DIŞ GÜÇLER ADINA TAŞERONLUK YAPANLARI ALLAH ISLAH ETSİN
“Dünyada Tüm Gücünü Zulümden, Savaştan, Kandan ve Acıdan Alan Karanlık Bir İttifak Var”
24.06.2016 01:55:03
Bu haber
945 kez okundu
KANAAT ÖNDERLERİ İLE İFTAR
“Dünyada Tüm Gücünü Zulümden, Savaştan, Kandan ve Acıdan Alan Karanlık Bir İttifak Var”
Kanaat önderleri ile iftar sofrasında bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, “Hiçbir ayrımcılığa, asimilasyona maruz kalmadan yüzlerce yıl boyunca inancımızı, kültürümüzü koruyarak aynı medeniyet çınarının altında hayatımızı birlikte sürdürdük. Bu uzun tarihi birlikteliğimizi bozmaya çalışanlar tarafından pek çok saldırıya uğradık. Hepsine karşı da birlikte mücadele ettik, birlikte sevindik, birlikte üzüldük. İşte böyle bir kader birlikteliği ile bugünlere geldik” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen programda Başbakan Yardımcıları Mehmet Şimşek ile Başbakan Yıldırım Tuğrul Türkeş'in yanı sıra Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de hazır bulundu.
Doğu ve Güneydoğu ve Anadolu bölgelerinde yaşayan kanaat önderlerinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri olarak ağırlandıkları iftar programına, M. İhsan Arslan, Zeki Ergezen ve Salih Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu bazı eski milletvekilleri ile söz konusu bölgelerdeki STK temsilcileri ve akademisyenler de katıldı.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki meseleleri, oralarda yaşayan kanaat önderlerinden bizzat dinleme imkânı sunan programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, iftar yemeğinden sonra bir konuşma yaptı.
“DIŞ GÜÇLER ADINA TAŞERONLUK YAPANLARI ALLAH ISLAH ETSİN”
Misafirlerinin Ramazan ayını tebrik ederek ve tuttukları oruçların, yaptıkları ibadetlerin kabul olması temennisinde bulunarak konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şu dua cümlelerini ekledi: “Rabbimden, bu mübarek günlerin hürmetine, ülkemize ve milletimize birlik, beraberlik, kardeşlik, huzur, güven ve refah getirmesini diliyorum. Allah’tan, isimleri ve amaçları ne olursa olsun tüm terör örgütlerinin eylemlerinden, şerrinden, belasından ülkemizi ve milletimizi korumasını niyaz ediyorum. Etnik köken istismarı yapanları da, inanç istismarı yapanları da, dış güçler adına taşeronluk yapanları da Allah ıslah etsin, hepsine de Rabbim Hak yolu göstersin diyorum.”
Bu mübarek günlerde kan döken ve can alanların, insanların hayatını zindana çevirenlerin; bu milletle, bu topraklarla ve bu ülkeyle en küçük bir bağının ve ilişkisinin olamayacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de, Ramazan ayında kan akıtan ve katliamlar gerçekleştirenlerin, yalnızca Müslümanların değil top yekûn insanlığın düşmanı olduğunu söyledi.
“MİLLETİN HUZURUNU TESİS ETMEK BİZİM GÖREVİMİZDİR”
Mezhepçilik, ırkçılık ve terör olmak üzere üç büyük tehlikeye dikkat çeken ve devletin görevinin; can, mal, namus ve nesil güvenliğini sağlamak olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu görevleri yerine getirmek için bütün gücümüzle bütün imkânlarımızla seferber olduk ve buna devam edeceğiz. Milletin huzurunu tesis etmek bizim asli görevimizdir. Yaşadığımız coğrafya, özellikle de terör olaylarının yoğun olduğu bölgeler, 1400 yıldır semalarından ezan sesinin eksik olmadığı İslam beldeleridir. Bu bölgelerde benim Kürt kardeşlerim, İslam medeniyetinin oralardaki yılmaz savunucuları olmuşlardır, hiçbir zaman geri adım atmamışlardır. Onlar kendi içlerinden bir Selahaddin-i Eyyubi’yi çıkarmışlardır” diye konuştu.
“Kars’tan İzmir’e, Trabzon’dan Diyarbakır’a kadar tüm Anadolu, hangi kökenden, hangi meşrepten olursak olalım, hepimizin bin yıldır kardeşçe yaşadığı, korumak için bedelini hep birlikte ödediği topraklardır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün vatan topraklarının birlik ve bütünlüğüne yönelik ciddi tehditlerle karşı karşıya bulunulduğunu, millet olarak bin yıllık kardeşliğin bozulmasını amaçlayan bir oyunun oynandığını kaydetti.
“BU COĞRAFYADA SÖMÜRGECİLİK İZİ VARDIR DİYEN YALAN SÖYLÜYORDUR”
Bu coğrafyada, yaklaşık bin yıldır, bilhassa da son 600 yıldır hep aynı devletin çatısı altında yaşandığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hiçbir ayrımcılığa, hiçbir ötekileştirmeye, hiçbir asimilasyona maruz kalmadan yüzlerce yıl boyunca, inancımızı, kültürümüzü koruyarak, aynı medeniyet çınarının altında hayatımızı birlikte sürdürdük. Bu uzun tarihi birlikteliğimizi bozmaya çalışanlar tarafından, kimi zaman doğudan, kimi zaman batıdan, kimi zaman kuzeyden pek çok saldırıya, hücuma uğradık. Hepsine karşı da sesimiz sesimize, terimiz terimize, kanımız kanımıza karışarak birlikte mücadele ettik, birlikte sevindik, birlikte üzüldük. İşte böyle bir kader birlikteliği ile bugünlere geldik. Kim der ki bu coğrafyada sömürgecilik izi vardır, vallahi yalan söylüyordur. Kim der ki bu coğrafyada asimilasyon işareti vardır, vallahi iftira ediyordur. Kim der ki bu coğrafyada ötekileştirme, ikinci sınıf insan veya vatandaş muamelesi yapma ayıbı vardır, vallahi bühtandadır. Sorunlar, sıkıntılar yaşanmamış mıdır? Elbette yaşanmıştır. Hem de her dönemde yaşanmıştır. Ama bu sorunların, sıkıntıların hiçbiri münhasıran bir kökene, bir meşrebe yönelik olmamıştır.”
Dünyanın hiçbir yerinde ‘dikensiz gül bahçesi’ gibi bir devlet yönetimine rastlanamayacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm eksiklerine ve hatta hatalarına rağmen, bu topraklarda Anadolu Selçuklu, Osmanlı ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti devletlerinin, bölgedeki en güçlü, en müreffeh, en huzurlu devletler olduğunu belirtti ve Almanya’da bugün yaşanan silahlı saldırıyı, Fransa’da ve ABD’de yaşananları hatırlatarak şu değerlendirmelerde bulundu: “Dünya farklı bir geleceğe doğru bir arayışın içerisinde yürüyor. Terörü savunmak mümkün mü? Ama hep ne dedik? Şunu özellikle söyledik: ‘Teröre karşı amansız bir mücadele sürdüren Türkiye’ye sessiz kalanlar bunu bilmelidir. Bir gün bu terör bumerang gibi döner, onları da bulur’ dedik. İşte buyurun. Daha da bulur. Niye? Sen eğer teröristlere yataklık yaparsan, sen eğer teröristleri vermen gereken yere vermezsen, onların cezaların vermez, tam aksine onlara yataklık yaparsan, onlara mali destek verirsen, kapılarını açar onların paçavralarını Avrupa Birliği’nin binasının duvarlarına asmaya kalkarsan bilesin ki bunlar iyi günlerindir, daha beter günler gelecektir. Biz yaşıyoruz, biz ‘damdan düştük’, bunlar bunu görmedi. Son 14 yıldır, geçmişte sancıları çekilen sorunların büyük ölçüde ortadan kaldırıldığı, demokrasinin, hak ve özgürlük standartlarının yükseltildiği bir ülkede yaşıyoruz. Onun için hep birlikte ülkemize sahip çıkmalıyız.”
“TERÖR ÖRGÜTÜNE PARA ULAŞTIRAN BELEDİYELER BEDELİNİ ÖDEYECEK”
Terör örgütlerinin, ne bu ülkenin, ne de bölgenin daha iyiye, daha güzele, daha hayırlıya kavuşması gibi bir amacının kesinlikle olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedeki belediye hizmetlerinden bölge halkının memnun olmadığını belirterek, ilgili belediyelerin ellerine geçen parayı ‘Kandil’e nasıl ulaştırırım’ gayreti içinde olduklarını söyledi ve şöyle dedi: “Ama bugünler, onların iyi günleri, onu söyleyeyim. Bunların bedelini ödeyecekler. Devlet bütün bunların arkasını hassas bir şekilde takip ederek bunlara gerekli olan bedeli ödetecektir. Çünkü tüyü bitmemiş yetimin hakkını sen terör örgütlerine, çeşitli hilelerle gönderemezsin.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, örgütlerin tüm derdinin, Türkiye’yi zayıflatarak, Türkiye’nin kendi vatandaşlarına ve bölgesindeki, dünyadaki diğer mazlumlara sahip çıkmasını, destek vermesini engellemek olduğunu söyledi ve konuşmasına şöyle devam etti: “Çünkü dünyada tüm gücünü zulümden, çatışmadan, savaştan, kandan, acıdan alan karanlık bir ittifak vardır. Bu karanlığın gerisinde yüzyıllardır süren gizli-açık sömürgecilik düzeni vardır, insani ve iktisadi kölelik düzeni vardır. Bu ittifakın emrine girerek, ülkemizi ve bölgemizi bu güçlerin taşeronluğu altında yönetmek isteyenler, topraklarımızı kurtarmak değil sömürgeleştirmek, insanları özgürleştirmek değil köleleştirmek peşindeler. Nitekim Suriye’de, ister DAEŞ olsun, ister PYD-YPG, ister rejim; hiç fark etmiyor; hangi bölgede hâkimiyet sağlarlarsa sağlasınlar, hepsinin de aynı yöntemleri izlediğini, aynı senaryoyu uyguladıklarını görüyoruz. Ne yapıyorlar? Hemen insanların ellerinde avuçlarında ne varsa el koyuyorlar. Bununla yetinmiyor namuslarına tasallut ediyorlar. Ardından baskıyla, sindirmeyle evlerinden, yurtlarından ettikleri insanların yerlerine kendi taraftarlarını yerleştiriyorlar. Karşı çıkanları da katlediyorlar. Bunun adı zulümdür.”
“CİZRE’YLE İLGİLİ BİR KİTAPÇIK HAZIRLAMIŞLAR, UTANMADAN SİVİL VATANDAŞLARI ÖLDÜRDÜĞÜMÜZÜ ÖNE SÜRÜYORLAR”
İpleri aynı güçlerin elinde olan terör örgütlerinin, ‘tavşana kaç tazıya tut’ denebilecek basit bir oyunla, bu coğrafyayı acıya ve kana bulamayı sürdürdüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi biz, göz göre göre aynı senaryonun ülkemizde oynanmasına izin mi vereceğiz? DAEŞ içindeki yabancı teröristleri, bunların hangi ülkelerden geldiklerini sizler de biliyorsunuz. Peki PKK ve PYD içindeki yabancı teröristleri biliyor musunuz? Çatışmalarda öne sürdükleri cahil gençler ölürken, bu işleri organize eden, kaynak sağlayan, araç-gereç sağlayan, strateji belirleyen, hatta zaman zaman fiilen çatışmalara giren o yabancıların ne işi var oralarda?” diye sordu.
Terör örgütünün güdümündeki partinin mensuplarının, Türkiye’de olduklarından daha fazla yurt dışında gezdiklerine, Türkiye’de yaptıkları görüşmelerin kat kat fazlasını yurt dışında yaptıklarına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesele, bu ülkenin meselesiyse, bu ülkenin insanlarının meselesiyse, sizin dışarıda ne işiniz var?” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şunları kaydetti: “Bir süredir terör örgütü de, güdümündeki parti de, bölgedeki hadiseleri uluslararası platformlara taşıyabilmek için uğraşıyor. Cizre’yle ilgili bir kitapçık hazırlamışlar, utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan, devletin ilçeyi yakıp yıktığını, sivil vatandaşları öldürdüğünü öne sürüyorlar. Bölücü terör örgütü, Cizre’de de, Nusaybin’de de, Yüksekova’da da, diğer ilçelerde de suçüstü yakalanmıştır. Örgüt, bu ilçelerde vatandaşlarımıza zulmederken, onlara hayatı zehir ederken, evlerini yıkarken, mallarını gasp ederken, çocuklarını zorla ellerinden alırken devletin müdahalesiyle karşılaşmıştır. Olay bu kadar basit, bu kadar açıktır. Ama bunlar ne yapıyor? Akıl almaz bir yüzsüzlükle, ahlaksızlıkla, haysiyetsizlikle kendi yedikleri haltları devlete mal ederek, üste çıkmaya çalışıyorlar. İyi de, Ziya Paşa’nın dediği gibi, ‘Siz herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsınız?’ Yanınıza aldığınız ve aynı projenin birer aktörü olmanın ötesinde karşılıkları bulunmayan kuruluşlarla, milleti de, dünyayı da kandırabileceğinizi mi sanıyorsunuz? O günler geride kaldı.”
“ARTIK HİÇBİR İFTİRA CEVAPSIZ KALMAYACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık terör örgütüne ve uzantılarına karşı her alanı kapsayan topyekûn bir mücadele yürüttüklerinin ve elinde silahı olanın, karşısında güvenlik güçlerini bulacağının altını çizerek, “Silahıyla can alanın arkasında duran siyasetçi, belediye başkanı, STK mensubu karşısında idari birimlerimizi, savcılarımızı, hâkimlerimizi bulacak. Yurt dışında aynı yalanları pazarlamaya çalışanlar karşılarında diplomatlarımızı, bu konularla ilgili çalışan sivil toplum kuruluşlarımızı bulacak. Hiçbir alan boş bırakılmayacak, hiçbir iftira cevapsız kalmayacak, hiçbir yalan gerçeğin ışığından kaçırılmayacak” açıklamasında bulundu. Güneydoğu Anadolu bölgesindeki 11 ilçe ve bir ilin bu haliyle kalmayacağını, ilgili bakanlıkların oralarda gerekli altyapı çalışmalarını başlattıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu il ve ilçelerde geçen yılın Temmuz ayından önceki halleriyle mukayese edilemeyecek bir güzelliğe kavuşturulacağını bildirdi.
Bölgede yaşanan hadiselerin, sadece devletin ve hükümetin değil, bölge halkı başta olmak üzere milletin tamamının meselesi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sıkıntıların çözümü için herkesin sorumluluk üstlenmesi, görev alması, elini taşın altına koyması gerekiyor. İşler sadece devlete havale edildiği zaman gecikebiliyor, istenildiği gibi yürümeyebiliyor, başka sıkıntılar çıkabiliyor. Öyleyse devlet kendi yapacağı işleri elbette kendisi yürütecek, ama asıl kılcal damarlara, iç dokulara, derinlere sizler nüfuz edeceksiniz” şeklinde konuştu.
“TERÖR ÖRGÜTÜNÜN GERÇEK YÜZÜNÜ ANLATMANIZ GEREKİR”
Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinin kanaat önderlerine hitaben, “Sizler milletin ta kendisisiniz. Eğer siz her yerde hakkı ve hakikati anlatırsanız, ne örgütün, ne de güdümündeki yapıların yalanları karşılık bulamayacak, kendi ellerine, yüzlerine bulaşacaktır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları kaydetti: “Elleri, kolları silahla, bombayla dolu olarak karşınıza dikilen kişilerle artık musafaha yapmak için kolunuzu, elinizi uzatamazsınız. Onlara anladıkları dilden konuşmak gerekirdi, nitekim de öyle yaptık. Güvenlik güçlerimizin operasyonlar sırasında masum insanların zarar görmemesi için kendi hayatları pahasına ne kadar titiz davrandığını sizler gayet iyi biliyorsunuz. Sizlerden iki konuda özellikle yardım rica ediyorum. Birincisi; terör örgütünün ve uzantılarının gerçek yüzünü milletimize ve bölge halkına sürekli anlatmanız gerekir. Sizler sadece kendiniz değilsiniz, sizler binleri temsil ediyorsunuz, sizler on binleri temsil ediyorsunuz. Öyleyse temsilcisi olduğunuz kardeşlerinize bunu anlatmanız gerekir. Ülkemiz ve bölgemiz kendi tarihine, kendi kültürüne, kendi inancına, kendi topraklarına yabancı, başka projelerin ürünü olan bu yapıdan artık tamamen inşallah kurtulacaktır. Bunların bölgede 30-35 yılı bulan müktesebatlarında sadece acı vardır, kan vardır, gözyaşı vardır, ne bölge insanı için, ne ülke için hayırlı tek bir hizmetleri, tek bir icraatları yoktur. Ağızlarından ülkenin ve bölge halkının hayrına çıkmış tek bir söz bulamazsınız, sadece yalan, sadece iftira, sadece istismar, sadece ideolojik saçmalıklardan ibaret bu yapı en büyük zararı bölge halkına verdi, vermeye devam ediyor.”
“ARABASININ ARKASINDA TERÖR ÖRGÜTÜNE SİLAH TAŞIYANLAR BU ÜLKEDE MİLLETVEKİLİ OLAMAZ”
Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu unutmadıklarına ve kim hangi yanlışı yaparsa yapsın, onunla hukuk sınırları içinde mücadele edileceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devlet olarak bu istismarların önüne geçmek için gereken yasal düzenlemeleri çıkarmaya başladık, dokunulmazlıkları kaldırdık. Ne diyordu o terör örgütünün arkasında olduğu parti? ‘Getirin dokunulmazlıkları, kaldıralım.’ Peki, şimdi niye kaçmaya başladınız, niye kaçıyorlar? Çünkü bu bir suçluluğun ifadesidir. Arabasının arkasında terör örgütüne silah taşıyanlar bu ülkede milletvekili olamaz. Tabutlarda silah taşıyanlar bu ülkede milletvekili olamaz. Sözde mezarlarda yargı ofisleri kuranlar bu ülkede samimi olamaz. Örgütün emrine girmiş olan siyasetçi görünüşlü elamanları çok yakında yargının önüne çıkacak, hesabı verecekler” değerlendirmesinde bulundu.
Bu gelişmelerin bölgedeki kanaat önderleri üzerindeki baskının ortadan kalkmasına katkı sağlayacağına, görüşlerini rahatça ifade edip çalışmalarını rahatça sürdürmelerine imkân vereceğine inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölge kanaat önderlerinden ikinci ricasını şu cümlelerle dile getirdi: “Bölgede yaşanan olayların gerçek yüzünü yurt dışında irtibatta olduğunuz, yurt dışından gelerek sizinle irtibata geçen ve sizin bizzat irtibata geçeceğiz kişilere, kurum temsilcilerine aktarmanızdır. Biz devlet olarak bunu elbette yapıyoruz, ama benzer bilgileri bölge halkının temsilcilerinin vermesi etki derecesini çok çok artıracaktır, bu konuda sizlere inanıyorum, sizlere güveniyorum. İnşallah terörün son bulduğu, huzurun, refahın hakim olduğu yeni Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz.”
“BİR YERDE BİR EKSİK VARSA ONU TESPİT EDİP GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEK BOYNUMUZUN BORCUDUR”
İftar programında dağıtılan formlara, misafirlerden görüş, düşünce ve taleplerini yazmalarını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu formlarda ifade edilen hususların ilgili bakan ve bürokratlar tarafından yakından takip edileceğini söyledi ve ekledi: “Şayet herhangi bir yerde bir eksik, bir hata varsa onu tespit edip gereğini yerine getirmek boynumuzun, boynumun borcudur. Bundan sonarda ilgili arkadaşlarımıza bildirdiğiniz görüş, düşünce ve taleplerinizin takip edilip neticeye kavuşturulacağından emin olabilirsiniz. Eğer bu takip sürecinde bir eksiklik, aksaklık ortaya çıkarsa meseleyi bizzat benim özel kalemime iletmenizi rica ediyorum. Gerekirse bizzat bana ulaşmanızı istiyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini, davetine icabetlerinden dolayı teşekkür ettiği misafirlerinin Kadir gecesini ve Ramazan Bayramı’nı kutlayarak tamamladı.
Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter
kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar
hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2