Üst Header Banner Reklam
Davutoğlu, Van’da Tıp Bayramı Etkinliğinde Konuştu
"Hiçbirimizin çıkarı, ülkenin menfaatinin üzerinde değildir. Ülkemiz güçlüyse, vatandaş olarak da güçlüyüz. Ülkemiz güçlüyse, sağlık hizmeti, eğitim hizmeti verebilecek kudretteyiz demektir"
12.03.2016 23:56:03
Bu haber 877 kez okundu
Davutoğlu, Van’da Tıp Bayramı Etkinliğinde Konuştu

 Başbakan Davutoğlu, Van’da Tıp Bayramı Etkinliğinde Konuştu

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Hiçbirimizin çıkarı, ülkenin menfaatinin üzerinde değildir. Ülkemiz güçlüyse, vatandaş olarak da güçlüyüz. Ülkemiz güçlüyse, sağlık hizmeti, eğitim hizmeti verebilecek kudretteyiz demektir" dedi.

Davutoğlu, Sağlık Bakanlığı tarafından Van'da ülke genelindeki il sağlık müdürlerinin de katılımıyla düzenlenen "Tıp Bayramı" etkinliğinde bir konuşma yaptı.

Başbakan Davutoğlu, Van'a ilk kez akademisyen olarak geldiğini belirterek, katılımcılara Van'a gelmeleri yönünde tavsiyede bulundu ve belli aralıklarla Van'a gelmenin insanda irfanı, bereketi, şifayı artırdığını belirtti.

Van'ın, Van Gölü'nün, Süphan Dağı'nın doğa güzelliklerini anlatan Davutoğlu, başbakan olarak Van'a 5'inci kez geldiğini kaydetti.

BİZ BU TERÖRÜ HEP BERABER YENECEĞİZ

Başbakan Davutoğlu, her hafta ülkenin bir kentine gittiğini ve vatandaşlarla kucaklaştığını anımsatarak, hafta sonlarını ise terörün mağdur ettiği vatandaşlarla geçirdiklerini, yaralarını sarmak için bir araya geldiklerini ifade etti.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunu Mardin'de başlatmıştım, yaklaşık 1,5-2 ay önce. Çok güzel bir şehir, Mardin de bizim kadim şehrimiz. Arkasından Erzincan'ın kurtuluşuna katıldım. Bingöl'de muhteşem bir muhabbetle karşılandık. Son olarak geçen hafta, Silopi'deydik. Silopi, bu terörün acısını en çok hisseden ilçelerimizden biriydi. Giderken açık söyleyeyim, bazı kaygılar taşıyordum. Acaba Silopilinin başını eğik, yüzünü gergin mi göreceğim diye. Silopililer bizi öyle karşıladı ki o karşılayışlarında cuma namazı çıkışı sarılışlarında, kaymakamlığa giderken ki yol üzerinde esnafımızın yüzlerinde gördüğüm, tebessümde gördüğüm şey şuydu, (biz bu terörü hep beraber yeneceğiz)."

SİLOPİ'DE GÖRDÜĞÜM MANZARADAN SONRA...

Hiçbir şeyin Silopilinin, doğudaki ve güneydoğudaki vatandaşların başının eğilmesine sebep olmayacağını vurgulayan Davutoğlu, "Hepsinin yüzü gülüyordu. Yüzlerinde gerginlik yoktu, hepsinin başı dikti ve hepsi 'Allah devlete, millete zeval vermesin' diye dua ediyordu. Orada gördüğüm bu vakur duruş, eminim bütün bölgeye, bütün ülkeye yayılıyor. Bilsinler ki hani şehirlerimizi, ilçelerimizi kana boğmak isteyenler, yıkmak, tarumar etmek isteyenler, kardeşi kardeşe düşürmek isteyenler bilsinler ki Silopi'de gördüğüm manzaradan sonra bunu hiçbir zaman başaramayacaklar" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, Van'a, Ankara'daki terör saldırısı nedeniyle bugün gelebildiğini ve Tıp Bayramı'nı kutlama etkinliğini burada gerçekleştirdiklerini belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Nevruz öncesinde de baharın müjdesini Van'dan vermek istiyorum. Bu bahar, bazılarının hesap ettiği gibi kanın, gözyaşının, terörün olduğu bir bahar olmayacak, bu bahar inşallah dağlarımızın, vadilerimizin, şehirlerimizin, ülkemizin her bir diyarının barışla, huzurla, sevinçle, mutlulukla, vakarla karşıladığı bir bahar olacak. Biz bunu yapmak için burada olacağız. Bunu yapmak için ülkemizin her köşesinde olacağız. Her bir vatandaşımızla buluşacağız, kucaklaşacağız."

"Aramıza hiçbir şey sokamazlar, ne barikatlar, ne mayınlar, ne kurşunlar, ne bombalar...Milletin birbiriyle buluşmasına, devletin milletiyle buluşup kaynaşmasına engel olamayacaklar" diyen Davutoğlu, Van'ın özel bir yer olduğunu, şehrin her köşesinde tarih, medeniyet, muhabbet izleri bulunduğunu belirtti.

İpek Yolu'nun Van'dan geçtiğini söyleyen Davutoğlu, enerji hatları, yeni yollar  ve tren hatlarının da buradan geçeceğini vurguladı.

Van'ın, Kafkasları Mezapotamya'ya, Basra'ya bağlayan bir şehir olduğuna işaret eden Davutoğlu, aynı zamanda Asya'yı Avrupa'ya, İran'ı Anadolu'ya bağlayan, doğu-batı ekseninin merkez şehri olduğunu dile getirdi. Asırlar boyunca hiçbir medeniyetin Van'a kayıtsız kalmadığının altını çizen Davutoğlu, Van'ın bugün de Türkiye'nin sembol şehirlerinden biri olduğunu kaydetti.

BİHABER VE BİGANE OLMAYI DA İÇİMİZE SİNDİREMEYİZ

Türkiye'nin her köşesine sevda ile bağlı olduklarını belirten Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Milletimizi 78 milyonluk büyük bir aile olarak görüyoruz. Bizim için İzmir neyse, Van da odur. 'Can bizim, vatan bizim, İzmir bizim, Van bizim' diye seçim marşımız var. Aynen o marştaki gibi, 4 gün önce İzmir'deydim, şimdi Van'dayım. Geçen hafta Konya'daydım, hemen 3 gün sonra Silopi'deydim. Bizim yüreğimizin bir yarısı doğuda, bir yarısı batıda atar. Bir yarısı güneyde, bir yarısı kuzeyde atar. Yüreğimizin herhangi bir parçasını diğerinden ayırırsak, yüreğimizin çarptığı her an bize haram olsun. Hiçbirini diğerinden ayırmayız, yüreğimizin her birisi birbirinden aziz, bir diğeri diğeri kadar mukaddestir. Biz bir şey söylediğimizde 78 milyon insanımızın hissiyatıyla söylüyor, bu şuurla hareket ediyoruz."

Belli bölgenin, ilin, etnik kimliğin ve inanışın partisi, siyasi hareketi, hükümeti olmadıklarını vurgulayan Davutoğlu, kendilerine oy versin, vermesin, desteklesin, desteklemesin her vatandaşın hükümeti olduklarını dile getirdi.

Türkiye'nin bütün renklerini aynı sevdayla kucaklayan bir siyasetin temsilcileri olduklarını söyleyen Davutoğlu, "Bütün Türkiye'nin emanetini aşkla, şevkle, merhametle, şefkatle omuzlarımızda taşıyoruz. Biz, bu ülkenin her köşesine yakınız, uzak olmayı, yabancı olmayı, bihaber ve bigane olmayı da içimize sindiremeyiz" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, "Emin olunuz ki Türkiye bu zor günleri geride bırakacak. Türkiye hiçbir güvenlik, özgürlük dilemmasının kıskacına girmeyecek. Türkiye, demokrasiden, hukuktan, adaletten, özgürlükten, barıştan, kardeşlikten asla vazgeçmeyecek. Kazanılmış demokratik haklardan, hiçbirinden geri adım atılmayacak" diye konuştu.

HİÇBİRİMİZİN ÇIKARI, ÜLKENİN MENFAATİNİN ÜZERİNDE DEĞİLDİR

Demokrasi ve hukukla birlikte kalkınmanın sağlanacağının altını çizen Davutoğlu, "İster hekim olalım, ister mühendis olalım, ister öğretmen olalım, ister esnaf ya da çiftçi olalım, hepimiz bu ülkenin eşit vatandaşlarıyız. Hiçbirimizin çıkarı, ülkenin menfaatinin üzerinde değildir. Ülkemiz güçlüyse, vatandaş olarak da güçlüyüz. Ülkemiz güçlüyse, sağlık hizmeti, eğitim hizmeti verebilecek kudretteyiz demektir" değerlendirmesini yaptı. 

Özel bir günde, özel bir mekanda bir araya geldiklerini ifade eden Davutoğlu, özel mekanın Van, özel günün ise Tıp Bayramı olduğunu söyledi. Davutoğlu, doktorları, sağlık çalışanlarını hem Tıp Bayramı vesilesiyle hem de terörle mücadelede gösterdikleri özveri dolayısıyla yürekten selamladığını belirtti.

Hayatta üç ilişkinin varoluşsal olduğunu ve bunların zamanla kayıtlı olmadıklarını kaydeden Davutoğlu, bunlarının birincisinin ebeveyn-çocuk ilişkisi, ikincisinin hoca-talebe ilişkisi ve üçüncüsünün de doktor-hasta ilişkisi olduğunu aktardı.

HİKMETLE DAVRANAN HEKİM ASLA UNUTULMAZ

Kimya dalında Nobel ödülü alan Prof. Dr. Aziz Sancar ile Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirdiği görüşmesini anımsatan Başbakan Davutoğlu, aralarında geçen diyaloğu şöyle anlattı:

"Sohbet ederken Sare Hanım, Mardin Savurlu olduğunu bildiği için 'Benim de amcam 50'li yıllarda, orada doktorluk yapmıştı, bilmem hatırlar mısınız veya duydunuz mu?' dedi. Anında Aziz Bey, 'Kamil Bey mi?' dedi. 'Nasıl unuturum, O benim bugün yaşamama vesile olmuş insanlardan biri' dedi. Çok ağır bir zatürre geçirdiğinde, kardeşi vefat ettikten sonra kendisinin de vefatının söz konusu olduğunu, o günkü zor şartlarda Kamil amcanın kendisine penisilin yaparak, kendisini hayata döndürdüğünü ifade etti ve hatırladı. Düşünün aradan yarım asır geçmiş ama unutulmuyor. Anne-baba nasıl unutulmazsa, bir ilim aktaran hoca nasıl unutulmazsa, şifa veren doktor da asla unutulmaz. Hikmetle davranan hekim de asla unutulmaz

7 Haziran'dan bu yana, halka sağlık hizmeti götürürken teröristlerin hain saldırılarında şehit olduğunu anımsatan Davutoğlu, Şırnak'ta yaşamını yitiren sağlık memuru Eyüp Ergen ve ambulans şoförü Şeyhmus Durmuş'u, Diyarbakır'da hayatını kaybeden doktor Abdullah Biroğul ve eczacı Yunus Koca'yı rahmetle andı.

Bu kişilerin, insanlık ve millet adına bu toprağa düştüklerini, hiçbir zaman onların hatıralarını unutmayacaklarını dile getiren Davutoğlu, Cizre'de teröristlerin açtığı ateş sonucunda ağır yaralanıp Cizre Devlet Hastanesi'ne getirilen bir hastaya acil müdahalede bulunurken, hastane kapısında uzun namlulu silahların saldırısına uğrayan ve buna rağmen hastasını bırakmayan doktor İlhami Yılmaz'a da teşekkür etti. Davutoğlu, hiçbir zaman hastanın terk edilmeyeceğinin güzel bir örneğini teşkil eden doktor Yılmaz'ın, muhtemelen yine bölgede hizmet peşinde olduğunu söyledi.

Doğum yapan eşini, doğumdan hemen sonra Diyarbakır'da bırakıp, Cizre Devlet Hastanesi'ndeki görevine dönen Başhekim Mehmet Erzen'e de özverisinden dolayı teşekkürlerini sunan Davutoğlu, Hakkari Çukurca'da görev yaparken şehit olan Ömer Çınar'ın annesinin dosyasına "Şehit annesidir, 'of' bile demeyiniz" yazan doktor Ayşenur Hoş'u da tebrik etti. Davutoğlu, doktor Hoş'un da salonda olduğu bilgisini paylaştı.

Davutoğlu, "İşte doktorumuzun, sadece teknik iş değil, teknik bir doktorluk değil, aynı zamanda hikmetli bir meslek icra ettiğini gösteren en çarpıcı örnek. Bizler şehit anne ve babalarının, eşlerinin hiçbir zaman, hiçbir şekilde rencide edilmesine izin vermeyeceğiz. Onlar bize şehitlerimizin aziz emanetleridir, o emanetleri her şartta koruyacağız" dedi.

HASTANEYE SALDIRAN KİŞİ, İNSAN MIDIR

Ambulansın dildeki karşılığının "cankurtaran" olduğunu söyleyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Şimdi soruyorum, ambulansa, cankurtarana silah doğrultan insan, insan mıdır? Can kurtarıcı, yola düşmüş ona saldırıyorsunuz. Taşıdığı kişinin kim olduğunu bile bilmiyorsunuz veya biraz sonra alacağı kişinin hangi şartlarda olduğunu bile bilmeden, böyle alçakça saldıranlara insan demek mümkün değildir. Hastaneye saldıran kişi, insan mıdır? Cizre'de birtakım iftiralarla devleti mahkum etmeye çalışanlar, Cizre Devlet Hastanesi'ne bir günde 20 roket atıldığını söylemiyorlar.

Roket saldırıları altında vazifesini yapan kahraman doktorlarımıza, hasta bakıcılarımıza, hemşirelerimize yönelik saldırıyı yapanlar, insan mıdır? Hekime, hemşireye, eczacıya kurşun sıkan, insan mıdır? Bu alçak ruhlar, hangi insani değerleri temsil edebilirler? Şırnak Uludere Hastanesi'ne silahla saldıran bir örgüt hangi insani değerleri savunuyor olabilir? Mardin Derik'te, Şırnak İdil'de cankurtarana silahla saldıran alçaklar, hangi değerlerin sözcüsü olabilirler? Eminim bunları önce bu bölgemizin halkı mahkum edecek ve en doğru ve en güçlü cevabı bu bölgede yaşayan aziz vatandaşlarımız verecek. Van'ın İpek Yolu'nda ambulansa taş ve molotofkokteyli atan alçaklar, Kürtlerin, bu aziz Kürt kardeşlerimizin haklarına sahip çıkmış olabilir mi? Benim hangi Vanlı, Diyarbakırlı, Şırnaklı vatandaşım, ambulansa molotofkokteyli atan alçağın yanında yer alabilir. Sağlık personelini rehin alan insan, dünyanın hangi ülkesinde, hangi devletinde hoş görülebilir."

BU ALÇAKÇA BİR YALAN

Başbakan Davutoğlu, görevi başında alçakça katledilen sağlık personelinin kahramanlığını anlatmaya kelimelerin yetmeyeceğini belirterek, güvenlik görevlilerinin kahramanca mücadele ederken, onların ve sivil halkın yanında doktorlar olduğunu söyledi.

Doktorların hep zor zamanda bu milletin yanında olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Biz de hep sizin yanınızda olacağız değerli doktorlar. Tüm imkanlarımızla sağlık personelinin güvenliğini sağlamak üzere tedbirler alıyoruz. Bizim için bu ülkenin her köşesi azizdir, her insanımızın canı bize emanettir" dedi.

Türkiye'nin her karış toprağına hizmet götürmek için hiçbir ayrım yapmadan gece, gündüz çalıştıklarını kaydeden Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bizim bu gayretimize rağmen teröre destek verenler geçtiğimiz günlerde çatışmaların yaşandığı bölgelerde yaralılara hizmet vermediğimizi iddia ettiler. Bu alçakça bir yalan ve kirli bir propagandadan başka bir şey değil. Biz yaralanmış hiçbir insanı, sağlık hizmetinden mahrum etmeyiz, bizim insanlığımızda bunun yer ve karşılığı yoktur. Yaralıyı sağlığına kavuşturur, bir suçu varsa kendisini hukuka sağlıklı bir şekilde teslim ederiz. Bunlar bölge halkının kafalarını karıştırmak için uydurulmuş yalanlardır, ancak bölge insanı teröriste hiçbir şekilde inanmıyor ve destek olmuyor."

MUTLULUK VE ÖZGÜRLÜK ÜLKESİ OLACAK

Bölge halkına da teşekkürlerini ileten Davutoğlu, "Bölge insanı bütün bu terör saldırıları karşısında devletin ve milletin yanında olduğunu gösterdi, bunlara hiçbir destek vermedi. Van'a geldiklerinde de elleri boş döndüler, bundan sonra da boş dönecekler. Çünkü irfan, hikmet, merhamet sahibi bölge insanı, bu kadim kültürün insanı, şiddetin, terörün ve baskının karşısında dimdik durmaya kararlı olduğunu bir kez daha gösterdi" diye konuştu.

Davutoğlu, bölge halkına teşekkürü bir borç bildiğini ifade ederek, "Türkiye bugünleri aşacak ve tüm gücü ve enerjisiyle hedeflerine kararlılıkla yürüyecek. Biz milletimize hizmet için varız, insanlarımızın yüzleri gülsün, gönülleri şen olsun diye çalışıyoruz. İnşallah o güzel günlere de hep beraber ulaşacağız. Türkiye mağduriyetler ve mahrumiyetler ülkesi olmayacak, mutluluk ve özgürlük ülkesi olacak. Buna biz inanıyoruz, milletimiz inanıyor" ifadelerini kullandı.

Asırlar boyu tababet alanında çalışmalara öncülük eden, şifahaneleriyle tüm milletlere örnek olan bir medeniyetin temsilcileri olduklarını belirten Davutoğlu, "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" sözünü şiar kılan sultanlar yetiştiren bir millet olunduğunu kaydetti.

Her canı aziz ve insana hizmeti ibadet bildiklerini dile getiren Davutoğlu, "Bizim için şifa dağıtan el, hayırlıdır. Onlar için dualar eder, niyazlarda bulunuruz" dedi.

Davutoğlu, konuşmasında Tıp Bayramı dolayısıyla sağlık çalışanlarına şükranlarını sundu.

BEN DE BU TECRÜBEYİ YAŞAYANLARDAN BİRİYDİM

Geçmişte bu ülkede, karda, kışta, zorlu yol şartlarında doktora, hastaneye yetiştirilemediği için hayatını kaybeden nice insanlar olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Ben de bu tecrübeyi yaşayanlardan biriydim. Rahmetli annem de o insanlardan biriydi. Annem Konya'da, Toroslar'ın dağındaki bir köyden doktora yetiştirilemediği için hayatını kaybettiğinde, ben daha 4 yaşındaydım. Sare Hanım'ın da annesi 7 yaşında bir doğum sonrasında vefat etmişti. Tüm bu tecrübeleri şahsi hayatımızda yaşamış kişiler olarak, sizler de mutlaka benzer acı ve olayları yaşamış kişiler olarak, bugün Türkiye'de yaşanan gelişmeleri gördüğümde duygulanmamam mümkün değil. O günlerin Türkiye'sinden bugünlere" şeklinde konuştu.

Davutoğlu, "Dağ köylerinden, hamile anne adaylarının helikopterle alındığı ve hastaneye yetiştirildiği, kavuşturulduğu günlere geldik. Kimse aç değil, açıkta değil, sahipsiz değil ve kimsesiz değil. Bugün Türkiye, sağlıkta öyle bir noktaya geldi ki artık böyle acı olayları konuşmuyoruz. İnsanlarımız normal şartlarda doktora, hastaneye yetiştirilemediği için hayatını kaybetmiyor. Gurur duyuyorum" değerlendirmesinde bulundu.

Dışişleri Bakanlığı döneminde yaşadığı bir olayı da aktaran Davutoğlu, Somali'nin Mogadişu bölgesinde, uzak bir bölgede yaralanan TİKA çalışanını, kısa süre içerisinde ambulans uçakla başkent Ankara'daki bir hastaneye getirdiklerini kaydetti. Davutoğlu, "Kudretli devlet bu. Kudretli devlet, hem teröre haddini bildirir hem de dünyanın neresinde, hangi köşesinde kalmış olursa olsun vatandaşını alır, getirir ve Türkiye'de en iyi hastanede tedavi ettirir" dedi.

Davutoğlu, Türkiye'ye Gazze'den, Kerkük'ten, Halep'ten, Bayırbucak'tan yaralı ve hasta çocuklar getirildiği anımsatarak, "O çocuklar bizim çocuklarımız. O çocuklara elini uzatabilen şefkatli bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti var" diye konuştu.

İnsanların ay yıldızı gördüklerinde şifayı, merhameti, rahmeti ve bereketi gördüklerini anlatan Başbakan Davutoğlu, 2002 yılı öncesinde hayali bile kurulamayan gelişmeler ve büyük atılımlar gerçekleştirildiğini bildirdi.

Sağlık sisteminin bugün tıkır tıkır çalıştığını, geçen 14 yıl içinde sağlıkta bir devrim yapıldığını vurgulayan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde gerçekleştirilen büyük sağlık atılımlarına bugün de aynı kararlılıkla devam edildiğini kaydetti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İnsanlarımız bugün çok daha yüksek standartlarda sağlık hizmetlerini çok daha insani şartlarda alıyor. Türkiye'de ve dünyada çağdaş standartlarda sağlık hizmeti vermek ve her gün hizmetlerimizi geliştirmek konusunda kararlıyız. AK Parti olarak 14 yıldır sağlık alanında yapılacak atılımları en öncelikli meselelerimiz arasında gördük. 14 yıl boyunca, 'Önce insan, önce sağlık' dedik" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, en büyük yatırımları sağlık sektörüne ayırdıklarına dikkati çekerek, bütçenin ilk sıralarına daima sağlığı aldıklarını ve bu yıl kamu sağlık harcamalarına ayrılan kaynağın 95 milyar lira olduğunu ifade etti.

Sağlıkta şiddete "sıfır tolerans" göstereceklerini aktaran Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bugün Tıp Bayramı gibi özel bir günde, siz hekimlerimize ve sağlık çalışanlarımıza güzel müjdeler vermek için buradayım. Taleplerinizi, sıkıntılarınızı etüt ettik. Bu alanlarda elimizden gelen imkanlarla Sayın Bakanımız ile birlikte çözümler ürettik. İlk olarak, sağlık çalışanlarına yönelik şiddete ciddi önlemler alıyoruz. Hazırladığımız genelge ve eylem planı ile sağlık çalışanlarına şiddet uygulayan hasta ve hasta yakınları, kolluk güçlerinin yetkisinde olan gözaltı uygulamasına maruz kalacaklar. Sağlık çalışanlarımızın maruz kaldığı şiddet olaylarında yaşadıkları travmanın en aza indirilmesi için tedbirler alıyoruz. Bu tür olaylarda yasal işlemlerin takibi amacıyla ifadelerin çalıştıkları sağlık tesisinde alınmasına yönelik gerekli tedbirleri, kararları aldık. Son derece azami özen gösterilecek."

Ayrıca İçişleri Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanacak protokol ile sağlık tesislerinden ve özel güvenlik personelinin koordinasyonundan polisin doğrudan sorumlu olacağını belirten Davutoğlu, şunları anlattı:

"Sağlıkta şiddet olaylarının yüzde 70'ini sözel şiddet kapsamında tehdit ve hakaret oluşturduğunu tespit ettik. Sağlık çalışanlarımızı korumak amacıyla, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) yapılacak olan düzenleme ile sağlık çalışanlarına yapılacak tehdit ve hakaret suçlarında var olan tutuklama yasağını kaldırıyoruz. Yani hizmet eden, şifa dağıtmaya çalışan, sağlık çalışanlarına tehdit ve hakaret edenler de tutuklama cezası alacaklar. Bunu yaptıktan sonra serbest şekilde çekip gidemeyecekler. Bir travma yaşayan hasta yakınlarının halini anlarız ama o anda o travmaya cevap verecek olan doktorun kendisidir. Doktorun, hemşirenin moralini bozduğunuz zaman sizin hastanıza şifa verecek mecalleri kalmaz."

ŞİDDETİ KESİNLİKLE DURDURACAĞIZ

Başbakan Davutoğlu, hasta yakınlarına söyle seslendi:

"Doktorlar sizin rakipleriniz, hemşireler sizin rakipleriniz, sorun yaşadığınız kişiler değil. Her bir hemşire, doktor ve sağlık çalışanı, sizin yakınınız için elinden gelen çabayı sarf ediyor. Bütün hasta yakınlarımıza, doktorla birlikte bu zor süreci paylaşmayı ama asla doktoru bu anlamda dinlemeden, anlamadan mahkum etmemelerini rica ediyorum. Sağlık Bakanlığı hastaneleri yanında üniversite ve özelde çalışan tüm personele yönelik işlenen şiddet fiilleri, memurlara karşı işlenen suçlar gibi ceza artırımına tabi olacak."

Davutoğlu, buna tolerans gösteremeyeceklerini, son yıllarda artan şiddeti kesinlikle durduracaklarını vurgulayarak, "Kesinlikle doktorlarımız ve sağlık çalışanlarımız huzur içinde bu asil mesleklerini icra edecekler" dedi.

EMEKLİ HEKİM AYLIKLARINA ZAM

Başbakan Davutoğlu, sağlık çalışanlarının özlük haklarına yönelik iyileştirici düzenlemeler yaptıklarını da anımsatarak, "Kamudan emekli olan hekim ve diş hekimlerimizin emekli aylıklarının devlet memurlarına göre düşük kaldığının farkındayız. Yapılan yasal düzenleme ile hekim ve diş hekimleri için emekli aylıklarının 2 bin 100 liradan, 3 bin 100 liraya, uzman hekimlerde ise 2 bin 580 liradan, 3 bin 250 liraya çıkarılmasını sağlayacağız. Emeklilik şartlarında çok ciddi bir düzenlemeye bu anlamda gidiyoruz" diye konuştu.

Ayrıca sağlık çalışanları için de emekli maaş artışları için yeni bir çalışma yapacaklarını açıklayan Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bu haktan, halen emekli olanlar ile kanun yürürlüğe girdikten sonra emekli olacaklar da yararlanacaklar. Ayrıca, hekim ve diş hekimlerinin dul ve yetimlerinin de söz konusu artışlardan yararlanmalarını sağlayacağız."

HEKİM İSTERSE 72 YAŞINA KADAR ÇALIŞABİLECEK

Sağlık çalışanlarının çalışma zorluğunu bir hekim eşi olarak en iyi bilenlerden olduğunu ifade eden Davutoğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Van milletvekilimiz Beşir Bey de bir hekim eşi olarak, o da bunları yaşamıştır. Çoğu zaman Dışişleri Bakanlığı döneminde daha az oldu ama başdanışmanken ve profesör olduğum dönemde de gece yarısı Sare Hanım doğuma gittiğinde, ben de elime bir kitap alıp, o doğumda eşinden güzel haber bekleyen hamile hastanın eşi ile birlikte dışarıda kitap okurdum. O hamile eşinden haber bekliyor. Ben de Sare Hanım işini bitirsin de eve gidelim diye gecenin yarısı elimde kitap orada okurdum. Hekimlik aynen siyaset, devlet adamlığı gibi aileyle birlikte yapılan meslektir. Bu vesile ile hekim eşlerini de unutmayalım. Onlar da bir teşekkürü hak ediyor bizim gibi... Zor şartlarda çalışıyorsunuz, nöbetler oluyor, aciller, özellikle onkoloji gibi şifa bakımdan zorluk yaşayan hastalara ilgi noktasında çok acıları, hüzünleri birlikte paylaşıyorsunuz. Bu çerçevede sizin şartlarınızı iyileştirmek bizim görevimiz."

Başbakan Davutoğlu, diğer bir iyileştirmeyi de sağlık çalışanlarının çalışma şartlarında gerçekleştireceklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Sağlık çalışanlarının unvanına ve çalıştığı sağlık tesisisin mülkiyetine bakılmaksızın, tüm sağlık çalışanlarımız fiili hizmet zammından, tuttuğu nöbet saatine göre 15 gün ile 90 gün arasında bu haktan yararlanacaklar. Bu haktan yararlananlar, 3 yıla kadar erken emeklilik hakkı elde etmenin yanı sıra, 3 yıl fazla ikramiye ve emekli aylıkları bağlanma oranlarında artış söz konusu olacak. Hekim sayısının yetersizliği nedeniyle Sağlık Bakanlığında çalışan hekimler için emeklilik yaşının 67'ye çıkarılması konusunda da yeni bir yasal düzenlememiz var. Hekimin isteği idarenin de onayı ile bu yaş, her yıl bir yıl artırılarak 72 yaşa kadar çalışma hakkı elde edilmiş olacak. Hekimlerimiz nöbetlerden itibaren, ihtisastan itibaren zaten zor şartlarda çalıştıkları için 72 yaşında da Allah'ın izni ile şifa dağıtacak bedensel ve zihinsel kabiliyete sahiptirler. Biz buna inanıyoruz. Özellikle terör ve mücbir sebeplerle olağan hasta sayısındaki azalma nedeniyle yaşanan döner sermaye gelir kayıplarının telafi edilmesi suretiyle de güç şartlarda hizmet sunan sağlık personelimizin mali açıdan mağdur edilmelerinin önüne geçiyoruz."

Sağlık hizmetlerinden duyulan memnuniyet yüzde 39'larda iken yapılan son araştırmalarda bu oranın 2014'te yüzde 70, 2015 yılında ise yüzde 73 olarak gerçekleştiğinin görüldüğünü ifade eden Davutoğlu, "Öncelikli dönüşüm programlarımızda sağlık sektörüne ayrı bir parantez açtık. Sağlıkta daima en ileri teknolojilerle hizmet vermeyi amaç ediniyoruz. Ülkemizde sağlık alanında, kamu, üniversite, özel vesaire, çalışan sayısını 378 binden 839 bine yükselttik. Nüfusumuz iki misline çıkmadı bu dönemde ama sağlık çalışanımız iki misline çıktı. Hekim sayımız ise 92 binden 141 bine çıktı. 2002 yılında ülkemizde 38 tıp fakültesi vardı, bugün ise 32'si vakıf 71'i devlet olmak üzere 103 tıp fakültemiz var. 38'den 103'e. Buradan da ifade edeyim, üniversitelerimizin ve tıp fakültelerimizin sorunlarıyla da doğrudan yakından ilgilenmeye devam edeceğiz. YÖK Başkanımızla, Sağlık Bakanlığımızla, Milli Eğitim Bakanlığımızla yoğun bir şekilde çalışıyoruz" diye konuştu.

Tıp fakültelerinde yaklaşık 12 bini kadın olmak üzere 28 bin 722 öğretim elemanının görev yaptığını, 71 bin 805 öğrencinin öğretim gördüğünü vurgulayan Davutoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Burada özellikle kadınlar gününü de bu hafta içinde kutladığımız için, erkek doktorlarımız, çalışanlarımız kusura bakmazlar ise hanım doktorlarımıza, hemşirelerimize, hasta bakıcılarımıza hassaten teşekkür ediyorum. Kadınlarımıza her meslek yakışır ama doktorluk ayrı bir yakışıyor çünkü kadınlarımızın merhametli elleri vatandaşlarımıza şifa dağıtmak konusunda bir anne hassasiyetiyle yaklaşıyor. 2013-2015 yılları arasında 810 adet hastane ve yeni bina yaptık. Yine aynı dönemde bin 775 adet birinci basamak sağlık tesisi inşa ettik. Böylece toplamda 2 bin 585 adet sağlık tesisini ülkemize kazandırdık. 2003 yılında sağlıkta dönüşüm programını uygulamaya koyduk. Başta SSK olmak üzere kamu hastanelerini Sağlık Bakanlığı'na devrettik. Dar gelirli kesimlere yönelik yeşil kartlı vatandaşlarımızın haklarını genişlettik. Yeşil kart sahiplerinin ayakta tedavi kapsamında görecekleri sağlık hizmetleriyle ilaç giderlerini karşıladık. İlaçtaki KDV oranını düşürdük ve ilaç fiyatlandırma sistemini değiştirdik. Böylece ilaç fiyatlarında önemli oranda indirim sağladık."

SEKTÖRDE LİDER BİR ÜLKE OLMAYI HEDEFLİYORUZ

İktidara geldiklerinde 6 bin 389 olan kamu hastanelerindeki nitelikli yatak sayısının bugün 48 bini geçtiğini dile getiren Başbakan Davutoğlu, "2023 yılında toplam 168 bin hasta yatağını nitelikli hale getirerek sağlık yapısını yenilemiş, sektörde lider bir ülke olmayı hedefliyoruz. 2002 yılında kamu hastanelerimizdeki yoğun bakım yatak sayısı gerçekten hayretlerle hatırladığımız bir sayıdır, 869'du sadece. 81 vilayete böldüğünüzde bir vilayete takriben 10 yatak düşüyor, yoğun hasta bakımında, bugün ise bu sayı 12 bin 484" dedi.

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti engellemeye yönelik yapılan çalışmaları da anlatan Davutoğlu, "Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin azaltılması için toplumsal farkındalık çalışmalarını yürüttük. 'Sevgi en iyi ilaçtır, iyi ki varsın' ve 'Şifa veren ele vefa' temalı kampanyalar düzenlendi. Bu sene de sağlık çalışanlarına yönelik şiddete duyarlılık kapsamında 'şifa veren ele vefa' kampanyası sürdürülecek" ifadesini kullandı.

Özellikle ayda belli bir saat nöbet tutan hekimler ve sağlık çalışanları için fiili hizmet zammının mahiyeti konusunda çalışmaların hızlandığını kaydeden Davutoğlu, "İnşallah kademeli ve basamaklı bir şekilde bu çalışmaları en kısa sürede tamamlayacağız. Bu konuda kanun tasarısı pazartesi günü Bakanlar Kurulunda görüşülecek. Bu ülkenin her köşesine hizmet götürmek için geceli gündüzlü çalışıyoruz. Biz halka hizmetin hakka hizmet olduğunun şuurunda olan insanlarız. Bu şuur ile güzel şehrimiz Van'a 14 yılda 20 milyar lira yatırım ve destek sağladık. Bunun içinde sağlık yatırımları, sağlık hizmetleri büyük bir yer tutuyor" diye konuştu.

VAN MERKEZDE 500 YATAKLI YENİ HASTANE AÇILIŞI YAPACAĞIZ

Nerede bir ihtiyaç varsa devlet olarak o ihtiyacı gidermek için imkanların seferber edildiğini belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu zaman zarfında bakınız Van'da 67 sağlık tesisi inşa ettik. Van'da ambulans sayısı, şimdi sorsam muhtemelen birçok doktor arkadaşımız hayretle karşılayacaktır, 2002'de kaçtı biliyor musunuz, sadece 3'tü. Şu anda ambulans sayımız 66, 22 kat fazla. Nitelikli yatak sayısı ise sadece 12'ydi, şu anki nitelikli yatak sayısı 606. Bugün bu programın hemen ardından Van merkezde 500 yataklı Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi ile Kardiyovasküler Cerrahi Hastanesinin açılışını yapacağız. Ayrıca aralarında şehir hastanesinin de olduğu 37 sağlık tesisi daha yapacağız. 14 yılda sadece sağlık alanında değil her alanda Van'da büyük bir değişim yaşadık."

Van depremi olduğunda halkın yanında olduklarını vurgulayan Davutoğlu, "Van'ı yeniden inşa ettik. Bugün eminim bu terör olayları sebebiyle yakılan, yıkılan Sur, Silopi ve Cizre'yle ilgili birtakım negatif propagandalar yöneltilecek. Oradaki bazı görüntüler üzerinden Türkiye'yi itham etmeye kalkanlar da çıkabilir. O görüntülerin müsebbibi bölücü terör örgütüdür. Oraları silah deposu haline getirerek, 'gece kapınızı dahi açık tutacaksınız, biz istediğimiz zamanda gireceğiz' diyerek oradaki vatandaşlarımızın şerefiyle oynayarak, vatandaşlarımızı tehdit ederek oraları bir terör yuvası haline getirdiler. Tabii devlet olarak buna sessiz kalamazdık, gereğini yaptık" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Davutoğlu, "Ama şu da bilinsin ki, Van'ı örnek olarak gösteriyorum, nasıl deprem felaketinden sonra Van'ı kısa bir sürede 28 bine yakın yeni konut inşa ederek yeniden inşa ve ihya etmişsek Silopi'nin her sokağını, Cizre'nin her sokağını, Sur'un her taşını koruyacak ve yeniden inşa edeceğiz. Yeni Silopi, yeni Sur, yeni Cizre eskisinden daha güzel olacak. Yıkık tek bir ev bırakmayacağız, açta ve açıkta tek bir vatandaş bırakmayacağız. Van depremi işte şahidimizdir, biz söyledik mi gereğini yaparız" dedi.

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın da sürekli olarak mesaisini bölgede geçirdiğini aktaran Davutoğlu, "Bütün arkadaşlarımızla seferber haldeyiz. Yeni Silopi, yeni Cizre ve yeni Sur eskisi kadar güzel, eskisi kadar kültürümüzü yansıtan özellikleriyle gıpta edilen şehirler haline gelecek" diye konuştu. 

Özellikle çözüm süreci döneminde, halkın barış, huzur ve istikrarının sağlandığı dönemlerde hayvancılıkta da artış yaşandığını dikkati çeken Davutoğlu, "Bütün yaylalar, bütün vadiler, bütün güzel ırmaklarımızın kenarlarında yeni bir baharı, insanıyla, hayvanatıyla, nebatatıyla herkesin mutluluk içinde olduğu yeni bir dönemi başlatacağız" ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE MAĞDURİYETLER VE MAHRUMİYETLER ÜLKESİ OLMAYACAK

Her alanda, Türkiye'nin her yerinde millete hizmet için var olduklarını vurgulayan Davutoğlu, "İnsanlarımızın yüzü gülsün, gönülleri şen olsun diye çalışıyoruz. Aynen sizin gibi, doktorlarımız gibi. Hep beraber çok daha büyük hedeflere yürüyoruz, yürüyeceğiz. Türkiye mağduriyetler ve mahrumiyetler ülkesi olmayacak" dedi.

Nevruz'un yaklaştığını hatırlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Nevruz'u buradan selamlıyorum. Nevruz'u kim kan, şiddet ve terörle anmak isterse karşısında Türk, Kürt, Sünni, Alevi, hep beraber duracağımızı da ilan ediyorum. İnşallah hem bedenen hem ruhen nice sağlıklı nesiller yetiştireceğiz ve bu nesilleri birbirine kardeş kılacağız. Buna biz inanıyoruz, milletimiz inanıyor. Önümüzdeki dönem kardeşliğimizin pekiştiği, devlet- millet birlikteliğinin arttığı, yaralarımızın sarıldığı, genç nesillerin geleceğe umutla, ümitle baktıkları bir dönem olacak."

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR