir emaneti olarak görmeliyiz. Sadece bugünü değil, yarınları; sadece kendimizi değil, çocuklarımızı, sonraki nesilleri de düşünmeliyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bu anlayışla çevre politikalarını dünya standartlarına uygun olarak oluşturduğuna, Türkiye’nin bu alanda attığı adımlara işaret ederek, Kyoto Protokolünü 2009’da onayladığını, AB’ye adaylık sürecinde, ülkelerin en sona bıraktığı Çevre Faslını en başta açtığını, çevreye karşı işlenen suçları Türk Ceza Kanunu’nun kapsamına aldığını ve yenilenebilir enerji çalışmalarına öncelik verdiğini kaydetti.
“DOĞAL KAYNAKLARA SAHİP OLMA UĞRUNA İNSANLIK FEDA EDİLDİ”
Geçen yüzyılı, “Doğal kaynaklara sahip olma uğrunda insanlığın feda edildiği ve adaletin askıya alındığı bir dönem” olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “21’inci yüzyılda bu acımasız sistemin devam edemeyeceğini artık hep birlikte idrak etmeliyiz. İnsana sadece ve sadece insan olduğu için değer vermeyen bir anlayışın, küresel güvenliği ve huzuru sağlaması söz konusu olamaz. Vicdanların çölleştiği bir dünyada toprağın çölleşmesini önlemek mümkün değildir. Önce vicdanları adaletle, ötekine saygıyla, barışla, merhametle zenginleştireceğiz ki, toprakları da kurtarabilelim. Biz çevre meselesine, çölleşme meselesine işte bu şekilde yaklaşıyoruz.”
Hz. Peygamberin, “Kıyametin kopacağını bilseniz dahi elinizdeki fidanı dikin” mealindeki hadisini aktararak İslam Peygamberinin ümmetiyle birlikte tüm insanlığa da son derece önemli bir miras bıraktığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla çölleşmeyle mücadele ve ağaçlandırma alanında önemli adımlar attıklarını söyledi. Geçen 12 yıllık süreçte; erozyonla mücadelede Türkiye’nin lider ülke olarak, 40 milyon dekar alanda ağaçlandırma ve rehabilitasyon çalışması yaptığını, 3 milyar 250 milyon adet fidan dikerek 9 milyon dekar yeni orman alanı kazandırdığını, son 4 yılda ağaçlandırılan alanın neredeyse Belçika’nın yüz ölçümü kadar olduğunu, bu alanlarda ilgili bakanlığın yaklaşık 93 milyar lira yatırım gerçekleştirdiğini bu adımlara örnek olarak gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, bu alanlarda yapılan diğer çalışmalara ilişkin pek çok sayısal veriyi de katılımcılarla paylaştı.
“GELECEK NESİLLERE DAHA YAŞANABİLİR BİR DÜNYA BIRAKABİLMEK İÇİN BİR DÖNÜM NOKTASINDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çalışmaları bundan sonra da kesintisiz olarak devam ettireceklerini açıkladı ve “Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için bir dönüm noktasındayız. Bu konuda hepimize önemli sorumluluklar düşüyor” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin G20 dönem başkanlığında, sürdürülebilir kalkınma için enerji ve iklim değişikliği ile ilgili önemli çalışmalar kaydettiğine, gelişmekte olan ülkeler, küçük ada devletleri ve Afrika ülkelerinin, iklim değişikliğine uyum sağlaması amacıyla finansman imkânları geliştirildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu bağlamda yapılan çalışmaların amacını ise, “Tüm dünyada refahı artırırken, bilhassa en az gelişmiş ülkelerde yoksullukla mücadele ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması” olarak özetledi.
Konuşmasının sonunda, BM Çölleşme ile Mücadele 12. Taraflar Konferansı’nın az gelişmiş ülkelerdeki yoksulluğun azaltılması çabalarına ivme kazandıracağına ve gıda güvenliğine katkı sağlayacağına inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah, el ele vererek belirlediğimiz hedeflere hep beraber ulaşacağız” temennisinde bulundu.
Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter
kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar
hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2