Üst Header Banner Reklam
Haluk Koç Suruç Katliamını Değerlendirdi
“Saplantılara ve Retro hayallere dayalı Türkiye’nin bugünkü tutumu maalesef bugün ihtimama gösterilen bazı radikal grupların Türkiye’yi teröre bulaştırmasına neden olmuştur.”
21.07.2015 16:51:06
Bu haber 828 kez okundu
Haluk Koç Suruç Katliamını Değerlendirdi

 Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, Suruç katliamını MYK toplantısı sonrası değerlendirdi:

 HALUK KOÇ-VİDEO

“RÜZGAR EKEN FIRTINA BİÇER”

“ULUSAL YAS İLAN EDİLMELİ”

- “Ortada ağır bir görev ihmali olduğu açıktır. Bu ihmalin sorumluları mutlaka kovuşturulmalı ve cezalandırılmalı ”

- “Saplantılara ve Retro hayallere dayalı Türkiye’nin bugünkü tutumu maalesef bugün ihtimama gösterilen bazı radikal grupların Türkiye’yi teröre bulaştırmasına neden olmuştur.”

- “Yanlış dış politika tercihlerinden derhal vazgeçilmelidir. Kişisel tercihler, saplantılar ve hayallere dayalı tutum ve politikalar yerini ülke çıkarlarının öne alındığı akılcı, gerçekçi dünya ve bölge dengelerinin gözetileceği politikalara dönüştürmek gereklidir. ”

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Haluk Koç, Suruç saldırısı ve AKP hükümetinin dış politikasını değerlendirerek; “Rüzgar eken, fırtına biçer deyimini doğrulayan gelişmeler yaşıyoruz. Terörü lanetlemek adına mutlaka ulusal düzeyde yas ilan edilmelidir” dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu toplantısı sonrasında son siyasi gelişmeleri bir basın toplantısı ile değerlendiren KOÇ, Suruç katliam öncesi ihbar niteliği taşıyan haberlere dikkat çekerek şöyle konuştu

“Dün 32 genç fidanımızı vahşi bir suikast saldırısı, bir terör saldırısı sonucu Suruç’ta kaybettik. Ben ölenlere rahmet, yaralılara biran önce sağlıklarına kavuşmalarını diliyorum. Yakınlarını kaybedenlere de başsağlığı dileklerimizi iletmek istiyorum. Ağır bir insanlık suçu terör hepinizin bildiği gibi. Hangi amaçla yapılırsa yapılsın hiçbir meşru zemini olmayan, rengi, dini, dili, hiçbir şeyi makul bir karşılık olarak kabul edilmeyen bir maalesef yöntem.

Değerli arkadaşlarım, bir başka acı haberde, terörün bir başka acı yüzü de Adıyaman’da aynı gün ortaya çıktı. Bir uzman onbaşımız yine bir terör örgütünün saldırısı sonucu şehit verdik. Piyade onbaşımıza da yine Allah’tan rahmet diliyoruz. Yakınlarına ve milletimize de başsağlığı dileklerimizi iletmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bilmem ne cumhuriyetinin kralı öldü diye Türkiye’de yas ilan edilirken, 32 gencimizi menfur bir terör saldırısında kaybeden Türkiye’de bu kaybettiğimiz gençleri anmak ve terörü lanetlemek adına mutlaka ulusal düzeyde bir yas ilan edilmesinin de gereğini ifade etmek istiyorum ve bu kararı alacak olan hükümetinde gecikmeden bu kararını vermesi gerekiyor. Bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, son yaşanan terör saldırılarıyla ilgili biliyorsunuz birkaç haftadır basında değişik noktalarda çeşitli ihbar niteliği taşıyan haberler, duyumlar yer aldı. Bunlara sizlerde tanık oldunuz. Bir takım canlı bombaların, bir takım bomba yüklü araçların Türkiye’de dün yaşandığı gibi bir takım terör saldırılarına alet edileceği, kullanılacağı konusunda ciddi haberler yer aldı. Böylesi hassas koşullarda basında bile yer bulan olası terör girişimleri ve bunlarla ilgili bu iddialar istihbarat göreviyle ve güvenlik göreviyle ilgili sorumluların maalesef yeterli önlemleri almadığı sonucunu ortaya koymaktadır. Bu kapsamda görev ihmali ve suiistimali olan herkesin açığa alınması ve mutlaka kovuşturulması gerekmektedir. Ortada ağır bir görev ihmalinin olduğu açıktır. Bu ihmalin sorumluları mutlaka kovuşturulmalı ve cezalandırılmalıdır, açıklanmalıdır.

Değerli basın mensupları, Ortadoğu’da, özelliklede Suriye’de sürmekte olan çeşitli radikal grupların yarattığı iç savaş karşısında Türkiye’nin izlediği ülke ve bölge huzurunu sıkıntıya sokan dış politika tercihlerindeki yanlışları anımsayacaksınız sürekli ifade edegeldik. Gün geldi uyardık, gün geldi risklerini anlatmaya çalıştık, gün geldi alternatif öneriler sunduk bu konuyla ilgili ve bunları kamuoyuyla paylaştık. Mezhepsel temelde başlayan, daha sonra etnik boyutta kazanan bu çatışmalara Türkiye’nin barışçı, yol gösterici, yapıcı olmaktan uzak yaklaşımı bu süreci çok daha tehlikeli hale getirdiği de açıktır. Cumhuriyet Halk Partisinin tüm uyarılarına rağmen inatla aynı yanlış tercihlerin sürdürüldüğüne tanık olduk. Günümüz politik gerçeklerinin dışında saplantılara ve bir kelime kullanacağım kusura bakmayın. Saplantılara ve Retrohayallere dayalı Türkiye’nin bugünkü tutumu maalesef bugün ihtimam gösterilen bazı radikal grupların Türkiye’ye terörü bulaştırmasına neden olmuştur. Sınır güvenliğinin bir soru işareti koyarak bu kelimeyi söylüyorum. Sınır güvenliğinin bilinçli şekilde ortadan kaldırılması, bu gruplara sunulduğu belgelenen lojistik destek iddiaları bugün Türkiye topraklarını terörün hedefi haline getirmiştir. Türkiye kendi sınırlarının yanı başında radikal grupların cesaretlendirilip cirit attıkları yeni bir Peşaver coğrafyası oluşmasına seyirci kalmıştır, hatta tavırlarıyla bunu kolaylaştırmıştır.

Şimdi “rüzgar eken fırtına biçer” deyimini doğrulayan gelişmeler yaşıyoruz. IŞİD terörü Türkiye’ye ithal edilmiş gözükmektedir. Bir başka hususta asla gözden kaçırılmamalıdır. Suriye’de devlete karşı ayaklanan çeşitli iç grupların askeri liderleri komşu ülke olan yani biz Türkiye’de, Türkiye’nin topraklarında, Hatay’da, Reyhanlı’da strateji toplantısı yapabilmekteler. Bunu da basına açık olarak sergileyebilmekteler. Yani Türkiye Suriye’deki yönetime karşı savaşan gruplara ev sahipliği yapma gerçeğini tüm dünyaya açıkça sunabilmektedir. Gerekçesi ne olursa olsun komşu bir ülkenin hükümetini yıkmak amaçlı silahlı gruplara Türkiye topraklarında serbestçe çalışma olanağı verilmesini siyasi ve hukuki açıdan savunmak asla mümkün değildir. Şuanda Türkiye topraklarını insanlarını hedef alma noktasına gelen terör saldırılarına karşı ortak tavır alınmalıdır çağrısı var biliyorsunuz. Ancak bunun ilk koşulunu da hatırlatmak gerekiyor. Şuana kadar inatla sürdürülen yanlış dış politika tercihlerinden derhal vazgeçilmesi gereğidir.

Cumhuriyet Halk Partisinin bu konuda yaptığı öneriler, yapıcı girişimler mutlaka dikkate alınmak zorundadır. Bu temel sorunların geçici, tek pencereli bir hükümet yapısı ile çözülebilmesi ne yazık ki mümkün değildir. Kişisel tercihler, saplantılar ve hayallere dayalı tutum ve politikalar yerini ülkenin çıkarlarının öne alındığı, akılcı, gerçekçi, dünya ve bölge dengelerinin gözetileceği politikalara dönüştürmek gereklidir.

Değerli arkadaşlarım, umarım bu son musibetten çıkartılan dersler daha önce Cilvegözü, Gaziantep, Reyhanlı, Niğde olaylarında yaşananlara benzemez. Çıkartılan ciddi sonuçlar deminde vurguladığım gibi Türkiye’nin bu karmaşa içerisindeki dış politika tercihlerini gözden geçirmesine aracı olur ve gerçekçi, ülkenin çıkarlarının öne alındığı bir dış politikanın Türkiye’nin sahiplendiği bir sürece Türkiye’yi sokma umudunu dile getirmiş oluyorum.

Değerli basın mensupları, bildiğiniz gibi 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra ortaya çıkan parlamento aritmetiği bazı seçime muhalefet olarak giren siyasi partilerin farklı tavır almalarıyla AKP’nin içinde olabileceği bir koalisyon aritmetiğinin aranmasını gerekli kıldı. Baştan itibaren ifade edegeldiğimiz %60’la muhalefet olarak çıkılan seçim sonuçlarına göre daha farklı bir hükümet etme formülünün Cumhuriyet Halk Partisi tarafından ve Sayın Genel Başkanı tarafından da dile getirilmesinin muhataplarında karşılıklı yanıtı almadığını üzüntüyle gördük.”

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR