Üst Header Banner Reklam
İLK DEFA BİR DARBE GİRİŞİMİ MİLLETÇE PÜSKÜRTÜLDÜ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail televizyonu Kanal 2'ye bir mülakat verdi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen mülakatta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi, İsrail-Türkiye ilişkileri, Filistin meselesi..
22.11.2016 17:06:19
Bu haber 558 kez okundu
İLK DEFA BİR DARBE GİRİŞİMİ MİLLETÇE PÜSKÜRTÜLDÜ

  “Özür ve Tazminat Gerçekleşti, Ablukanın Kalkması Konusunda da İlerleme Var”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail televizyonu Kanal 2'ye bir mülakat verdi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen mülakatta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi, İsrail-Türkiye ilişkileri, Filistin meselesi, terör örgütü DEAŞ'a karşı yürütülen mücadele ve ABD Başkanlığına Donald Trump'ın seçilmesi gibi gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 “İLK DEFA BİR DARBE GİRİŞİMİ MİLLETÇE PÜSKÜRTÜLDÜ”

FETÖ'nün darbe girişiminin ardından verilen tepkinin abartılı olduğu yönündeki eleştirileri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, 93 yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca pek çok darbenin olduğunu ve bu darbelerde Türkiye’nin pek çok bedel ödediğine işaret ederek, “Ama hiçbirisi bu darbe girişiminin karşısında Türk milletinin gösterdiği tavrı görmedi. İlk defa bir darbe girişimi milletçe bu şekilde püskürtüldü, derdest edildi” dedi.

FETÖ’nün 40 yıllık bir süreç içerisinde silahlı kuvvetleri, polis teşkilatını, yargıyı, bakanlıklar gibi pek çok devlet kurumunu ele geçirme gayreti içinde olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bu olayda ise ortada bir gerçek var. Nedir bu gerçek? Silahlı kuvvetlerin içerisindeki bu şebeke, bu terör örgütü, geleceğe yönelik ordumuzun içerisinde kim bilir daha ne gibi sağlıksız işler yapacaklardı. Kim bilir ordumuzun başına ne gibi çoraplar öreceklerdi, polis teşkilatımızda, devletin birçok bakanlıklarında. Çünkü bunlar yakalandıkça öyle şeyleri ortaya çıkıyor ki öyle hileler, öyle yalanlar dolanlar ortaya çıkıyor ki bunları temizlemek durumundasınız. Bir kanser hücresi gibi vücuda dağılmış vaziyette. Şu anda bir metastaz var ve bizim bu metastaz durumundaki hücreyi temizlememiz lazım. Eğer bunu temizlemezsek yarın nerede nasıl patlak vereceği hiç belli olmaz. Biz bir hukuk devletiyiz, bu hukuk devletinde yasalar neyi emrediyorsa biz bunu yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Bundan geri dönüş yok.”

İSRAİL İLE İLİŞKİLERİN NORMALLEŞTİRİLMESİ SÜRECİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sorulan bir soru üzerine, Türkiye ile İsrail arasında son dönemde yaşanan ilişkilerin normalleştirilmesi çabalarına da değindi. Sürecin başlatılmasının üzerinden epey bir zaman geçtiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii o da benim sürekli ileri sürdüğüm üç maddeydi biliyorsunuz. Bir tanesi, özür meselesiydi; Marmara Gemisi ile alakası. Bir diğeri, malum tazminat meselesiydi. Bir diğeri de bu ambargonun kaldırılması, ablukanın kaldırılması olayı idi. O telefon görüşmemizde Sayın Netanyahu, bu özür meselesini gerçekleştirdi. Daha sonra tazminat konusu da yoluna girdi. Abluka kaldırılması meselesinde de şu anda bir sürecin içerisindeyiz. Büyük ihtimalle o da kalkacak, öyle gözüküyor. Yani şu anda aslında kalkmış gibi de görünüyor. Bu konuda da münasebetler şu anda iyi. Normalleşme sürecine ciddi manada yaklaşıldığını zannediyorum" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hamas'ın İsrail'e yönelik silah kullanmayacağına garanti verebilir misiniz?" sorusuna karşılık ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Şimdi bakın, burada çok samimi bir şeyi söylemem lazım; mesela siz İsrail adına bu silahla Gazze'nin vurulmayacağını bana söyleyebilir misiniz? Gazze'nin, Filistin'in silahla vurulmayacağını, bombalarla vurulmayacağını söyleyebilir misiniz? Bakın Ehud Olmert döneminde biz tam her şeyi bitirmiş, anlaşmaların yapılacağı bir hâle gelmiştik. Suriye-İsrail arasında ve 'hafta sonu cuma gününe kadar hemen şu cümle de düzeltilsin ve ondan sonra da bu anlaşma imzalansın' noktasına gelmişti. Karşı tarafta Ehud Olmert vardı ve o zaman Esed adına bizler işi yürütüyorduk. Kazan-kazan esasına göre burada mutabakat sağlanmış noktada idi. Fakat tam son an Filistin-Gazze bombalanmaya başladı. Tam biz anlaşmayı yapıyoruz, iş bitiyor ve orası bombalanıyor. Suriye-İsrail arasında Golan'la ilgili bir anlaşma yapılırken öbür taraf bombalanmaya başladı ve biz ‘yazıklar olsun’ dedik. Yani şurada bir iş yapacaktık ve bu işi çözemedik. Zaten Ehud Olmert de orada dışlandı. Ehud Olmert'in de orada yöneticiliği zaten bitti."

 “HAMAS, BANA GÖRE BİR TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR”

Yaşananlar için sadece Hamas'ın suçlanmasına da karşı çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Şimdi bu tür şeyleri söylerken bir şeyi çift taraflı görmek lazım. Bir defa sürekli olarak Gazze'yi veya Hamas'ı suçlamak doğru değil, acaba orayı suçlayanlar kendilerini hiç suçluyor mu? Bizim istediğimiz; buradaki bu kısır döngüyü artık sona erdirelim ve kesinlikle İsrail'in elindeki silah gücüyle burada atom bombasından tutunuz konvansiyonel silah gücüne kadar, karşısında böyle bir imkân var mı? Yok. Böyle bir imkân olmadığı hâlde siz Hamas'la, Filistin'le eğer bu mukayeseyi yapmaya kalkarsanız buna herkes güler. Burada çok adil olmak lazım."

Sunucunun araya girerek, "Hamas'ın sürekli sivil halka karşı saldırılar düzenlediğini unutuyorsunuz" ifadesini kullanması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Şimdi bakın, şimdi biz çok daha farklı bir şey yapalım. Bakın, sizler Hamas'ı bombaladığınız zaman, Gazze'yi bombaladığınız zaman, Filistin'i bombaladığınız zaman kaç bin kişi öldürdünüz? Acaba onlar eğer 'roket attı, füze attı' diyorsanız, attığı zaman kaç tane İsrailli öldü? Şu anda İsrail'in cezaevlerinde ne kadar Hamaslı var, ne kadar Filistinli var? Şu anda, yüzlerce binlerce Filistinli, Gazzeli ne yazık ki İsrail'in cezaevlerinde yatıyor; bunları görelim ve şunu söyleyelim; bakın burada biz dönüp durursak çözüm bulamayız. Burada bir defa halkların huzuru için bir çözüm şart, bu çözümün üzerinde durmamız lazım." "İsrail, Hamas'ı terör örgütü olarak görürken Hamas çözümün bir parçası olmalı mıdır?" sorusuna ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hamas, bana göre bir terör örgütü değildir. Hamas bir dirilişin ortaya koyduğu siyasi harekettir" cevabını verdi.

 “İSRAİL, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME YAKLAŞMIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin ile İsrail arasında yeniden ara bulucu rolü üstlenip üstlenmeyeceğinin sorulması üzerine, “Bizden böyle bir şey talep edildiği zaman niye girmeyelim? Bizim bütün derdimiz o bölge huzura kavuşsun ama iki devletli çözüme İsrail yaklaşıyor mu? Yaklaşmıyor. Niye yaklaşmıyor? O toprakların sahibi İsrail değil ki, bunu bir kenara atamazsınız" sözlerine yer verdi. Müzakerelerin sürmemesinin sadece İsrail'in suçu mu olduğu sorusunun yöneltilmesi üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birinci derecede öyle; çünkü kabul etmiyor. Diyor ki 'sadece Fetih.' Sadece Fetih'le bu iş olmaz ve olmadı zaten. Bakın şu anda tıkandı ve şimdi burada ya seçim ve bu seçimle beraber Fetih mi kazanır, yoksa Hamas mı kazanır, buradaki iktidar belli olur. Belli olduktan sonra da masaya oturacak taraf da ortaya çıkar" şeklinde konuştu.

2014 yılındaki Gazze saldırısı sırasında, ‘İsrail'in yaptığının Hitler'in yaptığından daha büyük barbarlık olduğu’ yönündeki demecini hatırlatan sunucunun “Yahudi cemaatinin, Hitler'le kıyaslanmasından duyduğu rahatsızlığın farkında mısınız?” şeklindeki sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben çok çok bilincindeyim de; Yahudi cemaati de acaba yaptıklarının bilincinde mi? Yani sen kalkıp Gazze'de, Filistin'de binlerce insanı öldüreceksin. (Şimon Peres'e) Dedim ki 'Siz insan öldürmeyi gayet iyi bilirsiniz.' Bunu Davos'ta söyledim. Şimdi bunu ben Peres'e söylerken herhâlde bir şeyi yaşadığımız için söyledim" ifadelerini kullandı.

İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerine de tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda bakıyoruz ki Mescid-i Aksa'yı ne yazık ki İsrail kendi tasarrufu altına almanın gayreti içerisinde; olmaz. Bir defa korumalıyız ve burayı altından delmek suretiyle, tamamıyla arkeolojik çalışmalar yapmak suretiyle ele geçirme yoluna gidemeyiz. Çünkü Kudüs biliyorsunuz üç din için mukaddes olan bir yerdir, dolayısıyla buna herkesin saygı duyması gerekir" diye konuştu.

 “MAVİ MARMARA'DA 10 TANE KARDEŞİMİZ ŞEHİT EDİLDİ”

Sunucunun, "Mavi Marmara'da neler oldu, neler yaşandı onu görmüşsünüzdür. Ben oradaki İsrailli komutanlarla görüştüm ve ne kadar büyük çabayla bundan kaçınmaya çalıştıklarını ifade ettiklerini dinledim. Onlara inanıyor musunuz, inanmıyor musunuz?" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hepsi yalan, inanmak mümkün değil. Bizim elimizde o İsrailli subayların uluslararası kara sularında Mavi Marmara'ya yaptığı baskının bütün belgeleri var. Mümkün değil ve orada 10 tane ne yazık ki kardeşimiz şehit edilmiştir, bunu acımasızca yaptılar. Neyine inanacağım onun? Mümkün değil" karşılığını verdi. Sunucunun "Siz oradaki videoları görmediniz mi, askerlere karşı yapılan şiddeti görmediniz mi?" sorusunu yinelemesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hepsini gördüm, hayır hayır. Bakın siz bile doğru konuşamıyorsunuz, doğru konuşun. Hepsi elimizde bizim, doğru konuşun. Yani gazeteci olmak sizi doğru konuşmaktan alıkoymamalı” dedi.

TÜRKİYE'DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ TARTIŞMALARI

Sorulan bir soru üzerine Türkiye'de basın ve medya özgürlüğüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir hukuk devleti olan Türkiye’de hiç kimsenin gazetecilik yaptığı için tutuklanmadığını vurguladı ve “Soruyorum, gazeteci dedikleriniz sınırsız özgürlüğe sahip midir, gazeteciler sınırsız özgürlüğe sahip midir? Onların özgürlüğünün de bir sınırı yok mu?" diye sordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sunucunun “Peki, sınır nerede?” sorusuna ise şu cevabı verdi: “Benim sınırımın başladığı yer, benim özgürlük sınırım nereye kadarsa, o da ancak oraya kadar gelebilir, ondan daha ileriye gidemez. Sen istediğin gibi köşende siyasetçiye, cumhurbaşkanına, başbakanına, bakanlara, partisine istediğin gibi hakaret edeceksin, ailelerine hakaret edeceksin, onlar sizinle ilgili bir dava açtığı zaman rahatsız olacaksın; böyle bir şey olabilir mi? Dünyanın hiçbir yerinde medya mensupları layüsel değildir, hepsinin hesap verme mecburiyeti vardır, bu hesabı da verirler.”

 “DEAŞ'IN ELİNDE BATININ SİLAHLARINI GÖRÜYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü DEAŞ ile mücadeleye ilişkin kendisine yöneltilen soruya verdiği cevapta, sorunun öncelikle Batıya yöneltmesi gerektiğini, bu terör örgütüne karşı mücadeleyi verenin Türkiye olduğunu dile getirdi ve şöyle devam etti: “Amerika'nın zaman zaman koalisyon güçlerine hava desteği verdiği vardır ama DEAŞ'ın elinde ne yazık ki biz Batının silahlarını görüyoruz. Tabii ki bunu kalkıp bağırarak 'Biz DEAŞ'a destek veriyoruz' demiyorlar ama bakıyoruz, uçaklarla silahlar iniyor, bu silahların yarısı PYD'ye, YPG'ye gidiyor, yarısı da DEAŞ'a gidiyor. Bu konuda tabii ki İsrail'in de hassasiyeti gerekiyor ve biz bu mücadeleyi bu bölgede verip bir an önce bu bölgeyi huzurlu bir hâle getirmemiz lazım."

 “BEN SANDIĞIN NETİCESİNE İNANAN BİR İNSANIM”

Mülakatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Donald Trump'ın ABD Başkanlığına seçilmesine ilişkin sorular da yöneltildi. Trump'ın seçim zaferine şaşırıp şaşırmadığı sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna şaşırmadığını dile getirerek, “Zannediyorum daha çok Amerikalıları şaşırtmıştır. Çünkü ben sandığın bir defa neticesine inanan bir insanım. Çünkü ben de Türkiye'de belediye başkanı olduğum zaman birileri benim belediye başkanlığını İstanbul'da kazanmama şaşırmıştı. Dolayısıyla şimdi Amerika'da Donald Trump'ın seçimi kazanması niye birilerini şaşırtıyor ki?” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili sözlerini şöyle sürdürdü: "Burada bir şey var; şimdi Donald Trump kendi imkânlarıyla bir mücadele verdi. Bakın bir yerden, valilikten gelmedi veya daha önce bir yerde politika yaparak gelmedi ama karşısındaki rakibi siyasetin içinde olan bir insandı ve çok da emindiler kendilerinden. Paraları topladılar; nereden topladılar? Bakın onlara en önemli desteği verenlerden bir grup da işte Türkiye'de bizim mücadele ettiğimiz FETÖ idi. FETÖ, bunlara ciddi destekler verdi. Ben kendilerine haber gönderdim, ‘Yanlış yapıyorsunuz, buralardan aldığınız paralarla bir yere varacağınızı zannetmeyin’ dedim. Oralardan aldıkları desteklerle bakın ne hâle geldiler. Şu anda Sayın Trump'la Amerika'da yeni bir süreç başlayacak. Bence Avrupa'nın değişik yerlerinde, Amerika'nın değişik eyaletlerinde Trump'a karşı yapılanların hepsi demokrasiye bir saygısızlıktır. Bir defa her şeyden önce sandığın neticesine insanların saygı göstermesi gerekir."

 “HER ÜLKE GÜÇLÜ LİDERLE İLERİYE GİDER”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim sürecinde Müslümanlarla ilgili demeçlerinin hatırlatılması üzerine, Trump’ı seçildiği günün akşamında aradığını ve kendisiyle konuştuğunu da sözlerine ekledi ve “Konuşmamızın ötesinde de geleceğe yönelik, Türkiye-Amerika arasında yapacağımız çok şey olduğunda mutabakata vardık. Fakat ben Trump'ın Müslümanlara karşı böyle bir tavır içerisinde olacağına kesinlikle inanmıyorum. Nitekim daha sonra yapmış olduğu açıklamalarla da zaten bunları telafi etmiştir" görüşlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sunucunun, “Belki dünya çapındaki herkes daha kuvvetli, girişken, güçlü liderler arıyordur, öyle mi sizce de? Dünyada böyle bir lider arayışı mı var, daha girişken, daha güçlü, daha empoze edici?” sorusunu, “Her ülke güçlü liderle ileriye gider, eğer güçlü liderler olmazsa o ülkeler ileriye gidemez. Güçlü lideri olmayan bir ülke batar, sadece güçlü olmak yetmez, güçlü olmanın yanında dürüst olacaksın, dürüst ve güçlü olursa o ülke ayağa kalkar.” sözleriyle cevapladı.

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR