Üst Header Banner Reklam
CUMHURBAŞKANI MANİSALILARA SESLENDİ
Manisa’yı ziyaret ederek halka hitaben bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran seçimlerine değinerek, “Kandan beslenenlere, kafatası milliyetçilerine, bugüne kadar bir şey üretemeyenlere gereken cevabı Manisa'nın vereceğine inanıyorum” dedi.
6.06.2015 01:18:48
Bu haber 862 kez okundu
CUMHURBAŞKANI MANİSALILARA SESLENDİ

 “7 Haziran’da Verilen Her Oy, Yeni Türkiye’nin İnşası Yolunda Bir Tuğla Vazifesi Görecek”

Manisa’yı ziyaret ederek halka hitaben bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran seçimlerine değinerek, “Kandan beslenenlere, kafatası milliyetçilerine, bugüne kadar bir şey üretemeyenlere gereken cevabı Manisa'nın vereceğine inanıyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sevgili Manisalılar, değerli kardeşlerim; sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum” diye başladığı konuşmasında, “Buradan Manisa’nın tüm ilçelerindeki, mahallelerindeki kardeşlerime sevgilerimi yolluyorum. Sözlerimin hemen başında, Soma’da 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen elim kazada hayatını kaybeden 301 madenci kardeşimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Rabbim, ülkemizi ve milletimizi bu tür felaketlerden korusun diyorum” dedi.

Manisa’nın; birliğin, beraberliğin ve kardeşliğin kıymetini en iyi bilen şehirlerden biri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde, tarımın, sanayinin ve ticaretin şehri Manisa, istikrarın ve güvenin kıymetini de çok iyi bilir” dedi.

“TÜRKİYE İÇİN HİÇBİR HEDEFLERİ, HAYALLERİ, PROJELERİ OLMAYANLAR BİR ARAYA GELDİLER”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, “Türkiye için hiçbir hedefleri, hayalleri, projeleri olmayanlar bir araya geldiler, eski Türkiye koalisyonu kurdular. Bu koalisyonda kim var? Ana muhalefet partisi var. Ben, Başbakanlığım döneminde olduğu gibi, bugün de, ana muhalefetin başındaki zatın yalanlarını, yanlışlarını, iftiralarını düzeltmekten, adeta yoruldum. Şimdi bu seçimlerde de çıktı, birtakım vaatlerle emekliyi, çalışanı, öğrenciyi kandırmaya çalışıyor. Öğrencilere üniversite harcını kaldırma sözü veriyor. Hâlbuki biz 3 yıl önce, Başbakanlığım döneminde zaten bu harçları kaldırdık. Böyle göz göre göre yalan olur mu? CHP’ye gönül veren kardeşlerime söylüyorum. Bu yalancıların peşinden kopun. Bu ülkede yapılanlardan bu kadar bîhaber olanların peşinden gidecek misiniz? İşsizlere yılda 1 milyon istihdam sözü veriyor. Geçen yıl gerçekleşen yeni istihdam sayısı 1 milyon 350 bin. Bunlar Türkiye’nin gerçeklerinden bîhaber. Önce ‘Bana 4 yıl verin işsizliği ortadan kaldırayım’ diyordu. Sonra ‘2035’te işsizliği yüzde 5’e düşüreceğim’ demeye başladı. Bu yüzde 5 dediği rakam da bizim 2023 hedefimiz zaten. Ey Kılıçdaroğlu, biz senin 4 senede işsizliği sıfırlayacağım dediğine mi, yoksa 2035’e mi inanacağız? Et ve Balık Kurumu’nu, Et ve Süt Kurumu’na dönüştüreceğim diyor. 2013 yılında biz onu zaten yaptık. Haberi yok. Şimdi de ‘Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki klozet kapakları altın’ demeye başladı. TRT’de canlı yayında hodri meydan dedim. Bir tane altın klozet kapağı bulabilirsen ben Cumhurbaşkanlığını bırakacağım. Ama bulamazsan sen CHP’nin başından ayrılmaya var mısın? Gidemez. Çünkü o koltuğa kasetle geldi. Zaten orada da yalan söylemişti. Baykal’la görüştü, çıkışta aday değilim dedi. Bir gün sonra adaylığını açıkladı. Dünyada en nefret edilmesi gereken şey yalan ve yalancıdır. Peygamberimize birçok şey soruluyor, yalan sorulunca Efendimiz ayağa fırlıyor ve asla diyor. Yalan bu kadar beterdir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, “Türkiye’de yaşayan, bu ülkenin, bu milletin gerçeklerini bilen birisi nasıl bu kadar yalanı, yanlışı arka arkaya sıralar diye düşünüyordu ki… Mesele çözüldü. Meğer bu Kılıçdaroğlu, Türkiye’ye bakmak yerine gitmiş Yunanistan’a bakmış, oradaki bir partinin söylediklerinin aynısını kopyalamış. Biliyorsunuz kendisi bir önceki Yunanistan Başbakanı için de “Dayan Yorgo, biz iktidara geliyoruz” demişti; ama Yorgo’nun siyasi ömrü buna yetmemişti. Ülkeyi büyütmeden, geliştirmeden, kalkındırmadan, zenginleştirmeden herkese bol keseden dağıtmaya kalkarsanız, sonunda yeniden IMF’den borç dilenen ülkelerden birine çıkarsınız” dedi.

“HALKIM DOĞRULARI BİLSİN İSTİYORUM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Biz iktidarı kimden aldık? Tabi ben şimdi Başbakanlık dönemimi anlatıyorum. Geçmişi anlatıyorum. O dönemi anlatmak durumundayım. Halkım doğruları bilsin istiyorum. Bilsin ki halkım bu yalancıların peşine düşmesin. MHP, DSP ve ANAP; bu üçlü IMF’den borç aldılar aldılar, 23,5 milyar dolar borcu bize devrettiler. Bu borcu biz ödedik. Başbakanlığım döneminde IMF bizden 5 milyar dolar borç istedi, ne zaman isterseniz veririz dedik. Merkez Bankası’nın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Şimdi 122 milyar dolar. O eski Türkiye idi, şimdi ise yeni Türkiye. Farkımız bu. Hatırlayınız. CHP’nin, ithal Ekonomi Bakanı güvencesi verdiği Sayın Derviş döneminde, 15 günde 15 yasa meselesi vardı. Kemal Derviş, o günün hükümetine, ‘Bu 15 yasa 15 günde çıkmazsa IMF kredi vermez, siz de emeklinin, memurun, işçinin maaşını ödeyemezsiniz’ diye dayatmıştı. Borç alan, emir de alır. Türkiye’yi, hükümet değil, koalisyon ortakları değil, Meclis değil, IMF yönetiyordu. Son Davos’a gittiğimde, hani şu ‘one minute’ dediğim sefer. Orada IMF’nin başındaki kişi ile konuştuk. Bize eğer kredi açtıysanız biz bu borcumuzu öderiz. Ama eğer Türkiye’yi yönetmeye kalkarsanız, yönetilecek bir Türkiye yok dedik. Bu ülkeyi biz yönetiyoruz dedik. Borcumuzu ödedik o defteri kapattık. Bugün Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, muhalefet partileri, bizim Türkiye’yi IMF boyunduruğundan kurtarmamız, ekonomiyi büyütmemiz sayesinde bu vaatleri verebiliyorlar. Dürüst olun biraz. Ben her zaman şunu dedim, ne aldatan olacağız, ne de aldanan olacağız. Önce kazanacak, sonra dağıtacaksınız. Bunlar, sadece dağıtma sözü veriyorlar. Hazıra dağ mı dayanır? İstanbul’a üçüncü havalimanı yapılıyor. 12 milyar avro bedeli var. Beş Türk firması yapıyor. İlk etabı 2017 sonunda açılacak inşallah. 25 yıllık kiralama süreci var. Kira olarak devlete 22 milyar avro ödeyecekler. İş bilenin, kılıç kuşananındır. Devletin cebinden bir kuruş çıkmıyor. Bu şekilde büyük bir ihtiyacı gidereceğiz. 150 milyon yolcu kapasiteli, dünyanın ilk üçü içinde bir havalimanı inşa ediyoruz” dedi.

İSTANBUL-İZMİR OTOYOLU

İstanbul-İzmir otoyoluna ilişkin de bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yolun Manisa'dan geçeceğini ve ceplerinden para çıkmadan 9 milyar dolara  mal olduğunu anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İş bilenin kılıç kuşanın. Cebinden para harcamak kolay. Kaynak gösteriyor mu bunlar? Gösterdiler, bir tanesi çıktı, o terör örgütünün arkasında olan var ya ne dedi, 'Diyanet İşleri Başkanının altındaki Mercedes kaynaktır.' O Mercedes'in değeri ne? Ertesi gün arattım, 'Bir sorun' dedim bakalım. 320 bin lira, buymuş kaynakları" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'le Arnavutluk seyahati yaptıklarını hatırlatarak, şunları söyledi: "Diyanet İşleri Başkanımıza, 'Keşke benimle istişare etseydin' dedim. Ben asla Mercedes'i geri ver demezdim sana. Çünkü bu makama bu araba az bile. Bunların dinle, Diyanetle alakası yok. Şimdi Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracaklarmış. Oradan bu makamdan arabayı almak, verdi tabi Diyanet İşleri Başkanımız. Ben de dedim ki, 'Makamıma tahsisli olan zırhlı Mercedeslerden bir tanesini size tahsis ediyorum'. Seçimden sonra da Başbakanımızla da konuşacağım, 'Havuzumuzdaki uçaklardan bir tanesini de uluslararası yolculuklarda o da size tahsis edilecek' dedim. Yani Vatikan’ın Papa’sına Alitalia uçak tahsis ediyor da biz niye etmeyelim? Bizim Diyanet İşleri Başkanımız sadece Türkiye'nin değil, bu coğrafyanın yetkililerinden bir tanesidir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kandan beslenenlere, kafatası milliyetçilerine, bugüne kadar bir şey üretemeyenlere, ulusalcılara gereken cevabı Pazar günü Manisa'nın vereceğine inanıyorum. Kafatası milliyetçisi dediğim için rahatsız oluyor, niye rahatsız oluyorsun? Üç buçuk yıl bu ülkede iktidar oldular mı? Üç buçuk yılda sorun bunların yetkililerine, Türkiye'de ne yaptınız? 12 yıl ben bunları inceledim" değerlendirmesinde bulundu.

TÜRKİYE’DE KOALİSYON DÖNEMLERİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan; Düzce, Bolu, Kocaeli, Sakarya depremlerinin altında kaldıklarını, ondan sonra da hükümeti bırakıp kaçtıklarını, erken seçim dediklerini belirterek, şöyle dedi: "İyi ki demişler hemen arkasından biz geldik, yoksa 5 yıl bunların kahrı çekilmezdi. Şimdi diyorlar ki, 'Erken seçime gideriz.' Böyle bir şey olur mu? 12 yıl hep ilan edilen zamanlarda seçimleri yaptık çünkü bu istikrardır. İstikrar olmayan bir ülkede asla güven olmaz. Bu ülkede öyle zamanlar gördük ki, 8 yılda 6 hükümet kuruldu. Çoklu siyasi döneme girdiğimizde 16 ayda bir hükümet kurulmuştur. 16 ayda bir hükümetin kurulduğu bir ülkede istikrar olur mu? Olmaz, küresel sermaye oraya gelir mi? Gelmez, gelmedi de. Ama şimdi geliyor, güveniyor Türkiye'ye."

Emeklilere memurlara, işçilere seslenen Erdoğan, memurun maaşından zorunlu tasarruf adı altında para kesildiğini, bunların  MHP, DSP, ANAP, SHP ve CHP'nin geçmişinde bulunduğunu anlatarak,  “Ne kadar biliyor musunuz? Başbakan oldum, masaya oturdum, önüme geldi rakam. 15 katrilyon, bugünün rakamıyla 15 milyar. Hemen arkasından da bir  tablo daha geldi, bunun adı da KEY, yani Konut Edindirme Yardımı. Güya memuru işçiyi ev sahibi yapacaklarmış, maaşlarından kesiyorlar. Niye biliyor musunuz? Maaşları ödeyemiyorlar onun için. Ne kadar? 3,5 katrilyondu. 18,5 katrilyon. Bu paraları kim ödedi? Biz ödedik” diye konuştu.

“MİLLETE HİZMET YALANLA, İFTİRAYLA OLMAZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bakınız, bir Manisa türküsü var; o türkü bunların halini çok güzel anlatıyor: ‘Karşıdan gelir oğlu; serviye benzer boyu; bakmayın çalımına; heybesi saman dolu.’ Bunların heybesinde millete hizmet namına hiçbir şey yok. Bunların heybesinde saman bile yok. Bunlarda sadece çalım var, yalan var, hakaret var, tehdit var, bahane var. Biz, Türkiye’nin millî gelirini, 2023 yılında, inşallah 800 milyar dolardan 2 trilyon dolara çıkartacak, bu şekilde 78 milyon herkesin refahını artıracağız. Emeklinin de, işçinin de, memurun da, dar gelirlinin de bundan istifade etmesini sağlayacağız. Millete hizmet etmek, milletin refahını yükseltmek işte bu şekilde olur. Yalanla, iftirayla, atıp tutmakla bu işler olmaz.”

Daha seçimler yapılmadan, seçim sonrası için bahane üretmeye başlandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi durumlarından o kadar ümitsizler ki, hep birlikte bölücü örgütün güdümündeki parti için çalışıyorlar. Ey benim Manisalı kardeşim, oyunu görüyor musunuz? CHP destekliyor. MHP destekliyor. Pensilvanya destekliyor. Ermeni lobisi destekliyor. Kandil, zaten komuta merkezi durumunda, emirler oradan geliyor… Tüm bunlar kimi destekliyor? 6-8 Ekim olaylarında milleti sokağa döküp 50 kişinin ölümüne yol açan partiyi destekliyor” şeklinde konuştu.

“BUNLAR KANDAN BESLENİYORLAR”

Ölen 50 kişinin de öldürenlerin de Kürt olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir insan can alır mı?" diye sordu. 200 aydın tarafından yayınlanan bildiriye de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlar karanlık. Düşünün 50 kişinin ölümüne neden olan bu kişileri, bu anlayışı destekleme kararı alıyorlar. 15 yaşında Yasin Börü et dağıtmaya çıkıyor, 3 kattan atıyorlar, bıçaklıyorlar, ondan sonra da üzerinden araba ile geçiyorlar. Hiç bunlarla ilgili, bunlardan bir nedamet duydunuz mu? Annesine, babasına 'pişmanız, özür dileriz' dediklerini duydunuz mu? Bunlar dürüst değil, bunlar kandan besleniyorlar. İşte ben bunları Van'da gördüm musluklardan kan akıyor" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şu şekilde devam etti: “Seçim döneminde milleti tehdit eden, adaylara, seçim bürolarına saldıran, hatta Hakkâri’de, Şırnak’ta, Siirt’te vatandaşlarımızı öldürenlerin arkasındaki partiye bel bağlamış durumdalar. Bu partinin elinde sadece kan yok; aynı zamanda, milletin inancına, değerlerine, mukaddesatına yönelik her türlü hakaret de var. Taksim’i Kâbe’leri olarak ilan eden bunlar.  Benzerini geçmişte CHP yapıyordu biliyorsunuz, 'Kâbe Arap'ın olsun bize Çankaya yeter' diyorlardı. Biz ne diyoruz? Bizim Kâbe’miz Mekke'dir. Farkımız bu. Diyanet’i kapatma sözü veren bunlar. CHP diyor ki 'İmam hatipleri kapatacağız'. Kayseri'ye gidiyor, 'Öyle bir şey söylemedim' diyor. Ne söyledi? 'Ben 1+8+4' dedim. Biz bu yalanı çok duyduk. Bunlar 28 Şubat'ta da aynısını yapmadı mı? Ve orta kısmı kapattılar mı? 600 bin öğrencisi vardı, 60 bin öğrenciye düştü. Niye? Üniversiteye gidemiyor, başörtülü olamıyor. Ne yapsın mecburen çekilmeye başladılar.” İmam hatiplerin şu anda açık olduğunu, katsayının kaldırıldığını, öğrencilerin istedikleri üniversitelere gidebildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandakilere seslenerek onlardan başarı beklediğini belirtti. Başörtüsü sorunun artık üniversitelerde de imam hatiplerde de bulunmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay'ın "düz liselerde", Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun ise "yargıda" başörtüsü sorunu olmadığı yönünde karar aldığını hatırlattı.

“PARALEL ÇETENİN İNLERİNE GİRDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, “Din derslerini kaldırma sözü veren bunlar. Pensilvanya, bunlarla beraber iş tutmuş. Bunlarla beraber hareket ediyor. Aman Yarabbi, yayın organlarında ne açıklamalar var, ne açıklamalar... Kardeşlerim, 99'da kaçıp gitti buradan hoca efendi. Niye Amerika'ya gittin de Mekke'ye, Medine'ye gitmedin? Şimdi, arkadan imamları da kaçıyor. Hani, illerde imamları var ya şimdi onlar da kaçmaya başladı. İmam, mihrabı terk eder mi? Bunlar eder. Ne demiştim Başbakanlığımda, 'İnlerine gireceğiz' demiştim. İnlerine girdik, şu anda kovalıyoruz. Onlar kaçıyor, biz kovalıyoruz. Kim olursa olsun, hukuk içerisinde ne gerekiyorsa yapacağız. Millet adına yapacağız. Onlar, bu milleti parçaladılar, bu ümmeti parçaladılar. Bunun hesabını ödeyecekler. Bu dünyadaki hesap var, bir, birde ebedi alemdeki hesap var, iki. Bunu ödeyecekler. Kürt kardeşlerimize Kur’an Meali hizmeti sunulmasından rahatsız olanlar bunlar. Çıkıyor, o malum partinin başındaki eş başkan, onlar yarım porsiyon, biliyorsunuz, ne diyor? Diyor ki 'Bundan bir tane bastırmışlar, onu da Cumhurbaşkanı’na göndermişler.' Ertesi gün Diyanet açıklamasını yaptı, 10 bin tane bastırılmış" dedi. Tek parti döneminin Türkçe ezanına özenip Kürtçe ezan fitnesi çıkartan yine bunlar. Sadece bu kadar da değil. ‘Meclis’e girmezsek şöyle olur, böyle olur’ diye, bir yandan eşbaşkanlar, bir yandan Kandil, bir yandan bunların destekçisi olan yerli-yabancı medya, gece gündüz milleti tehdit ediyor. Siz bu milleti ne sanıyorsunuz?” dedi.

“DEVLET İÇİNDE DEVLET OLMAZ”

“Çanakkale’yi, Kut’ül Amare’yi, Kurtuluş Savaşını ne çabuk unuttunuz? 1950 demokrasi zaferini ne çabuk unuttunuz?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin 12 yıldır, seçimiyle, referandumuyla 9 defa bu tehditlerin işe yaramayacağını gösterdiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu defa millet size boyun eğecek, demokrasiden, özgürlüklerden, kalkınmadan, hedeflerinden vaz mı geçecek sanıyorsunuz? Manisa bunlardan vazgeçiyor mu? Türkiye’nin diğer 80 vilayetinden de aynı nidanın yükseldiğine inanıyorum. Bunlara karşı cevabımızı, Rabiamızla veriyoruz. Ne diyoruz: Tek millet. Türk'üyle, Kürt'üyle, Zaza'sıyla, Gürcü'süyle, Abaza'sıyla, Boşnak'ıyla, Arnavut'uyla, Çerkez'iyle, tüm 78 milyon hep birlikte tek millet. Tek bayrak. Bayrağımızın rengi, şehidimizin kanıdır. Hilal, bağımsızlığımızın ifadesidir. Yıldız, şehidimizin ta kendisidir. Tek vatan. Vatanımızın üzerinde kimse operasyon yapmayı düşünemez. Bunu düşünen karşısında her şeyden öte bu aziz milleti bulur. Tek devlet. Devlet içinde devlet, asla. Paralel devlet, bilmem ne devlet, yok öyle şey. Şimdi bunlar temizleniyor. Aklanacak, paklanacak. Bulamayacaklar burada kendilerine yer. Tertemiz olacak inşallah ama biraz sabır. 40 yılda bu işi yaptılar. Tam bir örgüt, tam bir çete. Böyle yerleştiler. Türkiye, 2023 hedeflerine de, 2053, 2071 vizyonlarına da, inşallah Rabia’nın gücüyle, bu bilinçle ulaşacak.”

“İSTANBUL'UN FETHİNİ KUTLAMAYACAĞIZ DA NEYİ KUTLAYACAĞIZ?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumartesi günü İstanbul'da düzenlenen şenlikle İstanbul'un fethinin 562. yıl dönümünü kutladıklarını aktararak, şöyle konuştu: "Milliyetçisi de ulusalcısı da hepsi de bundan rahatsız oldu. Doğan Medya Grubu da çok rahatsız olmuş ve köşe yazarları yazıyor. Ne diyorlar biliyor musunuz? 'Ordunun mehterinin orada ne işi var? Türk Yıldızları, orada ne için gösteri yapıyor?' Yahu, bu partinin fetih şenliği değil ki. Bu, Cumhurbaşkanının himayesinde İstanbul Valiliği ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlemiş olduğu bir fetih şenliği. İstanbul'un fethini kutlamayacağız da neyi kutlayacağız? ‘Konstantiniyye muhakkak fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan ve onun ordusu ne güzel ordudur, müjdesi var.’ Bu milliyetçiler, bundan mutlu olmaları gerekirken maalesef,  tabi o yönetimindekileri kast ediyorum yoksa MHP ye gönül vermiş kardeşlerimi değil çünkü ben onların başındakiler gibi düşündüğüne inanmıyorum. Doğan Medya Grubu, öyle yazsa ne yazar, yazmasa ne yazar? Ben, o gün oraya gelen 2 milyona yakın insanı düşünüyorum. O aşk, o heyecan... 562 kişilik bir mehter, ilk defa. Ordu mehteri, muhteşem bir gösteri. Türk yıldızları, ilk defa inanıyorum ki böyle bir kitleye böyle bir gösteri yaptılar. O da muhteşem. Başka bir heyecan. Bu neyi getiriyor biliyor musunuz? Benim uçaklarım, benim pilotlarım, maşallah, ne kadar başarılı. Halka bir öz güven geliyor ama onlar bundan rahatsız oluyor. Anlatabiliyor muyum? Şimdi biz, her yıl bu fetih şenliğini yapacağız. Üstelik de 1 haftaya yayacağız. Aynen Çanakkale Zaferi'nin 100. yıl dönümünde yaptığımız gibi aynını yapacağız."

“BİZ MİLLETİMİZİ VE ÜLKEMİZİ SEVİYORUZ”

Konuşmasında, “Çünkü biz milletimizi seviyoruz, ülkemizi seviyoruz, tüm kardeşlerimizi seviyoruz. Türkiye güçlü olmazsa, Orta Asya’daki kardeşlerimizin mahzun kalacağını biliyoruz. Türkiye güçlü olmazsa, Balkanlardaki kardeşlerimizin en büyük dayanaklarını kaybedeceklerini biliyoruz. Türkiye güçlü olmazsa, Afrika’nın, Güney Asya’nın mazlumlarının kendilerine uzanacak el bulamayacağını biliyoruz. Milliyetçilik, Suriye’deki Türkmen kardeşlerimize giden yardımların önünü, bölücü örgütle, paralel örgütle bir olup kesmeye çalışmak değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini, “Ey Bahçeli, MİT tırları bunlar, MİT'in. Bayırbucak Türkmenlerine yardım götürüyor. Niye rahatsız oldun? MİT tırları bu yardımları götürürken senden mi izin alacaktı? Sana mı soracaktı? Veya Kılıçdaroğlu'na mı soracaktı? Veyahut da terör örgütünün güdümündeki partiye mi soracaktı? Bir ülkenin istihbarat teşkilatı, bu tür işleri o günün yetkilisi olan Cumhurbaşkanı ile hükümeti ile yapar. Bunu gelip de sizlere sormaz” diye sürdürdü.

“ÜLKEYE İHANETİ GÜNLÜK SİYASETİN MEZESİ YAPANLAR, BUNUN HESABINI SANDIKTA VERİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tırlara operasyon yapanların hepsinin yargılandığını, hakkın yerini bulacağını belirterek, bu oyunla ilk defa karşılaşmadıklarını, Türkiye'nin Bosna Hersek'e, Kosova'ya yardım ettiğinde de birilerinin hemen ayağa kalktığını dile getirdi. “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Türkiye'deki Suriyelileri Suriye'ye göndereceğim" dediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Şu anlayışa bak. Bu insanlar ölümden kaçarak Türkiye'ye sığındılar. Bu millet Ensar’dır. Muhacir ve Ensar’ın ne olduğunu bilir. Muhacirler gelmiş, biz de Ensar görevimizi yapmışız. Ama Kılıçdaroğlu gibi zihniyet, hani İnönü'nün zamanında, Stalin'in askerlerine Azeri kardeşlerimiz teslim edildi ya ve o Azeri kardeşlerimizi Stalin'in askerleri şehit ettiler. Bir Azeri şair arkadan öyle dedi; 'Keşke, siz öldürseydiniz de Stalin'in askerlerine biz kardeşlerinizi bırakmasaydınız'. Bundan daha büyük acı olur mu? Özellikle Kafkasya'daki kardeşlerine, tüm imkânlarıyla Türkiye el uzatır, birileri hemen ortalığı velveleye verir. Türkiye, Filistin'in, Gazze'nin yanında yer alır, Kudüs'ü sahiplenir, birileri hemen telaşlanır. Şimdi de Türkiye, Suriye'deki Türkmen kardeşlerine yardım ediyor. İtirazların falan filan hiçbirisi bizi ırgalamaz. Biz yardımımıza devam edeceğiz. Soruyorum; Bunlar kimin yanında ya? Kılıçdaroğlu'na sormuyorum, çünkü kimin yanında olduğunu zaten biliyorum. Pensilvanya'ya da sormuyorum, çünkü nerede olduğunu biliyorum. Ama, milliyetçi iddiasındaki Bahçeli'ye soruyorum; 'Sen kimin yanındasın?'. Milletin yanında olmadığı kesin. Bu iş öyle, meydanlarda spikerlik yapmaya benzemez. Bu iş öyle, 3,5 yılda hükümeti bırakıp kaçmaya benzemez. Bu iş öyle, geometrik şekillerle oyun oynamaya benzemez. Burada, Türkmenlerin, onlarla birlikte Suriye’deki milyonlarca kardeşimizin canı söz konusu, kanı söz konusu… Pensilvanya’ya şirin gözükmek için, bölücü örgütün güdümündeki partiye destek vermek için Türkmenlere yapılan ihanete ortak olan herkes, bunun hesabını sandıkta verir. Ortada ülkeye açık bir ihanet varken, bu meseleyi hala günlük siyasetin mezesi yapanlar, millete bunun hesabını sandıkta verir.”

YENİ ANAYASA VE BAŞKANLIK SİSTEMİ

Konuşmasında, “Bu vatan toprağın kara bağrında, sıradağlar gibi duranlarındır; bir tarih boyunca, onun uğrunda, kendini tarihe verenlerindir… Tutuşup kül olan ocaklarından, şahlanıp: köpüren ırmaklarından, hudutlarda gaza bayraklarından, alnına ışık vuranlarındır…” dizelerine yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duran şehitlerimizin aziz hatırasına sahip çıkarak ülkemizi güçlendirmeye, kardeşlerimize el uzatmaya devam edeceğiz. Üstat Necip Fazıl ne diyor? ‘Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.’ Biz, geçtiğimiz 12 yılda Türkiye’yi sadece tomurcuklandırmakla kalmadık, meyveye de durdurduk. Hatta hasadını yavaş yavaş almaya da başladık. 230 milyar dolardan aldığımız millî geliri 800 milyar dolara çıkardık. 2023 yılında bu rakamı 2 trilyon dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Yeni Türkiye, inşallah, tam anlamıyla bir harman zamanı olacak.  İstanbul Boğazı'ndaki üçüncü köprü inşaatının sürüyor. Marmaray'ın güneyinde, denizin altında Avrasya Tüneli yapılıyor. Bizim dedemiz Fatih, gemileri karadan yürüttü. Biz de onun izinden giderek, 'Dedemiz Fatih madem karadan yürüttü, biz de denizin altından yürütüyoruz' dedik. Ama bunun için Türkiye’nin yeni Anayasa, onunla birlikte başkanlık sistemine ihtiyacı var. 7 Haziran’da verdiğiniz her oy, yeni Türkiye’nin inşası yolunda bir tuğla vazifesi görecek. Bunun için bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” dedi.

“MANİSA’NIN BOŞ VAATLERE DEĞİL, İCRAATA VE HİZMET SİYASETİNE İHTİYACI VAR”

Manisa’nın boş vaatlere ve istismar siyasetine değil, icraata ve hizmet siyasetine ihtiyacının olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, geçtiğimiz 12 yılda Manisa’ya 12 milyar liralık yatırım yaptık. Manisa’da, 2002 yılında sadece 81 kilometre bölünmüş yol vardı, biz buna 331 kilometre daha ilave ettik. Şimdi, Manisa çok daha büyük bir ulaşım projesine kavuşuyor. İstanbul-İzmir Otoyolu, Manisa’dan geçiyor. 433 kilometre uzunluğundaki bu otoyol projesinin inşası, 9 milyar dolarlık yatırım bedeliyle her gün biraz daha ilerliyor. Zaman zaman yakından inceliyorum bu projeyi. Bu güzergâhta yer alan İzmit Körfez Geçişi Köprüsü dâhil, biten kısımlar, yılsonundan itibaren hizmete açılmaya başlanacak. Bir başka önemli proje de İzmir-Manisa arasında inşa edilen Sabuncubeli Tüneli. Yüklenici firmadan dolayı bu tünelin inşasında bir takım sıkıntılar yaşandığını biliyorum, inşallah en kısa zamanda bu işin ihalesi yeniden yapılacak ve çalışmalar kaldığı yerden devam edecek. Tren hatlarında yürüttüğümüz çalışmalarla da Manisa’nın önünde yeni bir dönem açıyoruz. İzmir-Manisa hattını yeniledik. Şimdi Manisa-Uşak-Afyonkarahisar istikameti yenileniyor. Proje tamamlandığında, bu hatlardan çalışan tren sayısı, günde 13’ten 35’e çıkacak. Aynı şekilde, hızlı tren hattının inşası da sürüyor. Tarımsal desteklerden de Manisa çok önemli pay aldı. 12 yılda 1,5 milyar liralık tarımsal destek ödemesi yapıldı. Sağlıkta, eğitimde, toplu konutta ve diğer alanlarda yaptığımız yatırımlarla Manisa’nın gücüne güç kattık. Başbakanlığım döneminde hep Manisa’nın yanında yer aldım, Manisa için çalıştım. Cumhurbaşkanlığım döneminde de aynı şekilde Manisa’yla irtibatımızı sıkı tutacağız. Manisa’nın her projesinin bizzat takipçisi olacağım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Biz sizi Allah için seviyoruz. Sizin de bize karşı aynı duygular içinde olduğunuzu biliyorum. Allah birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daim etsin. Bir kez daha teveccühünüz, coşkunuz için şükranlarımı sunuyorum. Bizim yolculuğumuz Pazar’a kadar değil mezara kadar. Sizlerden Pazar günü, rekor bir oranla sandıklara gidip oylarınızı kullanmanızı bekliyorum. Bu seçimi, Türkiye’nin en yüksek katılımlı seçimi yapacağınıza inanıyorum. Pazar günü Türkiye için inşallah yeni bir milat olsun. Soma'daki maden kazasında hayatını kaybeden kardeşlerime bir kez daha Allah'tan rahmet, ailelerine ise sabır diliyorum. Her birinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum. Sağlıcakla kalın.”

 

 

 

 

Kaynak:tccb.gov.tr

cumhurbaşkanı manisa'da
Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR