Üst Header Banner Reklam
Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı‘nda Konuştu
Diyelim 10 sene öncesinde, bir evrak çıkaracaksınız, mahkemenin bodrum katına giriyorsunuz, orada kollarında siyah bir eldiven olan görevliye yalvar yakar. İçeri giriyor, tozlarını ayıklayarak defterleri karıştırıyor karıştırıyor, yarım gün, istediğiniz evrakı ya buluyor ya da bulamıyor.
25.01.2017 17:53:07
Bu haber 796 kez okundu
Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı‘nda Konuştu

 Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı‘nda Konuştu

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, Genel Merkez'de 115. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı‘nda konuştu.

AK Parti Siyaset Akademisini 28 ilde birincilikle bitirenlere sertifikalarını vereceklerini ifade eden Yıldırım, bu yıl 5 bin kişinin akademiyi başarıyla tamamladığını belirtti.

Yıldırım, akademide, 2008'den bugüne kadar 50 bin kişinin eğitim gördüğünü, kendisini geleceğe hazırladığını, AK Parti siyasetinin başarısının altında yatan önemli sebeplerden birinin de geleceğin siyasetçilerini yetiştiren bir okula sahip olmak olduğunu aktardı.

Akademi çalışmalarına katkı veren herkese teşekkür eden Yıldırım, "Türkiye'nin geleceğini inşa etmek için çıktığımız bu yolda 'ben de varım' diyen bütün kardeşlerimizi tebrik ediyorum,onları gönülden kutluyorum." diye konuştu.

HİZMETLERİ ÜCRETSİZ DEVLET VERECEK

Başbakan Yıldırım, dün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 23 ili ilgilendiren çok önemli, hayati bir adım attıklarını anımsatarak, bunun bir günde atılan tek bir adım olmadığını, projenin hazırlanması için önemli bir mutfak çalışması yapıldığını dile getirdi.

Proje için 28 Kasım-11 Ocak arasında bölgedeki yatırımcılarla görüşüldüğünü, onların taleplerinin dinlendiğini vurgulayan Yıldırım, şunları söyledi:

"Ortaya çıkan sonuç gayet memnuniyet verici. 23 il için yatırım yapmak üzere müracaat edenlerin sayısı bin 200'ü aşmış durumda. Toplam yatırım miktarı da 20 milyar doları bulmuş vaziyette. Bu yatırımlar gerçekleşirse doğrudan 112 bin 400 vatandaşımız, gencimiz iş, aş sahibi olacak. Bunu etrafıyla düşündüğümüz zaman, dolaylı katkıları da ele aldığımızda bu sayı 500 bini geçmiş olacak. Sadece bu rakamlar, ön talep sırasında yapılan müracaatlardır. Program resmen dün başladı. Bu kapsamda yatırım yapan herkese fizibilite yapacağı yatırımla ilgili fizibilite hazırlama ve danışmanlık yapma gibi hizmetleri bedelsiz, ücretsiz devlet verecek. Daha doğrusu onlar her türlü fizibilite ve danışmanlık hizmetini piyasadan alacaklar, maliyetini biz karşılayacağız. Yatırımın kayda değer olup olmadığının anlaşılması için böyle bir çalışmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Kullanılan kaynağın her kuruşunun nereye gittiğini, israf edilmediğini bilmek istiyoruz."

Yıldırım, ayrıca yatırım için arazi temininden başlayarak, arsa üzerine bina yapılması dahil destek vermeye devam edeceklerini, 10 milyona kadar olan sabit yatırım bedelini karşılayacaklarını ifade etti.

ÇAĞRI MERKEZLERİ BAZI İLLERİMİZDE EN BÜYÜK İŞVEREN KONUMUNA GELDİ

Fabrika kurulduktan sonra işin bitmediğini, üretim tesislerini büyütmek, yenilemek, işini geliştirmek isteyenlere de bu bölgede yine destek verileceğini anlatan Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

"Fabrika kurulduktan sonra iş, içini donatmaya geldi. Alet, makine ne lazımsa, hangi işi yapacaksa onunla ilgili makine teçhizatı alımında da destek veriyoruz. Bu destek tabii faizsiz kredi şeklinde. İki yılı ödemesiz olacak, 4-6 yıl arasında ödeme değişecek. Burada önemli bir şey var. Eğer içerideki makineleri, tezgahları yurt içinden alırsa kredi süresi daha uzun, ödeme süresi de daha fazla. Böylece sadede Güneydoğu ve Doğu Anadolu'nun teşviki değil aynı zamanda oradaki fabrikalar için üretim yapan Orta Anadolu, Ege Marmara ve Akdeniz'deki üretim tesislerinin de bir anlamda bu teşviklerden yararlanmasını bu sistemle sağlamış oluyoruz. Bu desteklerin ardından sıra işletme desteğine. İşletme desteği de yine 4 yıl süreyle, bir yılı ödemesiz. İşletme süresinde, işletme kredisi olarak yatırımcılara temin edilmiş olacak. Bunlar üretim ve imalatla ilgili konular."

Yıldırım, ayrıca hizmet sektörüyle ilgili yatırım yapmak isteyenler için de benzer desteklerin olduğunu vurgulayarak, bu sektörde iki alanda destek sağlayacaklarına dikkati çekti.

Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Teşvik kapsamındaki illerde çağrı merkezi kurmak isteyenlere destek vereceğiz. İkincisi de, veri merkezi kurmak istiyorlarsa onlara da destek vereceğiz. Bu iki sektör çok önemli, gittikçe dünyada çok pazarı var, Türkiye'de yaygınlaşmaya başladı. Bakanlığım sırasında başlatmıştık, Anadolu illerinde çağrı merkezleri kurulmasını. Bugün 80 bin civarında bu sektörde çalışan gencimiz var. Genç kızlarımız, genç erkek kardeşlerimiz bu sektörde çalışıyorlar. Çünkü bu güzel bir sektör. Sermayesi de fazla yok, küçük bir yatırımla birçok insana kolayca iş bulabiliyorsunuz. Vatandaşın derdiyle dertleniyorsunuz, firmaların verdiği hizmetler nedir bunların tanıtımı olabiliyor. Bunlar, aktif, pasif şekilde sınıflandırılıyor. Bu çağrı merkezleri bazı illerimizde şu anda en büyük işveren konumuna geldi. O yüzden bu sektörü de desteklemeye devam edeceğiz."

Başbakan Binali Yıldırım, "Su, şeker, un her şey hazır, sıra helvayı kavurmaya geldi. Helvayı da yatırımcılar kavuracak. Çiftçimiz, esnafımız, yatırımcımız güvenle ticaretini büyütme imkanı elde edecek." dedi.

Son yıllarda internetin yaygın kullanılmasıyla elektronik ortamda daha fazla bilgi üretildiğini, bu durumun veri merkezi kurulmasını gündeme getirdiğini belirtti.

Eskiden verilerin kağıtlarda, fabrika büyüklüğünde arşiv ve depolarda korunduğunu dile getiren Yıldırım, evrakların bulunup çıkarılmasının büyük bir zahmet gerektirdiğini bildirdi.

Günümüzde bilginin, elektronik ortamda, parmak büyüklüğündeki hafıza kartlarında muhafaza edilebildiğine dikkati çeken Yıldırım, bu bilgilerin, gelecek yıllara emniyetle bırakılabilmesinin, istendiği zaman sorgulanarak çıkarılabilmesinin çok daha kolay hale geldiğini vurguladı.

Yıldırım, şöyle devam etti:

"Diyelim 10 sene öncesinde, bir evrak çıkaracaksınız, mahkemenin bodrum katına giriyorsunuz, orada kollarında siyah bir eldiven olan görevliye yalvar yakar. İçeri giriyor, tozlarını ayıklayarak defterleri karıştırıyor karıştırıyor, yarım gün, istediğiniz evrakı ya buluyor ya da bulamıyor. Ama burada öyle değil, burada elektronik ortamda bütün bilgileri, hangi yıla ait olursa olsun çıkarabiliyorsunuz.

Cumhuriyetin kurulduğu ilk günden beri anayasa değişikliğiyle ilgili konularda kim ne söylemiş, hepsini internete giriyorsunuz, arama motorlarından tıkır tıkır bakıyorsunuz. Dolayısıyla insanlar farklı şeyler söyleyebilir ama tarih yalan söylemez. Tarih neyse odur. Tarihi çarpıtamazsınız, farklılaştıramazsınız, gün gelir gerçekler çıkar. İşte teker teker geçmiş dönemlerimizin doğru bildiğimiz yanlışlarını öğrenme fırsatı buluyoruz. Bu da teknolojinin bize getirdiği çok önemli bir imkan."

Yatırımcılara, gençlere verilecek destekleri yürürlüğe koyduklarını belirten Yıldırım, desteklerin memlekete, millete ve bölgeye hayırlı olmasını diledi.

YATIRIMCI DA ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYACAK

Destekler konusunda her şeyi devletin vermediğine dikkat çeken Yıldırım, "Her şeyi devlet verirse o sosyal destek olur, sosyal yardım olur. Öz kaynak yüzde 30, kredi yüzde 70. 100 liralık işin 30'unu kendiniz vereceksiniz, 70'ini de biz vereceğiz. Dolayısıyla yatırımcı da elini taşın altına koyacak." dedi.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin yıllardır terörden çektiğini, vatandaşların bölgeden göç etmek zorunda kaldığını hatırlatan Yıldırım, teröristlerin, vatandaşların işine, aşına, canına ve malına kastettiklerine işaret etti.

Yıldırım, terörle mücadelede önemli mesafeler alındığını, hem kırsalda hem de şehirde devletin iradesinin hakim olduğunu belirterek, "Yapmamız gereken, sağlanan güvenlik ortamında tekrar orada yaşamı daha da canlandırmak. Yapılacak yatırımlarla birlikte vatandaşlarımız artık geleceklerini burada inşa edecekler, başka bir bilinmeze göç etme ihtiyacı duymacaklar." ifadesini kullandı.

HELVAYI DA YATIRIMCILAR KAVURACAK

Bölgeye yollar, hastaneler ve havaalanları yaptıklarına değinen Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:

"Onlar zaten var, dolayısıyla her şey mevcut. Huzur da güven de var. Su, şeker, un her şey hazır, sıra helvayı kavurmaya geldi. Helvayı da yatırımcılar kavuracak. Çiftçimiz, esnafımız, yatırımcımız güvenle ticaretini büyütme imkanı elde edecek. Böylece adım adım huzur, refah ve kalkınma sağlanmış olacak. Bazıları diyebilir ki 'Niye Doğu ve Güneydoğu'ya bunları yapıyorsunuz da başka yerlere yapmıyorsunuz?' Aslında Doğu ve Güneydoğu'ya yapılan her kuruşluk yatırım aslında batıya yapılmış yatırım demektir. Amacımız, 780 bin kilometrekare vatan toprağının her karışındaki kalkınmışlık, zenginlik oranı aynı olsun, refah aynı olsun, doğudan batıya bir göç olmasın. Eğer buraların yatırımını yapmazsak buradan insanlarımız İstanbul'a, Ankara'ya, başka illere gelecek ve daha büyük sıkıntı yaşayacaklar."

Yıldırım, insanların doğduğu yerde doyacağı altyapıyı, imkanları sağlamanın boyunlarının borcu olduğunu belirtti.

Ülke insanının yüzünü güldürecek, Türkiye'yi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaştıracak önemli kararlar aldıklarını vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Hükümetimiz iş başına geldiğinden bu tarafa, ekonomi, adalet, kalkınma, teknoloji, geliştirme Ar-Ge faaliyetleriyle ilgili birçok kanun çıkardı, reform yaptı. Bütün bunları 15 Temmuz darbe girişimine rağmen yaptık. Şöyle dönün bir bakın haziran ayından bu tarafa çıkardığımız kanunlar, hayata geçirdiğimiz reformlar cumhuriyet tarihinde hakikaten kalıcı sonuçları olacak düzenlemelerdir."

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "Irak ile konuştuk, Başika, Musul konusu başta olmak üzere PKK ile mücadele ve Sincar'daki oldu bittilerin nasıl ele alınacağını hep beraber değerlendirdik. Bütün bunları yapınca Türkiye'nin bölgedeki etkinliği de arttı. Bir yıl önce Suriye meselesinde Türkiye'yi hesaba katmayanlar, şu anda Türkiye'nin dediği neyse ona göre amel ediyorlar. İşte bu, ülkemizin gücüdür. Bu, ülkemizin, milletimizin gücünden, Cumhurbaşkanımızın dirayetinden geliyor." dedi.

"Dostlukları arttıracağız, düşmanlıkları azaltacağız" dediklerini anımsatarak, Türkiye'nin bölge ülkelerinin teminatı olduğunu, Türkiye ayakta kalamazsa bölgenin de yok olacağını ifade etti.

Rusya ile ilişkilerin düzeltildiğini, İsrail ile olan sorunun bir noktaya bağlandığını ve Suriye'de ateşkesin sağlanması için Rusya ve İran ile bir inisiyatif alındığını belirten Yıldırım, Irak'a yaptığı ziyarete de değinerek, "Irak ile konuştuk, Başika, Musul konusu başta olmak üzere PKK ile mücadele ve Sincar'daki oldu bittilerin nasıl ele alınacağını hep beraber değerlendirdik. Bütün bunları yapınca Türkiye'nin bölgedeki etkinliği de arttı. Bir yıl önce Suriye meselesinde Türkiye'yi hesaba katmayanlar, şu anda Türkiye'nin dediği neyse ona göre amel ediyorlar. İşte bu, ülkemizin gücüdür. Bu, ülkemizin, milletimizin gücünden, Cumhurbaşkanımızın dirayetinden geliyor." değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'de çözümün siyasette olacağı konusunda tam bir mutabakat sağlandığını anlatan Yıldırım, 8 Şubat'ta Cenevre'de yapılacak görüşmelerde siyasi çözümün konuşulmaya başlanacağını ifade etti.

Yıldırım, Suriye'de barışın sağlanmasının terör örgütlerinin temizlenmesi açısından önemli olduğunu, Türkiye'nin bir yandan da Fırat Kalkanı Harekatı ile DEAŞ'a, YPG'ye karşı amansız bir mücadele verdiğini belirtti.

BÜLBÜLÜ ALTIN KAFESE KOYMUŞLAR İLLE DE VATANIM, VATANIM' DEMİŞ

Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında TSK'nın Özgür Suriye Ordusu'na destek verdiğini anımsatan Yıldırım, şunları söyledi:

"Bölgeden terörün temizlenmesi, kardeş Suriye halkının can ve mal güvenliğinin, huzura, esenliğe kavuşması ve yıllardır memleketlerini terketmek zorunda kalan insanların, Suriyelilerin tekrar ülkelerine dönmesi öncelikli hedefimizdir. Tabii biz onları zor zamanlarda misafir edeceğiz, ekmeğimizi paylaşacağız, gerekli yardımları vereceğiz ancak ülkelerinde huzur, barış, emniyet sağlandıktan sonra şüphesiz onlar da memleketlerine dönecektir. Ne demişler, 'Bülbülü altın kafese koymuşlar, ille de vatanım, vatanım' demiş."

"Niye ben Sudan'da yaşayayım, Afrika'da yaşayayım Londra varken" diye düşünülmemesi gerektiğini ifade eden Yıldırım, "Hakikaten oraya düştüğünüz zaman kendi memleketiniz, tüm yoksunluğuna rağmen, tüm çaresizliğine rağmen bir süre sonra burnunuzda tüter ve bir an önce dönmek istersiniz. Bunu tecrübe etmiş bir kardeşiniz olarak konuşuyorum. Onun için bu memleketin, bu ülkenin, bu vatanın kıymetini bilmeyenlere gereken cevabı anladıkları dilden de vermeye devam edeceğiz." diye konuştu.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Anayasa değişikliği konusunda TBMM'nin kararını verdiğini, çalışmaların başarıyla tamamlandığını belirten Yıldırım, AK Parti felsefesine, değerlerine yakışır bir dayanışma ruhunun Mecliste gösterildiğini kaydetti.

Yıldırım, "Bütün milletvekili arkadaşlarımın göstermiş olduğu birlik, beraberlik ve dayanışma ruhu için huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Gönüldaş olmanın, kardeş olmanın, yoldaş olmanın gururunu bir kez daha yaşadık." dedi.

Tarihi bir görev yaptıklarını dile getiren Yıldırım, "Egemenlik kayıtsız şartız, milletindir" düsturuna yürekten inandıklarını söyledi.

Yıldırım, AK Parti'nin ayrılıkçı, bölücü, vesayetçi fitne odaklarına karşı milletin kararlılığını temsil ettiğini, millet gücünün üstünde güç tanımadığı için Türkiye'nin en güçlü siyasi hareketi olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin çok uzun zamandır vesayet anayasalarının yol açtığı sorunları çözmeye çalıştığını ifade eden Yıldırım, 1982 Anayasası'nın 18 kez değiştirildiğini, 19'uncu değişikliğin de Meclisten geçirildiğini aktardı.

Başbakan Binali Yıldırım, "Şu anda yapılan, 2007 referandumunda yapılan değişikliğin gereğini yerine getirmek, eksik kalan kısmını tamamlamaktır. İş bundan ibarettir. Gürültü, patırtı, efendim 'Rejim değişiyor, Türkiye elden gidiyor', onlar kendileri gidiyor. Feryadı, figanları Türkiye için değil, kendi ikbal meseleleri için. Türkiye'nin bir yere gittiği yok. Türkiye emin adımlarla muasır medeniyetler seviyesine ilerliyor. Telaşları kendi gelecekleri, kendi ikballeri. Sizin ikbaliniz için Türkiye'nin önünü tıkamaya hiç kimsenin hakkı yok." dedi.

Yıldırım, mevcut anayasanın Türkiye'nin bugünkü isteğini karşılayamadığına, demokrasinin gereğini yerine getiremediğine değinerek, şunları söyledi:

"Bu anayasa değişikliğinin karşısında olanlara milletimin huzurunda söyleyeceğim birkaç söz var. Yıl 2007. AK Parti iktidar, 363 milletvekili var. Bu anayasanın değişmesine karşı aslanlar gibi mücadele eden ana muhalefet partisi 'sen 363 milletvekiliyle cumhurbaşkanı seçemezsin' dedi. Aslında onun dediği arkadaki vesayet odaklarının dediğidir. Ana muhalefet partisi o gün kendi fikrini değil arkadaki güçlerin dayatmasına geldi... Vesayetçilerin sözcülüğünü yaptı. Demokrasinin değil vesayetin sözcülüğünü yaptı ve o gün cumhurbaşkanı seçimini engellediler, engellemeye çalıştılar. Nasıl engellediler? 367 icadıyla. Neymiş, 367, 3'te 2 vekil sayısı olmazsa Meclis toplanamaz, cumhurbaşkanı seçilemezmiş. O zaman Atatürk'ün seçimi de yanlış. Onların kafasına göre düşünüyorsak Atatürk, İnönü, Celal Bayar, diğerleri, hepsinin seçimi sakat. Yani hukuken sakat öyle mi? O sonuç çıkıyor. Bakın o sayıya erişen bir şey yok."

"Aslında bizim yaptığımız iş orada yarım kalan işi tamamlamak, bu değişikliğin o gün yapılması gerekiyordu, o günün şartlarında yapılamadı." ifadelerini kullanan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

"Şu anda yapılan, 2007 referandumunda yapılan değişikliğin gereğini yerine getirmek, eksik kalan kısmını tamamlamaktır. İş bundan ibarettir. Gürültü, patırtı, efendim 'Rejim değişiyor, Türkiye elden gidiyor', onlar kendileri gidiyor. Feryadı, figanları Türkiye için değil, kendi ikbal meseleleri için. Türkiye'nin bir yere gittiği yok. Türkiye emin adımlarla muasır medeniyetler seviyesine ilerliyor. Telaşları kendi gelecekleri, kendi ikballeri. Sizin ikbaliniz için Türkiye'nin önünü tıkamaya hiç kimsenin hakkı yok. Rejim değişiyor... Kaç sefer söyledik kardeşim, 93 yıl önce Cumhuriyet ilan edildi, 1923'te rejim tartışması sone erdi, nokta. Bırakın bunu, kimi kandırıyorsunuz? Millet kararını verdi, padişahlık gitti, Cumhuriyet geldi. Cumhuriyetin nimetlerinden de herkes istifade ediyor. Çalışan, çabalayan gayret ediyor, sınıf farkı yok, aile mensubiyeti yok, millet kimi beğeniyorsa onu seçiyor. İster bir köylüyü seçiyor, ister bir şehirliyi seçiyor. Yeter ki vatanına, milletine hizmet etsin."

Cumhuriyette, demokraside herkese fırsat bulunduğunu belirterek, çalışan, çabalayanların ülkenin her kademesinde sorumluluk alabileceğine dikkati çeken Başbakan Yıldırım, bu konuda hiçbir kısıtlama olmadığını kaydetti.

YETKİYİ MİLLET VERİYOR, HESABI DA MİLLET SORUYOR

Vatandaşın, cumhurbaşkanını doğrudan seçince vesayet anayasasındaki hükümlerle mevcut durumun uyumsuz hale geldiğini anlatan Başbakan Yıldırım, "İki şık var, ya cumhurbaşkanlığı seçimini tekrar vatandaş seçmeyecek eski vesayet günlerine döneceğiz ya da vatandaşın seçtiği cumhurbaşkanının ihtiyacı olan bütün yetkileri vereceğiz. Büyük bir kısmı verilmiş zaten, 82 Anayasası'yla verilmiş." diye konuştu.

1982 Anayasası'nın oluşum sürecini okuduğunu belirten Yıldırım, şu görüşlerini aktardı:

"Orhan Aldıkaçtı diyor ki 'Ben başkanlık sistemi istiyorum. Çok ısrar ettim ama kabul ettiremedim, parlamenter sistem dediler sıra cumhurbaşkanlığı yetkilerine gelince başkanlık sistemini yaz hocam dediler, ortaya garabet bir sistem çıktı. Ne parlamenter sistem ne başkanlık sistemi.' Niye? Evren cumhurbaşkanı olacak. Ona gelince sıra parlamenter sistemi unuttu, başkanlık sisteminin bütün yetkilerini yazdı ama diğer taraftan parlamenter sistemin unsurları da var. Sürekli sürtüşme, sürekli zaman kaybı. İşte şimdi yapılan bu değişiklik işi düzeltiyor. Yetkiyi millet veriyor, hesabı da millet soruyor, vesayetçiler de havasını alıyor."

NİHAYET SONUNA GELDİK

Başbakan Yıldırım, 3 Kasım seçimlerinde partisinin tek başına iktidar olduğunu, 363 milletvekili ile Ankara'ya geldiklerini, hükümet kurduklarını aktararak, "Hemen 'Hoş geldiniz' diye kafaları uzattılar 'yeni ortağınız.' Siz neredeydiniz? Seçim meydanlarında biz sizi görmedik. Ne iş? 'Burası Ankara' dediler. O zaman anladık ki Ankara'da vesayet sahipleri var. 15 yıldır bu vesayet sahipleriyle mücadele ediyoruz, nihayet sonuna geldik, inşallah bu son olur." dedi.

Yıldırım, tek vesayet sahibi tanıdığını, onun da Türk milleti olduğunu, onun dışında hiçbir vesayet sahibini tanımadığını belirterek, "Vesayetin tek sahibi millettir." ifadesini kullandı.

Başbakan Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

"1923'ten bu güne 65 hükümet kurulmuş, 93 yıl, 65, böldüğün zaman ortalama 1,5 yıl bile değil. Düşünün bir yıldan biraz fazla 13 ay, 14 ay, 15 aylık hükümetlerle ne yapabilirsiniz? Ben ne yapacağınızı söyleyeyim, tebrikleri kabul edersiniz. İki, üç ay, dört ay o sürer, ondan sonra kurumlardan brifing alırsınız, iki, üç ay da o sürer. Ondan sonra da valizinizi toplarsınız. Hizmet nerede? Hizmet bir başka bahara... Ne zaman AK Parti'ye kadar, millet beklesin ki hizmet alsın."

Amerika Birleşik Devletleri'nin 228 senede 45 başkan değiştirdiğini anımsatan Yıldırım, "Durmadan seçim, yazık değil mi milletin parasına, vaktine? Diyoruz ki 5 senede gelsin, seçimini yapsın, Meclis'e bir tane sandık kurulacak. Milletvekilleri de cumhurbaşkanı da aynı anda seçilecek. Milletten desteği alacak, yoluna devam edecek. Efendim diyorlar 'yeni sistemde güven oyu yok.' Kardeşim güvenoyunu millet veriyor. Milletin güvenoyu verdiğini, vekillerin güvenoyu vermesi diye bir şey olur mu? Asıl varken vekiline iş düşer mi? Vekile de güvenoyunu millet veriyor. Seçtiği cumhurbaşkanına da hükümetine de güvenoyunu kendisi veriyor. İş bu kadar net ve basit. Bunun çarpıtılacak hiçbir tarafı yok.?" değerlendirmesinde bulundu.

 AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "Vatandaş değişimi zorluyor, vatandaş değişim istiyor. Direnen biz olamayız. Bizim aksine değişimi zorlamamız lazım. Bu anayasa değişikliği, muhtemelen nisan ayının ilk yarısında, 20'sine kadar uygun bir tarihte yapılacak. Zannediyorum bu hafta içerisinde de kesin tarih açıklanmış olur. Bu tabii Yüksek Seçim Kurulunun vereceği bir karar." dedi.

Değişimi ıskalamaları halinde kendilerinin de tarihin çöplüğüne atılacaklarını belirterek, "Vatandaş değişimi zorluyor, vatandaş değişim istiyor. Direnen biz olamayız. Bizim aksine değişimi zorlamamız lazım. Bu anayasa değişikliği, muhtemelen nisan ayının ilk yarısında, 20'sine kadar uygun bir tarihte yapılacak. Zannediyorum bu hafta içerisinde de kesin tarih açıklanmış olur. Bu tabii Yüksek Seçim Kurulunun vereceği bir karar." ifadesini kullandı.

YSK'nın vereceği karara ilişkin tarih söylemelerinin doğru olmayacağını vurgulayan Başbakan  Yıldırım, değişikliğin cumhurbaşkanının onayına sunulduğunu anımsatarak, "Cumhurbaşkanı imzalayacak, Resmi Gazete'de, veya imzalamayacak, iki şık da var ama biz imzalayacağını ümit ediyoruz. Geri gönderirse, bu sefer daha çok vakit kaybedeceğiz." diye konuştu.

Değişikliğin Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından, 60 günü takip eden ilk pazar günü halk oylaması yapılacağının kanunda belirtildiğini anlatan Yıldırım, "60 günden önce olmuyor, 67 günden sonra da olmuyor diye söyleyebiliriz. Buna göre hesabı yapın, ben bu kadarını söylemiş olayım, gerisini millet bilir." dedi. 

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İSTİKRARI KALICI HALE GETİRİYOR

Anayasa değişikliğinin getirilerini vatandaşlarla sahada paylaşacaklarını belirten Yıldırım, "Bu anayasa değişikliği sadece cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini getirmiyor, bu anayasa değişikliği istikrarı kalıcı hale getiriyor." ifadesini kullandı.

Başbakan Binali Yıldırım, mevcut sistemde seçimlerin ardından hükümet kurma konusunda prosedürlerin çok olması nedeniyle uzun süre kayıplarının olduğunu aktararak, "Zaman paradan kıymetli. Şimdi öyle değil, mazbatasını aldı mı ertesi gün hükümeti kurar, iş başına geçer." değerlendirmesini yaptı.

Yeni sistemin zaman kayıplarını önlediğini kaydeden Yıldırım, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'na şöyle seslendi:

"Kesintisiz 5 yıl olunca Hocam senin işine yarıyor. Barajlar, başladın, bitirdin. Sen hangi dönemin barajlarını bitiriyorsun şimdi? Rahmetli Demirel zamanından bile kalan vardır. Biz geldiğimizde projelerin ortalama bitme süresi 35 yıldı, bazı projelerin. DSİ'de 41 yıl, 4,5 yıla kadar indirdik. Böyle bir şey olur mu? Projeye başlıyorsunuz, bir seçim geliyor hala başlamamış, ikinci seçim hala başlamamış, üçüncü seçim hala başlamamış."

YAPMAYACAĞIMIZ HiÇBiR ŞEYİN SÖZÜNÜ VERMEDİK

Başbakan Yıldırım, bu tür durumlarda milletin güveninin ve umudunun kaybolduğunu, artık projelerin yapılmayacağına kanaat getirdiğini ifade ederek, "Bunu ilk olarak değiştiren iktidar AK Parti iktidarı olmuştur. Başladık bitirdik, söz verdik yerine getirdik. Yapmayacağımız hiçbir şeyin de sözünü vermedik, Allah'a şükürler olsun." diye konuştu.  

Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 19 bin kilometre bölünmüş yol, 26 havalimanı gibi büyük projelerin bir iktidar döneminde başlayıp bitirildiğini anlatan Yıldırım, Bakan Eroğlu'na dönerek, "Allah'a şükür şimdi 420 baraj, barajlar kralı." dedi.

Başbakan Yıldırım,  konuşmasına şöyle devam etti:

"Şimdi Trump 'Demiryolları, yollar, havaalanları yapacağım' diye en önemli, iddialı projelerini ortaya koydu, yani hazırız. Tecrübeye ihtiyaç varsa tecrübe burada. Şaka yok, Amerika'da hızlı tren yok, bizde var. Yani öyle Türkiye'yi kimse farklı gözle görmesin. Berlin Havalimanı açılışı altıncı kez erteleniyor ama dünyanın en büyük havalimanının ilk etabını inşallah 26 Şubat 2018'de açacağız." 

ANAYASA DEĞiŞiKLiĞiNi MiLLETiMiZE EN iYi ŞEKiLDE ANLATACAĞIZ

AK Parti'nin "Onlar konuşur, AK Parti yapar" şeklindeki sloganını anımsatan Başbakan Yıldırım, "AK Parti laf üstüne laf koyan parti değil, taş üstüne taş koyarak bugünlere gelen partidir, hizmet ederek, eserler üreterek, milletin gönlüne yollar yaparak bugünlere geldik. İnşallah aynı şekilde bu anayasa değişikliğini de milletimize en iyi şekilde anlatacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yıldırım, bu dönemde tüm parti teşkilatlarına çok iş düştüğünü vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:

"On milyonu aşan AK Parti ailesiyle Türkiye sokaklarında olacağız, vatandaşımızla kucaklaşacağız ve bu değişikliğin faydalarını, neler getirdiğini bir bir anlatacağız. Böylece Türkiye artık yeni sistemle beraber terörle mücadelede etkinliği daha da artacak. Türkiye zamanı daha etkin kullanacak, kararları daha hızlı alacak ve bugünün işini yarına bırakmayacak. Bürokrasi ayrı bir erk olarak yürütmenin karşısında dikilemeyecek. Yargı kendi işini yapacak, FETÖ, BTÖ gibi bölücü örgütler tekrar canlanma fırsatı bulamayacak çünkü milletin iradesi her şeyin üzerinde olacak ve o iradeyi temsil eden güçlü bir iktidar olacak. Türkiye'nin tamamını kucaklayan bir yönetim yapısı ile ülkemizin bölgede ve dünyada parmakla gösterilen bir ülke haline gelmesi mümkün hale gelecek."

MiLLETiN PARTiSi BiR KEZ DAHA MiLLETLE BULUŞUYOR

Ülke ve millet sevdalısı olduklarını, ülkeye hizmet için siyaset yaptıklarını vurgulayan Yıldırım, "Bizim davamız kişisel ikbal davası değildir, bizim davamız büyük Türkiye sevdasıdır." dedi. 

Gün boyunca gerçekleştirilecek toplantılarda özellikle anayasa değişikliğiyle ilgili sunum yapılacağını, soruların cevaplanacağını ve Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın eğitimle ilgili bir sunumu olacağını aktaran Başbakan Binali Yıldırım, "Milletin partisi bir kez daha milletle buluşuyor. İnşallah büyük Türkiye'yi inşa yolunda çok önemli bir aşamayı da böylece geçmiş olacağız. Allah bu yeni dönemi Türkiye için, milletimiz için hayırlı uğurlu eylesin. Milletin yolu ve bahtı açık olsun." sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR