Üst Header Banner Reklam
Demokrasiyi İstiyorsanız ''Hayır'' Diyeceksiniz
Eğer Türkiye’yi ve Türk milletini başka bir mecraya çekmek isterseniz bu anayasa değişikliği çıkar, asıl felaket o zaman olur. Büyük Ortadoğu Projesini unutmayın. Eş başkanı da unutmayın. Büyük Ortadoğu Projesinin Irak’ın başına ne açtığını biliyorsunuz değil mi?
20.03.2017 23:12:12
Bu haber 666 kez okundu
Demokrasiyi İstiyorsanız ''Hayır'' Diyeceksiniz

 ORDU’DA “MUHTARLAR, ŞEHİT GAZİ AİLELERİ VE HEMŞEHRİ DERNEKLERİ TOPLANTISI”NDA KONUŞTU

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ordu’da “Muhtarlar, Şehit Gazi Aileleri Ve Hemşehri Dernekleri Toplantısı”nda yaptığı konuşma şöyle:

Değerli arkadaşlarım, referandum süreciyle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım. Ama bir şeyi baştan samimi olarak kabul etmeniz ve inanmanızı istiyorum. Ben bir siyasi parti propagandası yapmayacağım. A partisi, B partisi söylemeyeceğim. Çünkü bir anayasa değişikliği yapıldı, bir referandum var. Bunun doğrusu nedir, eğrisi nedir o konuda size ayrıntıları vereceğim ve siz oturup kendi vicdanınızla ölçeceksiniz, tartacaksınız, biçeceksiniz “Evet”i, “Hayır”ı nasıl kullanırsanız başımın üstüne. Çünkü 16 Nisan’da bir seçim yapmıyoruz, bir partiyi iktidara getirip bir partiyi iktidardan götürmüyoruz, bir Cumhurbaşkanını seçip bir başka Cumhurbaşkanını getirmiyoruz. Dolayısıyla bir anayasa değişikliği var. Bu anayasa değişikliğine “Evet” mi diyeceğiz, “Hayır” mı diyeceğiz? “Evet” dersek ne olur, “Hayır” dersek ne olur? Niçin “Evet” diyelim, neden “Hayır” diyelim bu ayrıntıları size sunmaya çalışacağım. Samimi olarak bütün ayrıntıları size sunmaya çalışacağım.

DEVLETİN BİR SİGORTAYA İHTİYACI VARDIR, O SİGORTA DA CUMHURBAŞKANLIĞIDIR

Birinci konumuz şu, Cumhurbaşkanı yani Başkan taraflı mı olsun tarafsız mı olsun? Bu kadar basit bir soru. Cumhuriyetin kuruluşundan yana, bugüne kadar, kuruluşundan bugüne kadar Cumhurbaşkanları tarafsız olmuştur. Felsefesi nedir? Felsefesi şudur, Cumhurbaşkanı adı üstünde cumhuru temsil eder. Yani 80 milyonu temsil eder, yani arabasında Türk bayrağı taşır. Ben taşıyamam, Başbakan da taşıyamaz, bir başka partinin Genel Başkanı da taşıyamaz. Cumhuru temsil eden arabasında bayrağını taşır. Peki, cumhur aynı zamanda bir partinin Genel Başkanı olsun mu? Bir partinin Genel Başkanı olduğunda tarafsız olabilir mi, olamaz mı buna karar vereceksiniz, muhtarlar olarak buna karar vereceksiniz. Hem bir partinin Genel Başkanı hem de Cumhurbaşkanı çift başlı, çift başlı bir yapı Türkiye’nin lehine midir, aleyhine midir buna karar vereceğiz. Bunun partilerle ilgisi yok bakın. A partisi, B partisi, C partisiyle de ilgisi yok. Bugün A partisinden birisi gelir, geçer 10 yıl sonra B partisinden birisi gelir, geçer 10 yıl C partisinden birisi gelir. Partinin Genel Başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı olsun mu olmasın mı buna karar vereceğiz. Taraflı olursa olur, tarafsız olursa ne olur? Neden bugüne kadar, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana neden Cumhurbaşkanları tarafsız olmuştur? Nedeni şu, devletin bir sigortaya ihtiyacı var, o sigorta da Cumhurbaşkanlığıdır. Devletin yapısı ve işleyişinde bir sorun çıktığı zaman Cumhurbaşkanı hepsini davet eder, gelin bakayım arkadaşlar nedir bu sorun, neden çözemiyorsunuz diye oturur başkanlığını yapar. Konuşur, karara bağlar, ortak aklı egemen kılar. Şimdi biz bundan vazgeçeceğiz. Vazgeçin deniyor. Kararı sizler vereceksiniz, ya vazgeçeceğiz ya vazgeçmeyeceğiz.

Bir başka önemli konu değerli arkadaşlar, bir partinin Genel Başkanı, yani Başkan aynı zamanda, hakim tayin etsin mi, etmesin mi? Hakim tayin etsin, bir şey olmaz, hakim de siyasallaşsın bizim partiden bir hakim olsun diyorsanız “Evet” oyu kullanılacak bu kadar basit. Hayır yargı bağımsızlığı olmalı, hakim bir partinin hakimi olamaz, bu doğru değildir diyorsanız “Hayır” oyu kullanacaksınız. Öyle çok girift bir olay yok önümüzde, gayet sade bir olay var önümüzde, bir tercih var önümüzde bu tercihi kullanacağız. Hani bir anayasa değişikliği olur da, bir madde olur da anlaşılmaz. Hayır, hepsi gayet anlaşılır.

Adliyeye siyaset girsin mi, girmesin mi? Adliyeye siyaset girsin diyorsanız bir partinin Genel Başkanı hakim tayin etsin. Adliyeye siyaset girmesin, her partiden insanın adliyede davası vardır, adalet dağıtacak bir makamdır orası, adalet mülkün temelidir, mülkün temeline siyaset girerse burası yürümez diyorsanız “Hayır” kullanacaksınız bu kadar basit.

DEMOKRASİYİ İSTİYORSANIZ “HAYIR” DİYECEKSİNİZ

Başka, Başkana yetki veriyoruz. Ne yetkisi veriyoruz? Devletin yönetim ve işleyişiyle ilgili bütün kararları Başkana veriyoruz bu anayasa değişikliğine göre, yönetim ve işleyişiyle ilgili olarak. Yönetimden bir örnek vereyim size, bir Başkan geldi dedi ki, Trabzon, Giresun, Ordu ve Zonguldak’ı birleştiriyorum, tek vilayet olacak. Bir tane de bölge valisi tayin ediyorum. Bu yetkiyi vereceğiz. Bu yetkiyi vermeye razıysanız gidip “Evet” oyu kullanacaksınız, bunun partilerle ilgisi yok. Hayır, bu yetki verilmez derseniz “Hayır” oyu kullanacaksınız. Bunun A partisi, B partisi, C partisiyle ilgisi yok. Bölgeler kurulsun diyorsanız ve bunda tek bir kişi yetkili olsun, Başkan yetkili olsun diyorsanız “Evet” oyunu kullanacaksınız, sorumluluk size ait, vatandaşa ait. Amasya Tamiminde ne diyordu Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları? “Milletin istiklalini milletin azim ve kararı kurtaracaktır”, bu karardan önce millet kavramı var mıydı Türkiye’de? Yoktu. Osmanlı’da millet var mıydı? Yoktu öyle bir kavram. Cumhuriyetle beraber millet kavramı geldi. Ne diyoruz? Türk milleti diyoruz. Türk milletinin kaderini de milletin kendisi belirleyecek. Biz anayasa mahkemesine bunun için gitmedik. Millet varsa, kendi kaderini belirleyecekse buyursun belirlesin. Ya demokrasi ya tek adam rejimi bu kadar basit. Demokrasiyi istiyorsanız “Hayır” diyeceksiniz. Hayır demokrasiye gerek yok tek adam rejimini istiyoruz diyorsanız gidip “Evet” oyunu kullanacaksınız. Bunun için böyle uzun uzun düşünmeye, uzun uzun tartışmaya gerek yok. Bu kadar açık, bu kadar net.

YENİ MODELDE MECLİS DEVRE DIŞI

Başka, şu yetkiyi de veriyoruz devletin yapısı ve işleyişiyle ilgili, Başbakanlık kalkıyor. Niye kalkıyor Başbakanlık? Niçin kalkıyor? Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Başbakanlık var. Niye Başbakanlık var? Çünkü Cumhurbaşkanı tarafsız, devletin tepesinde bir tarafsız kişi olması lazım. Başbakan, başbakan tarafsız olamaz bir partinin genel başkanıdır. Ben de tarafsız olamam, ben de bir başka partinin genel başkanıyım. Devlet Bey o da tarafsız olamaz, o da bir başka partinin genel başkanı. Bizim yeminimizde tarafsızlık yoktur. Milletvekillerinin yemininde tarafsızlık yoktur. Ama Cumhurbaşkanın yemininde tarafsızlık vardır. 80 milyonu temsil edecek çünkü. Şimdi biz bütün yetkileri alıyoruz bir kişiye veriyoruz. Diyoruz ki, sen başbakanlığı kaldırdın, bundan sonra sen yöneteceksin, hem Başkan hem partinin Genel Başkanı. O zaman soru şu, kaç bakan olacak? Kimse bilmiyor. Kaç tane olacak? Belli mi? On, beş, belki de hiç bakan olmayacak. Kim karar verecek? Bir kişi. Peki, Başkanın kaç yardımcısı olacak? Onu da kimse bilmiyor. 1 mi, 3 mü, 5 mi, 15 mi, 55 mi, 105 mi? Kimse bilmiyor. Peki mevcut sisteme göre bugünkü anayasal düzene göre kaç bakanlık olacağına kim karar veriyor? Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bir bakanlık mı kurulacak kanunu çıkar, bakanın görevleri tanımlanır, bakanlığın görevleri tanımlanır ve ondan sonra kanun çıkar. Meclis karar veriyor. Yeni modelde meclis devre dışı, kim karar veriyor? Bir kişi. Diyorsanız ki, bu model eki bir modeldir, meclise ne gerek var her seferinde bakanlık belirleyecek, kanun çıkaracak. Verelim yetkiyi bir kişiye istediği kadar bakanlık kursun, istediği bakanlığı ertesi gün kapatsın diyorsanız gidip “Evet” oyu kullanacaksınız. Bu yanlıştır diyorsanız gidip “Hayır” oyu kullanacaksınız bu kadar basit. Yani vatandaşa anlatmanın zorluğu da yok bunu, vatandaş kendi vicdanında ölçüp, tartıp, biçip kararını ona göre verecek.

 Bir devleti devlet yapan liyakattir. Ehliyet sahibi olmaktır yani, yani bilgidir, birikimdir, tecrübedir, yani deneyimdir. Devleti devlet yapan liyakat budur. Ben doktorluk yapamam çünkü onun eğitimini almadım. Avukatlık yapamam onun eğitimini almadım. Devlette iş bölümü dediğimiz bir kural vardır. Doktor doktorluğunu yapar, hakim hakimliğini, tapu memuru tapu memurluğunu, nüfus memuru nüfus memurluğunu yapar, avukat avukatlığını yapar, muhtar muhtarlığını yapar, milletvekili milletvekilliğini yapar. Bu kuralları kim belirler? Türkiye Büyük Millet Meclisi. Yeni modelde bu kuralları kim belirleyecek? Bir kişi. Bu yetki doğru mudur, yanlış mıdır? Bu yetki doğrudur diyorsanız gidip “Evet” in altına mührünü basacaksınız. Vebali size ait. Bu yetki yanlıştır, meclise 550 milletvekili gönderdik ya böyle şey olur mu diyorsanız, ortak akıl var orada, yanlış varsa düzeltilir diyorsanız gidersiniz “Hayır” oyunu kullanırsınız bu kadar basit.

NE YAPARLARSA YAPSINLAR, BEN BU MİLLETİN FERASETİNE GÜVENİYORUM

Size bunu anlatmamın nedeni şu, daha anlatacağım. Efendim Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor diyorlar. Koro halinde söylüyorlar. Ben de onlara şu teklifi yapıyorum, ben doğruları söylemiyorsam, size televizyonda buyurun gelin oturalım, tartışalım diyorum. Beni mahcup edin. Belki bu kadar propagandaya da hiç ihtiyaç kalmayacak. Diyeceksiniz ki, sen şöyle diyorsun bak anayasanın şu değişikliği, şu maddesi böyle demiyor. Bende diyeyim ki ya doğru bak ben burayı atlamışım. Böyle bir şey demiyorlar, gelmiyorlar, oturup tartışmıyorlar. Gönül neyi ister? Gönül şunu ister, Amerika’da, Fransa’da, İngiltere’de, Japonya’da hangi model var? Seçimden önce liderler bir araya gelirler, referandumdan önce liderler bir araya gelirler, otururlar medeni insanlar gibi tartışırlar vatandaş da kahvesinde, evinde otururken seyreder. Kim doğruyu söylüyor kim doğruyu söylemiyor bizim vatandaşımızın feraseti var, aklı da var. Hem cesaret edemiyorlar gelmeye hem de bize diyorlar ki doğruları söylemiyorsunuz. Söyledim mesela hangisini yanlış söylüyorum dedim? Hangi cümlemiz yanlış? Muhtarsınız, muhtarlığın kurulması da kanunla olur, kaldırılması da kanunla olur. Şimdi devletin yönetim ve işleyişiyle ilgili yetkiyi bir kişiye verdiğimize göre, bir kişi arzu ederse bir sabah kalkar resmi gazetede okursunuz bütün muhtarlar kaldırılmıştır. Bitti, o kadar. Meclisin yetkisi yok çünkü. Şimdi ben doğruları söylemiyorum diye aralara bir belediye sıkıştırıyorlar. Muhtarları belediyeleri Kılıçdaroğlu diyor ki, Başkan kaldıracak. Hayır, belediyeleri kaldırmıyor böyle bir yetkisi yok. O yetki yine meclisin. Ama muhtarlıkları kaldırma konusunda yetkisi var, nasıl bakanlıkları kaldırıyorsa. Hatırlarsınız bir dönem muhtarlık tartışması olmuştu yine kaldıralım, kaldırmayalım diye o zaman kaldırılması için meclisten kanun çıkması lazım, şimdi kanuna gerek yok bir sabah kalkacaksınız muhtarlıklar kaldırılmış. Bitti, o kadar. Bu yetkiyi verelim diyorsanız gidip “Evet” oyunu verin. Bu yetki verilmez bu yetki mecliste olmalı diyorsanız “Hayır” oyu vereceksiniz bu kadar basit bir olay.

Oturuyoruz, düşünüyoruz, tartışıyoruz ve kararımızı ona göre veriyoruz. Olması gereken budur. Anayasa değişiklikleri oldu, niye milletten gizliyorlar, niye millet o tartışmaları izlemedi, niye gizledi, niye gizlediler? Bütün bunları millet öğrenmesin diye. Bakınız sevgili muhtarlar, devletin arabasını kullanıyorlar binlerce araba, devletin uçaklarını kullanıyorlar, devletin parasını kullanıyorlar, devletin televizyonlarını kullanıyorlar, devletin forsunu kullanıyorlar, meydan meydan dünya kadar para harcayarak “Evet” propagandası yapıyorlar. Biz konuştuğumuz zaman belli televizyon kanalları bizi hiç görmüyor zaten. Biz onlara çağrı yapıyoruz ya gelin bak bizi de çıkartın, oturalım biz de konuşalım. Bize soru sorun, üstelik gazetecileri biz değil siz seçin. En zor soruları sorsunlar bize ama korkudan çıkarmıyorlar, çıkaramıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar ben bu milletin ferasetine güveniyorum. Ne söylerlerse söylesinler ben bu milletin sağduyusuna güveniyorum ve “Hayır” çıkacağına inanıyorum. Hayırlı bir iş olacaktır Türkiye için. Evlatlarımız için, çocuklarımız için, demokrasimiz için, bayrağımız için, vatanımız için hayırlı bir iş olacaktır. Ben ve siz birlikte bizim gibi düşünmeyen insanların da söz hakkı olduğuna inanmamız lazım, demokrasi budur. Ortak akıl denen bir kavram vardır. Akıl akıldan üstündür diye bir kavram vardır. Beşer şaşar diye bir kavram vardır. Hata yapabiliriz hepimiz, hata insana mahsustur. Bütün yetkileri birisine verirseniz, tek adama verirseniz hata yaptığı zaman faturayı bu millet öder.

187 TRİLYONU BU MİLLETİN FAKİR FUKARASI ÖDEYECEK

Şimdi hepinize bir soru, milletvekili sayısı 600’e çıkıyor, niçin? Ne olacak yani, 600’e çıkacak ne olacak? Faturası ne kadar? 187 trilyon lira. 550 sizin neyinize yetmiyor? 550 milletvekili neyinize yetmiyor. Normali 450’dir bakın onu da söyleyeyim. Hadi 550 oldu, şimdi 600. Kim ödeyecek parayı? Bu milletin fakir fukarası ödeyecek. Söyledim, fındık fiyatlarını görüyorsunuz nerede, 187 trilyonu milletvekillerine vereceğinize fındık üreticisine verin. Hiç değilse adam çalışıyor, alın teri döküyor, emek harcıyor, çoluk çocuğunu geçindirecek, başka diyarlara göç etmeyecek. Siz diyorsanız ki 600 milletvekili iyidir, bizde parayı ödeyeceğiz, gidip “Evet” oyu kullanacaksınız bu kadar basit. Yetmez diyorsanız doğru değil bu diyorsanız, 550 olsun bu diyorsanız o zaman gidip “Hayır” diyeceksiniz. Bunun partilerle bir ilgisi yok, bir seçimle ilgisi yok bunun. Oturup, birlikte düşüneceğiz, birlikte kararımızı vereceğiz. Hangisi eğri, hangisi doğru ona bakacağız.

Milletvekili yaşı 18’e düşüyor. 18 yaşında çocuğumuz milletvekili olacak, olsun mu? Olur. Ama demiyor ki, 18 yaşında milletvekili olacak, ömür boyu askerlikten muaf olacak, kanun çıkaracağız. 2 yıl milletvekilliği yaparsa milletvekilliği emeklilik aylığına da hak kazanmış olacak. Bir arkadaşım sordu, Suriye’ye bizim çocuklarımız gidiyor, Suriyeli gençler de burada diye. Sizin çocuklarınız nerede? El Bab’ta. Askerlerimiz nerede? PKK’yla mücadele ediyor. Nerede? – 35 derecede, dağların başında. Onlar milletvekili olacak mı? Hayır. Onlar asker. Peki bu ballı işi bizim çocuklarımıza bırakırlar mı, sizin çocuklarınıza bırakırlar mı? Ankara’daki beylerin çocukları olacak. Siz diyorsanız ki bu makuldür, normaldir gidip “Evet” oyu vereceksiniz. Böyle bir rezalet olmaz diyorsanız “Hayır” oyu vereceksiniz bu kadar basit.

SORU SORULAMAYACAK, HESAP VERİLMEYECEK

“Evet” demeyi bir türlü anlatamıyorlar. Anlatamazlar zaten nesini anlatacaksınız siz bunun? Anlatamıyorlar, ne yapıyorlar? Efendim buna PKK’da “Hayır” diyor o nedenle bizde “Hayır” diyoruz. Bilmem kim de “Hayır” diyor, biz de “Hayır” diyoruz. Allah inandırsın. Eğer Türkiye’yi ve Türk milletini başka bir mecraya çekmek isterseniz bu anayasa değişikliği çıkar, asıl felaket o zaman olur. Büyük Ortadoğu Projesini unutmayın. Eş başkanı da unutmayın. Büyük Ortadoğu Projesinin Irak’ın başına ne açtığını biliyorsunuz değil mi? Tek adam vardı. Irak parçalandı. Suriye vardı, Suriye parçalandı. Libya vardı, Libya parçalandı. Tek adamın olduğu yerler parçalanır. 1 Mart Tezkeresini unutmayın. 1 Mart Tezkeresinde hükümeti ikna etmişlerdi, Amerikan askerleri İskenderun Limanından geçeceklerdi ve Iraktan, Türkiye üzerinden Irak’a geçeceklerdi. TBMM’ye geldi, TBMM’de ortak akıl egemen oldu, Suriye Tezkeresi reddedildi.

Meclisten ne istiyorsunuz? Bu soruyu sormak zorundasınız arkadaşlarım, meclisten ne istiyorlar? Hiçbir bakan milletvekili olmayacak. Kurulacak hükümet meclisten güvenoyu istemeyecek, sözlü soru bile verilmeyecek. Sözlü soru nedir biliyor musunuz, sözlü soru önergesi şudur, siz mesela Ordu’da bir hastane de sorun çıkmıştır. Ordu milletvekili çıkar Sağlık Bakanına soru sorar, Ordu hastanesinde böyle bir olay olmuştur bana bunun nedenini açıkla? Bakan çıkar kürsüye nedenini açıklar. Şimdi bu yok, bunu da kaldırıyorlar. Soru sorulamayacak, hesap verilmeyecek.

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR