Üst Header Banner Reklam
Bu Ülkede Asıl Devrim 2000’li Yıllarda Yaşandı
Anadolu’nun ücra köşelerinden çıkıp gelen ve bizim gibi 1960’lı ve 1970’li yılların zor şartlarında yetişen kuşaklar Rahmetli Özal ile birlikte bürokraside ve ticarette söz sahibi olmaya başladılar.
4.06.2016 21:57:36
Bu haber 470 kez okundu
Bu Ülkede Asıl Devrim 2000’li Yıllarda Yaşandı

  “Bu Ülkede Asıl Devrim, Hiç Şüphesiz 2000’li Yıllarda Yaşandı”

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin 2015-2016 Akademik Yılı Mezuniyet Töreni’nin hayırlı olması temennisinde bulundu. Bu yıl üniversiteden mezun olan gençleri tebrik eden ve hayat boyu başarılar dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrencilerin ailelerine ve hocalarına, hayırlı evlatlar yetiştirdikleri için tebriklerini iletti.

Marmara Üniversitesi’nin kendisinde ayrı bir yeri olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İmam hatip mezunlarını üniversitelere almadıkları dönem olduğu için imam hatibi bitirdikten sonra Eyüp Lisesi'nden fark dersleri verdiğini anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Aksaray İktisadi ve Ticari İlimler Yüksekokulu'na başladığını, dönemin sıkıntılı şartlarında okuldaki eğitim hayatının uzadığını, 1981'de mezun olduğunu, mezuniyetten 1 yıl sonra 1982'de okulunun adının Marmara Üniversitesi'ne dönüştürüldüğünü anlattı.

Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Emin Arat'ın sınıf arkadaşı olduğuna değinerek, Marmara Üniversitesi’nin nüvesini oluşturan okulların geçmişinin, 1883'e, Hamidiye Ticaret Mekteb-i Alisi'ne kadar gittiğini söyledi.

“BEN DE BÖYLESİNE KÖKLÜ BİR EĞİTİM KURUMU OLAN MARMARA ÜNİVERSİTESİ’NİN MEZUNUYUM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben de böylesine köklü bir eğitim kurumu olan Marmara Üniversitesi’nin mezunu durumundayım. Bugünlerde birileri yine şahsımla alakalı olarak diploması vardı-yoktu diye bir tartışma başlattılar. Emin Beye dedim ki; ‘Şu künyeyi bir karıştır da oradan arşivden çıkart şunları yayınlayacak mısın, kendilerine gönderecek misin, ne yapacaksan yap da, çünkü bunlar benim söylediklerime hiçbir zaman zaten inanmadılar, inanmayacaklar, siz Rektör olarak bunlara gönderirseniz belki inanırlar. Kayıt olduğum, okuduğum ve mezun olduğum okul ortada, sınıf arkadaşlarım ortada. Ayrıca Üniversite Yönetimi resmi açıklamayı yaptı. Tüm bunlara rağmen birileri hala ısrarla bu meseleyi köpürtmeye devam ediyor. Ne yaparsanız yapın ‘eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.’ Biz eserle ortadayız” dedi.

Türkiye’de “çamur at, tutmazsa izi kalır” mantığıyla işleyen bir yalan, iftira mekanizması olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Ülkenin en zor döneminde binbir sıkıntıya göğüs gererek üniversiteye gitmişim, tüm zorluklara rağmen bitirmişim, bunların umurunda değil. Aynı şeyi yavrularımız çekmedi mi? Aynı şeyi yavrularımız çekti. Benim 4 evladımın 4’ü de imam hatip mezunu ve oğullarım hep katsayıyla mücadele verdiler, kızlarım hem katsayıyla, hem başörtü meselesiyle mücadele verdiler. Ve öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya, kızlarımız ülkemizde okuyamadı. Niye okuyamadı? Başörtüsünden dolayı. Gittiler yurt dışında başörtüsüyle okudular. Hale bak. Buralardan şimdi nerelere geldik.”

“28 ŞUBAT DÖNEMİNDE 600 BİN OLAN İMAM HATİPLİ ÖĞRENCİ SAYISI 60 BİNE DÜŞTÜ”

28 Şubat döneminde 600 bin olan imam hatipli öğrenci sayısının 60 bine düştüğünü sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, olayın sadece başörtüsüyle de bitmediğini, katsayı çarpanının konulduğunu belirterek, “Niye? ‘Sizden olsa olsa ancak mutfakta kap yıkayıcısı olur, tarlada sürücü olur. Sen doktor olmayacaksın, sen avukat olmayacaksın, sen mühendis olmayacaksın, sen bu ülkede dinamik yerlerde bulunan birileri olmayacaksın.’ Aynı şeyi erkek evlatlarımız için yaptılar. İstersen Boğaziçi Üniversitesini tuttur, istersen Harvard’ı tuttur, nereyi tutturursan tuttur, oraya katsayıyı koymuş, eksi 2 çarpanıyla koymuş. Şimdi bunların hepsi aşıldı mı? 60 bin öğrenci iken şimdi hamdolsun 1 milyon 260 bin sadece imam hatip öğrencisi var. Bunların hepsi aşıldı, aşılıyor. Çünkü bunların üzerinde çok mazlum ahı var. Şimdi gençler, soruyorum sizlere; o ikna odalarında o zulmü yapanlar nerede? Hepsi kayıp. Ama o zulmettikleri haklarını aldılar ve şu anda onlar yola devam ediyorlar” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bütün zor şartlardan sonra siyasetin içerisinde kat ettiği mesafeyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu, 12 yıla yakın Başbakanlık görevini yürüttüğünü hatırlatarak, şimdi Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunmasının takdiri ilahi ve azmin de neticesi olduğunu söyledi. Kişisel hikayesinin bu ülkedeki her bireyin çalıştığı, mücadele ettiği zaman nerelere gelebileceğinin "en çarpıcı" örneği olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Tayyip Erdoğan'ın Kasımpaşa'nın o dar sokaklarından çıkıp, ülkenin en üst makamlarına kadar gelebilmesi, eleştirilecek değil, aslında takdir edilecek bir durumdur" dedi.

“TÜRKİYE ELİTİST ZİHNİYETTEN ÇOK ÇEKTİ”

Türkiye Osmanlı’nın son döneminden beri bu elitist zihniyetten çok çektiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Ülkenin bürokratik makamlarını da, ticari köşe başlarını da bir avuç seçkin azınlığın dışında kimsenin hakkı görmeyenlerin devri artık kapandı. Milletimiz 1950’de Demokrat Parti’ye işte bu sebepten sahip çıkmıştı. Sadece Ezan-ı Muhammediye’yi aslına döndürdü diye merhum Menderes’e ve arkadaşlarına bizim milletimiz sahip çıktı. Dedi ki; ‘ezanı böyle okutamazsınız.’ Ve Menderes, arkadaşları işte bu atılan adımın hürmetine iktidar oldular. Bütün bu adımlar yanında Demokrat Parti iktidarını izleyen dönemlerdeki darbeler seçkinlerin hakimiyetini tahkim etmek, demokratik iktidarlar ise milletin söz hakkını güçlendirmek için çalıştı. Bilhassa rahmetli Özal’la birlikte Anadolu’nun ücra köşelerinden çıkıp gelen ve bizim gibi 1960’lı ve 1970’li yılların zor şartlarında yetişen kuşaklar bürokraside ve ticarette söz sahibi olmaya başladılar. Ama asıl devrim, hiç şüphesiz 2000’li yıllarda yaşandı. Bugün artık Türkiye’de siyasette, bürokraside ve ticarette kriter hangi seçkin gruba mensup olduğun değil hangi birikime sahip olduğundur. Gerekli eğitime ve kabiliyete sahip olan herkesin önünde tüm kapılar sonuna kadar açıktır” şeklinde konuştu.

“İBADETİNİ YAPAN GENÇLERİMİZİN ÖNÜNE ÖRÜLEN DUVARLARI YIKTIK”

Medipol Üniversitesi'nin mezuniyet törenine de katıldığını, bini aşkın öğrencinin mezun olduğunu söyledi. Orada başı örtülü ve başı açıkların bulunduğunu, eğitim düzeylerinin de gayet güzel olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bak oluyor ya. Kavga, gürültü, hiçbir şey yok. Neydi o prangalar? Kırıldı ve bugünkü hale geldik. Bugün İlahiyat Fakültemizden mezun olan sizler de ister kendi alanınızda devam edin, ister başka bir alana yönelin, bu fırsat eşitliğine sahipsiniz. Biz Türkiye’de seçkincilikle birlikte inancını yaşayan, ibadetini yapan gençlerimizin önüne örülen duvarları da yıktık” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hocaların huzurunda öğrencilere ve gençlere bir ricada bulunacağını belirterek, konuşmasına şöyle devam etti: “Şu anda imam hatip okullarımızda, imam hatip liselerimizde ciddi bir öğretmen açığımız var, özellikle de meslek derslerinde ciddi bir öğretmen açığımız var. Ve bu konuda şu anda Millî Eğitim Bakanımız da burada, bundan önceki Millî Eğitim bakanlarımıza da söyledim; formasyon denilen şu belayı bir kenara koyun dedim. Nedir Allah aşkına ya, bizim zamanımızdaki hocaların başında formasyon diye bir bela yoktu. Ve o dönemin hocaları, kusura bakmayın ama bugünkü hocalarımızdan çok daha güçlüydüler. Şu anda o dönemin hocalarından aramızda var, Salih Hocamı görüyorum. Bilmiyorum ama herhalde formasyon diye bir dertle karşı karşıya değildi. Ve şimdi illa yapılacaksa formasyon, o da yıl içine yedirilsin, 1 sene niye kaybetsin, doğru mu? Oy birliğiyle kabul edilmiştir. Ve böylece bu açığı da kapamış olacağız.”

“İMAM HATİP OKULLARININ ÖNÜNÜ KESMEK ADINA ÜLKEMİZİN MESLEKİ EĞİTİM SİSTEMİ FELÇ EDİLDİ”

İmam hatip lisesinden veya ilahiyat fakültesinden mezun olan öğrencinin “öcü” gibi gösterildiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, o günlerin bir daha gelmeyecek şekilde geride kaldığının altını çizdi.

28 Şubat döneminde sistemli bir şekilde bunu yaptıklarını, o günlerin artık geride kaldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlahiyat fakülteleri cazip olmaktan çıkarıldı, sayılar düştü. Neredeyse sıfırlanıyordu. Açık olduğu halde öğrencisi olmayan imam hatip vardı. Bunlardan bir tanesi de, az önce Medipol Üniversitesinin töreninde olan Nabi Avcı Hocamızın şehri Eskişehir. Eskişehir İlahiyatta öğrenci yoktu. Birkaç tane sadece akademisyen vardı. Böyle bir mantık çalıştırdılar bu ülkede, olabilir mi böyle bir şey? Ama hamdolsun şimdi sayılar aldı başını gidiyor, neredeyse ilahiyatın olmadığı ilimiz kalmadı. İmam hatip okullarının önünü kesmek adına ülkemizin mesleki eğitim sistemi felç edildi. Bugün hala etkisini sürdüren yetişmiş ara elemanı ihtiyacı 28 Şubat döneminde mesleki eğitimin çökertilmiş olması yüzündendir. İmam hatiplerle birlikte diğer meslek liselerinin önlerindeki engeller de kaldırıldığı için bu okulların eğitim kalitesi de hamdolsun giderek şimdi yükseliyor” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilahiyat fakültelerinin hem akademik çalışma, hem öğrenci kalitesi bakımından her geçen yıl daha da ileriye gittiğini vurguladı.

“İLAHİYAT FAKÜLTESİ MEZUNLARIMIZA ÇOK BÜYÜK GÖREVLER DÜŞECEK”

Hiç endişe edilmemesini, daha da ileri gideceklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda Erasmus benzeri çalışmalar biliyorsunuz artık imam hatiplerde, ilahiyatlarda yapılıyor. Hatta hatta hafızlığı yapabilmesi için bir hazırlık dönemi de imam hatiplerde şimdi konuluyor, bu da başladı. Bunun da ötesinde imam hatipte okurken yazları yurt dışına, örneğin Ürdün gibi, gidip oralarda birçok mesleki eğitimi alabilme imkânları şu anda getirildi, farklı ülkelere aynı şekilde. Bunlarla daha büyük bir özveriyle güç kazanmanın dönemi başladı. Eğitimde kemiyetle birlikte keyfiyete de önem vereceğimiz yeni dönemde ilahiyat fakültesi mezunlarımıza çok büyük görevler düşecek” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrencilerden beklentisinin olduğunu belirterek, “Nerede görev yaparsanız yapın Asım’ın neslini yetiştirmede öncü olmanızdır, bu şart. Milletimizin gözbebeği, gönül aydınlığı kurumları olan imam hatipler ve ilahiyat fakülteleri bu sorumluluğun gereğini yerine getirmek için diğer kurumlardan çok daha fazla çalışmak zorundadır. Biz Türkiye’nin maddi kalkınması için gece, gündüz çalışıyoruz, çalışacağız. Ama sizler de manevi kalkınması için çaba göstermelisiniz. Dünyadaki sayısız örnekten biliyoruz ki manevi kalkınmayla desteklenmeyen maddi kalkınma, bir süre sonra toplumların felaketi haline dönüşebiliyor. Onun için 4 şeyin üzerinde özellikle durmamız lazım, gençliğe bunu vermemiz lazım. Bir; itikat noktasındaki yapıyı güçlendirmemiz lazım, itikadi anlayışımızı güçlendirmemiz lazım. İki; ibadet noktasında ibadette ne yazık ki eksikler var, çok çok da fazlasıyla var, bunun üzerine de gidilmesi lazım. Üç; ahlak. Ben inanıyorum ki imam hatip, ilahiyat, buradaki öğrencilerin ahlak abidesi olma noktasında yarışın içinde olması gerekir. Dört; muamelat, burada da örnek ve bunu vereceğinize inanıyorum. Gönüller fethetmek, şehirler, ülkeler fethetmekten daha önemlidir, bunu da yapacağınıza inanıyorum. Çünkü gönülleri fethettiğinizde diğer kısmı zaten kendiliğinden çözülecektik” ifadelerini kullandı.

“BATIDA BİR İSLAMOFOBİYA HASTALIĞI BAŞLADI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merak etmeyin, Yavuz Sultan Selim Köprüsünü zaten yaptık, bitiyor. Merak etmeyin, Marmaray’dan geçiliyor, yıl sonunda Avrasya Tünelinden de arabalarla geçeceksiniz yine Boğazın altından. Merak etmeyin, Anadolu’ya giderken de Allah’ın izniyle İzmir’e giderken, Bursa’ya giderken, Manisa’ya giderken Osman Gazi Köprüsünden geçeceksiniz, hiç endişe etmeyin. İnşallah yakın zamanda üçüncü yeni havalimanımız, o da bitiyor, o da bittiği zaman yılda 150 milyon artık ulusal, uluslararası uçuşunu İstanbul’dan yapabilecek, o da hızla devam ediyor. Bunları yapıyoruz, ama manevi yönü de inşallah siz halledeceksiniz” şeklinde konuştu.

Okulların sayısını artırmaya devam edeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Zarf-mazruf meselesi, zarfı yaptın, mazruf yok, neye yarar? Öyleyse bunun içini çok iyi doldurmamız lazım. İslam’ın dünyaya yayılışına baktığımızda kılıçla fetihten ziyade kalplerin fethinin ön plana çıktığını görüyoruz. Bugün dünyanın en kalabalık İslam toplumlarını oluşturan Güneydoğu Asya ülkelerinin fethi ordular eliyle değil Müslüman tüccarların tebliğleri, ahlakları ve hayat tarzlarıyla gerçekleşmiştir. Bakın şu anda Batıda bir İslamofobiya hastalığı başladı değil mi, niye? Ön kesmek için, ama başaramayacaklar. Almanya’daki olay bunun bir tezahürüdür aslında. Almanya’daki olay İslamofobiyanın şu anda dışa vuran bir uygulamasıdır. Onların üst akıllarını falan biliyoruz. Ama ne yaparlarsa yapsınlar kendileri çalar, kendileri oynar, kendileri dinlerler, hiçbir şey yok. Ya Almanya Parlamentosu bu kararı almış, halimiz ne olacak? Hiçbir şey olmayacak. Bunların yaptığı sadece kendilerini tatmindir, başka bir şey değil. Bizim milletimiz evvel Allah güçlü, dinamik yapısıyla buna prim vermez.”

“BİZ SIRADAN BİR MİLLET DEĞİLİZ”

“Orada 11 tane Türk varmış; ne Türkü ya, geç o işi, onların Türklükle mürklükle alakası yok, onların kanı bozuk bir defa” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onların kimin sözcüsü oldukları belli zaten. Onlar bu ülkedeki bölücü terör örgütünün Almanya’daki uzantılarıdır. Ve benim zaman zaman söyleyip başka yerlere çekilen Alman ekolü dediğim olay budur işte, budur. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz sıradan bir millet değiliz. Bizim milletimiz Anadolu’ya ordularından önce gazi dervişleriyle, alperenleriyle girmiştir. Yunus Emre’nin Anadolu’nun vatanımız haline gelmesindeki katkısı, Sultan Alp Arslan’dan daha az değildir. Osman Gazi’yi Şeyh Edebali’siz, II. Murat’ı Hacı Bayram Veli’siz, Fatih Sultan Mehmet Hanı Akşemseddin’siz düşünemeyiz. Bugün sizler mümkünse her ikisi birden olmak durumundasınız, sizde ben bu kabiliyeti görüyorum. Tıpkı Anadolu’ya gelişimiz, tıpkı İstanbul’un Fethi, tıpkı Kurtuluş Savaşımızın kazanılması gibi tarihi bir dönüm noktasından geçtiğimizin bilinciyle hareket edeceğinize inanıyorum. Yeni Türkiye sizlerin omuzlarında yükselecektir. Ama bir şeyi daha söylüyorum, bazıları ya olmuyor falan diyebilir, ama söyleyeceğim, o da nedir? Bakın biliyorsunuz devletin üzerindeki görevler nedir? Can güvenliğidir, mal güvenliğidir, akıl güvenliğidir, geliyorum bir tanesine daha, neslin güvenliğidir, neslin artırılması gerekiyor. En az üç çocuk diyorum, bunu ben söylemiyorum yahu Rabbim söylüyor, Sevgili Habibi söylüyor, bunları kenara koyamayız, bunu kenara koyamayız. Güçlü nesiller sizin omuzlarınızda yükselecek, onun için hatırlatıyorum bir büyüğünüz olarak” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün burada herhangi bir diploma değil yeni Türkiye’nin inşasına katılma beratı alınacağını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta atılacağınız hayat mücadelesinde kendinizle birlikte mezun olduğunuz okul sebebiyle temsilcisi olarak görüldüğünüz İslam’a karşı da sorumlu olduğunuzu asla unutmayın, ben sizlere güveniyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun. Bu duygularla bir kez daha Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültemizin 2015-2016 Akademik Yılı Mezuniyet Töreni’nin hayırlı olmasını diliyorum. Sizleri yetiştiren ilim-irfan sahibi olmanızda katkı sağlayan hocalarımıza saygılarımı sunuyorum, şükranlarımı sunuyorum. Annelerinize-babalarınıza aynı şekilde saygılarımı sunuyorum. Üç kişinin elini öpün; hocanız, anneniz, babanız, başka kimsenin elini öpmeyin” dedi.

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR