Üst Header Banner Reklam
DUR DURAK BİLMEDEN KOŞUYORUZ
"Kimse basın üzerinden siyaseti, AK Parti'yi dizayn etmeye heveslenmesin. İşte söylüyorum, biz buradayız ve bu kavgayı sonuna kadar da sürdürmeye kararlıyız."
26.04.2016 18:21:55
Bu haber 648 kez okundu
DUR DURAK BİLMEDEN KOŞUYORUZ

 BAŞBAKAN DAVUTOĞLU, TBMM GRUP TOPLANTISINDA KONUŞTU

 BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLI/TBMM AK PARTİ GRUBU

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, manevi değeri ve hatırası çok yüksek olan bir haftayı geride bıraktıklarını belirterek, Kutlu Doğum Haftasının kutlandığını; Çanakkale şehitlerini ve bütün şehitleri hürmetle ve rahmetle yad ettiklerini kaydetti.

"23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftasında egemenliğin sadece millete ait kılındığı, milletin evinde, TBMM'den aziz milletimize selam ve muhabbetlerimi bir kez daha sunuyorum." diyen Davutoğlu, Birinci Meclis üyelerinin şahsi hesap yapmadıklarını, şahsi ikbal peşinde koşmadıklarını, sadece kendilerinden sonra nesillere fedai can etmek için bir araya geldiklerini dile getirdi.

Davutoğlu, "Birinci Meclis'in bütün vekillerini rahmetle yad ediyorum, Allah mekanlarını cennet eylesin. Birinci Meclis'in ruhu bu kubbede seda bulacak ve Birinci Meclis'in bize bıraktığı emanet ilelebet korunacaktır." diye konuştu.

Kut'ül Amare Zaferi'nin yüzüncü yıldönümü olduğunu anımsatan Davutoğlu, ilk defa devlet düzeyinde, 29 Nisanda, Cumhurbaşkanı'nın himayesinde anma yapılacağını söyledi. Davutoğlu, şunları söyledi:

"Çanakkale ile Kut'ül Amare'yi hiçbir zaman unutmamalıyız. Çanakkale Savaşı, İstanbul'un, kadim başkentimizin müdafaası için Ortadoğunun, Balkanların, Kafkasların, Orta Asya'nın her köşesinden gelen insanların verdiği destansı bir mücadeleydi. Anzaklar Avustralya'dan gelmişlerdi, Afrika sömürgelerinden Fransız ordusunda gelenler vardı. Onların karşısında bütün bir kadim medeniyet savunucuları, İstanbul'u savundular Çanakkale'de.

Aynı şekilde on yıllar boyu bize unutturulan Kut'ül Amare savaşında da Irak'ın bütün aşiretleri, Bağdat'ı savundular. İstanbul savunmasıyla Bağdat savunması aynıydı o yıllarda. Çünkü her ikisi de aziz vatanımızın iki büyük başkentiydi. Başkentler başkentiydi. İşte bugün de yine bu kürsüden bir taraftan 24 Nisan Çanakkale'yi tekrar hatırlarken diğer taraftan 29 Nisanda Kut'ül Amare'yi hatırlayarak diyoruz ki: O gün olduğu gibi bugün de İstanbul'un ve Bağdat'ın kaderi aynıdır ve Ortadoğu halkları onurlu bir geleceği yürüyünceye kadar da biz onlara sahip çıkmaya devam edeceğiz. Çünkü onlar Kut'ül Amare'de ay yıldıza, al bayrağa sahip çıktılar."

"Aramızda kavmiyetçilik, mezhepçilik fitnesi sokmak isteyenlere karşı Kut'ül Amare ruhu tek şifadır. Sykes-Picot'un bıraktığı bölücü mirasa karşı Kut'ül Amare'nin birleştirici ruhu tek şifadır." ifadelerini kullanan Davutoğlu, "Ümit ederiz bir gün bütün kara günler, bütün bu modern Moğol barbar istilaları bitecek, Şam ve Bağdat, İstanbul ve Ankara gibi huzur diyarları olacak. Allah dün olduğu gibi bugün de yeryüzünün vicdanı olan, hak ve hakikatin savunucusu olan, mazlumlara kol kanat geren milletimiz ve devletimizi daima payidar eylesin. Mazlumları sahipsiz bırakmasın." dedi.

DUR DURAK BİLMEDEN KOŞUYORUZ

Mazlum milletlerin istiklal kılavuzları olan, sömürgeciliği, işgalleri ve bütün emperyalizmi dize getiren bu gazi Meclis çatısı altında olmanın gururunu bir kez daha yaşadıklarını belirten Davutoğlu, "Milletimizin bütün unsurları, bütün vatandaşlarını temsilen buradayız, bir aradayız. TBMM Genel Kurul salonunda 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' ifadesi, bizim görev tanımımızdır. Bizler, milletin iradesini, yani milletin muradını temsilen, milletimize vekaleten, millet adına bu ulvi vatan görevini yapıyoruz. Bütün çabamız, gayretimiz emanete riayet ederek milletimize layık olmaktır. AK Parti olarak siyasetimizin esası budur. AK Parti hükümeti olarak yegane gayemiz milletin emanetini yere düşürmemek, son nefesimize kadar milletin hukukunu korumak ve savunmaktır." diye konuştu.

"Hamdolsun ki bizler Allah'a kulluk şerefinden üstün hiçbir makam ve mevki tanımayan bir kadroyuz. Dünyanın fani olduğuna inanıyoruz, hesap gününe inanıyoruz. Kul hakkına riayetsizliğin affedilmez olduğuna inanıyoruz." diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bütün çabamızla milletimizin hukukunu korumanın gayreti ve azmi içindeyiz. Aldığımız emanetin yükünü iliklerimize kadar hissediyoruz. Dur durak bilmeden koşuyoruz. Bir yandan istiklal mücadelemiz devam ediyor bir yandan inşa faaliyetimiz devam ediyor. Bir yandan da Türkiye'nin istikbal davasını yürütüyoruz. Bir yandan DAEŞ terörünü öte yandan PKK terörünü yok etmeye çalışıyoruz. Bir yandan Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyelik davasını sonuçlandırmaya, öte yandan refah ve kalkınmamızı hız kesmeden sürdürmeye çalışıyoruz, diğer taraftan İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'ne ev sahipliği yapıyoruz.

14 yıldır yazdığımız destanı Cumhuriyetimizin yüzüncü yıl hedeflerine taşımaya çalışıyoruz. Gittiğimiz her şehrimizde kucaklaştığımız her insanımızda şunu görüyoruz: Milli iradeyi temsilen güçlü bir hükümetle elde ettiğimiz başarılar, Türkiye'ye, bize ümit besleyen kitleleri sevindiriyor. Türkiye'nin her geçen gün daha ileri adımlarla geleceğe yürüyüşü insanlarımızın yüzlerini güldürüyor, umutlarını tazelendiriyor. Bunlar 78 milyon vatandaşımızı sevindiriyor ama belli ki tökezlememizi, tuzaklara düşmemizi bekleyenler de var. Onlar Türkiye'nin atılım üzerine atılım, reform üstüne reform yapmasından rahatsız oluyor. Böyleleri esasen her zaman her yerde vardır ve onların tek gıdası daima nifaktır, fitnedir. Onlar nifakla, müzevirlikle beslenirler. Onlar için manevi değer diye bir şey yoktur, dava, ideal, kader, nasip, emanet bilinci yoktur. Onlar için bütünün derdini taşımak, bir hareketin yükünü taşımak, başkasının hukukunu korumak diye bir dert yoktur. Onların gözünde siyaset sadece rekabettir, çatışmadır, menfaatçiliktir; onlar ülkesine, davasına, ideallerine adanmış bu kadro gibi bir kadronun, bir dava, bir düşünce, bir inanç etrafından bir araya gelmesini tasavvur edemezler. Kişisel ikbal ve ihtiraslarından başka bir hevesleri olmadığı için herkesi de kendileri gibi zannederler."

Davutoğlu, AK Parti'nin kurulduğu günden beri başarı öyküsüne dahil olamayanların, kardeşliklerini anlayamadığını, hazmedemediğini, AK Parti'nin de diğer partiler gibi küçük hesaplar içine girerek, küçülmesini beklediğini söyledi.

"Kirli hesapların, hain odakların, siyasi mühendisliklerin taşeronu, aparatı olmayı kendilerine vazife biliyorlar. Bu aziz davaya medya üzerinden hiza verilebileceğini zannediyorlar. Arkadaşlar, geçti o günler" diyen Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, defalarca bu kürsüden bu marazi tiplere verdiği cevabı, "Biz manşetlerle çarpışarak, savaşarak geldik" dediği günleri unutmadıklarını belirtti.

KİMSE BASIN ÜZERİNDEN AK PARTİ'Yİ DİZAYN ETMESİN

Davutoğlu, kimsenin, basın üzerinden siyaseti, AK Parti'yi dizayn etmeye heveslenmemesi gerektiğini dile getirerek,  "Eğer Cumhurbaşkanı'mızın 14 yıl içinde, manşetler, basın üzerinden siyaseti dizayn etmeye karşı verdiği kavga, bir kez daha bugün verilmesi gerekecekse biz buradayız ve bu kavgayı sonuna kadar da sürdürmeye kararlıyız. 78 milyon vatandaşımızın bizden beklentilerini, 1 Kasım'da tek tek, adım adım giderek, yaşlısıyla genciyle, tekerlekli sandalyelerle giderek, bize oy verip, destek veren 24 milyon vatandaşımızın bize verdiği emaneti kimsenin kirli işlerine, kirli hesaplarına ezdirmeyiz." diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, 1 Kasım seçimleri üzerinden çok zaman geçmediğini, milletin verdiği desteğin, yayınlanan kamuoyu araştırmalarının ortada olduğunu dile getirerek, milletin bu harekete yönelik teveccühünün her geçen gün arttığını anlattı.

Milletin, oynanan oyunları da kendilerinin bu oyunları boşa çıkarmaya yönelik kararlılıklarını da gördüğünü ve kendilerine destek verdiğini kaydeden Davutoğlu, taşların, her geçen gün daha çok yerine oturduğunu belirtti.

AK PARTİ GRUBU, ANONİM RUHTUR

Diğer partiler kendi iç meseleleriyle uğraşırken, AK Parti'nin, birlik ve beraberlik içinde enerjisini, millete hizmet yolunda harcadığını anlatan Davutoğlu, AK Parti Grubu ve milletvekillerine teşekkür etti. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birlik ve beraberlik, azim ve kararlılık, samimiyet ve disiplin içinde, gece gündüz demeden çalıştınız ve milletimize verdiğimiz sözleri, bu kadar kısa süre içinde hayata geçirdiniz. İşte tam da bundan rahatsız olanlar, dün kaybettikleri gibi, Allah'ın izniyle, bugün de yarın da kaybedecekler. Bu hareketin kararlı yürüyüşünden bir milim bile geri adım atmasına sebep olamayacaklar. Allah'ın izniyle emaneti, adaleti, hesabı, kitabı unutanlardan olmadık, olmayacağız. Bulunduğumuz makamların, bu yüce milletin bize emaneti olduğu şuurunu asla yitirmeyeceğiz. Bu davanın her neferinin, kardeşlik hukukuyla birbirine bağlı olduğunu asla aklımızdan çıkarmayacağız. AK Parti hareketi, kurucu liderimiz Recep Tayyip Erdoğan'ın her zaman vurguladığı gibi prensip olarak bir, iri, diri olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. İlhamını Hünkar Hacı Bektaş Veli'den aldığımız bu şiara dün nasıl sonuna kadar sadık kalmışsak bugün de yarın da aynı şekilde sadakatle bağlı kalacağız."

Davutoğlu, daima bütünün ve davanın derdinde olduklarına işaret ederek, "Bütün dediğimde ben, şu gruba, şu mübarek AK Parti Grubuna baktığımda sadece sizleri görmüyorum. Zor şartlarda, yağmur altında, 1 Kasım mitingine katılan Bergamalı kadınlarımızı görüyorum her bir kadın milletvekilimizin içinde. Her bir milletvekilimizin gözünde, çok zor, güneş altında bizi bekleyen Antalyalıları görüyorum. Her bir kardeşimizde, defalarca gittiğim Van'da her seferinde bizi bağrına basan kardeşlerimizi, Diyarbakır'da elimi tutup 'Bizi yalnız bırakmayın' diyen ihtiyar amcalarımızı görüyorum." diye konuştu. 

AK Parti Grubunun, anonim bir ruh olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, bu ruha doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle herkesin sonuna kadar sahip çıkacağını vurguladı. Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Manisa'da elini tuttuğum yaşlı amcayla, Şırnak, Silopi'de elini tuttuğum yaşlı bir dedenin duası aynı anda bu grubun üzerindeyse bu grubun üzerinde rahmet, bereket vardır. Bu rahmet, bereketi hiçbir zaman kaybetmeyeceğiz. Allah'a hamd-ü sena ederiz ki biz arkamızda bu duaların bereketiyle 1 Kasım zaferini kazandık. Hamd ederiz ki Genel Başkan ve Başbakan olarak benim kadar, bu davada emeği olan en küçük mahalle temsilciliğindeki kardeşimizin başarımıza katkısı hepimiz kadardır. Bizler ayrıcalıklı grup değiliz. Bu grupta ben Kut'ül Amare'de omuz omuza veren Arap, Türk, Kürt aşiretlerinin liderlerini de görüyorum. Çanakkele Savaşı'ndakileri de Birinci Meclisi de Adnan Menderes'in şahadete yürüyen ayak seslerini de bu grupta görüyorum. Biz bütün bunlara miras olarak sahip çıkmak durumundayız."

TERÖR BELASINDAN TAMAMEN KURTULACAKTIR

Davutoğlu, Türkiye'nin büyük hedeflerine gözlerini dikerek adımlarını attıklarını, birileri hakaret, iftirayla uğraşırken, kendilerinin işlerine baktığını vurgulayarak, milletvekillerine ve partililere arkalarına, kulaklarına fısıldadan dedikodulara değil sadece işlerine, önlerine bakmalarını, işlerine yoğunlaşmalarını tavsiye etti. Davutoğlu, tek işlerinin ve tek aşklarının, millete hizmet etmek ve hesap günü alınlarının akıyla çıkabilmek olduğunu dile getirdi.

Türkiye'yi yarınlara hazırlamak adına gereken her türlü reformu, projeyi, atılımı gerçekleştirdiklerine, neredeyse her hafta bir başka alanda, her biri reform niteliğinde yeni eylem planları açıkladıklarına işaret eden Davutoğlu, açıkladıkları planları en kısa zamanda hayata geçirdiklerini, yurdun farklı yerinde, her biri iktidarın iftihar tablosunu yansıtan onlarca açılış yaptıklarını söyledi.

Davutoğlu, bir yanda geleceğe yatırım yaparken diğer yandan güncel sorunları ihmal etmediklerini belirterek, "Bir yandan Türkiye'ye yakışır bir anayasa hazırlamak için çalışmalarımızı bütün hızıyla devam ettirirken, diğer yandan bölgesel gelişmeleri takip ediyor, terörle mücadelenin gerektirdiği her türlü tedbiri alıyor, kapsamlı operasyonları hayata geçiriyoruz. Bölücü terör örgütünün yuvalandığı yerleşim yerlerimizi, bir bir emniyet ve huzura kavuşturuyoruz. Kimsenin şüphesi olmasın, Türkiye terör belasından tamamen kurtuluncaya kadar yürüttüğümüz bu mücadele kesintisiz şekilde devam edecektir. İnşallah sürdürdüğümüz bu kararlı mücadele neticesinde kısa sürede Türkiye, terör belasında tamamen kurtulacaktır. Bu mücadele sırasında şehit olan asker, polis, korucularımıza Allah'tan rahmet, yaralılara şifa diliyorum." diye konuştu.

Almanya'daki kadınların, şehitler için yürüttükleri kampanyada, şehitler vakfına verilmek üzere topladıkları 12 bin avroyu getirdiklerini bildiren Davutoğlu, bu kampanyanın, gurbetteki kadınların dava sadakatinin bir yansıması olduğuna işaret etti.

İŞ BİRLİĞİ İÇİNDE HAREKET EDİYORLAR

Türkiye'yi 40 yıla yakın terör belasıyla uğraştıranların, şehirlere çukur kazanların, sivillere saldıranların tek bir amacının, ülkeyi kendi içine kapatarak, enerjisini boşa harcatmak olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bu taşeron örgütler, Türkiye'nin şiddet sarmalına girerek, enerjisini kaybetmesini, bölgenin yeniden yapılanma sürecine müdahil olmamasını arzuluyor. Bir taraftan PKK ve onun uzantıları, diğer taraftan DAEŞ terör örgütü ülkemize yönelik eş zamanlı saldırılar gerçekleştiriyor. İki terör örgütü birbirine karşı mücadele ediyor. DAEŞ konusunda Türkiye'ye yönelik iftiraları dile getirenler de bu oyunun bir parçasıdır. PYD, DAEŞ ve katil Esad rejimi, açık bir iş birliği içinde hareket ediyorlar. Çukur kazanlar, şehirlerimizi harabeye çevirenler, sivil vatandaşlarımıza saldıranlar ile Kilis'e atılan bombaların sahipleri aynı odaklardır. Onlar birer piyondur, arkalarında bu piyonları oynatanlar aynı çevrelerdir. Bu terör baronlarının hepsi, sahibi ne derse onu yerine getirmektedir. Günlerdir Kilis'e atılan bombalar, onbinlerce Suriyeli mazluma ev sahipliği yapan bu örnek şehrimize yönelik saldırılar, kirli bir planın parçasıdır. "

Davutoğlu, Türkiye'nin Suriyeli mazlumlara sahip çıkmasının birilerini rahatsız ettiğini ve Kilis'in hedef alındığını söyledi. Dün olduğu gibi bugün ve yarın da Türkiye'ye yönelik saldırı gerçekleştirenlere anında cevap verileceğini ve gereğinin yapılacağını belirten Davutoğlu, birilerinin hazırladığı kirli tezgahların içine düşmeyeceklerini vurguladı.

Kilis'in Suriyelileri bağrına bastığını, çok büyük fedakarlıklar yaptığını anlatan Davutoğlu, hükümet olarak bütün imkanlarıyla Kilis'in yanında olacaklarının altını çizdi.

Kilis'in Suriye ile olan 11 kilometrelik sınırına, 18 Ocak'tan bu yana DAEŞ mevzilerinin bulunduğu yerlerden 46 roket atıldığını, bu saldırılarda 10'u Türk vatandaşı olmak üzere, 17 kişinin hayatını kaybettiğini, 61 kişinin ise yaralandığını anımsatan Davutoğlu, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi.

Bakanlar Kurulu'nda alınacak tedbirlerin bir kere daha görüşüldüğünü, bunun öncesinde de güvenlik zirvesinde konunun ele alındığını aktaran Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bundan sonra atılacak adımları 4 başlıkta tekrar gözden geçirdik. Öncelikle, ilave askeri tedbirler alınacak ve sınır hattındaki askeri varlığımız, tahkimatımız artırılacaktır. Çok açık bir şekilde Genelkurmay Başkanımızın da katıldığı güvenlik zirvesinde, Kilis'in ve ülke sınırlarının korunması için bütün askeri tedbirlerin alınması konusunda gerekli talimatlar verildi, hazırlıklar yapıldı. İlave İHA'larla sınırın gözetlenmesini ve Kilis'e dönük saldırıların önceden haber alınarak önlenmesini sağlayacağız. İkinci başlığımız ekonomik desteklerden oluşuyor. Saldırılar nedeniyle zarara uğrayan esnafımızı destekleyeceğiz. Zararların giderilmesini, kayıpların tazmin edilmesini sağlayacağız. Başbakanlıkça ilk etapta 5 milyon, ikinci etapta da ilave 5 milyon olmak üzere, zarar görenlere derhal ödeme yapılacak. Kilis'te kamu yararına çalışanların istihdam süreleri 9 aya çıkarılacak ve valiliğin istediği oranda ilave istihdama imkan tanınacak. Esnafımızın, iş dünyamızın kredi sıkıntılarının giderilmesi için de çalışmaları başlatmış bulunuyoruz."

Başta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olmak üzere, ilgili kurumların sosyal destek programlarıyla Kilisli vatandaşların yanında olacağını anlatan Davutoğlu, sağlık alanında da ilave tedbirler aldıklarını, kısa bir zaman içinde Kilis'e ilave sağlık personeli ve zırhlı ambulans gönderileceğini söyledi.

TÜRKİYE'NİN İHTİYAÇLARI ÖNEMLİ

Bir yandan vatandaşların mağduriyetlerini giderirken, bir yandan terörle gerekli mücadeleyi en etkili şekilde yaptılarını ifade eden Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bu terör ve terör destekçileri hakettikleri cevabı alacak ve mutlak bir yenilgiye uğrayacaklardır, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Maalesef uluslararası toplum bu konuda imtihanını doğru bir şekilde veremiyor ve terör konusunda hala ikircikli bir tutum benimseniyor. Avrupa'nın başkentlerinde vahşi terör örgütlerinin çadırları açılabiliyor, paçavraları asılabiliyor. Terör örgütünün eli kanlı katilleriyle röportaj yapılabiliyor. Kimse kusura bakmasın bunun adı gazetecilik değil, terör teşvikçiliğidir." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin terörden çektiği acıya saygı duymadan, eline kanlı katillere söz söyleme imkanı veren bu faaliyetin adının "gazetecilik" olamayacağının altını çizen Davutoğlu, buna saygı duymalarını, hoş görüyle karşılamalarını kimsenin bekleyemeyeceğini kaydetti.

Davutoğlu, Paris ve Brüksel saldırısından sonra, Türkiye'de herhangi birinin, DAEŞ üzerinden bir faaliyet yapmasını, gazetecilik faaliyeti olarak saymadıklarını, PKK'nın bu saldırıları sonrasında da PKK'ya dönük yürütülen faaliyetlerin gazetecilik faaliyeti içine alınamayacağını vurguladı.

Türkiye'nin bütün ihtiyaçlarının, kendileri için çok önemli olduğunu, hiçbirini asla ihmal etmediklerini dile getiren Davutoğlu, çalışan, üreten, hedefleri olan bir hükümetin iş başında olduğunu söyledi.

BİZİ YAVAŞLATMALARINA İZİN VERMEYECEĞİZ

Terör saldırılarına, Türkiye'nin yanı başında cereyan eden sıcak çatışmalara rağmen ülkeyi daha iyi bir geleceğe taşıma azmiyle çalışan bir iktidarın olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Birileri bizi yolumuzdan alıkoymak için öyle tezgahlar kuruyor ki hepiniz görüyorsunuz. Türkiye'yi sığ, negatif gündemlere hapsetmeye çalışıyorlar. Ellerine mikrofon alıp her kürsüye çıktıklarında kendilerinin bile inanmadığı karamsar tablolarla milletimize umutsuzluk pompalamaya çalışıyorlar. Bunu başaramadıklarında ise sırf gündemi boğmak için hakaret, iftira ve yalana başvuruyorlar. Biz bunlara takılarak yolumuzdan geri kalmayacağız. Bizi yavaşlatmalarına asla izin vermeyeceğiz." dedi.

Hükümetin, icraatlarına, faaliyetlerine durmaksızın devam edeceğini belirten Davutoğlu, geçen hafta, Strazburg ziyareti nedeniyle grup toplantısını yapamadıklarını anımsatarak, iki haftalık faaliyetlerini anlattı.

AK Parti'nin 13 Nisan'da düzenlediği "Gençlik ve Belediye" temalı 5. Yerel Yönetimler Sempozyumu'na katıldığını, 14 Nisan'da BM'den sonra dünyadaki en büyük uluslararası örgüt olan İslam İşbirliği Teşkilatı 13. Zirvesine, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde ev sahipliği yaptıklarını, 15 Nisan'da Kocaeli'nde Gençlik Çalıştayı gerçekleştirdiklerini aktaran Davutoğlu, daha sonra Düzce'ye giderek, 591 milyon lira değerindeki 81 yeni tesis ve yatırımı hizmete açtıklarını bildirdi.

Gençlerin büyük bir heyecanla beklediği "Çeyiz Hesabı" uygulamasını 18 Nisan'da başlattıklarını anımsatan Ahmet Davutoğlu, birikim yapmakta zorlanan gençlerin, evlilik öncesi ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlamak ve yuva kurmalarını teşvik etmek amacıyla başlatılan uygulamanın hayırlı olmasını temenni etti.

BİZ MİLLETİN HİSSİYATIYLA KONUŞURUZ

Şehit ve gazi yakınlarının istihdamına yönelik kura töreni gerçekleştirdiklerini, Meclis'te kabul edilen yasayla bu istihdam imkanlarının kapsamını biraz daha büyüttüklerini, şehitlerin 45 yaş üzeri hak sahibi yakınlarının da bu imkandan yararlanmasının önünü açtıklarını hatırlatan Davutoğlu, "Biz, şehitlerimizin hakkını asla ödeyemeyiz. Bizim çabamız asla ödenemeyecek bir vefa borcuna, küçük bir karşılık sunabilmek içindir. Şehitlerimizin çocukları, eşleri, geride bıraktıkları, gazilerimiz ve aileleri ömürlerinin sonuna kadar millete ve AK Parti kadrolarına emanettir." diye konuştu.

Şehit ve gazilere minnet borçlarını asla unutmayacaklarını, onların aziz hatıralarına en ufak bir halel gelmesine izin vermeyeceklerini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, atananlara, yeni işlerinde hayırlı kazançlar, bereketli ömürler diledi.

Çeşitli temalarda bulunmak ve Avrupa Konseyine hitap etmek üzere 19 Nisanda Strazburg'a ziyarette bulunduğunu, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri ile görüşmesinin olduğunu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Genel Kuruluna katıldığını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Burada, bazılarının farkında değilmiş gibi davrandığı bir hususun altını özellikle çizmek istiyorum; O gün Strazburg'ta bir ilk yaşadık, 78 milyon adına gurur duyduğumuz bir ilk. Türkçe'nin Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin çalışma dilleri arasına girmesinden sonra Avrupa'nın bütün renklerinin temsil edildiği platformda Türkçe hitap eden ilk Türk Başbakanı olmanın gururunu yaşadım, sizler adına gururunu yaşadım. O tablo bir kez daha gösterdi ki bizim milletimiz, Avrupa milletlerinin bir parçasıdır, bizim dilimiz, Avrupa dillerinin en asli dilleri arasında yer alan aziz bir dildir.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde yaptığımız konuşmada, Avrupa ülkelerine, 'kendileriyle yüzleşme' çağrısında bulunduk. Avrupa Birliği'nin en büyük sorununun ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi olduğunu bir kez daha vurguladık. Ayrıca Avrupalı ülkelere, 'terör örgütlerinin iyisi ve kötüsünün olmadığını, PKK ve PYD'nin de tıpkı DEAŞ gibi cani ve vahşi birer terör örgütü olduğunu hatırlattık. Bazı Avrupalı ülkelerin, PKK-PYD terör örgütüne destek vermesinin büyük bir iki yüzlülük olduğunu söyledik. Bu platformda, ülkemizin perspektifini, milletimizin hissiyatını Avrupalı parlamenterlere aktardık. Biz, her yerde bu ülkenin diliyle, duygularıyla, bu milletin hissiyatıyla konuşuruz."

Davutoğlu, 64. Hükümet'in, kültürel alana dair ilk eylem planı olan "Kültürel Kalkınma Eylem Planı"nı, 21 Nisan'da açıkladıklarını anımsatarak, "Bir toplum için kültür, nefes aldığımız hava kadar büyük öneme sahiptir." ifadesini kullandı.

Eylem Planı'nın, 8 başlık altında ve toplam 32 eylemden oluştuğunu belirten Başbakan Davutoğlu, şu bilgileri verdi:

"Bu eylem planı kapsamında, başkent Ankara'da ve tarihi kadim başkentimiz İstanbul'da, ulusal simge olacak büyüklükte ve içerikte kültür merkezleri kuracağız. 2016 yılında inşallah 18 yeni müze açacağız. Rami Kışlası'nı restore edeceğiz ve 10 milyon kitap kapasitesiyle, Türkiye'nin en büyük kütüphanesi haline getireceğiz. Kitaplara olan aşkımızı biliyorsunuz. İnşallah çocuklarımızın sadece laptop mekanikliği içinde değil, kitap kokusuyla yetişmesini sağlayacağız. Buradan bütün gençlerimize, çocuklarımıza kitap kokusunu unutmamalarını tavsiye ediyorum. Kitap kokusu duymadan büyüyen bir nesil, nasipsiz bir nesildir. Onun için 30 büyükşehire 1 milyon kitabın bulunduğu yeni kütüphaneler yapacağız. Bu kütüphaneler donuk, geleni içine çekmeyen kütüphaneler olmayacak. İçinde ilmin, irfanın, hikmetin olduğu ve bazen de okul derslerinin yapıldığı kütüphaneler ve müzeler olacak. Belli saatlerde açılıp kapanmayacak, 24 saat açık tutacağız."

Tiyatro sahnesi olmayan illere tiyatro sahnesi kazandırılacağını anlatan Başbakan Davutoğlu, gençleri sanat faaliyetlerine teşvik etmek için hayata geçirilecek olan GENÇDES programına 50 milyon lira kaynak aktarılacağını kaydetti.

Davutoğlu, "Sanatçıya vefa olarak adlandırdığımız çalışma ile belli dönemlerde SGK primlerini yatıramayan sanatçılarımızın borçlarının yapılandırılmasını kolaylaştıracağız ve ödeme kolaylığı getiriyoruz. Mayıs ayı içerisinde Telif Hakları Yasası'nı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nu TBMM'ye sunacağız." diye konuştu.

SAYIN KILIÇDAROĞLU, KÖPRÜNÜN HER ADIMINDA NE HİSSEDECEK?

Başbakan Davutoğlu, 14 yıllık AK Parti döneminin gurur veren dev eserlerinden, büyük yatırımlarından bir tanesine daha geçen hafta imza attıklarını ve dev yatırımlarla şehirleri birbirine bağlamaya devam ettiklerini ifade ederek, 21 Nisan'da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde, uzunluk bakımından dünyanın 4. büyük asma köprüsü olan Osman Gazi Köprüsü'nün son tabliyesinin yerleştirildiğini bildirdi.

İstanbul'dan yola çıkan bir kişinin, İzmir'e 3 saatte ulaşabileceğini kaydeden Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bütün bunları, hani tarihten nasipsizler var ya Cumhuriyeti anlatırken, Osmanlı'yı unutanlar ya da bugünü idrak edemeyenler var ya onların aksine biz Selçuklu'yu, Osmanlı'yı, Cumhuriyeti birbirinin ayrılmaz devamı olarak köprülerle, otoyollarla birleştireceğiz, tarih bilincimizi, bu ülkenin her karışına nakış nakış işleyeceğiz." dedi.

Geçmişte Yalova'da araç kuyrukları yaşandığını, körfezin 1,5 saatte dolaşıldığını anımsatan Davutoğlu, bugün ise 6 dakikada Osman Gazi Köprüsü'nün geçilerek, yola devam edileceğini ifade etti.

Başbakan Davutoğlu,  şunları söyledi:

"Şimdi merak ediyorum, bizim bu hizmetlerimizi anlamayanlar, 7 ilimizi birbirine bağlayan bu hizmetlerimizi anlamayanlar, acaba şimdi bu hizmetlere karşı çıkanlar, 'Bu hükümet, ülkeyi yönetemiyor' iddiasında bulunan Sayın Kılıçdaroğlu, yarın bu köprü açıldığında Yalova'ya geldiğinde 1,5 saat dolaşıp, öyle mi gelecek, köprüden mi geçecek? Daha önemlisi acaba o anda ne hissedecek? Köprünün her adımında ne hissedecek? Ama tabi onun vakti bol, muhalefet dışında bir işi olmadığı için vakti bol. Belki de inadına dolaşmayı tercih edebilir, vaktini öyle geçirebilir. Ama bizim milletimizin vakti yok."

İŞİMİZE BAKACAĞIZ, GECE GÜNDÜZ ÇALIŞACAĞIZ

Muhammed İkbal'in "Türk'ün işi çok" sözlerini anımsatan Davutoğlu, "Bizim işimiz çok. Köprüyü 6 dakikada geçecek işimize bakacağız. Öyle 1,5 saat dolaşmak yok. İstanbul'dan İzmir'e, Osmanlı başkentinden Cumhuriyetin istiklal şehrine, 3 saatte varacağız, işimize bakacağız." diye konuştu.

Dünkü Bakanlar Kurulu toplantısının, gece saat 01.00'e kadar sürdüğünü aktaran Başbakan Davutoğlu, "02.30, 03.00 civarında Çankaya Köşkü'nden ayrılırken, yine hatırlattım arkadaşlara: Bizim işimiz çok arkadaşlar. Geriye dönecek vaktimiz yok. Fısıltılara, dedikodulara ayıracak saniyemiz yok. Bizim işimiz çok. Bizim gözümüze, elimize, yüreğimize bakan mazlum milletlere dönük olarak vazifemiz çok. Vakit kaybedecek değil bir günümüz, bir saatimiz, bir dakikamız, bir saniyemiz daha yok. Kim ki bizim dava arkadaşlarımız arasında bir saniyesini dahi dedikoduyla kaybederse, bizim aramızda yeri yok. İşimize bakacağız, gece gündüz çalışacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Osman Gazi Köprüsü'nün yapımında emeği geçen ve katkıda bulunanlar ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'a ve önceki bakanlar Lütfi Elvan ile Feridun Bilgin'e teşekkür eden Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bunun tarihi önemi var, İstanbul'u, İzmir'i birleştirmek. Bunun çağdaş önemi var, vakit kazandırmak. Ama bunun bir başka önemi var ki hizmette süreklilik." dedi.

Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan devraldıkları hiçbir projenin yarı yolda kalmayacağını vurguladı. 14 yıllık iktidar bütünlüğü içinde hizmetin hiç aksamadan devam edeceğini belirten Davutoğlu, "Üç Ulaştırma Bakanımızın da emeği var ama işte aksama yok, rekabet yok, dedikodu yok, vakit kaybı yok." diye konuştu.

Davutoğlu, izleyicilerin "Recep Tayyip Erdoğan" sloganı atması üzerine, "Sayın Cumhurbaşkanımız biraz önce Azerbaycan'dan Hırvatistan'a geçti, Allah yolunu açık etsin. Dikkat edin 15 gün içinde ne o durdu ne biz durduk. Birlikte daha nice yollar kat edeceğiz." ifadesini kullandı.

Geçen hafta Düzce'den sonra bir toplu açılışı da Antalya'da gerçekleştirdiklerini belirten Davutoğlu, 841 milyon liralık 41 yatırımı hizmete açtıklarını anımsattı. Başbakan Davutoğlu, Antalya'da dünyanın en önemli fuar etkinliklerinden birisi kabul edilen Dünya Botanik Sergisi EXPO 2016 Antalya'nın açılışını Cumhurbaşkanı Erdoğan ve TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın katılımlarıyla gerçekleştirdiklerini dile getirdi.

KÜLTÜR TURİZM BAŞKENTİ ÜZERİNDEN DÜNYAYA YAYILACAK

Davutoğlu, bu önemli organizasyonun ardından 22 Nisan'da, aşk ve muhabbetin şehri Konya'ya geçtiklerini bildirdi.

İslam İşbirliği Teşkilatı Kültür ve Turizm Bakanları Komitesinin, 2016 yılı için Konya'yı İslam Dünyası Turizm Başkenti ilan ettiğini belirten Davutoğlu, "Konya'nın bir evladı olarak, bu benim için elbete büyük anlam taşıyor. Güzel Konyamızın İslam Dünyası Turizm Başkenti olarak bu yıl gerçekleştireceği nitelikli faaliyetlerin Müslüman toplumların kaynaşması için bir vesile olmasını umuyorum. İnşallah bu etkinlikler, Müslümanlar arasına sokulmaya çalışılan ihtilafların önüne geçilmesine ve önyargıların giderilmesine çok önemli katkı sağlayacak. HZ. Mevlana'nın kardeşlik mesajı, safha safha bu kültür turizm başkenti üzerinden dünyaya yayılacak." ifadesini kullandı.

Başbakan Davutoğlu, 23 Nisan'da her yıl olduğu gibi Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı çeşitli etkinliklerle kutladıklarını anımsattı.

Mecliste bir araya geldiklerini, çeşitli illerden gelen çocuklarla 23 Nisan coşkusunu yaşadıklarını vurgulayan Davutoğlu, geçen pazar günü Çankaya Köşkü'nün kapılarını, engelli çocuklar, şehit ve gazi çocukları ile Suriyeli çocukların da aralarında bulunduğu çocuklara açtıklarını söyledi. 

ÇOCUKLARA VERDİĞİMİZ ÖZGÜVEN DOLAYISIYLA MUTLU OLDUM

Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Kimisi Diyarbakır'da, kimisi Edirne'de İstiklal Marşı okuyan, kimisi Diyarbakır'da al bayrağı göndere çeken, kimisi Eskişehir'de bunu bağrına basan o çocukların arasına kimse fitne sokamaz. Birileri o çocukları büyüdükleri zaman karşı saflarda, birbirinin canına kasteden şekilde görmek istiyor. Biz ise o çocukları okullarda yan yana, camide omuz omuza, - inşallah bu Meclise gelecekler - Mecliste omuz omuza görmek istiyoruz.

14 yıl içinde iki çocuk yüzü hatırlarım. Bu çocuklara verdiğimiz özgüven dolayısıyla mutlu oldum. Birisi 2011'de Beyşehir'de tam mitinge çıkacağım, Beyşehirli bir hemşerimiz 9-10 yaşındaki oğlunu getirdi. Dedi ki 'Sizi merak ediyor, görmek istedi.' Çocuk da heyecanla elime sarıldı, döndüm başını okşadım. 'Evladım, çabuk büyü bize adam lazım' dedim. Ne dedi biliyor musunuz? 'Aradığınız adam benim Sayın Bakanım' dedi. O zaman bakandım. Böyle çocuklar lazım bize."

Başbakan Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde çocukları ağırladığını ve "Herkes birer soru sorabilir." dediğini aktararak, "Bir tanesi dedi ki 'Sayın Başbakanım, Başbakan olmak için en çok hangi derse çalışayım' dedi. Böyle çocuklar olan bir millet çöker mi Allah aşkına. Şimdiden kafayı koymuş, Başbakan olacak." diye konuştu.

Ahmet Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Başka bir tanesi; Anıtkabir'de çıkarken kucaklaştık. 'Büyüyünce ne olacaksın?' dedim. 'Abim de var sizi çok seviyor' dedi. 'Abine selam söyle, ne olacak abin?' dedim. 'O Başbakan olacak' dedi. 'Peki sen ne olacaksın?' 'Ben de Cumhurbaşkanı olacağım' dedi. Çocuklarımızın artık hedefleri küçük değil, hedefleri krizlerle uğraşmak değil, hedefleri büyük. Küçük hedefi olanlar küçük işlerle uğraşıyor. Sayın Kılıçdaroğlu'na sorsanız, Başbakan olma ümidi yok ama çocuğa sorsak Başbakan olma iddiası var. CHP'liler arasında bir anket yapılsa ve samimiyetle sorulsa, 'Sayın Kılıçdaroğlu'nun bir gün Başbakan olacağına inanıyor musunuz?' diye, anketten ne çıkar arkadaşlar? Ona oy veren seçmen inanmıyorsa millet nasıl inanacak? O çocuğun babasının, annesinin kime oy verdiğini bilmiyorum. O çocuklara bakarken annesinin, babasının düşüncesine, siyasetine, ideolojisine, mezhebine, kimliğine bakmayız biz. O çocukların hepsi meleklerdir, biz o meleklere sahibiz. Çocuk bizim iktidarımızda öyle bir özgüvene sahip olmuş ki 'Ben Başbakan olacağım' diyor. Ben de dedim 'Buyur, ne zaman hazır olursan koltuk hazır, ben bırakır sana devrederim'. Allah bu çocukların yüzündeki tebessümü hiç eksik etmesin. Bizim tek hedefimiz bu."

Başbakan Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Birliği Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans'ı Türkiye'de misafir ettiklerini vurguladı.

Misafirleriyle, Suriyeli mültecilerle ilgili önemli misyon üstlenen Gaziantep'te bir araya geldiklerini ve Nizip'teki kampları ziyaret ettiklerini anımsatan Davutoğlu, Türkiye'nin 3 milyona yakın mülteciyi ağırlayarak, dünyanın en çok sayıda mülteci kabul eden ülkesi konumunda olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, 1 Kasım'dan bu yana, dış politikadaki en önemli gelişmelerden birinin, AB ile yaşandığını, 29 Kasım'dan bu yana 3 kez Türkiye-AB Zirvesi gerçekleştiğini hatırlattı. Davutoğlu, Avrupalı yöneticiler pek çok kez Türkiye'yi ziyaret ettiğini, Almanya Başkanı Angela Merkel'in dört ayda dört kez Türkiye'ye geldiğini belirterek, "29 Kasım ve 18 Mart'ta aldığımız kararlarla ilgili çok önemli mesafeler aldık. O mutabakatı yaptığımızda 'Kriz çıkacak, hükümetin başı dara girecek' diye sevinenler, el ovuşturanlar oldu. 'Binlerce, onbinlerce mülteci Türkiye'ye geri gelecek' diye el ovuşturanlar çıktı." diye konuştu.

AB ile varılan mutabakatta birinci hedefin, "Aylan bebeklerin cansız bedenlerinin bir daha Ege sahillerine vurmaması" olduğunu belirten Davutoğlu, bu konuda önemli sonuçlar alındığını, kasım ayında 6 bin 882 olan Ege'deki günlük illegal kaçak göçmen sayısının kademeli şekilde indirdiklerini söyledi.

Davutoğlu, "Önce 3 bine, mart ayında 870'e, benim şahsen önce Sayın Tusk ve Merkel'e, sora diğer liderlere ifade ettiğim mekanizmanın devreye girmesiyle 4 Nisan'dan beri günlük ortalama 130 civarına düştü. Bazı günler ise, 10 Nisan gibi, hiçbir illegal geçiş olmadı. Bazı günler 10-20 ile sınırlı kaldı. Bir aydır, bu anlaşma devreye girdikten sonra hiç batan mülteci botlarından ya da kıyıya vuran çocuk bedenlerinden bahseden var mı? Yok. Elhamdülillah bizim birinci hedefimiz bu." ifadelerini kullandı.

Birinci hedefin, illegal göçü legal mülteci hareketine dönüştürmek olduğuna işaret eden Davutoğlu, Avrupa'nın sorumluluklarını ellerinden almadıklarını, aksine "İllegal göç yerine legal olarak siz bunları kabul edin" dediklerini ve bu konuda da önemli mesafeler katettiklerini söyledi. Suriyeli olarak 4 Nisan'dan beri 2 mülteci aldıklarını, 105 mülteciyi de Avrupa'ya gönderdiklerini ifade eden Davutoğlu, "Bire bir işleyecek bir şey, şimdi neredeyse bire 100 işliyor. Bunların belli bir dengesi sağlanacak. Suriyeli olmayanlar ise zaten Geri Kabul Anlaşması ile almak yükümlülüğünde olduğumuz, ki onların da sayıları çok yüksek değil, Suriyeli olmayan mültecilerle ilgili de gerekli adımlar atıldı." dedi.

GAZİANTEP'E 187 MİLYON AVRO AKTARILDI

Davutoğlu, 29 Kasım'da alınan kararlardan birinin mültecilerle ilgili külfet paylaşımı olduğuna dikkati çekerek, AB'nin, Türkiye'deki Suriyeli mültecilere harcanmak üzere önce 3 milyar avro, 18 Mart'ta yeni plan götürdüklerinde ilave 3 milyar avro olmak üzere 3 yıllığına 6 milyar avro destek verme kararı aldığını, bunun üzerinde de çok spekülasyon yapıldığını ifade etti.

Avrupa'da "Bunu Türkiye'ye niye veriyorsunuz? Bu Müslümanlar Avrupa'ya gelmesin, Türkiye baksın" diyen kötü ruhlu tipler ve Merkel'in üzerine olağanüstü baskı uygulamaya kalkışanlar bulunduğunu, kendilerinin de Merkel'in de direndiğini, Türkiye'de de para üzerinden spekülasyon yaparak 'Türkiye para dileniyormuş' gibi tavır sergilemeye çalışan bir muhalefet olduğunu anlattı. Davutoğlu, ancak bütün mekanizmaların devreye girmesiyle AB'nin taahhüt ettiği fonları harekete geçirmek üzere ilk adımları attığını söyledi. 

Gaziantep'e 187 milyon avroluk kaynak aktarıldığını, temmuz sonuna kadar da 1 milyar avroluk yardımın Türkiye'deki Suriyelilere sağlanacağını kaydeden Davutoğlu, "Biz kimseden ne para dileniriz ne minnet, himmet bekleriz. Biz kendi imkanlarımızla Suriyeli kardeşlerimize baktık, bundan sonra da bakarız." ifadelerini kullandı.

GÜMRÜK BİRLİĞİ REVİZE EDİLİYOR

Alınan bir diğer kararın AB'ye üyelik sürecinin hızlanması çerçevesinde 30. faslın açılması olduğunu belirten Davutoğlu, "Haziran ayında da inşallah 30. faslı açıyoruz. Adım adım bu işleri takip ederek netice alıyoruz. Pazartesi günü Türkiye ve AB yetkilileri, bakanları, komiserleri arasında da Gümrük Birliği'nin modern şartlara uyumlaştırılması, güncellenmesi için ekonomik görüşmeler başladı. Bu da ilk defa oluyor. En üst düzeyde Gümrük Birliği yeniden revize ediliyor."

Geri Kabul Anlaşması'nın uygulanmasıyla vize muafiyet anlaşmasının da haziran ayında devreye gireceğini anlatan Davutoğlu, bunun için "Hayal, olmaz. 72 şartı 3-4 ayda nasıl tamamlarız" diyenler çıktığını ama kendilerinin bu sözlere bakmadığını, 72 şartı hayata geçirecek Hükümete ve Meclis Grubu'na güvendiğini vurguladı.

Davutoğlu, milletvekillerine, "Gece gündüz çalıştınız. Çelme takmak isteyenlere, bunu yavaşlatmak isteyen muhalefete rağmen bu 72 şart büyük ölçüde sağlandı. Geri kalan siyasi etik gibi, inşallah onlar da önümüzdeki günlerde yasalaşacak. Vize muafiyeti çerçevesinde gerekli yasal ve idari düzenlemelerin büyük kısmını gerçekleştirdik. Meclis'te gece gündüz demeden yoğun mesai harcadık ve özverili çalışmanızla çok şükür belirlediğimiz takvim içinde gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmiş olacağız." diye konuştu.

TÜRKİYE VERDİĞİ HER SÖZÜ YERİNE GETİRMİŞTİR

AB tarafından, Avrupa Komisyonunun mayıs ayı içindeki raporu sonrasında gerekli adımların atılmasını beklediklerini kaydeden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Vize muafiyeti Türkiye için hayati bir konudur. Bunu Sayın Merkel'e de Sayın Tusk'a da söyledim. Bu bizim Türkiye halkına taahhüdümüzdür ve mutlaka gerçekleşecektir. Biz vize muafiyetini AB-Türkiye mutabakatının ayrılmaz, asli bir unsuru olarak görüyoruz. Gaziantep'te gerçekleştirdiğimiz basın toplantısında da ifade ettim, vize muafiyeti ile geri kabul anlaşması arasında doğrudan bir ilişki mevcuttur. Dolayısıyla geri kabul anlaşması, ancak vize muafiyetiyle birlikte uygulanabilir. Biz üzerimize düşeni yapacağız, AB'nin de üzerine düşeni yaparak vize muafiyetiyle ilgili herhangi bir siyasi gerekçe ileri sürmeksizin hukuki süreci tamamlamasını bekliyoruz. Böyle bir durum olmaması diye bir ihtimali düşünmek bile istemiyorum. Ama zaten böyle bir durumda geri kabul anlaşması da devreye girmeyecek demektir. Biz sözlerimizi yerine getirdik, onlar da getirecekler. Terazinin iki kefesine konan şeyden biri terazinin kefesi dışına alınırsa, diğeri de dışarıda kalır. Onun için bu konudaki kararlılığımız da kesindir. Kimseyi aldatmadık ama kimse tarafından da aldatılmaya asla gelmeyiz. Burada önemli olan herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi. Ben çok samimi bir şekilde şunu ifade etmek isterim; Türkiye verdiği her sözü yerine getirmiştir. Türkiye üstlendiği sorumlulukların gereğini yapmıştır. AB'nin de bu çerçevede gerekli adımları atacağına dair inancımı, güvencimi bir kez daha ifade etmek isterim. Gördüğünüz gibi Türkiye ve AB olarak birlikte çok önemli bir krizin içinden omuz omuza çıkma çabası yanında ilişkilerimizi de yeni bir stratejik zemine oturtmuş durumdayız."

Davutoğlu, dün Bakanlar Kurulunda karara bağladıkları bir müjdeyi de paylaşarak, "Taşeron olarak çalışan vatandaşlarımızın kamuya alımıyla ilgili yasa tasarısında son düzenlemeleri yapıyoruz. Maliye Bakanı'mız dün bu konuda kapsamlı, çok iyi, titiz bir çalışmayı bize sundu. Tasarıyla 720 bin çalışanın kamuya geçiş esaslarını belirledik." diye konuştu.

ORTAYA ÇIKAN GÖRÜNTÜLER, SPORUMUZA ZARAR VERMİŞTİR

Hafta sonu bazı futbol maçlarında yaşanan olayların herkesi üzdüğünü ve spora gönül veren kesimleri derinden yaraladığını dile getiren Davutoğlu, "Bize, milletimize yakışmayan bu hareketler özellikle sporun ruhuna da yakışmıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Ortaya çıkan görüntülerin futbola ve spora zarar verdiğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Centilmenliğin hakim olması gereken spor müsabakalarında bir daha böyle görüntülerin yaşanmamasını temenni ediyorum. Bu konuda alınması gereken tüm tedbirleri almaya devam edeceğiz. Bir daha öyle görüntülerin yaşanmaması için mevcut önlemleri gözden geçireceğiz ve ne gerekiyorsa yapacağız. Sporun ruhunu anlamamış, sporla uzaktan yakından alakası olmayan fanatiklerin, bir dayanışma ve şenlik havasında geçmesi gereken müsabakaları kirletmesine müsaade etmeyeceğiz.

Yaşanan çirkin olaylar kadar gerek medyada gerekse sosyal medyada bazı odakların, bu olayları fırsat bilerek ayrıştırıcı bir dili, nefret dilini hemen kullanmaya başladığını dile getiren Davutoğlu, bir takımın tüm taraftarlarını tahkir edecek, bir şehrin tamamına hakaret içeren içeriklerin maksatlı şekilde tedavüle sokulduğunu söyledi.

Bu tavrın sporla, sportmenlikle bağdaşmadığını ve önlemek adına ne gerekiyorsa yapılacağını belirten Davutoğlu, "Biz sahalarda sportmence mücadele edilmesini ve sporun toplumsal barışa ve kardeşliğimize katkı sağlamasını istiyoruz. İnsanlarımızın büyük acılar yaşadığı şu zamanda spor rekabetinin, toplumsal hayatımızda yaralar açmasına izin veremeyiz. Ben spor taraftarının sağduyulu hareket edeceğine ve bu şiddeti tribünlere bir daha sokmayacağına inanıyorum." ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, Süper Lig'e çıkan Adanaspor'u da tebrik etti.

TÜRKİYE, BİR BAŞARI HİKAYESİNİN ADIDIR

 Türkiye'nin 2015'te yanı başındaki kaos ve istikrarsızlığa, içeride maruz kaldığı teröre rağmen oldukça başarılı bir ekonomik iyileşme sağladığını belirten Davutoğlu, son gelen verilerle birlikte Türkiye ekonomisinin teröre ve bölgesel tehditlere rağmen nasıl sağlam olduğunun tescillendiğini kaydetti. 

Başbakan Davutoğlu, mart ayı ihracatının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,22 arttığını, ihracatın ithalatı karşılama oranının ise geçen yılın mart ayında yüzde 66,2 iken bu yılın aynı ayında yüzde 72 olarak gerçekleştiğini, inşaat sektöründe büyümenin "tam gaz" devam ettiğini, ocak ve şubatta konut satışlarının önceki yıla göre yüzde 6 arttığını kaydetti.

TÜFE'nin mart ayında bir önceki aya göre yüzde 0,04 düştüğüne işaret eden Davutoğlu, dolar kurunda genel anlamda bir düşüş devam ederken ülkeye döviz girdisinin de arttığını söyledi.

 Borsanın tüm bu verilerle birlikte yükseliş eğilimini sürdürdüğünü, yeni yatırımların hız kesmeden devam ettiğini anlatan Davutoğlu, "Türkiye ekonomisi bizi 'bahar' ile tehdit edenlere inat bahar havasını yaşıyor.' dedi.

Davutoğlu, Gezi Parkı odaklı olaylarından beri ekonomiyi hedef alanların, Türkiye'nin büyümesini hazmedemeyenlerin paralel ve terör kartını devreye soktuğunu ifade ederek, bu son ekonomik verilerle birlikte bu çevrelerin oyunlarının tutmadığını görüp kahrolduğunu belirtti.

Türkiye'ye yönelik tüm karalama kampanyalarına, ekonomiye yönelik tüm dezenformasyonlara rağmen ulusal yatırımcıların Türkiye'ye ilgisinin devam ettiğine, güveninin arttığına dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bunu her fırsatta görüyoruz. Türkiye, bir başarı hikayesinin adıdır. 14 yılda bu ülkede yapılamaz denilenler yapıldı, hayal olanlar gerçek oldu. Bir yandan terörle, siyasi dizayn projeleriyle uğraşırken bir yandan da millete hizmet yolunda hiçbir boşluk bırakmadan dört koldan çalışıyoruz. AB'den EXPO'ya, İslam İşbirliği Konferansı'na bütün uluslararası platformlarda Türkiye'yi temsil ettik. Düzce'den Antalya'ya, Osman Gazi Köprüsü'ne büyük açılışlar, büyük yatırımlar yaptık. Kültür Eylem Planı'ndan Kilisli vatandaşlarımızın mağduriyetlerini gidermeye, her alanda boşlukları doldurmaya, vatandaşlarımızın derdine çare olmaya devam ettik. 3 ay gibi kısa bir süre içinde milletimize verdiğimiz her sözü yerine getirdik. İftiharla söylüyorum, kendi adıma değil, benimle birlikte Bakanlar Kurulundaki arkadaşlarım, bütün bunları Meclis'ten geçiren aziz grubumuz sizler, her an teşkilatımızı ayakta tutan il başkanlarımız, belediye başkanlarımız adına, bize oy veren 24 milyon vatandaşımız adına söylüyorum, bu bir başarı öyküsüdür. Bu AK Parti Grubunun, AK Parti Hükümetinin, AK Parti kadrolarının başarı hikayesidir. Bu, Türkiye'nin başarı hikayesidir. Allah'ın izniyle ülkemize karabasan gibi çöken tüm bu suni belalardan kurtulup ülkemizin şahlanışına hep beraber şahit olacağız. 2023 ve 2071 hedeflerimize emin adımlarla yürümeye devam edeceğiz. Yeter ki bir olalım, yeter ki kendimize güvenelim. Birlik ve berberlik ruhunun her şeyden daha önemli olduğunu bir kez daha huzurunuzda zikretmek isterim."

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR