Üst Header Banner Reklam
 
HİÇBİR VATANDAŞIMIZ MAHZUN OLMASIN
Aziz milletimizin verdiği sorumluğun bir an evvel yerine getirilmesi gerekiyor. Bu bakımdan takvimle ilgili ince, titiz çalışma yapıldı. Bu çalışma çerçevesinde arkadaşlarımız diğer partilerin Meclis kısmıyla ilgili olarak Grup Başkanvekilleriyle değerlendirme yapılacaklar
2.11.2015 14:37:27
Bu haber 695 kez okundu
HİÇBİR VATANDAŞIMIZ MAHZUN OLMASIN

 ÖMER ÇELİK’TEN SEÇİM SONRASI AÇIKLAMA

HİÇBİR VATANDAŞIMIZ MAHZUN OLMASIN

Hiçbir vatandaşın mahzun olmaması gerektiğini söyleyen Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ''Bize oy vermeyen vatandaşlarımızın toplumsal taleplerine de bize oy veren vatandaşlarımız kadar duyarlı olacağız. Bir Türkiye partisi olduğumuzun farkındayız" dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Geçici seçim hükümetinin görevi sona eriyor. Hükümetin iş başı yapması, görevine başlaması milletimizin arzusudur. Bu sebeple de takvimin hızlı işlemesi gerekiyor. Aziz milletimizin verdiği sorumluğun bir an evvel yerine getirilmesi gerekiyor. Bu bakımdan takvimle ilgili ince, titiz çalışma yapıldı. Bu çalışma çerçevesinde arkadaşlarımız diğer partilerin Meclis kısmıyla ilgili olarak Grup Başkanvekilleriyle değerlendirme yapılacaklar" dedi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde, Genel Başkan ve Başbakan Davutoğlu başkanlığında düzenlenen AK Parti MYK toplantısı devam ederken, gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Parti Sözcüsü Çelik, 1 Kasım milletvekili seçimi sonuçlarının, 1 Kasım milletvekili seçimlerinden sonra ilk AK Parti MYK toplantısını yaptıklarını, toplantıda 1 Kasım’a giden süreç ve seçim sonuçlarının kapsamlı şekilde değerlendirildiğini ifade etti.

Seçimlerin yüksek katılımla ve sağlıklı bir şekilde yapıldığına işaret eden Çelik, şunları kaydetti:

"1 Kasım seçimlerine Türkiye’de yüksek katılımla gerçekleşen seçimlerden bir tanesi olması sebebiyle, demokrasimizin gücünü göstermesi, hem demokrasi ile toplumumuzun kurduğu sağlıklı ilişkinin bir göstergesi olarak görülmesi bakımından hem de dünyanın pekçok yerinde siyasal katılım oranları gelişmiş, demokrasilerde çok azken ya da ciddi demokratikleşme problemi yaşayan ülkeler varken, Türkiye’nin böyle yüksek katılımla sağlıklı seçimler yapması, Türkiye’nin en büyük kazanımlardan biri olarak görüyoruz.

Tabii en önemli hususlardan bir tanesi neredeyse birkaç saat içerisinde Türkiye’de seçim sonuçlarının belli olması ve bu seçim sonuçlarının ufak tefek itirazlar hariç genel kabul gören, genel onay alan şekilde hiçbir sıkıntıya mahal vermeyecek şekilde açıklanmış olmasıdır. Tabii ki itirazlar var. Resmi sonuçları yayınlanacak ama sonuçları itibarıyla hemen her parti bu sonuçlarının sağlıklı sonuçlar olduğunu, bu çerçevede teşekkül ettiğini kabul etmiş bulunuyor. Bu da yine demokrasimizin gücü, Türkiye’nin seçim yapabilen, seçimleri sağlıklı şekilde yapabilen ülke olması bakımından altını çizmesi bakımından önemlidir."

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu, seçimdeki başarısından dolayı dünyanın çeşitli ülkelerinden liderlerin aradığını belirten Çelik, "Bu arayışlarında, hem Türk demokrasinin gücünün altını çiziyorlar hem başarılı şekilde seçimlerin yapılmış olması hem de AK Parti’nin büyük galibiyetle seçimden çıkmış olmasını tebrik ediyorlar. Biz de bu sevincimizi paylaşan herkese teşekkür ediyoruz" diye konuştu.

"Kaybeden tek vatandaşımız bile yoktur"

Seçimin tabii kazananının AK Parti olduğunu, diğer partilerin kayba uğradığını dile getiren Çelik, şöyle devam etti:

"Fakat kaybeden partiler olmasına rağmen, altını çizerek söylüyoruz, kaybeden tek vatandaşımız bile yoktur. Türkiye bugün önünü gören huzurlu barış içinde bir güne uyanmıştır. Bütün vatandaşlarımız kazanmıştır. Bu milletimizin zaferidir. Açık bir şekilde ve net şekilde söylüyoruz, AK Parti her seçimde bir sayısal olarak aldığı oy kadar bunun arkasındaki meşruiyet gücüne dayanan partidir. O sebeple bize oy verenlere teşekkür ettiğimiz kadar sandık başına giden, oy versin vermesin bütün partilerin tabanındaki ve diğer vatandaşlarımızın hepsine de şükranlarımızı sunuyoruz, demokrasimize sahip çıktıkları için. Yine AK Parti’li olsun olmasın sandıklarda nöbet tutarak seçimin sağlıklı bir şekilde yapılması için seçimin barışçıl şekilde yapılması için, vatandaşlarımızın hür iradesinin yansıması için elinden gelen gayreti gösteren bütün partilerin, barışçı yaklaşım üreten, demokrasiye sahip çıkan, hukuk içinde hareket eden bütün partilerin mensuplarına da bu çalışmalarından ötürü teşekkür ediyoruz.

AK Parti’nin zaferi, hem demokrasi tarihimiz açısından hem de dünya siyasi tarihi açısından açık zaferdir. Genellikle iktidar partileri iktidarda zayıflarlar muhalefet partileri güçlenirler. Ancak, AK Parti dünya tarihinde istisnai şekilde iktidardayken gücünü koruyan, gücünü artıran parti olmuştur."

7 Haziran seçimlerinde AK Parti’nin oy oranında düşüş yaşandığını ve tek başına hükümet kurmasının mümkün olmadığını hatırlatan Çelik, "Bunun sebeplerini çok düşündük, çünkü biz nihayetinde siyasetin esasının toplumsal taleplerin siyasi temsile dönüştürülmesi olduğunu düşünüyoruz. Biz sadece muhalefetteyken toplumun sesine kulak veren ya da iktidara geldiğinde bundan vazgeçen partiler gibi olmamaya özen gösterdik" dedi.

Çelik sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz seçime giderken toplumun sesine kulak verip toplumun sözünü dillendirdiğimiz gibi, iktidarımız döneminde iktidar faaliyetinde bulunurken de toplumun sesine kulak vermeyi, toplumun sözünü dillendirmeyi esas kabul ettik. Bu sebeple açık ve tartışmasız biçimde AK Parti, Türkiye’de en güçlü merkez partisidir, sadece siyasi merkezi temsil etmemektedir aynı zamanda toplumsal merkezi de temsil eden yegane partidir. Sayısal meşruiyeti kadar siyasal meşruiyeti de çok yüksektir. Aynı şekilde Türkiye’de her yaşta, her kesimden, her etnik gruptan her mezhep grubundan, her coğrafyadan oy alabilen partidir. Bu bakımdan da baktığınızda sadece siyasi olarak güce sahip olmakla değerlendirilemez, sosyolojik olarak da Türkiye’nin toplumsal yapıştırıcısı, toplumsal tutkalı, toplumsal omurgası durumdadır.

Kuşkusuz MYK’mız, milletimizin partimize verdiği büyük sorumluluğun farkındadır. Büyük milletle kurduğumuz ilişki bakımından daha büyük tevazuyla, daha çok çalışarak her kesimle daha eşitlikçi daha özgürlükçü ilişkiler kurarak, Türkiye’nin toplumsal barışını en yüksekte tutmaya çalışarak, reformları kesintisiz biçimde devam ettirerek Türkiye’de en önemli şeyin birlik beraberlik dirlik içinde 2023 hedeflerine ulaşmak olduğunun bilincinde olan, bundan sonraki siyasi süreci sürdüreceğiz."

"Türkiye partisi olduğumuzun farkındayız"

"Hiçbir vatandaşımız mahzun olmasın, herhangi şekilde oy verdiği partilerden bir tanesi geride kalan vatandaşlarımız mahzun olmasınlar. AK Parti’nin zaferi, onların da zaferidir" ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerine şöyle sürdürdü:

"Bize oy vermeyen vatandaşlarımızın toplumsal taleplerine de bize oy veren vatandaşlarımız kadar duyarlı olacağız. Biz Türkiye partisi olduğumuzun farkındayız. Türkiye’nin sorumluğunu 14 yıldır taşıyoruz. Bundan sonra omuzlarımıza yüklenen ağır yükün farkındayız. Bu sebeple büyük şükranla aziz milletimizin partimize tevdi ettiği bu sorumluluk karşısında üzerimize düşeni yapmanın gayreti içinde olacağız. Bu bizim için büyük bir onurdur, büyük bir şereftir. Milletin görevlendirmesi şereflerin en büyüğüdür siyasette. Bu millet büyük alicenaplık göstererek partimize bu şekilde teveccüh göstermiştir. Bunun kıymetini her zaman bileceğiz. Bunun karşılığını vermek için büyük gayret içinde olacağız.

Türkiye’de öteki yoktur. Türkiye’de herkes biz duygusunun içindedir. Bugün Türkiye’de öteki üzerinden siyaset yapmak, ötekileştirme üzerinden siyaset yapmak en karşı olduğumuz meseledir. Türkiye’de siyasi olarak. ideolojik olarak, hayat tarzı bakımından bütün farklı kesimlerin hiçbirisi Türkiye’de kiracı değildir. Bütün kimlikler bütün toplumsal kesimleri, bütün ideolojik kesimleri diğer partilere oy veren herkes bu ülkede ev sahibidir, bu ülkede birinci sınıf vatandaştır. Hepsinin oyu kıymetlidir, hangi partiye oy vermiş olursa olsunlar onayını aldığımız vatandaşlarımız kadar, bize oy vermeyenlerin rızasını almak da bundan sonraki politikalarımızda gözeteceğimiz ana unsur olacaktır."

Demokrasinin güçlendirilmesi ve Türkiye’de refahın artırılması konusunda yapılabilecek çalışmaların da MYK toplantısında ele alındığını bildiren Çelik, "Eşitlik içinde kardeşlik içinde demokrasimizi güçlendirmek ve Türkiye’nin refahını artırmak konusunda, politikaların güncellenmesi, yeni politikaların belirlenmesi konusunda MYK’mızda, Genel Başkanımız başkanlığında çok önemli değerlendirme yapılmıştır. Bunları zaman içinde göreceğiz" dedi.

Toplantıda ele alınan bir diğer konunun da hükümetin bir an önce kurulmasına ilişkin takvim olduğunu anlatan Çelik, şunları kaydetti:

"Türkiye’de bekleyecek zamanımız yok. Bütün genel başkan yardımcılarımız kendi birimleriyle ilgili sunumlarını yaptılar ama esas meselelerden bir tanesi, bir an evvel Türkiye’nin hükümete kavuşmasıdır. Takvim konusu üzerinde değerlendirmeler yaptık. Türkiye’nin bir an evvel 'tek başına iş başına' mesajını alacak şekilde yeni hükümete kavuşması, geçici seçim hükümetinin görevi sona eriyor. Bu hükümetin iş başı yapması, görevine başlaması milletimizin arzusudur. Bu sebeple de takvimin hızlı işlemesi gerekiyor. Aziz milletimizin verdiği sorumluğunu bir an evvel yerine getirilmesi gerekiyor. Bu bakımdan takvimle ilgili ince titiz çalışma yapıldı. Bu çalışma çerçevesinde arkadaşlarımız diğer partilerin Meclis kısmıyla ilgili olarak, grup başkanvekilleriyle değerlendirme yapılacaklar."

Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu telefonla arayıp, partilerinin seçim başarısından dolayı tebrik ettiğine işaret ederek, "Kendilerine teşekkür ediyoruz. Ayrıca diğer siyasi partilerden gerek şahsımızı gerek diğer arkadaşlarımızı arayan çok değerli arkadaşlarımız vardır, gösterdikleri bu iyi niyet ve centilmenlik için kendilerine teşekkür ediyoruz. Kendilerine bundan sonraki dönemde de başarılar diliyoruz" şeklinde konuştu.

Önümüzdeki dönemde vakit kaybetmek istemediklerini söyleyen Çelik, şöyle konuştu:

"Şu kadar zamanımız var diye hiçbir rehavetin içinde olmayacağız. Türkiye’nin büyük meseleleri var. Çözüm arayışında olacağız. Çözüm gayretlerimizi ve reformlarımızı sürdüreceğiz. Tabii ki Türkiye'nin büyük meselelerini çözmek için esas durduğumuz yer, sağlam politikalar üretmek, değerli politikalar üretmek, kalitesi yüksek politikalar üretmek, ileri demokrasi standartlarında politikalar üretmek ve bu çerçeveyle mutabık olduğumuz kesimlerle hem politikaların oluşturulmasında hem uygulanmasında toplumsal kesimlerle diyalog içerisinde olmak, diğer siyasi kesimlerle de uzlaşma arayışı içinde olmak ana siyasi eksenlerimizden bir tanesi olacaktır."

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Bir an evvel seçilmiş hükümetin atanması, güvenoyu alması, hükümet programının okunması, bütün bu süreçlerin tamamlanmasını, bunun göreve başlamasını arzu ediyoruz çünkü 1 Kasım'ın verdiği mesaj budur" dedi.

Türkiye'nin önünde yeni dönem açıldığına dikkati çeken Çelik, 1 Kasım seçimlerine giderken ülkede kriz ortamı algısı yaratıldığını, bu olayların bugün itibarıyla geride kaldığını söyledi.

Türkiye'nin önünü görebilen bir ülke olarak büyük hedeflere yürüyeceğine işaret eden Çelik, "Hep beraber bundan sonra kol kola, eşit, özgür kardeşçe, birlikte olmanın standartlarını daha da yükselterek yolumuza devam etme kararlılığı içindeyiz" diye konuştu.

Yeni hükümetin kurulmasına ilişkin takvim konusunda ise gelişmeler netlik kazandıkça kamuoyuyla paylaşacaklarını aktaran Çelik, MYK toplantısında seçim mesajlarının değerlendirildiğini anlattı.

Çelik, AK Parti'ye oy versin, vermesin herkese demokrasiye katılım sağladıkları için teşekkür etti.

Bir gazetecinin "Seçim mesajlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?" yönündeki sorusuna Ömer Çelik, toplumla çok sıcak diyalog kuran bir parti olduklarını ifade ederek, sadece seçim zamanları değil, her hafta sonu vatandaşlarla buluştuklarını kaydetti.

7 Haziran'da alınan sonuçları diyalog eksikliği, kendilerini anlatamama ve tespit edilen bazı yanlışlara bağlayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Söylem yanlışlarımızın da olduğunu, vatandaşlarımız tarafından onaylanmayan söylemlerimiz olduğunu da tespit ettik, vatandaşlarımız tarafından onaylanmayan bazı politikalarımız olabilir. Sonuç itibarıyla vatandaşlarımız şunu söylediler 7 Haziran'da: 'Sizi birinci parti yapıyoruz, Türkiye ile ilgili sorumluluğunuzu devam ettirmenizi istiyoruz fakat tek başına iktidar yetkisi vermiyoruz. Bazı politikalarınızı ve söylemlerinizi düzeltmenizi istiyoruz.' Şimdi siyaset toplum ve toplumu temsil etmek adına yapılır. Biz toplumun sesini, vatandaşlarımızın taleplerini iyi dinleyen bir partiyiz. Söylemimizi buna göre organize etme konusunda da yüksek kapasiteye sahip bir partiyiz.

Dolayısıyla bu politikalarda vatandaşlarımızın onaylamadığı şeyleri düzeltmek konusunda ciddi çalışmalar yaptık."

Vatandaşların daha duyarlı olmalarını istediği meseleler konusunda da duyarlılık gösterdiklerini vurgulayan Ömer Çelik, en önemli sorunun arzu etmedikleri halde birtakım söylem yanlışlıkları olduğunu söyledi.

Genel Başkan Yardımcısı Çelik, bunlar konusunda da Genel Başkan ve Başbakan Davutoğlu'nın katılımıyla Anadolu'yu dolaşarak çalışmalar yapıp değerlendirdiklerini anlattı.

Partinin söyleminde bu açıdan "İlk günkü aşkla" dediklerini belirten Çelik, şunları dile getirdi:

"Değerlendirmelerimiz neticesi olarak da vatandaşımızla aramızda kurduğumuz köprüler eğer zayıflamışsa bunları yeniden güçlendirme imkanı ortaya çıktı. En önemlisi de şu, 7 Haziran sonrasında AK Parti kadrolarının toplumla ilişki kurmak ve bu siyaseti toplum merkezli yapma konusunda samimiyetini gösterdiğini herkes gördü. Bu seçimde de net şekilde gördük. Daha sahaya adımımızı attığımız ilk andan itibaren bu kadar seçim geçirmiş, bu kadar yorulmuş olmasına rağmen hem teşkilatlarımız hem de vatandaşlarımız, her kesimden vatandaşımız kucak açtı bize. Netice itibarıyla da bugünkü tablo ortaya çıktı.

'Mesajı aldık' demiştik, mesajı aldık, alıyoruz, almaya devam edeceğiz, sürekli kendimizi güncelleyeceğiz."

"Biz bir rövanş partisi değiliz"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, diğer partilerle ilgili değerlendirme yapma durumunda olmadığını ancak diğer partilerin de toplumun verdiği mesajı iyi değerlendirmeleri gerektiğini bildirdi.

AK Parti'nin en temel yaklaşımının pozitif siyaset üzerinden toplumla ilişki kurmak ve bugünü, geleceği yönetmek olduğunun görülmesi gerektiğini ifade eden Çelik, şu değerlendirmede bulundu:

"Siyasetin yine AK Parti'nin ortaya koyduğu üslupla içerik itibarıyla toplum tarafından satın alındığını, kabul gördüğünü, onay verildiğini, toplumun buna rıza gösterdiğini görüyoruz. Kuşkusuz diğer partiler kendi değerlendirmelerini yapacaklardır. Onların ilk değerlendirmelerinde hala iç değerlendirmelerini yapmak yerine AK Parti'yi suçlayan yaklaşımlarda bulunmamalarını isterdik çünkü nihayetinde bunu seçim sürecinde yaptılar ve bu netice almadı. Hala cumhurbaşkanlığı makamını, hala başbakanlık makamını, hala başka AK Parti ile ilgili konuları bu şekilde negatif üslupla ele almaları, işte seçim sürecinde de yaptılar, netice almadı.

Biz Türkiye'de demokrasinin güçlenmesi bakımından rakiplerimizin hiçbirini hasım görmüyoruz. Hepsi rakibimiz. Rekabetin yüksek kalitede olmasını isterdik."

Üslup sataşmalarına, hırçınlığa gerek olmadığını, barışçıl dil ve akılla siyaset yaparak yüksek kalitede, temiz dil kullanarak, herkesin derdini daha iyi anlatabileceğini vurgulayan Çelik, bu yaklaşımın siyasetin kalitesini ve standartlarını da yükselteceğini belirtti.

"Biz hiçbir zaman rakiplerimizin zayıflığından güç alan bir parti olmak istemedik, tam tersine rakiplerimiz güçlü olsun ki biz kendimizi daha da güçlendirelim, daha zinde hale gelelim ve Türkiye'de siyasetin standartları yükselsin" diyen Çelik, Türkiye'de siyasetin standartlarının yükselmediği bir ortamda kaliteli işler üretilemeyeceği kaydetti.

Her partinin kaliteli işler yapmasını, ciddi rekabet ortamının oluşmasını arzuladıklarını aktaran Çelik, "Hiç kimseyle bir rövanş duygusu içinde değiliz, bunun altını çiziyorum. Biz bir rövanş partisi değiliz arkadaşlar, biz Türkiye'yi yöneltme sorumluluğu içinde gereken olgunlukla hareket eden bir partiyiz. Rövanş siyaseti, negatif dil, rövanş dili bizim kitabımızda yazmaz" ifadelerini kullandı.

Yeni hükümet kurma süreci

Yeni hükümetin kurulma takvimiyle ilgili soruya ise Çelik, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven'in 12 gün sonra kesin sonuçların açıklanacağını belirttiğini, bu açıdan bir bekleme süresi olduğunu söyledi.

Türkiye'nin önünde G-20 Zirvesi, bütçe meselesi gibi önemli konular olduğuna dikkati çeken Çelik, bu açıdan bir an evvel yeni hükümetin kurulması gerektiğini kaydetti.

Seçim sonuçlarının açıklandığını ve milletin tek başına AK Parti'ye görevi verdiğini dile getiren Ömer Çelik, şöyle devam etti:

"Muhalefet partisindeki arkadaşlarımızla da grup başkan vekillerimiz görüşecekler, onların da bu takvimin hızlı işlemesi konusunda yardımcı olacağını düşünüyoruz çünkü seçim sonuçları bunu gerektiriyor. Onun detaylarını takvim üzerinde anlaştığımızda size açıklarız. Onlarla da görüşmeden biz kafamızdaki takvimi açıklamış olmayalım ama burada altını çizdiğimiz husus şu, bir an evvel seçilmiş hükümetin atanması, güvenoyu alması, hükümet programının okunması, bütün bu süreçlerin tamamlanmasını, bunun göreve başlamasını arzu ediyoruz çünkü 1 Kasım'ın verdiği mesaj budur."

"Böyle bir sonuç bekliyor muydunuz?" sorusuna ise Parti Sözcüsü Çelik, AK Parti'nin bu sonuçlara alışık olduğunu, 2011 yılındaki seçime yakın oy aldığını belirtti.

7 Haziran sonrası koalisyon görüşmelerinde sonuç alınamayınca ve seçim sürecine girilince bütün kuvvetleriyle seçime odaklandıklarını anlatan Çelik, şunları söyledi:

"7 Haziran sonrasındaki değerlendirmelerimizde ortaya çıkan eksikliklerimizi giderdiğimiz takdirde tek başına iktidar tablosunun çıkacağını görüyorduk fakat bu hangi sayıyla olur, kuşkusuz bunu görmemiz çok zordu. Anket şirketleri açısından da zor bir seçimdi. Tek kaygımız şuydu, kendimizi anlatmak ve politikalarımız konusundaki düzeltmeleri vatandaşımıza iyi gösterebilmek açısından yeterli zaman olmayabilirdi fakat bu konuda da başarılı bir kampanya yürüttüğümüz, kendimizi iyi anlattığımız, vatandaşımızın da bu mesajları doğru aldığı ve bizi dikkatle dinlediği, bizim kendileriyle kurmak istediğimiz samimi ilişkiye kapı açtığı, buna müsaade ettiği görüldü."

Parti içinde böyle bir sonucu bilen birkaç kişi olduğunu dile getiren Çelik, tek başına iktidar tablosunun çıkacağını son haftalarda görmeye başladıklarını anlattı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Türkiye Büyük Millet Meclisine her seferinde milletimiz bu talimatı vermektedir. Demektedir ki: 'Yeni anayasa yapın'. Bu, en güçlü vaadimizdir, en güçlü talebimizdir. Siyasi partilerin bu konudaki her türlü destek, iş birliği, mekanizma kurma, karşılıklı diyalog geliştirme çağrılarına açığız. Buradan da bir kere daha çağrı yapıyoruz: Gelin, Türkiye'yi 2023'e taşıyacak sivil bir anayasa yapalım" dedi.

Çelik, diğer partilerle ilgili söyleyecek bir şeyinin olmadığını belirterek, şunları dile getirdi:

"AK Parti kendi başarısını, diğer partilerin başarısızlığı üzerinden anlatan bir parti değil. Diğer partilerin aldığı oyla hiç ilgilenmeyeceğiz. Bu seçimin tek gündemi vardır. AK Parti tek başına iktidar olacak mıdır, olmayacak mıdır? Genel Başkanımız, Başbakanımız bunu defalarca açıkladı. Türkiye'nin gündemi buydu. Toplumda da bu tartışıldı ama ortada da bir tablo var. O tablo da şudur, Türkiye'de iktidar-muhalafet diyalektiğinin işlemesiyle oluşacak siyasi süreçler konusunda muhalefetin daha çok çaba sarf etmesi gerektiği görülüyor. AK Parti'ye Türkiye hem yönetme sorumluluğu veriyor hem de AK Parti'nin adeta bir muhalefet gibi davranarak kendi içinde de bu dinamizmi kendisinin gerçekleştirmesini istiyor."

Toplumun birbiriyle çok farklı kesimlerinin taleplerini ve özlemlerini AK Parti'de ifade ettiğini gördüklerini aktaran Çelik, zıt siyasi yönelimlere sahip vatandaşların bile AK Parti'de buluştuklarına dikkati çekti.

Çelik, bunun da AK Parti'nin Türkiye için ne kadar büyük bir toplumsal şemsiye olduğunu, bir merkez partisi olarak ne kadar büyük bir çatı kurduğunu gösterdiğini söyledi.

"Çalışmalarımız bu sabah itibarıyla başlamıştır"

Başbakan Davutoğlu'nun seçim sonrası ziyaretlerine ilişkin Çelik, "Bütün illerimize teşekkür ziyaretine başlayacağız. Birkaç gün içinde bunu yaparız. Ondan sonra tabii bu kadar seçim geçirmiş, bu kadar güçlü mesailer vermiş bir kadronun, teşkilatlarımızın ayın 12'sine kadar bir arası olacak fakat Sayın Başbakan'ımızın mesaisi tam devam ediyor. Sabahtan geç saatlere kadar. Dün zaten gece 03.00 gibi bitti mesai" şeklinde konuştu.

Çelik, AK Parti'nin ilk adımının ne olacağı ve Davutoğlu'nun bu konuda herhangi bir talimatı olup olmadığı yönündeki soruya şöyle cevap verdi:

"Bu çerçevede tabii ki talimatları var. Öncelikle seçim beyannamesinde söz verdiğimiz hususların, bunlarla ilgili düzenlemelerin, yasalsa yasal, mevzuatla ilgiliyse mevzuatla ilgili, bunların bir an evvel yerine getirilmesi için gereken çalışmalara başladık. Bir yandan hükümet programıyla ilgili çalışmalar, hemen anında bu sabah itibarıyla başlamıştır. Gerek ekonomi gerek reformlar konusunda hangi adımlar atılacak, hangi kanunlar öncelenecek, onunla ilgili çalışmalar da bu sabah itibarıyla başlamıştır. Hiçbir ara ve kesinti yoktur. Bu sabah itibarıyla görevli arkadaşlarımız belli, beyannameyle ilgili vaatlerin yerine gelmesi, hükümet programının hazırlanması, bundan sonraki sahada yapılacak çalışmaların yapılması bakımından...

Şu anda tabii il ve ülke ziyaretleriyle ilgili bir şey söyleyebilecek durumda değiliz. Belki yarın İstanbul'da bazı değerlendirmeler olacak. Onun dışındaki takvimi sizinle paylaşırız."

"Gelin, Türkiye'yi 2023'e taşıyacak sivil bir anayasa yapalım"

Yeni anayasa çalışmalarına ilişkin soruyu Çelik, "Yeni anayasa, AK Parti'nin Türkiye'ye vadettiği temel politikaların ilk maddesidir. AK Parti'nin yeni anayasa vaadi en taze, en sağlam ve en güçlü vaadidir. Bu, devam etmektedir" diyerek yanıtladı. 

Bütün siyasi partilere çağrıda bulunan Çelik, şunları kaydetti:

"Gelin, Türkiye'yi sivil vatandaş odaklı, çağdaş, geleceğe taşıyacak yeni bir anayasa yapalım. Şimdiye kadar anayasa hukukçuları yazdılar, milletin onayına sunuldu. Bu sefer millet bu anayasayı yazsın, anayasa hukukçuları sadece anayasa tekniği açısından formüle etsinler. Bu şekilde bu anayasayı Türkiye'ye kazandıralım. Türkiye'nin hala birtakım revizyonlar, sivilleştirmeler yapılmasına rağmen eski anayasa ile yönetiliyor olması kabul edilemez. Türkiye Büyük Millet Meclisine her seferinde milletimiz bu talimatı vermektedir. Demektedir ki: 'Yeni anayasa yapın'. Bu, en güçlü vaadimizdir, en güçlü talebimizdir. Siyasi partilerin bu konudaki her türlü destek, iş birliği, mekanizma kurma, karşılıklı diyalog geliştirme çağrılarına açığız. Buradan da bir kere daha çağrı yapıyoruz: Gelin, Türkiye'yi 2023'e taşıyacak sivil bir anayasa yapalım."

Çelik, Türkiye'nin ekonomisinin ve demokrasisinin büyümesi, çağdaş dünyanın birtakım meydan okumalarına karşılık verebilmesi için yeni anayasaya şiddetle ihtiyaç duyduğunu dile getirdi.

"Çünkü anayasa devletin yazılımıdır" diyen Çelik, şunları ifade etti:

"Toplumun taleplerinin bir devlet yazılımına dönüşmesidir, sivil anayasa. Daha önce böylesi bir imkandan mahrumduk. Yeni Türkiye'nin kimliğidir, doğum belgesidir, 2023 hedeflerinin en büyük zeminidir. Yeni anayasa olmadan ne arzu ettiğimiz ekonomik seviyeye ne arzu ettiğimiz demokrasi seviyesine ne de dış dünyayla ilişkiler kurma bakımından doyurucu bir kimlik belgesine sahip olamayız. Bu, hepimizin vazifesidir. Bu, tek başına AK Parti'nin sorumluluğu değildir. Vatandaşın Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderdiği her bir milletvekilinin tek tek sorumluluğudur."

"Kamu düzeninde tam hakimiyet sağlandıktan sonra buzdolabından çıkarılabilir"

Çözüm Süreci'nin, Milli Birlik, Kardeşlik Projesi olarak aşamalar itibarıyla Türkiye'deki silahlı unsurların ülke toprakları dışına çıkarılmasıyla ilgili olduğunu anımsatan Çelik, sürecin kamu düzeniyle birbirine zıt olmadığını, kamu düzeni ile Çözüm Süreci'nin birbirinin alternatifi olmadığını vurguladı.

Çelik, şunları dile getirdi:

"Burada bu silahlı unsurlar, terör örgütünün silahlı unsurları, ülke toprakları dışına çıkmak için daha önce ilan ettikleri takvime uymadılar. O takvim içinde sadece yüzde 15'i civarında bir kısmı da hasta olanlar, ülke topraklarının dışına çıkarıldı. Şunu açık ve net şekilde söyleyelim: Türkiye ve bu bölge bundan sonrasında bu silahlı unsurlara şimdiye kadar olduğu gibi kesinlikle tahammül etmez. Bunlar 'İşte biz belli örgütlerle savaşıyoruz, DAİŞ'le savaşıyoruz, şunla, bunla mücadele ediyoruz' diye kendilerine konjonktürel olarak bölgede birtakım derinlikler ürettiklerini düşünüyorlar.

Orada mücadele eden bazı büyük ülkelerle geçici ittifaklar kurduklarını düşünüyorlar, bunun da Türkiye'ye dönük terör tehdidini örtebileceğini düşünüyorlar. Böyle bir şey söz konusu değil."

Çözüm Süreci konusunda samimi olanların, süreci samimi sahiplendiğini düşünenlerin yapması gereken iki şey bulunduğuna işaret eden Çelik, "Bir siyasi olarak bunu söyleyenlerin kesinlikle terör örgütüne ve terör faaliyetlerine karşı olduklarını ilan etmeleri, ikincisi eli silahlı unsurların da ikide bir barıştan bahsediyorlar, çözümden bahsediyorlar yapacakları tek şey bu silahları gömmektir" ifadelerini kullandı.

"Türkiye ret, inkar ve asimilasyon politikalarını bitirmiştir, Türkiye'de siyasal katılım yolları sonuna kadar açıktır" diyen Çelik, şunları belirtti:

"Hiç kimsenin Çözüm Süreci'ni bahane ederek kamu düzenini imha etmesine, yaralamasına müsaade etmeyiz, biz kamu düzeni adına demokrasiyi rafa kaldıran bir anlayışa da sahip değiliz. Hem kamu düzeni hem de demokratikleşme, birbirini besleyen iki unsur olarak bundan sonra devam edecektir. Dolayısıyla kamu düzeni sağlandıktan, kamu düzeni konusunda tam hakimiyet sağlandıktan sonra o buzdolabı meselesi yeniden gündeme alınır, buzdolabından çıkarılabilir ama terörle mücadelenin herhangi bir aşamasında kamu düzeni tam sağlanmadan karşı taraftan gelen 'Çözüm Sürecini yeniden devreye sokalım' türü çağrıların hiçbirini ciddiye almıyoruz, her birine kulağımız kapalıdır.

Ya da birilerinin tutup da 'Devletle görüşüyoruz, seçimden sonra yeni bir diyalog ya da çözüm aşaması başlayacak' demelerinin hiçbir zemini yoktur. Kamu düzeni tam sağlandıktan sonra bu meseleyi gündemimize alırız."      

Çelik, bir gazetecinin AK Parti MYK'sında revizyon olup olmayacağına yönelik sorusu üzerine, "Tabii siyaset, aritmetik bir şekilde işlemiyor, siyaset daha kuantum stiliyle işliyor. Dolayısıyla bütün bunlar MYK, Bakanlar Kurulu, diğer mekanizmalar, Sayın Genel Başkan'ın takdirindedir. Onlar önümüzdeki süreç içinde değerlendirilir, bunlar MYK'da konuşulan konular değil tabii ki" değerlendirmesinde bulundu.

"Özel televizyonlar istedikleri partiyi destekleyebilirler"

Seçim yayınları dolayısıyla bir haber kanalına 7 yayın cezası verilmesine yönelik değerlendirmesinin sorulması üzerine Çelik, konunun içeriğini bilmediğini söyledi.

Çelik, "Türkiye'de bu yayınlarla ilgili, yayınlar konusundaki cezalarla ilgili daha objektif kriterlerin uygulanması, burada Türkiye'nin geldiği aşamada hemen her şey konuşuluyor, hemen her şey ifade ediliyor. Özellikle özel televizyon kanallarının yani kamu kurumu değilse istediği partiyi tutması, istediği partiyle ilgili propaganda yapması serbest, nasıl kişiler serbestse ya da kurumlar aynı şekilde tutum alabiliyorsa televizyonlar açısından da bunun söz konusu olabilmesi gerekir" görüşünü paylaştı.

Özel televizyonların bu alanda istedikleri partiyi destekleyebileceklerini anlatan Çelik, "Bu konuda belki bu cezalar meselesi, benzeri meselelerle ilgili herkesin aslında olan, biten, işleyen bir süreç var. Herkes istediği propagandayı yapabiliyor, seçimler dışında da yapabiliyor. Belki bu konularda bütün bir medyayı kapsayacak bir şekilde daha özgürlükçü yeni düzenlemeler olabilir" diye konuştu.

Yeni anayasa çalışmalarında başkanlık sisteminin yer alıp almayacağına ilişkin soru üzerine Çelik, şöyle devam etti:

 

"Bu, zaten daha öncesinde AK Parti'nin resmi görüşü olarak ifade edilmişti, geçmişteki anayasa çalışmalarında. Tabii bunlar, bütün bu meseleler sadece tek bir mesele değil, hepsinin ne şekilde değerlendirileceği, nasıl ele alınacağı, bir anayasa komisyonu kurulur, yeni bir süreç başlarsa ele alınacak meseleler ama şunu öngörmek lazım, Türkiye'nin daha geniş, daha yüksek normlara ihtiyacı var. Türkiye, bu yüksek normları tartışırken denge, denetim mekanizmalarından pek çok temel hak ve hürriyetlere, onun dışındaki ifade hürriyetine, bir sürü alana kadar tartışması gereken pek çok konu var. Tüm bu konular özgürce tartışılmalı, 'Bir yeni anayasa nasıl istiyoruz' diye. O zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinde güzel bir site açılmıştı, vatandaşlarımızın taleplerini iletmesiyle ilgili, aynı şekilde bu anayasayla ilgili çalışma yapan sivil toplum örgütleri de bütün illeri gezerek birtakım fokus gruplarla çalışmalar yapmıştı, doğrudan vatandaşa sorulmuştu. Onlar çok iyi, çok kıymetli çalışmalardı, binlerce sayfayla da analizi yapıldı."

Çelik, "Dolayısıyla tüm meselelerin topluca ele alınması, tek tek içinden çekerek, 'Şu konuda şöyle, bu konuda böyle düşünüyoruz' meselesi değil, bir yeni anayasa perspektifiyle siyasi partilerin bir araya gelmesinin ama geçmişteki anayasa komisyonunda olduğu gibi, yani frenleyici değil, tam tersine yeni anayasanın önünü açıcı bir çalışma yapmalarını çok arzu ederiz" diye konuştu.       

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR