Üst Header Banner Reklam
CUMHURBAŞKANI IĞDIRLILARLA BULUŞTU
Iğdır’da halka hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim bu coğrafyada bin yıldır verdiğimiz mücadele, Türklük Kürtlük değil, varlık yokluk mücadelesidir. Dün Abdülhamit, Menderes ve Özal için söylediklerini bugün bizim için söylüyorlar. Neden? Hesapları bozuldu da onun için. 12 yıldır vesayetle çarpışa çarpışa bugünlere geldik. Elde ettiğimiz her başarı, onların hesabında açılan bir delikti” dedi.
2.06.2015 02:09:44
Bu haber 1205 kez okundu
CUMHURBAŞKANI IĞDIRLILARLA BULUŞTU

 CUMHURBAŞKANI IĞDIRLILARA SESLENDİ

“7 Haziran Bu Ülkenin Miladı Olacaktır”

Belediye Meydanı’nda gerçekleştirdiği konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bereketli ovasıyla, haşmetli Ağrı Dağı’yla, Ermenistan, Nahcivan ve İran’a kapı komşuluğuyla, coşkulu Aras Nehri’yle Iğdır bugün bir başka güzel” diyerek başladığı konuşmasında şunları söyledi: “Hemen yanı başımızda Erivan, 1912 yılına kadar ayakta olan 42 muhteşem camisiyle, Iğdır’ın kader arkadaşıydı. Bugün Erivan mahzun… Iğdır’da günde 5 vakit ezanlar okunurken, Erivan hüzünlü bir suskunlukla onu takip ediyor. Iğdır’da Caferi, Şafi, biz bu mübarek Berat Gecesi’nde Hz. Peygamberi ve Ehli Beyt’i salavatlarla anarken Erivan sessizliğe gömülecek, Hanefi kardeşlerimiz camileri doldurup ibadetlerini ederken, Erivan kendi yalnızlığına eşlik ediyor. Sahip olduğumuz imkânların kıymetini çok iyi bilelim kardeşlerim… Kürt olabiliriz, Azeri olabiliriz… Türk olabiliriz. Kürtçe konuşuyor olabiliriz, Türkçe konuşuyor olabiliriz… Sünni olabiliriz, Caferi olabiliriz… Ama hep birlikte Türkiye’yiz bunu unutulmamız gerekir.”

“HEP BİRLİKTE TÜRKİYE OLACAĞIZ”

Konuşmasında, “Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin dediği gibi ‘Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız’, hep birlikte Türkiye olacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunlardan hangisinde bir çatlama meydana gelse, herkesin geleceğinin kararacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüz yıl önceki Erivan ile bugünkü Erivan'ın farklı olduğuna ve Kafkasya'da, Balkanlarda, Orta Doğu'da, Kuzey Afrika'da, Orta Afrika'da olanlara dikkati çekerek, “Bizim, Iğdır başta olmak üzere, Doğu ve Güneydoğu bölgemizdeki vilayetlerimizde birliğe, beraberliğe, kardeşliğe böylesine güçlü vurgu yapmamızın sebebi işte bu” dedi.

“12 YILDIR VESAYETLE ÇARPIŞA ÇARPIŞA BUGÜNLERE GELDİK”

Son 200 yıla bakıldığında, birliğin ve beraberliğin kaybedildiği yerlerde, sadece bir mevzinin değil, her şeyin kaybedildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un "Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez" dizelerine yer verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüreklerin toplu vurmasını sağlamak zorunda olduklarını ifade ederek, "Bizim bu coğrafyada, bin yıldır verdiğimiz mücadele, Türklük Kürtlük değil varlık yokluk mücadelesidir. Dün Abdülhamit, Menderes, Özal için söylediklerini bugün bizim için söylüyorlar. Neden biliyor musunuz? Hesapları bozuldu da onun için. Biz 12 yıldır vesayetle çarpışa çarpışa bugünlere geldik. Bizim elde ettiğimiz her başarı, onların hesabında açılan bir delikti" dedi.

“BİZ MİLLETE HİZMET İÇİN ÇALIŞIYORUZ, ONLAR MİLLETE KARŞI ORTAKLIK KURMAK İÇİN ÇALIŞIYOR”

2007'den bu yana ortaya çıkartılan krizleri aştıklarını ve kurulan tezgâhları milletle beraber bozduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün önümüzde yine bir oyun var. Bölücü örgütün güdümündeki partinin eş başkanı, 'üst akıl değil, ortak akıl' diyor. Bu ortaklığın içinde kimler var biliyor musunuz? Burada, milliyetçi olduğu iddiasındaki parti ile bölücü örgütün güdümündeki partiyi bir arada görüyoruz. Ana muhalefet partisi ile paralel ihanet şebekesini aynı ortaklığın içinde görüyoruz. Amerika'daki yayın organlarını, ülkemizdeki darbeci bazı medya kuruluşlarını, Ermeni lobisini aynı ortaklığın içinde görüyoruz. Peki bunlar kime karşı ortaklık kurmuşlar? Bize karşı ortaklık kurmuşlar, hükümete karşı ortaklık kurmuşlar, imam hatip okullarına karşı, dini müesseselere karşı ortaklık kurmuşlar. Bunlar, millete karşı ortaklık kurmuşlar. Biz millete hizmet için çalışıyoruz, onlar millete karşı ortaklık kurmak için çalışıyor. Aramızdaki fark bu" diye konuştu. "Bölücü örgütün güdümündeki parti ile milliyetçi olduğu iddiasındaki partiyi aynı çatı altında buluşturan aklın, sizin hayrınızı düşünmesi mümkün mü?" diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle söyledi "Birisi siyasi Kürtçülük yapıyor, birisi siyasi Türkçülük yapıyor, hiç farkı yok, al birini vur öbürüne. Ana muhalefet partisinin kendisini bırakıp eş başkanlığının partisi için oy dilendiği bir ortaklıktan hayır çıkması mümkün mü?" diye konuştu.

CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLLİYESİ İLE İLGİLİ İDDİALAR

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde "klozetlerin altın kaplama olduğu" iddialarına değinen ve TRT'nin canlı yayınında "hodri meydan" dediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sabah da Genel Sekreterim kanalıyla yazılı olarak kendisine (CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu) hemen bir bildirimde bulundum ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne davet ettik. Gel bütün tuvaletleri gez, bakalım bir tane altın kaplama klozet bulabilecek misin? Eğer bulursan ben Cumhurbaşkanlığı makamından çekileceğim ama bulamazsan şu CHP'nin başına bela olmaktan çekilecek misin? Eğer zerre kadar kişilik varsa zerre kadar haysiyet varsa bu yazılı davetime uyar, gelir orayı gezer, görür. Aksi takdirde söyleyeceğim başka şeyler var, şimdi onlara girmiyorum. Bunların kılavuzu karga. Şu hale bak günlerdir söylediği laf bu, 'Altın kaplama klozet, altın klozet'. Ya bir siyasetçi, bir partinin genel başkanı olduğunu iddia eden kişi bu tür yalan yanlış şeyler söyler mi? Geldiğimizden beri 'bardak, çanak' bunlarla uğraşıyor. Biz geldiğimizden beri ne bardak aldık ne çanak aldık. Geldiğimizde ne varsa onlarla çalışıyoruz ama iftira atacak ya. Bu iftira için mantık şu, 'İftira at, tutmazsa iz bırakır'. Mantık bu, hepsi aynı” dedi.

“PENSİLVANYA İLE KANDİL’İN ÜLKENİN VE MİLLETİN HAYRINA MESELEDE BİR ARAYA GELMESİ MÜMKÜN MÜ?”

"Pensilvanya ile Kandil'in ülkenin ve milletin hayrına bir meselede bir araya gelmesi mümkün mü? Ama bak şimdi geldiler" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Niye? Çünkü 1999'da bunların hoca efendisi vardı ya kaçtı gitti bu ülkeden. Nereye kaçtı gitti? Amerika'ya, Pensilvanya'ya. Ya sen hoca efendi değil misin? Mekke'ye, Medine'ye gitseydin ya orada ne işin var? Şimdi küçük imamlar buradan başladı onlar da kaçıyor. Niye? Dedik ya 'inlerine gireceğiz', evet şu anda inlerine girdik ve şimdi kaçıyorlar. Onlar kaçacak, biz kovalayacağız, hukuk içerisinde ne gerekiyorsa bunu yapacağız" ifadesini kullandı.

“6-8 EKİM OLAYLARINDA İNSANLARI SOKAĞA DÖKEN EŞ BAŞKANI PAZARLAMAK İÇİN ÇALIŞIYORLAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan,  “6-8 Ekim olaylarında insanları sokağa döküp 50 kişinin ölümüne yol açan eş başkanı türkü, bar sanatçısı havasında pazarlamak için var güçleriyle çalışıyorlar. Bir eline saz veriyorlar, bir eline mikrofon. Bunları da artık görmeye başladık ve böylece palazlamaya çalışıyorlar. Bugüne kadar Kürt kardeşlerimin tarihi, kültürü, inancı, geleceği için ağzından tek söz çıkmamış olanların barajı geçmesi için İstanbul'daki elitler seferber olmuş durumda. Bu aydın geçinen karanlıklar var, seferber olmuş durumda. Bunlar ne aydını ya? Bu ülkede 50 kişinin ölümüne neden olan bir insana aydın denilebilir mi? Üçüncü kattan Yasin Börü'yü atıp bıçaklamak suretiyle üzerinden arabayla geçerek onu şehit edenlere, bu ülkede bu tür aydın geçinenlerin destek vermesine ne diyeceksiniz? Karanlık. Açık, net söylüyorum, bunlar kandan besleniyor, yaptıkları iş bu. Arkalarında terör örgütü olmasa bu oyları almaları mümkün değil, hep tehdit."

İnançlı, dindar Kürt vatandaşların, "Taksim bizim Kâbe’mizdir" diyenlere hiçbir zaman destek olmayacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir zamanlar CHP'liler hangi zihniyeti bu noktada konuşturuyordu? 'Kâbe Arap'ın olsun, bize Çankaya yeter' diyorlardı. Birbirlerinden farkları yok. Al birini, vur ötekine. Aynı. Ama bizim Kâbe’miz Mekke’dedir" diye konuştu.

“DİNDAR KÜRT KARDEŞLERİM BU OYUNU BOZACAK”

İnançlı, dindar Kürt vatandaşlara seslendiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle söyledi, "Bunların dağa kaçırdıkları yavrular, gençler var. Bunlara orada hangi dini eğitimi veriyorlar biliyorsunuz değil mi? Zerdüştlük. Zerdüştlük eğitimini veriyorlar. Nerede? Dağlarda veriyorlar. Bunların, dağdakilerin zaten İslam'la alakası yok. Benim Kürt kardeşlerimin bunu bilmesi lazım. Ateizm, Marksizm bunların çıkış yolu. Böyle bir noktanın içindeler. Ve inanıyorum ki ülkemde benim dindar Kürt kardeşlerim bu oyunu bozacak. Çünkü 'Biz Diyaneti kaldıracağız' diyor. Diyanet İşleri Başkanlığından ben bir Kürtçe mealli Kur'an-ı Kerim aldırdım, meydanlarda onu gösterdim. 'Bundan bir tane yaptırdılar' diyorlar. Kim diyor bunu? Eş başkanı. Bunun istismarını yapıyor. Hemen ertesi gün Diyanet İşleri Başkanlığı depoları gösterdi. 10 bin Kürtçe mealli Kur'an-ı Kerim bastırmışlardı. Ve bunu Doğu Anadolu'ya, Güneydoğu Anadolu'ya gönderdiler."

“DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI MAKAMI HER ŞEYE LAYIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bununla yetinmeyerek, Diyanet İşleri Başkanı’nın kullandığı makam aracının değeri üzerinden tartışma yaratılmaya çalışıldığını aktararak, "Soruşturdum, dedim ki sorun bir Diyanet İşleri Başkanlığımıza kaç para? Dediler ki '320 bin, 330 bin lira.' Böyle bir Mercedes" dedi. "Diyanet İşleri Başkanlığı makamına 320 bin liralık Mercedes'i layık görmeyenlerin, affedersiniz çocuklarının altında yarış arabaları var" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendileri Mercedes’e, Audi'ye biniyor. Diyanet İşleri Başkanımız bizim, bu coğrafyanın aynı zamanda Diyanet İşleri Başkanıdır. Bu makam her şey layık. Bakın şu anda Vatikan, Papa, Alitalia Havayollarının tahsis ettiği uçakla seyahat eder. Tarifeli uçakla değil. Bizim Diyanet İşleri Başkanımız niye buna layık olmasın. Ben de kullandığım zırhlı Mercedes'lerden bir tanesini Diyanet İşleri Başkanımıza tahsis ettim. Aynı zamanda uçak havuzumuzdan da, Başbakanımızla da bunu görüşeceğiz, bir tane herhangi bir yurt dışı seyahat yapacağı zaman Diyanet İşleri Başkanımız da o uçaklardan istifade edebilecek. Çünkü bizim dinimizin şu anda temsil makamında olan bir zata kalkıp da bu tür eleştiriler yapılmaz" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de "Ya istifa et ya da o Mercedes'i iade et" dediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Beyefendinin eseri antika, eski araçlar kullanırmış. İnanın şu anda o araçları bu fiyata alamazsın. Sanki mensuplarının arasında Mercedes'e binen hiç yok" dedi.  Bu tür tartışmaların yersiz olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böyle şeylerle uğraşılır mı? Bunlar eski Türkiye'nin siyaset anlayışıdır. Artık biz eski Türkiye'de yaşamıyoruz. Yeni Türkiye'de durum farklı. Ama bunlar bunu henüz anlamış değiller. Fakat anlayacaklar" dedi.

“TÜRKİYE DEĞİŞİYOR, DÖNÜŞÜYOR; HAK YERİNİ BULUYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun imam hatip liselerinin orta kısmını kapatacaklarını söylediğini, ancak Kayseri'de "Ben böyle bir şey söylemedim" dediğini belirterek, "Seçim beyannamende var. 1+8+4, ne demek bu? Orta kısmın kapatılması demek. Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Sen bu oyunu kime oynuyorsun? Ben imam hatip mezunuyum. Benim dört çocuğumun dördü de imam hatip mezunu. Ben memnunum. Hamdolsun. Ama ne yaptılar? Orta kısmını kapattılar. Ne oldu? 600 binden öğrenci sayısı 60 bine düştü. Ve bu dönemde biz hamdolsun, yeniden orta kısımları açtık. Katsayı vardı kaldırdık. Şimdi öğrenci sayısı nereye çıktı? 1 milyona çıktı. İşte bunları rahatsız eden bu. Şimdi her üniversiteye girebiliyor musunuz? Başörtü sorunu var mı? İşte Danıştay yeni bir karar daha aldı. Ne dedi? 'Düz liselerde de başörtü örtülebilir.' Bakın bugün HSYK'nın bir haberini okudum. Ne dedi HSYK? 'Artık yargıda da başörtü kullanılmasına mani bir hal yoktur.' Türkiye değişiyor, dönüşüyor. Hak yerini buluyor. Daha dün sırf 'Kürtçe türkü okuyacağım' dediği için Ahmet Kaya'yı lince tabi tutanlar, bugün birden bire eş başkan sevdalısı oldular. Avrupa Parlamentosu'nda Ermeni iddialarına destek için bir saygı duruşu yapılıyor, CHP ve HDP'li milletvekilleri orada ayağa kalkıp buna destek veriyor. Ermeni iddialarına destek vermek, benim Iğdır'daki Kürt kardeşlerime de Azeri kardeşlerime de en büyük hakarettir" diye konuştu.

İç Güvenlik Paketi'nin TBMM'deki görüşmelerini de hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle söyledi: "Bunların arasında durumu en vahim olan, milliyetçi parti iddiasındaki konum. İç Güvenlik Paketi’nin görüşmeleri sırasında bölücü örgütün partisiyle bu parti, yanlarına ana muhalefeti de alarak Meclis'i eylem alanına çevirmişlerdi. Vandalların, esnafın dükkânını yakıp yıkanların, sokak eşkıyalarının haklarını savunmak için her türlü yola başvurdular. O zaman ki yol arkadaşlıklarını maşallah bayağı ilerlettiler. Şimdi var güçleriyle bölücü örgütün partisinin barajı aşması için çaba sarf ediyorlar."

HDP’NİN BARAJI GEÇEMEMESİ HALİNDE ERKEN SEÇİM OLACAĞI VE KAOS ÇIKACAĞI YÖNÜNDEKİ TARTIŞMALAR

HDP'nin barajı geçememesi halinde erken seçim olacağı, kaos çıkacağı yönündeki açıklamalara da dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sen zaten bu millet 5 yıllığına iktidar görevi verdiğinde ne yaptın? 3,5 yıl kaldın, bırakıp gittin. Kendin gittin. 5 yıl yönetemedin. Bu MHP değil mi bizi IMF'ye borçlu kılan? O iktidarın ortağı. 23,5 milyar dolar borçla bize devrettiler hükümeti" diye konuştu. 2002 sonunda dış borcun millî gelire oranının yüzde 73-74 olduğunu, şimdi ise yüzde 30'a kadar gerilediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan,  "25 banka hangi dönemde iflas etti? Ey Bahçeli, senin döneminde, senin işbaşında olduğun dönemde ve bunun bu ülkeye maliyeti 50 milyar doları buldu" diyen Erdoğan, tüm muhalefete seslendiğini belirterek, "Masamın üzerine şu fatura geldi: Memurdan, işçiden zorunlu tasarruf adı altında kesilen para 15 katrilyon. Konut edindirme yardımı altında kesilen 3,5 katrilyon. Ne yaptı? 18,5 katrilyon. 18,5 milyar bugünün rakamıyla. Bu borçları biz ödedik. Hala kalkmışlar, birisi 'ben memura şunu vereceğim' öbürü 'ben bunu vereceğim' diyor. Ben de diyorum ki, var mı artıran? Dürüst olun. Siz maaşı ödeyemediniz. Ne CHP ödeyebildi o zaman adı SHP idi, yavrusu DSP, MHP, iş birliği yaptınız, siz maaş ödeyemiyordunuz. Gittiniz zorunlu tasarrufla memurun maaşını kestiniz, işçiden kestiniz. Ondan sonra da ortada bıraktınız. Biz ödedik.  Ben MHP'ye, CHP'ye, HDP'ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. Özellikle Kürt kardeşlerime sesleniyorum: 7 Haziran bu ülkenin miladı olacaktır. Ben Cumhurbaşkanı olarak milletin tarafındayım. Partilere eşit mesafedeyim ama milletin tarafında olmak benim görevimdir. Millet bu görevi bana bunun için verdi. Doğruyu söylemek zorundayım eğer söylemezsem bu ülkedeki sorumluluktan kurtulmamız mümkün değil" dedi.

“HEP YAŞATMAK İÇİN SİYASET YAPTIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatı boyunca hep yaşatmak için siyaset yaptıklarını kaydederek,"1994 yılında İstanbul'a Belediye Başkanı oldum. Adeta nefes borusu tıkanmış olan İstanbul'a hayat vermek için çalıştık. 2003 yılında başbakan olduk. Her alanda Türkiye'ye hayat vermek için çalıştık. Ülkemizi büyüterek, 12 yılda, daha önceki 79 yılda yapılanlardan kat ve kat fazlasıyla hizmet verdik. 230 milyar dolardan aldık millî geliri 800 milyar dolara çıkardık. Eğitimi büyüttük. 346 bin derslik vardı, biz buna 234 bin derslik ilave ettik. Bunun bin 110 tanesini de Iğdır'a yaptık. Üniversiteleri büyüttük. 76 üniversitemiz vardı şimdi 193 üniversitemiz var" diye konuştu.

IĞDIR’A YAPILAN EĞİTİM VE SAĞLIK YATIRIMLARI

"Iğdır'a üniversiteyi kendilerinin getirdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Niye? Iğdır'ın genci, yavrusu, okumak için Ankara'ya, İstanbul'a gidemeyebilir, ayağına üniversiteyi getirelim istedik. İşte havalimanı. Havalimanından şehir yolu. Buraları kim yaptı? Bizzat geldim açılışını da yaptım. Iğdırlı havalimanına layık değil miydi? Acaba bizden öncekiler niye yapmadı bunu? Bunu da geç. Cumhuriyet tarihinde, 79 senede Türkiye'de yapılan yol 6 bin 100 kilometreydi, biz ise 12 senede 17 bin 600 kilometre bölünmüş yol yaptık. Iğdır'da doğru dürüst bölünmüş yol yoktu. Biz Iğdır'a geldikten sonra buraya 172 kilometre bölünmüş yol yaptık. Hastaneleri büyüttük. Bin 78 sağlık kurumu devralmıştık buna 2 bin 500 daha ilave ettik" dedi. Şu anda vatandaşa 'istediğin hastaneye gidebilirsin, istediğin eczaneden ilacını alabilirsin' diyebildiklerine işaret den Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: “Bu imkânlar var mıydı? Yoktu. Diğer sağlık tesislerinin yanı sıra biz Iğdır'a bir 150 bir de 250 yataklı hastaneyi de kazandırdık mı? Toplam havalimanı sayısı 26'ydı, 29 tane daha ilave ettik, 55 oldu. Bakın nasıl çalışıyoruz. Barajlarımızı büyüttük. 79 yılda 195 baraj vardı. 12 yılda biz buna 279 baraj daha ilave ettik. Iğdır'da içme suyu ve sulama için Ünlendi Barajı'nı inşa ediyoruz. Toplu konutları büyüttük. 43 bin toplu konutun üzerine 657 bin konut ilave ettik. Iğdır'da da 698 konutun inşasını bitirdik. Biz buyuz. Laf değil iş, iş. Mesele bu. Her alanda Türkiye'yi ve Iğdır'ı büyütmenin mücadelesini verdik.”

“ÇÖZÜM SÜRECİ, BÖLÜCÜ ÖRGÜTE VE ONUN GÜDÜMÜNDEKİ PARTİYE RAĞMEN BUGÜNLERE GELDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomiyi, alt yapıyı büyütürken demokrasiyi de güçlendirdiklerini belirterek, "Bu ülkede Çözüm Süreci'ni başlatan biziz. 'Demokratik açılım' dedik, ikinci etabında 'milli birlik ve kardeşlik' dedik, ondan sonra Çözüm Süreci... Bu süreci ne bölücü örgüte ne başkalarına rağmen değil sadece milletimiz istediği için başlattık. Çözüm Süreci'ne Diyarbakır'daki kardeşim ne kadar sahip çıktıysa Trabzon ve Konya'daki kardeşim de o kadar sahip çıktı. Açık söylüyorum. Çözüm Süreci bölücü örgüte ve onun güdümündeki partiye rağmen bugünlere geldi. Düşünün, Van'da billboardlara kan akan musluklar koymuşlar. Böyle bir şey olabilir mi? Ama bunlarda var. Fakat şunu bilmeleri lazım: Zulüm ile abad olunmaz. Ne yaparlarsa yapsınlar, eninde sonunda sandık muzaffer çıkacaktır. İşte bölücü örgüt, Şırnak'ta, Hakkâri’de vatandaşlarımızı öldürdü. Bölgede, iktidardaki partinin seçim bürolarına, araçlarına, adaylarına, vatandaşlarımızın işyerlerine, evlerine binlerce saldırı oldu. Bu eş başkanların çıkıp da bir tanesinin kınadığını duydunuz mu? Gücünü oradan alıyor. Tam tersine, her fırsatta milleti kaosla, savaşla, kanla tehdit ediyorlar. Yaptıkları bu" dedi.

“BİZ ASLA BU MİLLETE BORALTAN UTANCI YAŞATMADIK, YAŞATMAYACAĞIZ”

Alandakilere "Biz Boraltan Köprüsü'nü iyi biliriz. Sizler de biliyor musunuz?" diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aras Nehri'nin üzerindeki Boraltan Köprüsü'nde Sovyet askerlerine teslim edilen soydaşların hemen oracıkta kurşuna dizildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz asla bu millete Boraltan utancı yaşatmadık, yaşatmayacağız. Ama biz Suriye'deki, Irak'taki çatışmalardan kaçıp gelen insanlara kapımızı açarken, onlarla ekmeğimizi bölüşürken bunlar sadece istismar peşinde koştu" dedi. Kobani'deki Kürt vatandaşları Türkiye'de ağırlarken, bölücü terör örgütünün güdümündeki partinin, Türkiye'yi suçlama, tehdit etme yoluna gittiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan,  kendilerinin Iğdır'a, Ağrı'ya, Şırnak'a, Hakkâri’ye havalimanı, yol yaparken, buralara hizmet götürürken, onların müteahhitleri tehdit ettiğini, iş makinelerini yaktıklarını, işçileri kaçırdıklarını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Süreç maalesef gecikmeli olarak devam etti. Bunların, 'Ayıp ediyorsunuz, ne yapıyorsunuz?' dediklerini duydunuz mu? Evlatları dağa kaçırılmış anaları, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin önünde nasıl taciz ettiklerini duydunuz değil mi? Onları, itfaiyenin arazözleri ile nasıl oralardan kovduklarını duydunuz değil mi? Mesele bu" dedi.

“VATANIMIZDA OPERASYON DÜŞÜNENLER, KARŞILARINDA MİLLETİ BULURLAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rabia işareti yaparak, "Tek millet... Tek milletin içinde ne var? Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü, Abhaza'sı, Roman'ı, Boşnak'ı, Arnavut'u... Hepsi tek millet. İki; Tek bayrak. Şehidimizin kanıdır bayrağımızın rengi. Hilal, bağımsızlığımızın ifadesidir. Yıldız, şehidimizin ifadesidir. Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır. Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Üç; tek vatan... 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Vatanımızda operasyon düşünenler, avucunu yalarlar. Karşılarında bizi bulurlar, ordumuzu bulurlar, güvenlik güçlerimizi bulurlar; hepsinden öte, milletimizi bulurlar. Bunu iyi bilsinler. Asla burada bir taviz olamaz. Gereği neyse yapılır. Iğdır oynanan oyunu görüyor. Iğdır tercihini yeni Türkiye'den yana kullanıyor değil mi? Iğdır birliğin, beraberliğin, kardeşliğin yanında yer alıyor değil mi? Iğdır, Rabia'ya sahip çıkıyor değil mi? Dördüncüsü, tek devlet. 'Devlet içinde devlet... Paralel Devlet. Paralel Yapı.' Devlet içinde devlet kabul edilebilir mi? Böyle bir şeye müsaade edilebilir mi? Bunlar ağzının payını alacaktır. Devletin kurumları içerisinde şu anda zaten kimi kaçıyor gidiyor, kimisi cezaevlerinde tutuklu, kiminin mahkemeleri devam ediyor.  Çok çile çektirdiler. Bedelini de tabii ki ödeyecekler. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Şu anda çıkıyor” dedi.

“DİNİMİZDE IRKÇILIĞIN YERİ YOK”

Ülkemizin 80 vilayeti gibi, Iğdır'a da hiçbir zaman ideolojik gözlükle bakmadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Iğdır huzurlu olmadan Türkiye'nin huzurlu olmayacağını biliyoruz. Iğdır müreffeh hale gelmeden Türkiye'nin refah içinde olmayacağını biliyoruz” dedi. Vatandaşlara, "Kardeşlerim, siz hizmete mi oy vereceksiniz yoksa ideolojik gözlüklerle mi bakacaksınız? diye seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun çok önemli olduğunu, Iğdır'ın da çaba göstermesi gerektiğini söyledi. “Bereketli Iğdır Ovası gibi, yanı başımızda yükselen Ağrı Dağı gibi bir imkânı olan bu şehrin sıkıntı içinde, sancı içinde yaşamasını kabul edemeyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dinimizde ırkçılığın yerinin olmadığını belirtti.

“ÜSTÜNLÜK ANCAK ALLAH’A YAKINLIK VE TAKVA İLEDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Allah'ın insanları farklı kabileler halinde yarattığını belirterek, "Ama birbirimizle iyi tanışalım, anlaşalım diye. Ne Türk'ün Arap'a ne Arap'ın Türk'e veya ne siyahın beyaza ne de beyazın siyaha üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak Allah'a yakınlık ve takva iledir. Ona bakacağız ve bunun için de çalışacağız.  Dindar kardeşlerimin, özellikle benim dindar Kürt kardeşlerimin bu inceliği iyi bilmesi lazım. Azeri kardeşlerimin iyi bilmesi lazım. Buna göre değerlendirme yapması lazım. Nereye gidiyoruz, hangi istikamete gidiyoruz? Biz siyasi Türkçü mü olacağız, siyasi Kürtçü mü olacağız?  Bunların hepsi bir tarafa. Üç ülkeye sınırı olan Iğdır'ın ticarette, turizmde, ulaşımda, kültürde, sanatta ve her alanda, değil Türkiye'ye, dünya çapında bir marka haline gelmesi gerekiyor. Onun için Iğdır Havalimanı'nın dolup taşması lazım. Şehrin her köşesine beş yıldızlı otellerin yükselmesi, bunların dolup taşması lazım" değerlendirmesinde bulundu.

Bu potansiyelin Iğdır'da bulunduğunu, bunu harekete de Iğdırlıların geçireceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gelin Türkiye'ye hep birlikte omuz verelim, destek verelim. Iğdır'ı hak ettiği yere ulaştıralım. Iğdır istismar siyaseti yerine hizmet siyasetini tercih etmelidir. Bu konuda ben size güveniyorum. Diyorum ki Ağrı Dağı'nın eteğinde güvercin olup dolaşacağımız günlerin yakın olacağına inanıyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni Türkiye yolunda önemli bir dönüm noktası olan 7 Haziran'ın hayırlı olması dileğinde bulunarak, "Yeni Anayasa ve başkanlık sistemi için vereceğiniz desteğe teşekkür ediyorum" diye konuştu.

 

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR