Üst Header Banner Reklam
İmzalanan Bildiri Eleştiri Değil, Terör Örgütü Propagandasıdır
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki 19’uncu Muhtarlar Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, akademisyenler bildirisine tepki göstererek, “Terör örgütünün kamu görevlilerine saldırmasına kendince akademik veya siyasi fetva veren
20.01.2016 18:54:22
Bu haber 914 kez okundu
İmzalanan Bildiri Eleştiri Değil, Terör Örgütü Propagandasıdır

  “İmzalanan Bildiri Eleştiri Değil, Terör Örgütü Propagandasıdır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki 19’uncu Muhtarlar Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, akademisyenler bildirisine tepki göstererek, “Terör örgütünün kamu görevlilerine saldırmasına kendince akademik veya siyasi fetva veren, sivillerin öldürülmesini ise ‘yapmasa iyi olur’ diye karşılayan bu zihniyetten, açık söylüyorum, tiksiniyorum. Herkes meşrebine, karakterine, şahsiyetine uyan işi yapacak. Bunlar, içlerinde bulundukları ihanet çukurunda çırpınacak” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerçekleştirdiği 19’uncu Muhtarlar Toplantısı’nda, Türkiye’nin 10 ilinden mahalle ve köy muhtarı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir araya geldi.

Toplantı vesilesiyle Adıyaman, Balıkesir, Bayburt, Bilecik, Çorum, Diyarbakır, Kastamonu, Malatya, Mersin ve Ordu’dan gelen 400’e yakın köy ve mahalle muhtarı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen öğle yemeğinde ağırlandı.

“MUHTARLARLA BULUŞMAMDAN BİRİLERİ RAHATSIZ OLUYOR”

Yemek öncesinde muhtarlara hitaben bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletle millet arasındaki en yaygın ve en hassas etkileşim kanalının muhtarlar olduğunu belirterek, bu yüzden muhtarların görüş, düşünce ve hissiyatlarının kendileri için önemli olduğunu söyledi.

Bugüne kadar 400’er kişilik gruplar halinde 19 kez gerçekleşen bu buluşmalardan birilerinin rahatsız olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin oyuyla göreve gelmiş Cumhurbaşkanı ile yine milletin oyuyla vazife üstlenmiş, devletin ülkedeki en yaygın temsil ağını oluşturan muhtarların muhabbeti, kimi, niye rahatsız ediyor?” dedi.

“BİR AVUÇ LÜMPENİN YÖNETTİĞİ ESKİ TÜRKİYE ARTIK YOK”

“Bunlar, milletin öne çıktığı yerde kendilerinin esamisinin okunmayacağını bildikleri için, muhtarların ve halkın her kesiminin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırlanmasını hazmedemiyorlar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “İstedikleri kadar debelensinler, çırpınsınlar. Koskoca ülkeyi, koskoca milleti bir avuç, kerameti kendinden menkul seçkinin, kendine aydın, akademisyen diyen lümpenin yönettiği Eski Türkiye, artık yok.”

Müzik sanatçısı merhum Cem Karaca’nın bir şarkısının sözlerinden alıntı yaparak ‘Yarım porsiyon aydın’ benzetmesine atıfta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cem Karaca, bu lümpen aydınlar için ne diyor biliyor musunuz? ‘Yarım porsiyon aydın’ diyor. Rahmetli çok bonkör davranmış… Bugün aydın geçinenler değil yarım, çeyrek porsiyon kıymetinde dahi değil. İstisnalar kaideyi bozmaz” dedi.

AKADEMİSYENLER BİLDİRİSİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bu lümpen aydın takımı, geçtiğimiz günlerde bir kez daha boy gösterdi” diyerek, bölücü terör örgütüne karşı devletin yürüttüğü operasyonları ‘katliam’ olarak nitelendirdikleri bir bildiri yayınlayan akademisyenlerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bildiri vesilesiyle yüzlerindeki maskeyi biraz daha sıyırıp gerçek yüzlerinin bir bölümünü daha çok açık bir biçimde gösterdiklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Esasen, bu güruh, ülkemize ve milletimize, milletimizin tarihine, kültürüne, değerlerine olan kinlerini, buldukları her fırsatta zaten kusuyorlardı. Yıllardır dolaylı yollardan yürüttükleri terör örgütünün propagandasını, yayınladıkları bir bildiriyle bu defa açık bir şekilde, alenen yaptılar” diye konuştu.

Hem devletten alınan maaş ve sağlanan kazançla hayat sürdürülüp hem milletin birliğini ve beraberliğini bozmaya çalışarak milletin değerlerine hakaret edilemeyeceğini ve bugünlerin geride kaldığını ifade Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir hukuk devleti olan Türkiye’de, hiç kimsenin, kendilerine akademisyen diyenlerin de suç işleme, hele hele milletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü hedef alan bir suçu işleme imtiyazı yoktur. Türkiye, bölücü terör örgütüyle ve teröristlerle niye mücadele ediyor? Mehmetçiklerimiz polislerimiz, polis yavrularımız köy korucularımız şehit olacak; onları şehit edenlerin yanında arkasında olanlara biz ses çıkarmayacağız, öyle mi? Kimse bizden bunu beklemesin” ifadelerini kullandı.

“NE ÜLKEMİZE, NE İNSANLIĞA EN KÜÇÜK BİR KATKILARI OLDUĞUNU DUYMADIK, GÖRMEDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı durumun siyasetçiler için de geçerli olduğunu hatırlatarak siyasetçinin ülkeye ve millete yaptığı hizmetle değer ve anlam kazandığını; oysa Türkiye’deki ‘terör örgütü sevicisi siyasetçiler’in ise adeta, ülkeye ve millete verdikleri zararla kendilerini ölçtüklerini söyledi ve ilgili akademisyenlerle ilgili şu değerlendirmelere yer verdi: “Akademisyen dediğin de eserleriyle, bilime yaptığı katkılarla, özgün bilimsel çalışmalarıyla konuşur. Bu bildirici güruhun çoğunun, uluslararası alanda hiçbir karşılığı yok. Ne ülkemize, ne insanlığa en küçük bir katkıları olduğunu, göğsümüzü kabartan herhangi bir projeye imza attıklarını duymadık, görmedik. Velev ki atmış olsun. Önemli olan şu anda böyle bir terör örgütünün yanında yer alıyor musun, almıyor musun; asıl ölçü bu. Sadece, işte böyle kendi ülkesine ve milletine ihanet mahiyetindeki işlerde adlarını işitiyoruz. Ülkemizde akademi dünyasının bu derece çoraklaşmasının, tüm gayretlerimize, teşviklerimize rağmen bu derece verimsiz hale gelmesinin sebebini, bu tür vesilelerle çok daha iyi anlıyoruz.”

“YEDİĞİNİZ EKMEĞE, MİLLETİN SİZE SAĞLADIĞI İMKÂNA SAYGINIZ OLSUN”

Kendisinin bu türden eleştirilerine karşı ilgili çevrelerin ve akademisyenlerin düşünce özgürlüklerinin kısıtlandığına ilişkin eleştiri getirmelerine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili şunları kaydetti: “Şimdi ben bunları eleştiriyorum ya… Hemen ‘düşünce özgürlüğü’ diye feryada başlıyorlar. Siz eleştirince ‘düşünce özgürlüğü’, ben eleştirince ‘düşünce özgürlüğüne saldırı’, öyle mi? Bunlar sadece vicdansız değil, aynı zamanda ahlak yoksunu. Birazcık aydın namusu taşıyan, eleştirdiği kadar eleştirilmeyi de hazmeder. Birazcık ilkeli olan, ülkesinin ve milletinin karşı karşıya olduğu duruma bakarak, safını ona göre belirler. Çünkü siz bu milletin sağladığı imkânlarla, bu devletin okullarında eğitim görerek, bu devletin kurumlarında kariyer yaparak bugünlere geldiniz, şimdi millete ihanet ediyorsunuz. Halen de aynı imkânlarla hayatınızı sürdürüyorsunuz. Hiçbir şeye değilse bile yediğiniz ekmeğe, milletin size sağladığı imkâna saygınız olsun.”

“NİÇİN TERÖR ÖRGÜTÜNÜN JARGONUYLA KONUŞUYORSUNUZ?”

İlgili akademisyenlere ve onları destekleyenlere, “Siz Türkiye’nin birliğinden, beraberliğinden yana mısınız, değil misiniz? Önce bu soruya samimi bir cevap verin” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şayet ülkenin birliğinden yanaysanız, niçin vatandaşlarımıza hayatı zehir eden, güvenlik güçlerimize saldıran terör örgütünün jargonuyla konuşuyorsunuz? Akademisyene, aydına ciğeri beş para etmez bir terör örgütünün maşalığını yapmak yakışır mı? İmzaladığınız metnin mahiyetini bilmiyorsanız ayrı bir felaket, bilerek imza atıyorsa ayrı bir felaket… Bunun adı eleştiri değil ki… Bunun adı terör örgütü propagandası…”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütünün polis, asker, korucu ve kamu görevlileri ile kamu binalarına saldırılarını meşru görüp ‘ama sivilleri hedef almamalı’ görüşünü dillendiren siyasileri ve belli çevreleri, ‘insanlıktan nasibini almamış, aşağılığın aşağısı kişiler’ olarak nitelendirdi ve ekledi: “Polis insan değil mi? Asker insan değil mi? Korucu insan değil mi? Bunlar sizin hedef tahtanız mı? Bunların görevi ne? Senin can güvenliğini, mal güvenliğini, nesil ve akıl güvenliğini sağlamak… Bunları yapıyor, bunun için çalışıyor. Sen şimdi kalkıyorsun siviller ölüyor ölmüyor, bunların tefrikini ayrımcılığını yapıyorsun. Ambulans şoförü, öğretmen, sağlık görevlisi insan değil mi? Bunlar kime hizmet veriyorlar? Kimin can ve mal güvenliği için çalışıyorlar? Kimin eğitimi, sağlığı, hayat kalitesi için görev yapıyorlar? Terör örgütünün kamu görevlilerine saldırmasına kendince akademik veya siyasi fetva veren, sivillerin öldürülmesini ise ‘yapmasa iyi olur’ diyerek karşılayan bu zihniyetten, açık söyleyeyim, tiksiniyorum.”

“MİLLETİN HUZUR VE REFAH İÇİNDE YAŞAMASI İÇİN GAYRET GÖSTERECEĞİZ”

Söz konusu kişilerin ihanet çukurunda çırpınmaya, kendilerinin de ülke ve milletin geleceği için çalışmaya devam edeceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölge halkı başta olmak üzere milletin canı, malı, inancı, namusu ve geleceğine kast eden silahlı ve silahsız bu teröristlerin tamamını etkisiz hale getirene kadar mücadelenin devam edeceğini açıkladı. Terör örgütü yöneticilerinin başta şahsı ve ailesi olmak üzere, yetkili mercilerdeki herkesi sahip oldukları her şeyleriyle tehdit ettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz kefenimizi giydik ve yola öyle çıktık. Kudret ve kuvvet sahibi olan Allah’tır. Bize tayin edilmiş olan hayat bellidir. O an geldiğinde emaneti sahibi alacaktır. Ama biz görevimizi yerine getireceğiz. Bu millet huzur ve refah içinde yaşamalıdır, bunun için gayretimizi göstereceğiz” şeklinde konuştu.

“TERÖR ÖRGÜTÜ VE GÜDÜMÜNDEKİ PARTİ MUHATTAP ALINMAYACAK”

Bölücü terör örgütünün tek amacının, efendilerinin kendine verdiği vazifeyi yerine getirip aldığı taşeronluk ihalesini tamamlamak olduğunu çok iyi bildiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki süreçte, ne bölücü terör örgütünün, ne de onun güdümündeki parti ve diğer yapıların asla muhatap alınmayacağının altını çizdi. “Onlar örgütüyle, milletvekilleriyle, belediyeleriyle yaptıklarının hesabını adalete verecekler, biz de milletimizle bölgeyi yeniden ayağa kaldıracağız” şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şu açıklamaları yaptı: “Güvenlik güçlerimiz bölgeyi teröristlerden tamamen temizledikten, kamu düzenini tesis ettikten sonra, milletimizle, vatandaşlarımızla oturacağız, bu meselenin kökten çözümü için yapılacakları kararlaştıracak ve hayata geçireceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu’nun Hakkâri ile Şırnak şehir merkezlerinin Yüksekova ve Cizre'ye kaydırılacağı yönündeki açıklamasına işaret ederek, “Çünkü şehir yapılanmasına ne Hakkâri, şu andaki yeri itibariyle müsaitti, ne de Şırnak. Zaten tarihine baktığınız zaman, Şırnak’ın asıl şehir merkezi Cizre’dir. O bölgede yaşayanlar bunu iyi bilir. Yüksekova coğrafi itibariyle şehir olmaya çok daha uygun ve müsait bir yer. Temenni ediyorum ki atılacak bu adımla, kentsel bir değişim ve dönüşümle bu hale dönmüş olacak. Artık önümüzde başka bir yöntem, başka bir yol haritası yoktur. Elinde silahı olan da, onu destekleyen de bu ihanetinin bedelini ödeyecektir” açıklamalarında bulundu.

“GELİN, YOL YAKINKEN HATADAN DÖNÜN”

Bu eylemlere karışanlardan pişman olup güvenlik kuvvetlerine teslim olanlara devletin ve milletin şefkatli kollarının açık olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu müsamahanın ilanihaye gösterilemeyeceğini hatırlatarak terör örgütü içinde bulunan gençlere seslendi: “Gelin, yol yakınken hatadan dönün. Biz sizleri sokak köşelerinde, dağ başlarında, dere yataklarında cansız şekilde, cezaevinin parmaklıkları arasında mahkûm olarak değil; ailenize, ülkenize, milletimize hayırlı evlatlar olarak görmek istiyoruz. Yüzünüzdeki maskelerle değil, alnınız açık olarak görmek istiyoruz. Elinize tutuşturulan o silahlarla değil, bilgisayarlarla gezdiğinizi görmek istiyoruz. Ve oynanan bu oyuna gelmeyin, bu oyunu bozun.”

DOĞU VE GÜNEYDOĞUYA YAPILAN YATIRIMLAR

Devletin yürüttüğü mücadelenin Kürt kökenli vatandaşları ile değil, terör ve teröristle olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütünün dağdaki elebaşlarının ve kimi akademisyenlerin ‘Devlet Kürtlere karşı katliam yapıyor’ iftiralarını hatırlattı ve şunları kaydetti: “Siz ne vicdansızsınız be. O Kürt kardeşlerimiz bizim kardeşimizdir. Ve bunu bugüne kadar hep ifade ettim. Kimsenin Kürt vatandaşlarımıza kardeşim demediği zamanda ben bir başbakan olarak ‘kardeşlerim’ dedim. Ve o bölgelere on yıl boyunca hizmet gitmediği halde o bölgelere hizmeti biz götürdük. Hava limanlarından bölünmüş yollara, hastanelere okullara varıncaya kadar, alt yapı üst yapı adımlarını atıncaya kadar… Hiçbir ayrıma tabi tutmadan bu adımları biz attık. Hâlâ da atmaya devam ediyoruz ve edeceğiz. Şu anda şu temizlik ve operasyonlar bittikten sonra hükûmetimiz bölgedeki şehirleşmeyi bu kentsel değim ve dönüşümü süratle ele almak suretiyle inşallah bu bölgedeki mevcut yapı Allah’ın izniyle özgün mimarisiyle ele alınacak ve yapılacaktır.”

“Benim Kürt kardeşlerimin temsilcisi bu terör örgütü olamaz. Terör örgütünün temsilcilerinin şu anda benim Kürt kardeşlerimle yakından uzaktan alakası yoktur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütünün güdümündeki partinin bölgede kazandıkları il, ilçe ve belde belediyelerinde hizmet diye bir şey olmadığını vurguladı ve ekledi: “Sadece bomba döşemek için hendek kazıyorlar. Atık su kanallarını açıyorlar mı? İçme suyu diye bir kanal açıyorlar mı? Susuzluk var, başka bir şey var mı? Devletin gönderdiği parayı, dolaylı yollarla teröristlere, Kandil’e gönderiyorlar, yaptıkları bu” değerlendirmelerinde bulundu.

ANA MUHALEFET PARTİSİ GENEL BAŞKANININ AÇIKLAMALARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, ana muhalefet partisi genel başkanının, partisinin kongre ve grup toplantısında kendisi ile ilgili hakaret içerikli konuşmalarına ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Sözleri sarf edene bakarak bu tartışmaya girmemesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama karşımdaki kişinin, cevap vermediğimde, kendisinin haklı olduğunu düşünecek ve hatta buna inanacak kadar cahil ve ahlaksız olduğunu bildiğim için, mecburen temas etmek zorundayım” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Bu zat bir süredir, şahsımla ilgili, ailemle ilgili, ağzına da, kişiliğine de kesinlikle yakışmayan bir şekilde, bir namus ve şeref edebiyatı tutturmuş gidiyor. Bundan kazandığım tazminatlar artarak devam ediyor. Aslında kendisine bunun cevabını, hiçbir şekilde karşılık veremeyeceği ve veremediği şekilde, müteaddit defalar ifade ettim. Ama bazı insanlar vardır ya, hani yüzüne tükürsen “yağmur yağıyor herhalde” der, bu da işte böyle pişkin bir tip. Cehaletin ve çirkefliğin bir araya toplandığı bir kişiliğe, hiçbir sözün kâfi gelmediğini, üzüntüyle görüyoruz. Bu defa sadece bana sataşmakla kalmamış, hâkimleri, savcıları, Yüksek Seçim Kurulu’nu da hedef almış. Halkımızın güzel bir sözü vardır; nerede, ne zaman, kime çatacağı belli olmayan kişiler için ‘serseri mayın’ gibi derler. Bu da öyle, ‘serseri mayın’ gibi, ne zaman, kime bulaşacağı belli olmuyor.”

“ÜLKENİN VE MİLLETİN GELECEĞİ İÇİN TEK BİR HAYIRLI HİZMETİ VAKİ DEĞİL”

2015 yılında gerçekleşen milletvekili seçimleri öncesindeki kimi konuşmalarında yaptığı ‘Türkiye’nin geleceği için güçlü bir parlamento yapısının oluşması’ temennisinin ilgili siyasi parti başkanını neden bu kadar rahatsız ettiğini soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şöyle konuştu: “Tabii mesele başka… Aslında bu zatın asıl karın ağrısını da ortaya dökerim ama inanın bana, ben bu konuları konuşmaktan hicap duyuyorum. Türkiye’nin bunca meselesi varken, çözüm bekleyen bunca sorunu, birlik ve beraberlik içinde üzerine gidilmesi gereken bunca sıkıntısı varken, bu namus ve şeref fukaraları için vakit harcamak, bana zül geliyor. Bürokrat olmuş, başına getirildiği kurumu batırmış. Siyasetçi olmuş, başında bulunduğu partinin girdiği tüm seçimleri kaybetmesine yol açmış, partisini batırmış. Ana muhalefeti temsil etme şerefini elde etmiş, ülkenin ve milletin geleceği için tek bir hayırlı sözü, tek bir hayırlı projesi, tek bir hayırlı hizmeti vaki değil, bıraksanız memleketi batıracak. Yani neresinden tutsanız elinizde kalan bir zavallı…”

“MİLLETİN YOK SAYDIĞI BU ZATI, BEN NİYE ADAM YERİNE KOYAYIM Kİ”

Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” dizelerine atıfta bulunarak, söz konusu siyasi parti liderinin herhangi bir eseri olmadığı için akıl derecesini ölçemediklerini, hatta akıl sağlığının yerinde olup olmadığını da bilmediklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şu cümlelerle devam etti: “Hani insan mücadele ederken, şöyle kendi sıkletine uygun birisi çıksın karşısına istiyor. Söylediğiniz her sözün israf, yaptığınız her hamlenin enerji kaybı olduğu, teneke gürültüsü kabilinden boş konuşmanın dışında bir varlık gösteremeyen, herhangi bir vasfı zaten olmayan birisine şimdi ne diyeyim ben… Kendi geçmişinden utanan, terör örgütünü dahi şöyle kalpten gelen samimi bir buğz ile kınayamayan, partisi içindeki klikleri birbiriyle yarıştırmayı siyaset sanan bu zavallıyı ademe mahkum ediyorum. Milletin zaten yok saydığı bu zatı, ben niye adam yerine koyayım ki… Varsın kendi hiçliği, kendi cehaleti, kendi başarısızlıkları, kendi kifayetsizlikleri, kendi hakaretleri, küfürleri içinde çırpınsın dursun.”

Hiçbir kötünün, hiçbir iğrençliğin kendilerini yollarından alıkoyamadığını ve alıkoyamayacağını vurgulayarak, “Çünkü biz, doğru olduğumuza, bunun içinde Allah’ın yardımcımız olduğuna inanıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni, teşrif ettikleri için muhtarlara teşekkür etti ve kendilerinden mahalle ve köylerindeki vatandaşlara selam, saygı ve muhabbetlerini iletmelerini istedi.

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR