Üst Header Banner Reklam
Davutoğlu ile Merkel Görüşmesi
Merkel, ikili görüşmenin başında Davutoğlu'na, "Atatürk, hayatını burada mı kaybetti?" sorusunu yöneltti. Davutoğlu da Merkel'e, "Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'nda hayatını kaybetti fakat burası sarayın başka bir bölümü.
18.10.2015 23:36:20
Bu haber 737 kez okundu
Davutoğlu ile Merkel Görüşmesi

 Davutoğlu ile Merkel Görüşmesi

Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Almanya Başbakanı Angela Merkel arasındaki görüşme sona erdi.

Merkel, ikili görüşmenin başında Davutoğlu'na, "Atatürk, hayatını burada mı kaybetti?" sorusunu yöneltti. Davutoğlu da Merkel'e, "Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'nda hayatını kaybetti fakat burası sarayın başka bir bölümü. Biz burayı sizin gibi önemli konukları ağırladığımız Başbakanlık Ofisi olarak kullanıyoruz" yanıtını verdi.

Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde gerçekleşen Davutoğlu-Merkel görüşmesi, yaklaşık bir saat 15 dakika sürdü.

Görüşmenin ardından Davutoğlu ve Merkel, ofisin bahçesinde ve sahil bölümünde gezinti yaptı. Başbakan Davutoğlu, Alman mevkidaşına İstanbul ve tarihi yarımadayı anlattı.

Bu sırada Boğazdan geçen Şehir Hatları vapurları, Davutoğlu ve Merkel'i siren çalarak selamladı.

Davutoğlu ve Merkel, ikili görüşmenin ardından heyetler arası çalışma yemeğine geçti. Çalışma yemeğine, Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu, Avrupa Birliği Bakanı Beril Dedeoğlu, Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, AK Parti Genel Başkan Danışmanı Durmuş Ali Sarıkaya, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Murat Salim Esenli, Başbakanlık Dışişleri Başdanışmanı Kemal Ökem, Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Genel Müdürü Büyükelçi Mehmet Samsar da katıldı.

Heyetler arası çalışma yemeğinin ardından Davutoğlu ve Merkel, ortak basın toplantısı düzenleyecek.

TÜRKİYE DEMOKRATİK BİR ÜLKE

Öte yandan, Davutoğlu ile Merkel'i takip eden basın mensuplarına Başbakanlık Çalışma Ofisi'ndeki basın odasında öğle yemeği ikram edildi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, bir gazetecinin, "Merkel, çok hassas bir dönemde Türkiye'ye geldi. İki hafta sonra seçimler yapılacak. Bu sizce nasıl algılanacak?" sorusu üzerine, Türkiye'nin demokratik bir ülke olduğunu söyledi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptıkları görüşmeye ilişkin, "Her şeyden önce Sayın Merkel'e patriotlar konusunda 3 yıl Türkiye'de kalmaları sebebiyle teşekkür ettim. O da Türkiye'nin güvenliği konusunda bundan sonra iş birliği yapmaya devam edeceğimiz hususunu vurguladı. Askeri yetkililerimiz arasında bu konular görüşülecek. Türkiye ve Almanya, NATO sistemi içinde ortak bir güvenlik sistemine sahip ülkelerdir. Bu çerçevede askeri ve savunma iş birliği anlamında bundan sonra da daha yakın bir istişare içinde olacağız" dedi.

Davutoğlu ve Merkel, Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde çalışma yemeğinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin mültecilerle ilgili önem verdiği üçüncü boyutun da "Bu krizden biz acaba Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine yeni bir ivme katacak bir vizyon üretebilir miyiz?" olduğunu belirterek, AB tarihinin krizlerden vizyon üreten akılcı yaklaşımların tarihi olduğunu ve AB'nin her krizden bir vizyon ürettiğini söyledi.

Bu mülteciler krizinden sonra Türkiye-AB ilişkilerinin yeni bir ivme kazanması konusunda ortak bir perspektife sahip olduklarını vurgulayan Davutoğlu, "Merkel'in ahde vefa ilkesini Alman parlamentosunda vurgulamış olmasından memnuniyet ifade ediyoruz. Beklentimiz, ahde vefa ilkesi doğrultusunda Türkiye-AB ilişkilerini donmuş olduğu konumdan çıkartarak, yeni bir hayatiyet getirecek şekilde katılım müzakereleri sürecinin hızlanmasıdır. 17, 23, 24, 25 ve 31. fasılların açılabilmesini biz mümkün görüyoruz. Önümüzdeki günlerde 17, 23 ve 24 öncelikli olmak üzere bu konulardaki çalışmalarımızı hızlandırmak konusunda da mutabık kaldık" diye konuştu.

Dördüncü konunun da Türkiye'nin AB zirvelerine katılımı olduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Katılım müzakereleri başlayana kadar bu zirvelere başbakan düzeyinde katılıyorduk. Önümüzdeki dönemde de bu katılımların tekrar sağlanması için, son olarak Cumhurbaşkanı başbakan iken 2004'te katılmıştı, daha sonra bunlar durmuştu. Ümit ederiz Türkiye, AB aile fotoğrafının içinde yer alır. Böylece de dünyaya, toplumlarımıza bir mesaj veririz. Bütün bu konularda çok dostça görüşmeler gerçekleştirdik. Ayrıca Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya ve özellikle Afganistan'daki gelişmeleri de ele aldık ve bu konularda atılabilecek adımları gözden geçirdik."

"Her türlü iş birliğine hazırız"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, özellikle 1915 olayları çerçevesinde Alman parlamentosundaki hareketlilik esnasında Merkel ile birçok kez telefonda görüştüklerini belirterek, AİHM'in son aldığı karar da göz önüne alınıp, bu konuda artık Avrupa'da bu tartışmaların daha akademik düzeyde cereyan etmesi gerektiğine inandıklarını kaydetti.

Bu çerçevede Türkiye olarak Alman tarihçilerinin de içinde olduğu her türlü tarih komisyonuna katılma ve destek verme konusunda Merkel'in ilkesel tutumunu bir kez daha ifade etmek istediğini dile getiren Davutoğlu, Türkiye ve Almanya'nın 1. Dünya Savaşı'nda birlikte olduklarını söyledi.

Davutoğlu, arşivlerin de kullanılması konusunda bugün uzman tarihçilerin de içinde olduğu bir tarih komisyonu oluşmasının Türkiye için her zaman atılması gereken bir adım olarak değerlendirildiğini, bu konuda da kendilerinin yapacağı, geliştireceği her türlü inisiyatife destek vereceklerini, Türkiye ile Ermenistan arasında, Türkler ile Ermeniler arasında tarihi bir uzlaşının gerçekleşmesi için çalışacak bir ortak tarih komisyonu konusunda da her türlü iş birliğine hazır olduklarını kaydetti.

Çok kapsamlı bir görüşme yaptıklarını ifade eden Davutoğlu, "Ancak bizi memnun eden şudur ki bütün bu görüşmelerde ele aldığımız Türkiye ve Almanya'nın ortak bir vizyonu var. Sayın Şansölye ile bizlerin yakın çalışması, önümüzdeki aylarda eminim bu vizyonun harekete geçirilmesine büyük katkı yapacaktır" dedi.

Davutoğlu, bugünkünün ardından Merkel'i daha uzun bir ziyaret için Türkiye'ye beklediklerini dile getirdi.

Sorular

Davutoğlu ve Merkel, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin, mülteci krizini bitirmek için Suriye içinde bir güvenli bölge kurulması talebi olduğu, bu konuda neler konuşulduğu, Türkiye'nin AB'den terörle mücadelede konusunda destek istediği, bunun gündeme gelip gelmediğine ilişkin sorular üzerine, her iki konunun da gündeme geldiğini söyledi.

Suriye bağlamında son dönemde Türk hava sahasının ihlali ve Suriye'deki güç dengelerindeki değişim konusunu kapsamlı bir şekilde ele aldıklarını belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Her şeyden önce Sayın Merkel'e patriotlar konusunda 3 yıl Türkiye'de kalmaları sebebiyle teşekkür ettim. O da Türkiye'nin güvenliği konusunda bundan sonra iş birliği yapmaya devam edeceğimiz hususunu vurguladı. Askeri yetkililerimiz arasında bu konular görüşülecek. Türkiye ve Almanya, NATO sistemi içinde ortak bir güvenlik sistemine sahip ülkelerdir. Bu çerçevede askeri ve savunma iş birliği anlamında bundan sonra da daha yakın bir istişare içinde olacağız. Güvenli bölge konusunu New York'ta kendi aramızda zaten çok detaylı görüşmüştük. Bu konunun önemi şudur. Orada da aktarmıştım. Bugün mülteciler bağlamında değindik. Özellikle de Halep'e yönelik olarak son dönemde artan rejim saldırıları, DAEŞ saldırıları ve Rus hava operasyonları, Suriye'de mevcut İran kökenli milisler ve Hizbullah'ın ortak olarak neredeyse Halep'e yönelik baskısı sebebiyle yeni göçlerin gelmemesi için, bu göçlerin Suriye içinde tutulabilmesi için güvenli bir alan oluşması bir zarurettir bizim açımızdan. Özellikle Halep'e dönük olarak yapılan bu saldırılara karşı uluslararası toplumu buradan da bir kez daha bu vesileyle uyarmak istiyorum. Halep, Suriye'nin ikinci büyük şehridir. Halep'teki nüfusun büyük çoğunluğu son dört yıldır rejim baskısı altında zaten zor şartlarda yaşıyor. Özellikle Halep'e ve çevresine dönük hava operasyonları ve bundan güç bulan rejim saldırıları ve ayrıca DAEŞ'in de yine Halep'e dönük saldırıları bizi ciddi şekilde kaygılandırmaktadır. İdlib ve Halep civarındaki bu gelişmeler yeni göç dalgalarına sebebiyet verebilir. Bu konuda Sayın Merkel'e elimizdeki istihbari ve askeri bilgiler bağlamında da bazı bilgiler aktardım. Birlikte bunları konuştuk. Suriye'ye yönelik yabancı müdahalesinin yol açabileceği sonuçları da kapsamlı şekilde ele aldık."

Davutoğlu, memnuniyetini de ifade etmek istediği konunun, Merkel'in özelikle Suriye'de ve Ortadoğu'daki gelişmeler konusunda Türkiye ile birlikte hareket etme hususunda geniş bir perspektife sahip olması olduğunu, Kuzey Irak'ta da Kürt Bölgesel Yönetimi'ne destek bağlamında Türkiye ve Almanya'nın Barzani'ye destek verdiğini söyledi.

Bu anlamda DAEŞ'e karşı verilen bu desteklerde koordinasyon yapılmasının herkesin ortak gayretleri ve niyeti olduğunu vurgulayan Davutoğlu, bunları geniş kapsamlı bir şekilde ele aldıklarını kaydetti.

Davutoğlu, teröre karşı mücadele konusunun ise zaten uluslararası bir yükümlülük olduğunu belirterek, "Türkiye ve AB'nin normları açısından bir yükümlülük. Türkiye bugün eş zamanlı olarak DAEŞ, PKK ve DHKP-C örgütlerinin terör saldırısına muhatap oluyor" dedi.

Dün ve bugün terör saldırısında hayatını kaybeden askerler için taziyelerini sunduğunu dile getiren Davutoğlu, bu konuların da kendi aralarında paylaşıldığını söyledi.

Davutoğlu, "Terörle mücadele konusunda da Türkiye ile Almanya arasında, özellikle Türkiye ve Avrupa arasında daha genel iş birliğinin artması konusunda da mutabık kaldık" diye konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Suriyeli mülteciler konusundaki görüşmesine ilişkin, "Bu mutabakatın, bu görüşmelerin karşılıklı iki tarafın yaptığı bir müzakere, çetin bir müzakere gibi algılanmamasını rica ederim. Bu, ortak bir meseleyle mücadele etme bilinciyle birlikte yürüttüğümüz bir çaba" dedi.

Toplantıda gazetecilerin sorularını da yanıtlayanDavutoğlu, "3 milyar avroluk yardımla ilgili olarak, Türkiye'ye ayrılan fondan mı bu para aktarılacak? Bu talepler karşılanmazsa Suriyeli mülteciler mutabakatı konusu askıya alınabilir mi? Türkiye'nin, İlerleme Raporu'nun 1 Kasım sonrasına ertelenmesi talebi oldu mu?" sorusu üzerine, mülteciler sorununun yalnızca Türkiye'nin, Almanya'nın ya da Avrupa'nın sorunu olmadığını söyledi.

Bunları karşılarken, tek başına bir ülkenin sorumluluğuymuş gibi davranılamayacağının altını çizen Davutoğlu, bir küresel sorunla karşı karşıya olduklarını vurguladı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, özellikle de 5 daimi üyenin, Suriye'de çözüm konusunda uzlaşamamış olmasının getirdiği ağır tabloyla karşı karşıya olduklarını aktaran Davutoğlu, şimdiye kadar Türkiye'nin, bu ağır tablonun maliyetini, tarihi, dostluk, kardeşlik ilişkileri bağlamında Suriyeli kardeşlerini misafir ederek ödediğini ve ödemeye devam ettiğini kaydetti.

Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bu bizim insani görevimiz. Ancak insani görevimizi yerine getirirken de bütün dünyanın duyarlılık göstermesi talebimiz de haklı bir taleptir. Son dönemde artan duyarlılıktan memnuniyet ifade ediyoruz. Dolayısıyla bu mutabakatın, bu görüşmelerin, karşılıklı iki tarafın yaptığı bir müzakere, çetin bir müzakere gibi algılanmamasını rica ederim.  Bu, ortak bir meseleyle mücadele etme bilinciyle birlikte yürüttüğümüz bir çaba, nelerin yapılması gerektiği konusunda... Yani bir tarafta Türkiye-Avrupa Birliği veya Türkiye-Almanya karşılıklı olarak çetin müzakereler yapıyor diye bir düşünceye kapılmak doğru değil. Bir mesele var ve bunu ortak bir mesele olarak ele alıp, ortak bir şekilde çözmeye çalışıyoruz. O bağlamda da ben kesinlikle bir mutabakata ulaşacağımız konusunda şüphe taşımıyorum. Güzel gelişmeler oldu. New York'ta görüştüğümüzden bu yana bile çok güzel, yani karşılıklı anlayış içinde atılan adımlar ve yapılan görüşmeler oldu. Eminim bu anlayış birliği içinde bu meseleyi birlikte çözme konusunda irade sergileyeceğiz. İlerleme Raporu ise tamamıyla teknik bir süreç olarak Avrupa Birliği içinde yürüyen bir süreçtir. O konuda Avrupa Birliği gerektiği zaman İlerleme Raporu'nu hazırlar, ama önemli olan İlerleme Raporu'nda objektif değerlendirmeler olması ve Türkiye'nin Avrupa Birliği katılım sürecine katkı yapacak bir nitelikte olması. Zamanlaması ikinci bir husustur."

"Türkiye demokratik bir ülke"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, bir gazetecinin, "Merkel, çok hassas bir dönemde Türkiye'ye geldi. İki hafta sonra seçimler yapılacak. Bu sizce nasıl algılanacak?" sorusu üzerine, Türkiye'nin demokratik bir ülke olduğunu söyledi.

Seçim sonuçlarının, dostları olan şu veya bu ülkenin başbakanının ziyaretiyle etkilenmeyeceğini ifade edenDavutoğlu, Türkiye'de kampanyanın demokratik süreç içerisinde, kendi doğası içinde devam ettiğini aktardı.

Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ben de buradan bir ilimize kampanyaya gideceğim. Ama daha önemlisi şu; seçim şartları ve hangi şartlar olursa olsun, Türkiye-Almanya arasında herhangi bir diplomatik temas için bir zamanlama şartı öngörülemez. Türkiye ve Almanya dost ve müttefik iki ülkedir. Her an bir araya gelebilirler, konuyu konuşabilirler. Daha da önemlisi şudur ki; bir tek insanın canı söz konusuysa, bir tek mültecinin canını kurtarabileceksek, bir kez daha Aylan Kurdi gibi 3 yaşındaki bir çocuğun cansız bedeninin sahillere vurmasını engelleyebileceksek, hiçbir siyasi hesap söz konusu edilemez. Orada konuştuğumuz insanların canları. Sayın Merkel'in bu ziyareti herhangi bir siyasi hesapla yapılan bir ziyaret değildir. Türk-Alman dostluğunun bir gereğidir ve bu çaresiz insanlara yardım etmek için yapılan insani bir ziyarettir. Bunun böyle siyasi bir takım mülahazalara Türkiye'de, Almanya'da veya uluslararası basında çekilmesini ben her şeyden önce bu insani boyuta bir ihanet olarak, bir karşı duruş olarak görürüm. O bakımdan Sayın Merkel çok doğru bir zamanlama ile ve tamamıyla insani ve Türk-Alman dostluğunun doğasının gereği olarak Türkiye'yi ziyaret etmiştir. Bu, şu veya bu partiye destek anlamına gelmez. Bizimle görüşmesi de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ile görüşmesidir. İnsan hayatı, canı söz konusu olduğunda da başka hiçbir mülahazayı biz kabul etmeyiz. Ziyaretleri dolayısıyla da bu insani duruşu dolayısıyla da kendilerine teşekkürü bir borç biliyorum. Bu eleştirileri de bu mülteciler sorununa duyarsızlığın bir yansıması olarak görüyorum."

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR