İNSANLIK DÜŞMANI ŞEBEKELERLE KARŞI KARŞIYAYIZ
"Teröristlerin taziye çadırlarını ziyaret eden, kürsülerden bu milleti tehdit etme cüretini gösteren haddini bilmezler var. Ama biz onlara hadlerini bildirmeyi de biliriz"
23.03.2016 17:46:36
Bu haber
609 kez okundu
Başbakan Davutoğlu, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı‘nda konuştu
Başbakan Davutoğlu, "Teröristlerin taziye çadırlarını ziyaret eden, kürsülerden bu milleti tehdit etme cüretini gösteren haddini bilmezler var. Ama biz onlara hadlerini bildirmeyi de biliriz" dedi.
Başbakan Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmaya, geçtiğimiz günlerde vefat eden Milli Görüş hareketinin önemli isimlerinden Osman Yumakoğulları'na Allah'tan rahmet dileyerek başladı. AK Parti teşkilatının, 81 ilin, 78 milyonun umudu olduğunu belirten Davutoğlu, "Bu nedenle her fırsatta sizlerle buluşmaya, sizlerle hasbihal etmeye özel bir önem veriyorum" diye konuştu.
Davutoğlu, partisinin Kızılcahamam'da toplanan Gençlik Kolları teşkilatı ile dün bir araya geldiklerini, kadın kolları ile de en kısa sürede görüşeceğini bildirdi.
Bir yandan bahar tazeliğinin ülkenin her tarafında kendisini hissettirdiği, bir yandan insanların derin acılar yaşadığı çok olağanüstü, müstesna bir dönem yaşadıklarını belirten Davutoğlu, "Böyle bir dönemde Türkiye'nin yegane teminatı ve gelecek umudu olan siz değerli arkadaşlarımla birlikte olmak bizim için de bir tazelenme vesilesidir. Türkiye'yi derin bir girdaptan çıkarıp bugünlere sizler getirdiniz, yarınlara da emniyet ve güven içinde yine sizler taşıyabilirsiniz. Bu ülkenin sevdalıları olarak yolumuz uzun, yükümüz ağır ama azmimiz ve kararlılığımız çok da büyüktür" değerlendirmesinde bulundu.
ALLAH, BİRLİĞİMİZİ, BERABERLİĞİMİZİ BOZMASIN
Geçtiğimiz hafta Çanakkale Deniz Zaferi'nin 101. yıl dönümü dolayısıyla bu ülkenin istiklali uğrunda destansı bir mücadele ortaya koyan şehitleri, ecdadı andıklarını anımsatan Davutoğlu şöyle devam etti:
"Bugün de bu ülkeye karşı düşmanlık besleyen, birliğimize, dirliğimize, kardeşliğimize kastedenlere karşı büyük bir mücadele veriyoruz. Aynı Çanakkale ruhu bugün Anadolu ve Rumeli'nin her köşesindedir ve bu ruh yaşadıkça bu ülkenin birliğini, beraberliğini bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bu milletin istiklali ve bekası uğruna can veren bütün şehitlerimize buradan bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum, Allah mekanlarını cennet eylesin. Onların bize mirasları olan istiklal sancağını bihakkın taşıyabilmek için bize de güç ve kudret versin. Allah, birliğimizi, beraberliğimizi bozmasın, kardeşliğimizi daim kılsın. Allah'ın izniyle tarih boyunca olduğu gibi bu millet yine birbiriyle kenetlenecek ve düşmanlarına galebe çalacaktır."
Başbakan Davutoğlu, vatandaşlardan asla ümitsizliğe düşmemeleri, paniğe kapılmamaları ricasında bulunarak, "Biz defalarca terörle, her türlü zorlukla sınanmış, zor zamanlardan geçmiş büyük bir milletiz. Bugüne kadar kumpasları, pusuları, saldırıları nasıl püskürttüysek, hiç şüpheniz olmasın, Allah'ın izniyle bu şer odaklarını da inşallah en kısa zamanda püskürteceğiz" ifadesini kullandı.
GELDİĞİMİZ NOKTADAN BİZİ GERİ DÖNDÜRMEYE KİMSENİN GÜCÜ YETMEYECEK
Türkiye'yi 14 yıl önce felaketlerin eşiğinden alarak düzlüğe çıkaran iradenin, milletin asla güçlüklere boyun eğmeme iradesi olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Biz, 14 yılda katettiğimiz mesafeyi, yaptığımız hizmetleri bir olarak, birlik olarak, omuz omuza çalışarak başardık. Bugün Türkiye'nin güçlenmesinden rahatsız olanların hedefi, işte bu birlik ve beraberlik ve işte milleti bir araya getiren bu ruhtur" değerlendirmesinde bulundu.
Bugünlere kolay gelinmediğini vurgulayan Davutoğlu, "Bu kazanımları, bu refah düzeyini, bu kalkınmayı, bu demokratik tecrübeyi, bu hukuk düzenini kolay elde etmedik. Buraya büyük badirelerden geçerek, büyük engelleri aşarak geldik. Herkes şunu bilsin ki, bu geldiğimiz noktadan bizi geri döndürmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir" diye konuştu. Başbakan Davutoğlu şunları kaydetti:
"Başka güçlerin himayesine girenler, manda yönetimi isteyenler, bağımsız ve müstakil olabileceğimize inanmayanlar, taşeron örgütler, şiddet ve nefretten başka bir şey üretemeyenlerin hendekleri, çukurları, pusuları, tuzakları Türkiye'yi dize getiremeyecek. Türkiye, aralarında hiçbir ayırım yapmadığı ve yapmayacağı bütün vatandaşları ile bütünleşen bir istikrar ve istiklal adası olmaya devam edecek. Çukur kazarak, pusu kurarak, bombaları, canlı bombaları patlatarak Türkiye'yi tökezletmek isteyenler bilsinler ki, Türkiye Allah'ın izniyle tökezlemez ve yolundan geri dönmez."
İNSANLIK DÜŞMANI ŞEBEKELERLE KARŞI KARŞIYAYIZ
Tarih boyunca bu milletin varlığına ve birliğine yönelik pek çok düşmanlık gördüklerine dikkati çeken Davutoğlu, "Ama bugünkü kadar namert, bugünkü kadar insanlıktan uzak düşmanlarla pek az karşılaştık. Nefreti, şiddeti, molotofkokteylini, canlı bombayı, haraç kesmeyi, öldürmeyi bir hayat biçimi haline getirenler barış ve huzur iklimini zehirledi. Çoluk çocuk demeden herkesi gözünü kırpmadan katledebilen, camilere, okullara, hastanelere saldırabilen bir namertlikle karşı karşıyayız. Servis araçlarına, ambulanslara, otobüs duraklarına, metrolara, turist kafilelerine kasteden insanlık dışı, insanlık düşmanı şebekelerle karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, ideolojileri, hedefleri bakımından asla bir arada bulunamayacak örgütlerin bugün iş birliği içinde Türkiye'ye saldırdığını belirtti. Normalde ideolojik bakımdan birbirleriyle kavgalı olmasının bekleneceği yapıların, birbirleriyle koordineli cinayet işleyip, katliam yaptıklarını vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bu örgütleri aynı merkezden idare eden, onları maşa olarak kullanan güçler var. Bütün hesapları Türkiye'nin geleceğe yürüyüşünü durdurmak, ülkemizi istikrarsızlaştırmak, kardeşliğimizi zedelemektir. Türkiye'nin bölgesinde söz sahibi olacak bir güç haline gelmesine engel olmaktır. Türkiye'nin demokrasiyle, hukukla güçlenmesini engelleyemeyecekler, bunu başaramayacaklar, buna muktedir olamayacaklar. Çünkü Türkiye'yi bir bütün olarak kucaklayan AK Parti kadroları var, başaramayacaklar. Çünkü vatandaşları arasında her türlü ayrımı reddederek Türkiye'nin gücünü toplayan, emperyalist tuzaklara karşı davasından vazgeçmeyen AK Partili gönül neferleri var. Başaramayacaklar çünkü dün her birinin gözünde dava aşkı gördüğüm AK Parti gençliği var. Başaramayacaklar çünkü geldikleri illerden Ankara'ya merhameti, şefkati taşıyan AK Partili kadınlar var. Başaramayacaklar çünkü dün Kızılcahamam'da yolda yürürken muhabbetle beni karşılayan kalabalıklar arasından 'Başbakanım' diye haykırıp, sonra elini öptüğümde ağzından çıkan her kelimeyle gönlünün güzelliğini bize yansıtan Emine teyzeler var, dua eden amcalar var, dedeler var, bebekler var, yetimler var. Başaramayacaklar çünkü siz varsınız, AK Parti kadroları var. Başaramayacaklar çünkü arkasına 78 milyonu almış yürüyen gönül neferleri, dava adamları yiğit insanlar, yenilmeyecek, bileği bükülmeyecek, imanı hiçbir zaman sarsılmayacak yeni Alperenler var. Allah sizlerden razı olsun. Başaramayacaklar çünkü 81 ili kucaklayan, 78 milyonu birbirine kardeş kılan ve 81 ilin havasını, suyunu, duasını Ankara'ya taşıyan teşkilat mensuplarımız var."
AK Parti teşkilatlarının her ay bir araya gelerek Anadolu'nun, Rumeli'nin ruhunu Ankara'ya taşıdıklarını ifade eden Davutoğlu, eski, soğuk, bürokratik duvarlarla örülmüş görünen başkent Ankara'yı, İstiklal Savaşı ruhuyla tekrar buluşturduklarını aktardı.
Başbakan Davutoğlu, toplantıya Doğu ve Güneydoğu'dan, Karadeniz'den, Akdeniz'den, Sakarya'dan, Dicle'den, Fırat'tan, Seyhan'dan gelen teşkilat üyelerinin olduğunu vurgulayarak, bunu AK Parti'yi farklı kıldığını söyledi.
Tüm teşkilat üyeleriyle gurur duyduğunu, birlikte yol yürümekten, teşkilatın gücünü hissetmekten onur duyduğunu aktaran Davutoğlu, gerçek güç kaynaklarının teşkilat üyeleri ve temsil ettiği millet olduğunu bildirdi.
VERİLEN VAATLER YERİNE GETİRİLDİ
Davutoğlu, başka bir parti 1 Kasım'da aynı başarıyı yaşamış olsa hala zafer sarhoşluğu içinde olabileceğini, AK Partili kadroların ise 2 Kasım'dan itibaren çalışmalara başladığını belirtti.
Seçim öncesi birçok ilde mitingler düzenlediğini, hatta bazı illere birden fazla kez gittiğini anlatan Davutoğlu, şunları dile getirdi:
"İllerinize gittiğinizde, diyeceksiniz ki 'Başbakanımızdan size selam var, geçen 7 Haziran seçimleri öncesinde ve 1 Kasım seçimleri öncesinde verdiği sözlerin yüzde yüzünü yerine getirmiş olarak sizlere selam gönderdi' deyin. Türk demokrasi tarihinde bir ilktir, 3 ay içinde Bakanlar Kurulu'ndan son sevk ettiğimiz yasa tasarılarıyla birlikte vatandaşımıza verdiğimiz her sözü yerine getirdik. Bir taraftan terörle, bu namert çetelerle mücadele ettik, gecemiz, gündüzümüz bu mücadeleyle geçti, diğer taraftan da yine gecemiz, gündüzümüz vatandaşımıza verdiğimiz sözleri yerine getirmekle geçti. Şimdi gururla huzurunuzdayım. Siz de gururla milletimizin huzuruna gidiniz ve deyiniz ki oy verdiğiniz, destek verdiğiniz, güç verdiğiniz AK Parti hükümeti size verdiği bütün vaatleri yerine getirdi, hiçbir şey eksik kalmadı, kalmayacak."
NEVRUZ KUTLAMALARI
Başbakan Davutoğlu, nevruzun asırlardır bu topraklarda, bu topraklara komşu diğer coğrafyalarda baharın başlangıcı olarak kutlanan güzel bir gün olduğunu dile getirdi.
"Ama birileri bu nevruzu bahane ederek kendi kirli siyasetine gövde gösterisi yapmak istedi. Defalarca yaptıkları sokağa çıkma çağrıları gibi nevruzu istismar etme çabaları da boşa çıktı. İşte gördük, haftalardır çağrı yaptılar, her köşe başından otobüs kaldırdılar, tehdit ettiler, baskı kurdular ama sokaklar, meydanlar onların çağrılarına ses vermedi. Kürt vatandaşlarımız bunların ikiyüzlülüklerini bir kez daha gördü. Şehirleri harap eden, camileri yakıp yıkan, otobüs bekleyen öğrencileri katleden örgütün nevruz adı altında gövde gösterisi yapmasına izin vermedi" diyen Davutoğlu, bölgede terör örgütüne yönelik sürdürülen operasyonlara destek veren bölgelerdeki vatandaşlara da teşekkür etti.
Davutoğlu, bölge halkının terör örgütlerine karşı Türk'üyle, Kürt'üyle, Sunni'siyle, Alevi'siyle Çanakkale ruhunu yaşattıklarını kaydetti.
Ankara'da, İstanbul'da patlayan bombaların acısının Diyarbakır'a, Mardin'e, Şırnak'a, Hakkari'ye de düştüğünü vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Acılarımız ortak, kederlerimiz ortak, Allah'ın izniyle bu zor günleri atlattığımızda sevincimiz, huzurumuz, şölenimiz barış düğünümüz de ortak olacak. Aziz yol arkadaşlarım, terör örgütleri kendilerine yandaş buldukları ölçüde etkili olurlar ve etki alanlarını genişletirler. Bugün maalesef milletten Türkiye'ye hizmet için oy isteyip, seçimden sonra terör örgütünün yörüngesine giren siyasi kadrolar var. Nevruz bahanesiyle örgüt liderinin posteri önünde, kalaşnikoflu fotoğraflarla konuşma yapabilecek kadar kendisini kaybetmiş siyasiler var. Teröristlerin taziye çadırlarını ziyaret eden, kürsülerden bu milleti tehdit etme cüretini gösteren haddini bilmezler var. Ama biz onlara hadlerini bildirmeyi de biliriz."
Davutoğlu, terörist eylemleri gerçekleştirenlerin eylemlerin öncesi ve sonrasında "algı operasyonları" yaptıklarını ifade ederken, terörün kirli emelleri için sadece eli silahlı kişileri kullanmadığını, eylemlere bir takım sivil unsurları da katarak etkisini yaymaya çalıştığını belirterek, "Bir canlı bomba eylem yapıyor, onlarca masum insanı katlediyor, hemen arkasından bakıyorsunuz devleti, hükümeti suçlayan bir propaganda dalgası geliyor" diye konuştu.
İktidara geldiklerinden beri siyasetin onurunu korumaya, siyaseti ve siyasetçileri vesayet odaklarına karşı güçlendirmeye yönelik çok önemli adımlar attıklarına değinen Davutoğlu, "Ancak son zamanlarda bazı siyasetçilerin dokunulmazlık zırhına bürünerek, terörün sözcülüğünü yapması, terörle omuz omuza durması ve teröre destek vermesi milletimizin vicdanını yaralıyor" ifadesini kullandı.
BİZ 'ŞAH' DEDİK VE MAT OLDULAR
Başbakan Davutoğlu, milletin vicdanına tercüman olmak, bu tür tutum ve davranışa sahip siyasetçilerin yargı önüne çıkarılabilmesi için dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunu gündeme getirdiklerini belirtti.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bu konu gündeme gelir gelmez, CHP ve HDP bu hamlemizi boşa çıkarmak üzere, 'Meclis'te bekleyen bütün fezlekeleri gündeme alalım' teklifinde bulundular. Aslında onların zihnindeki hesap şuydu, 'nasıl olsa AK Parti buna hayır diyecek, böylece AKP Partiyi suçlayacaklar' ve bizim hayır vereceğimizi düşünerek, teröre destek veren milletvekillerini kurtarmaya kalkıştılar. Biz bu oyunların arka planını açığa çıkarmak için mademki 'onlar meydan okuyorlar' biz de 'hodri meydan' dedik. HDP'nin, CHP'nin hesabı şuydu, 'AK Parti bütün fezlekelerin, dokunulmazlıkların kaldırılmasına yanaşmayacak, böylece teröre destek veren milletvekilleri de kurtulacak.' Ya da HDP, kendi milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılacağı iddiasıyla Meclis'i birlikte bloke edecekler, geçen sene iç güvenlik yasasında olduğu gibi, bizim reform tasarılarının geçmesine izin vermeyecekler. Bir de mağduriyet edebiyatı yapacaklar. Biz bu oyunları bir hamleyle boşa çıkardık. Onlar küçük piyonlarla uğraşırken, biz 'şah' dedik ve mat oldular. Bu hamlemiz şah demektir."
MİLLETİN, YARGININ ÖNÜNE HEP BERABER ÇIKALIM
Başbakan Davutoğlu, Meclis'e sevk edilen bütün fezlekeleri görüşmeyi teklif ettiklerini anımsatarak, "Böylece şunu gösterdik, bir AK Parti'nin kimseden korkacak, çekinecek dosyası yoktur, olursa da hesaplaşmayı biz biliriz. İki, HDP hiçbir şekilde hiçbir zaman mağduriyet edebiyatı yapmayacaktır, onlar mağdur değiller, onlar zalimler, onlar katillerle ortaklık yapan kalleşler. Üç, aynaya bakmayan Kılıçdaroğlu, bütün dokunulmazlık dosyalarının AK Parti'de olduğunu zannederek, aslında kendi milletvekillerinin suçlarını da örtmeye çalışıyordu şimdi onlara da 'hodri meydan' dedik. Çıksınlar, bu dokunulmazlıkları, şu an Meclis'te olan fezlekelerle ilgili yasağı kaldıralım, yargıya izin verelim, milletin, yargının önüne hep beraber çıkalım" diye konuştu.
Hiçbir zaman korkmayacaklarını, yılmayacaklarını, durmayacaklarını ve engellemelere izin vermeyeceklerine işaret eden Davutoğlu, alınları ak, gönüller berrak bir şekilde bu süreci yürüteceklerini bildirdi.
Fezlekeleri yargıya taşıma tekliflerinin, siyasetçi ile terör destekçisini birbirinden ayırmaya yönelik bir hamle olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Siyasetin gücünü, onurunu, etkinliğini korumayı önceleyen bir parti olarak, siyaset kurumunu ve siyasetçiyi zayıflatacak, yasamanın bağımsızlığını ortadan kaldıracak bir teşebbüsün içinde yer almamız, dokunulmazlığı tamamen kaldırmaya yönelik bir tutumu benimsememiz de mümkün değildir" ifadesini kullandı.
SİYASETÇİNİN ONURUNU KORUYACAĞIZ
CHP'nin "Dokulmazlıkları bütünüyle kaldıralım" diyerek kendince bir "kurnazlık" yaptığını belirten Başbakan Davutoğlu, bundan çekinmeyeceklerini ancak geçmişte 12 Eylül'ü, 28 Şubat'ı, 27 Mayıs'ı yaşamış bir demokrasi tecrübesinden sonra siyasetçinin üzerindeki dokunulmazlık zırhını kaldırıldığında siyasetin itibarını korumanın zorlaşacağını söyledi.
"Hatta Meclis aritmetiğini korumak da zorlaşır. Onun için biz her ne suretle olursa olsun siyasetçinin onurunu koruyacağız ama bir suç varsa o suçun gereği olarak atılacak adımların da her zaman önünü açacağız" diyen Başbakan Davutoğlu, meclisin özgür iradesini korumaya yönelik hayati bir güvence olduğu, kuvvetler ayrılığını teminat altına aldığı için demokratik ülkelerin tamamında, meclis dokunulmazlığı bulunduğunu vurguladı.
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunların tek amacı terör destekçilerini yargıdan kaçırmaktır. Terör destekçilerini yargıdan kaçırmayı izah edemeyecekleri için reddeceğimizi bildikleri bir teklifle şimdi karşı hamlede bulunuyorlar. 10 gün önce dokunulmazlık tartışmalarıyla ilişkili olarak Demirtaş, CHP ve Kılıçdaroğlu'na 'gelin ittifak kuralım' diye teklifte bulundu. İki gün önce de Demirtaş'ın, terör karargahı Kandil'deki terörist kardeşi CHP'ye, 'Gelin AK Parti'ye karşı ittifak kuralım' diye çağrıda bulundu. PKK'lı canlı bombanın Ankara'da sivilleri hedef alan saldırısından bir gün önce Kandil'de 10 marjinal sol örgüt bir araya gelerek, Türkiye'ye karşı terör ittifakı kurmuşlardı. Şimdi de CHP'yi o terör ittifakına davet ediyorlar. Demirtaş kardeşlerin CHP'ye yaptıkları teklif, dağda kurulan ittifakın bir benzerini siyasette AK Parti'ye karşı yapmak, bir ittifak kurmak niyetindeler. Biz böyle ittifakları çok gördük, bizim ittifakımız sadece milletle, sadece vatandaşlarımızla. Onların ittifakları karşısındaki en güçlü ittifak da milletimizle yaptığımız gönül ittifakıdır. Bu tekliflerden sonra CHP'nin terör destekçisi vekilleri korumaktan başka bir sonuç üretmeyecek bu tür tekliflerde bulunması manidardır."
CHP VE HDP'NİN TERÖR İTTİFAKI GÜN YÜZÜNE ÇIKMIŞ OLACAK
Özellikle CHP'ye oy veren vatandaşlara seslenen Davutoğlu, "Eğer CHP, bu terör destekçilerinin dokunulmazlıklarını kaldırmak için sunduğumuz teklifi reddederek, onları korumaktan başka bir anlam ifade etmeyen tekliflere yönelirse biliniz ki, terör örgütlerinin Kandil'de kurduğu ittifakın benzerini CHP ve HDP, Ankara'nın gizli ve karanlık odalarında kurmuştur ve bunun için dokunulmazlık teklifimizi engellemeye tevessül etmişlerdir. Olay bu kadar açık ve nettir. CHP eğer dokunulmazlık meselesini sulandırmaya devam ederse, CHP ve HDP'nin terör ittifakı gün yüzüne çıkmış olacaktır" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, geçtiğimiz hafta söz konusu teklifi yaptıktan sonra grup başkanvekillerine muhataplarıyla görüşme talimatı verdikten sonra Brüksel'e gittiğini hatırlattı.
AK Merkez Yürütme Kurulunun (MYK) dün yapılan toplantısında ise grup başkanvekillerinden yaptıkları görüşmelerle ilgili bilgi aldıklarını, hukukçuların da katıldığı bir istişare gerçekleştirdiklerini aktaran Davutoğlu, "Şimdi top CHP'nin sahasında. CHP'nin ne diyeceğini bekliyoruz, MHP'nin ne diyeceğini bekliyoruz, HDP'nin ne diyeceği zaten belli ve onların ne dediğinin de ne millet nezdinde ne de bizim nezdimizde hiçbir itibarı yoktur. Millete savaş açanların, millet evlatlarını otobüs duraklarında katledenlerle dayanışma içinde olanların sözlerine itibar edilmez. Dün aldığımız karar neticesinde bu cevapları aldıktan sonra MYK'da da görüştüğümüz gibi eğer CHP ve MHP olumlu davranırlarsa bu dokunulmazlıkla ilgili tek maddelik geçici anayasa maddesini Meclis'e sevk edeceğiz. Bir hamlede öyle günlerce, aylarca sürecek bir tartışma değil" dedi.
Dokunulmazlıklar tek tek Meclis'e gelirse en doğal seyriyle gitse dahi sürecin 300 günü alacağına dikkati çeken Davutoğlu, kaybedecek vakitlerinin olmadığını belirtti.
Davutoğlu, Meclis'in ana gündem maddesinin halkın beklediği yasaları, vaatleri ve reformları, milletin hizmetine sunmak olduğunu vurgulayarak, bu nedenle tek bir anayasa geçici maddesiyle, bir tek celsede bütün dokunulmazlık fezlekeleriyle ilgili gerekli iznin verilmesi ve yargıya taşınması teklifinde bulunacaklarını anlattı.
Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Beraber yaparlarsa, birlikte yaparsak bu şeref onlara da ait olur. Yok onlar 'Bu yola çıkmayız.', 'Biz Meclis'i tıkama yolunu tercih ediyoruz.' derlerse kusura bakmasınlar, biz kendi teklifimizi sunarız ve bu teklif Meclis Genel Kuruluna gelir, aziz milletimiz de herkesin maskesini düşmüş olduğu şekliyle gerçek yüzlerini görür. Kim dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşıymış o da ortaya çıkar, kim kendi dosyalarından korkuyormuş o da ortaya çıkar, kim teröristleri korumak için böyle manevralar, taktik, küçük ayak oyunları yapıyormuş o da ortaya çıkar. Ama biz Allah da şahit, millet de şahit, tarih de şahit çıktığımız yoldan hiçbir zaman geri dönmedik, bu dokunulmazlıkla ilgili gerekli yasal düzenlemeyi de her halükarda Meclis'e sunmaya kararlıyız."
Davutoğlu, konuşmasında, Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) Zirvesi'nde yapılan anlaşmayla, Ege’de yaşanan insani dramlara son verecek, yasa dışı göçün yerini yasal göçe bırakmasını sağlayacak planın operasyon maliyetinin tamamıyla AB tarafından karşılanacağını, Türkiye’nin herhangi bir mali külfetle de karşılaşmayacağını söyledi.
Ortak Göç Eylem Planı çerçevesinde, yük ve sorumluluk paylaşımı kapsamında Avrupa Birliği’nin tahsis ettiği 3 milyar avronun arttırılmasına, önümüzdeki haftadan itibaren projelerle birlikte başlanacağını anlatan Davutoğlu, “Avrupa Birliği ayrıca 2018’in sonuna kadar bu 3 milyar üzerine bir 3 milyar daha ekleyerek toplamda 3 yıl içinde 6 milyar avroya kadar külfet paylaşımında bulunacak. Böylece adil külfet paylaşımı sağlanmış olacak. Bu para, tamamen Suriyeli göçmenlerin ihtiyaçlarına sarf edilecek” diye konuştu.
NOBEL ÖDÜLÜ ALMASANIZ DA İNSANLIĞIN GÖNLÜNE YAZILDINIZ
Suriyeli göçmenleri ağırlayan bütün illere teşekkür eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Emin olun her AB toplantısına ya da basın toplantısına çıktığımda, uluslararası toplumun önüne gittiğimde hep Kilis’ten başlıyorum önce. Sonra Gaziantep’ten bahsediyorum, Şanlıurfa’dan, Hatay’dan, Osmaniye’den, Adana’dan ve diğer illerimizden anlatıyorum tane tane . Bir il düşünün ki kendi nüfusundan daha fazlasını misafir olarak ağırlıyor, bir il halkı düşününüz ki aşını paylaşıyor, işini bazen paylaşıyor, emeğini paylaşıyor, acısını, sevgisini paylaşıyor ama gelen misafirlere, muhacirlere bir ‘öf’ bile demiyor. İşte ben bunlara ensar ili diyorum. Kilis bir ensar ili oldu, diğer illerimiz gibi. Bütün illerimize teşekkür ediyorum ve dünyaya bir örneklik teşkil etti. Nobel ödülü alsanız da almasanız da bu milletin de insanlığın gönlüne de yazıldınız, Allah'ın terazisinde de en iyi şekilde tartılacaksınız. Arkamızda böyle aziz milletimiz varken bizim hiçbir yerde mahcup, mağdur olmamıza imkan yoktur.”
Davutoğlu, Türkiye’nin 5 yıldır kimseden yardım beklemeden Suriyeli sığınmacılara yardım ettiğine vurgu yaparak, "Bu konuda her zaman duyarlı olduk, bundan sonra da duyarlı olmaya devam edeceğiz. Mesele para yardımı değil, sorumluluk paylaşımıdır. Mesele bir kaç milyar avro almak değil, Suriyelilerin ve insanlığın gönlünü kazanmaktır" ifadesini kullandı.
Türkiye ve Avrupa Birliği’nin, Suriyelilerin Suriye içinde yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve sınıra yakın güvenli bölgelerde yaşamaları için işbirliği yapılması hususunda da mutabakata vardığına işaret eden Davutoğlu, bunun da ilk defa bir AB metni içinde yer aldığını anlattı.
VİZESİZ AVRUPA SEYAHATİ
Davutoğlu, Türkiye ve AB arasında vizesiz Avrupa seyahatiyle ilgili bir mutabakatın söz konusu olduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
“Bütün vatandaşlarımızı ilgilendiriyor, yarım asırlık bir rüya, inşallah en geç Haziran 2016 sonuna kadar Avrupa’ya vizesiz seyahate kavuşacak kararı da aldık. Şimdi yapacağımız, özellikle grubumuzda milletvekillerimize söyledim, muhalefete de çağrıda bulundum. Grup başkanvekillerimiz muhataplarıyla konuşuyor. 4 Mayıs’a kadar bekleyen 6 yasal düzenlemeyi Meclis'ten geçirirsek, 72 şartın 37’sini yerine getirdik, inşallah 35’ini de bir ay içinde tamamlarsak haziran ayı sonu itibarıyla Avrupa’ya artık üzerinde şanlı ay yıldız olan pasaport, vizesiz olarak girecek. Biz bu ülkenin, bu milletin bayrağına onur kazandırdık, pasaportuna onur kazandırdık, Türk lirasına onur kazandırdık ve milletimizin başını dik tuttuk. Pasaportumuz her zamankinden değerli ve itibarlı olacak. İnşallah hep beraber bunu başarırız. Bu yasal düzenlemeleri yapabiliriz. Önemli şart, bu. O olduğunda Avrupa’ya dönük olarak vizesiz seyahat imkanı da gerçekleşmiş olacak.”
Zirvede, 1 Temmuz’a kadar sürecek olan Hollanda Dönem Başkanlığı sırasında “mali ve bütçesel yükümler’ başlıklı 33. faslın açılması kararını da aldıklarını dile getiren Davutoğlu, son 4 yıl içinde, geçen kasımda Brüksel’de yapılan Türkiye-AB Zirvesi’ne kadar hiçbir fasıl açılmadığını anımsattı. Davutoğlu, “Kasım zirvesinde 17 faslı açtık şimdi 33. faslı da nisan ayında açacağız” dedi.
Davutoğlu, zirvede ayrıca Gümrük Birliğinin güncellenmesine yönelik iradenin de teyit edildiğini, bu birliğin yeni şartlara uyumlu hale getirileceğini söyledi.
“Ekonomik olarak Türkiye’nin bütün bu anlaşmalardan karlı çıkmasını sağlayacağız” diyen Davutoğlu, “Avrupa Birliği ile vardığımız anlaşmanın ana hatları bunlar. Bu zirvenin hem AB ülkeleri hem Türkiye hem de Suriyeli göçmenler için hayırlı neticeler doğuracağına inanıyorum. Bu kararlar hem batılı yönetimlerin Suriyeli göçmenler konusunda sorumluluk almaya başlaması bakımından hem de AB müzakerelerinde yaşanan ilerleme açısından önemlidir” ifadesini kullandı.
OLUMSUZ ŞARTLARA RAĞMEN EKONOMİMİZ DİMDİK AYAKTA
Ülke ekonomisinde yaşanan gelişmelere de değinen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz bir yandan terörle mücadele ederken diğer yandan hükümet olarak hedeflerimizi korumaya, programımızı titizlikle uygulamaya özel bir dikkat gösteriyoruz. Terörün bizi sevk etmeye çalıştığı tuzaklara düşmüyoruz, asla da düşmeyeceğiz. Ülkemizin birliğini, dirliğini hedef alan terör, aynı zamanda kalkınma ve refahın önüne geçmek istiyor. Bu milletin birlik ve kardeşlik içinde kalkınmasının önüne geçemeyecekler. Nitekim bütün bu olumsuz şartlara rağmen ekonomimiz dimdik ayakta, göstergelerimiz pozitif seyretmeye devam ediyor.
Salı günü açıklanan reel kesim güven endeksi, yüzümüzü güldürdü. Endeks, 2016 yılı ocak ayında bir önceki aya göre 1,1 puan, şubat ayında 1,2 puan arttı ve bu anlamda ülke ekonomisine duyulan güvenin bir yansıması oldu. Mart ayında endeks şubat ayına göre 1,5 puan yükseldi ve 106 seviyesine ulaştı. Böylece 2015 yılı mayıs ayından bu yana en yüksek değere ulaşmış olduk. 2015 yılı Kasım ayından beri sanayi üretimi endeksi yüzümüzü güldürüyor. Takvim etkisinden arındırılmış endeks bir önceki yılın aynı ayına göre kasım ayında yüzde 3,6 ve Aralık ayında yüzde 4,6 artmış bulunuyor.”
YABANCI YATIRIMCININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE OLAN İLGİ VE GÜVENİ DEVAM EDİYOR
Sanayiinin de 2016 ocak ayında başarılı bir performans gösterdiğine dikkati çeken Davutoğlu, “Endeks, ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, yüzde 5,6 yükseldi. Ana sanayi guruplarının tamamında da bu artış göze çarpıyor. Aynı canlılığı uluslararası yatırımcıların sermaye piyasasına ilgisinde de görüyoruz. Veriler, şubat ayında yabancı yatırımcısının sermaye piyasasında büyük alımlar yaptığını gösteriyor. Bu, Türkiye’ye güvenin bir göstergesidir. 2016 Şubat ayında uluslararası yatırımcılar, 400 milyon dolarlık hisse senedi, yaklaşık 950 milyon dolarlık devlet iç borçlanma senedi aldı. Böylece toplamda 1 milyar 350 milyon dolarlık alım yaptılar. Bu gelişmeler yabancı yatırımcının Türkiye ekonomisine olan ilgi ve güveninin devam ettiğini gösteriyor” diye konuştu.
BÜTÇESİ FAZLA VEREN BİR DÖNEM YAŞIYORUZ
Üretim ve yatırım alanlarında gözlemlenen canlanmanın bir benzerinin de dış ticarette yaşandığını belirten Davutoğlu, şunları söyledi:
“Şubat ayı itibarıyla dış ticaret verilerinde de canlanma görüyoruz. Geçici dış ticaret verilerine göre, 2016 yılı şubat ayında ihracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,3’ün üzerinde yükseldi. Hükümet olarak büyük bir dikkatle gereken her adımı atıyoruz. Geçici bütçenin iki ayında mali disiplinden taviz vermedik. Merkezi yönetim bütçemiz, bu yine eski Türkiye’de görülmeyecek şeylerdi, merkezi yönetimiz bütçemiz, 2016 yılı Şubat ayında 2,4 milyar Türk Lirası fazla verdi. Bütçesi fazla veren bir dönem yaşıyoruz. Yılın ilk iki ayına ocak ve şubat aylarına baktığımızda bütçenin toplamda 6,6 milyar Türk lirası fazla verdiğini görüyoruz. Biliyor musunuz bu ne, millette verdiğimiz sözler hazinemizi bütçemizi bereketlendiriyor. O sözleri yerine getirdikçe bütçemiz daha da bereketlenecek inşallah.”
Davutoğlu, terörün Türkiye'de olduğu gibi Avrupa'da da acımasız yüzünü gösterdiğini belirtirken, Brüksel'de yaşanan terör olayını lanetleyerek, Belçika halkına taziyelerini sundu.
"Yıllardır, özellikle Batı kamuoyuna anlatmaya çalıştığımız ancak bir türlü istediğimiz duyarlılığı göremediğimiz acı gerçek şimdi ortada. Terör hangi amaçla ve kimler tarafından kullanılırsa kullanılsın hayata düşmandır, insana ve insanlığa düşmandır." ifadesini kullanan Davutoğlu, terörün hedefinin insanların yaşama hakkını ellerinden alarak, insan hayatı üzerinden alçakça hesaplar yapmak olduğunu vurguladı.
"Bizim dünyamızda, bizim değerler sistemimizde çifte standart yoktur" diyen Davutoğlu, "Ankara'da Kızılay'da terör kurbanı olan vatandaşlarımız ile Brüksel'de hayatını kaybeden insanlar ki aralarında Müslüman-Hristiyan kim olursa olsun, onların hayatları bizim için eşit derecede kıymetlidir" değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, Avrupa liderlerinin vicdanlarına seslendiğini, Ankara'daki terör saldırısını gerçekleştirenlerin Brüksel'de kurduğu çadırla ilgili tepkisini dile getirdiğini anımsatarak, Avrupalılardan da evlerine gitmek için otobüs durağında bekleyen çocukları, gençleri, yaşlıları katleden terör örgütüne karşı dayanışma göstermelerini beklediğini söyledi.
Başbakan Davutoğlu, Avrupa'daki bütün liderlerin kendisine dayanışma mesajını ilettiğine işaret ederek, "Meselemiz Belçika hükümetiyle değildi, meselemiz Avrupa'yla da ilgili değildi, meselemiz bir insanlık meselesi. Brüksel'in de acısını paylaşıyoruz. Her insanın kaybından biz hüzün duyarız, çünkü bir insanı katledenin bütün bir insanlığı katlettiğine inanırız" ifadelerini kullandı.
VİCDANLI BATILI AYDINLARA, GAZETECİLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM
Uluslararası basının genelde çifte standartları ve Türkiye'ye dönük algı operasyonları dolayısıyla haklı olarak eleştirildiğini anımsatan Davutoğlu, son iki gün içinde ise birçok yazarın vicdanının sesini dinlediğini söyledi. Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Son olarak 'Independent' gazetesinde birçok yazar, vicdanının sesini dinleyerek şu soruyu sordu Avrupalılara: 'Brüksel saldırısından sonra bütün Avrupa'da yas ilan edilmesi, Avrupa borsalarının Belçika bayrağıyla dalgalandırılması, bütün Avrupa'da bir dayanışma halinin yaşanıyor olması takdir edilir ama aynı dayanışmayı Ankara'daki saldırı dolayısıyla Türk halkıyla niye yapmadık?' diye sordular. Bu soruyu soran vicdanlı Batılı aydınlara, gazetecilere teşekkür ediyorum. Bugünlerde bu soruyu daha çok sormaya devam etmeliyiz. Ama maalesef Türkiye'de aynı soruyu soramayanlar hala var."?
"Bu acı olaylardan artık herkes üzerine düşen dersi çıkarmalıdır. 'Senin teröristin, benim teröristim' ayrımı yaparak, kısa vadeli menfaat hesaplarına girenler de orta ve uzun vadede büyük bedeller ödeyeceklerini görmelidirler ve görmeye başlamışlardır" diyen Davutoğlu, sadece böyle acı olayların ardından bir araya gelerek, tavır almanın yeterli olmadığına, aynı duyarlılığın bütün küresel meselelerde de canlı tutulması gerektiğine işaret etti.
SALDIRILARIN ARKASINDA BATI'NIN YANLIŞ SURİYE POLİTİKASI YATIYOR
Başbakan Davutoğlu, "Beş yıldır Suriye halkının, zalim bir yönetim ve onunla işbirliği yapan terör odakları karşısında nasıl yalnız bırakıldığı ortadadır. Bugün bu insanlık dramı Avrupa'nın kıyılarına vurdu. Dün bu büyük drama sessiz ve duyarsız kalabiliyorlardı ama bugün acı gerçek onların da kapısını çalıyor. Avrupa'nın, Suriye konusunda çok ciddi bir politika değişikliğine gitmesi şarttır" değerlendirmesinde bulundu. Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gerek Avrupa'da gerek Türkiye'de yaşanan bu alçakça saldırıların arkasında maalesef Batı'nın, genel olarak uluslararası toplumun yanlış Suriye politikası yatmaktadır. Buradan PYD'yi bu denli şımartan bütün uluslararası topluma, çevreye, Batı'ya sesleniyorum. Bugün Avrupalı dostlarımız bizimle birlikte hareket etmeyip, teröre karşı etkin mücadele etmezse, bugün düşman görünen PKK, PYD terör örgütüyle DEAŞ terör örgütü bir olur ve birlik olarak bize, Türkiye'ye ve bütün Avrupa'ya saldırılarını sürdürmeye devam ederler. Tekrarlıyorum PYD ve YPG, DEAŞ'in panzehiri değildir, PYD'de en az DEAŞ kadar alçak ve barbar bir terör örgütüdür."
Türkiye'nin terörle mücadelede Avrupa ile birlikte hareket etmeye kararlı olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Avrupa'nın bölge güvenliğini sağlayabilmesi için Türkiye'den başka bir partneri, ortağı yoktur. Bu gerçeği iyi görmeleri ve buna göre de hareket etmeleri gerekir" dedi.
TÜRKİYE'DE MÜLTECİ ARTIŞI OLMAYACAK
Ege'de can kayıplarının ve göçmen kaçakçılığının sona ermesi için sundukları temel önerilerin Avrupa tarafından kabul edildiğini dile getiren Davutoğlu, bu planın hem Türkiye hem de Suriyeli göçmenler için hayırlı olacağına inandığını söyledi.
Bu plan çerçevesinde mültecilerin hayatını tehlikeye atmadan yasal yollarla Avrupa'ya gidebileceklerini belirten Davutoğlu, kaçak yollardan Yunan adasına geçen mültecilerin alınarak, Türkiye'ye getirileceğini, alınan sayı kadar Türkiye'de yaşayan mültecinin de yasal yollarla Avrupa'ya gönderileceğini aktardı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, birilerinin iddia ettiği gibi Türkiye'nin mülteci deposu olmayacağını vurgulayarak, Türkiye'de mülteci artışı olmayacağını, Türkiye'den hangi mültecilerin gönderileceğine AFAD ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği karar vereceğini anlattı.
Davutoğlu, bütçedeki her kuruşun milletin alın terinin ürünü olduğunu, her kuruşun hakkını veremedikleri takdirde milletin huzuruna çıkamayacaklarını, şimdiye kadar bunun hakkını hep verdiklerini, vermeye de devam edeceklerini belirtti.
Alınan sonuçların hükümetin mali disiplini kararlılıkla sürdürdüğünün göstergesi olduğunu, seçim sonrası açıklanan vaatlerin "Bunlar bütçe disiplinini bozar ve Türkiye'yi bir yeni bunalımla karşı karşıya getirir" şeklinde yorumlandığını aktaran Davutoğlu, bütçeyi bereketlendireceklerini, bütçeden taviz vermeyeceklerini, halka verdikleri sözleri de birer birer yerine getireceklerini söyledi.
Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin güven ve istikrarla büyüme ve kalkınmayı sürdüreceğini belirterek, "Türkiye'nin onuru bizim onurumuzdur. Türkiye'nin her meselesi bizim meselemizdir. Türkiye'nin her meselesini sahipleneceğiz ve ülkemizin adalet ve kalkınma davasını menziline ulaştıracağız. Demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden asla geri adım atmayacağız. Hukuk devletini de ekonomik kalkınma davasını da birbirinden ayırmadan savunacağız" diye konuştu.
HİÇBİR ZAMAN TERÖR BİZİ KENDİ GÜNDEMİNE MAHKUM EDEMEYECEK
Hükümet olarak bir yandan terörle kararlılıkla mücadele ederken bir yandan da Türkiye'nin gelecek hedeflerini gerçekleştirmek üzere çalıştıklarını belirten Davutoğlu, terörün gündemi esir almasına asla izin vermeyeceklerini, seçim öncesi vatandaşlara verilen sözleri yerine getirmek üzere icraatları birer birer hayata geçirip, reform üstüne reform yaptıklarını belirtti.
Davutoğlu, "Onlar bir gün bomba patlatıyor ve terör yapıyor ve ülkeyi karamsarlığa sevk ediyor, biz onlarla mücadele ederken ertesi gün bir reform paketini de Meclise gönderiyoruz veya hayata geçiriyoruz. Hiçbir zaman terör bizi kendi gündemine mahkum edemeyecek. Biz onları kendi kirli dünyalarına mahkum edeceğiz ama hiçbir zaman biz onların gündemine vesile olmayacağız" dedi.
Davutoğlu, bugün itibarıyla Meclis'e sevk edilenlerle birlikte reformların yüzde 65'ini, vaatlerin ise yüzde 100'ünü gerçekleştirdiklerini vurgulayarak, AK Parti'nin 1 Kasım seçimlerinden bu yana gerçekleştirdiği vaatlerden bahsetti.
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Milletimize duyduğumuz sorumluluk gereği açıkladığımız takvime uyuyor, verdiğimiz sözleri harfiyen yerine getiriyoruz. Eğer bütçe görüşmelerinden dolayı Meclis tatile girmiş olmasaydı ya da muhalefet bizim normal bütçeyi aralıkta çıkarma teklifimizi kabul etmiş olsaydı reformların da tamamını gerçekleştirmiş olacaktık. İnşallah önümüzdeki hafta Bakanlar Kurulu gündeminde ele alacağız, birkaç gün içinde siyasi etik kanunu, siyasetin finansmanında şeffaflığın artırılması, darbe döneminden kalan mevzuatın antidemokratik hükümlerden arındırılması, cemevlerine hukuki statünün tanınması gibi reformlarımızı da en kısa sürede Meclis'e sevk edeceğiz. Böylece reformlarımızın da yüzde 100'ünü gerçekleştirmiş olacağız."
HAZİRANDA ANAYASA ÖNERİMİZİ MECLİS'E SUNMUŞ OLACAĞIZ
Davutoğlu, seçimlerden sonra milletin yeni anayasa umudunu hayata geçirmek üzere siyasi parti liderleriyle görüştüğünü, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın da liderlere çağrıda bulunarak anayasa yazım komisyonu kurulmasına ve yazım faaliyetine başlanmasına öncülük ettiğini anımsattı.
"CHP her zaman olduğu gibi ipe un sererek, sudan bahanelerle bu süreci kesintiye uğratarak komisyonun dağılmasına sebebiyet verdi. AK Parti olarak Anayasa Uzlaşma Komisyonunun faaliyetlerini yürütmeye devam etmesi yönündeki tutumumuzu sürdürüyoruz. Masaya gelirlerse görüşmeye hazırız ancak siyasi partilerin Meclis Başkanımızın komisyona geri dönme çağrılarına verdiği cevaplar, açıkçası bu konudaki umudumuzu azaltmış durumda" diyen Davutoğlu, şu görüşlere yer verdi:
"Biz diğer siyasi partilerin, özellikle de CHP'nin ipe un sererek milletimizin yeni anayasa umudunu kırmaya yönelik olumsuz tutumunu göz önünde bulundurarak kendi çalışmalarımızı hızlandırma kararı almış bulunuyoruz. Partinin yetkili kurullarında çok verimli ve ayrıntılı istişarelerde bulunduk ve milletimizin yeni anayasa beklentisini karşılamaya yönelik hızlı ve kararlı adımlar atmayı planladık. Arkadaşlarımıza da bu yönde gerekli talimatları verdim. Bu şekilde AK Parti bünyesinde anayasa komisyonu kurarak milletimizin taleplerine en iyi şekilde cevap verecek bir anayasanın muhtemel, genel çerçevesini belirledik. Önümüzdeki hafta teknik ve siyasi katılımcılardan oluşan bir yazım heyeti kurarak, anayasa taslağımızı, daha önce sunmuş olduğumuz taslağı da göz önünde bulundurarak yazmaya başlayacağız. İnşallah önümüzdeki bir ay içinde bütün bu yazım çalışmalarını tamamlayıp, nisan ayı sonunda en geç yazımların hepsini tamamlayıp, Meclise zihnimizdeki, idealimizdeki, milletimizin zihnindeki, hayallerindeki anayasayı sunmayı düşünüyoruz. Bu süreç sonunda inşallah en geç bir iki ay içinde kendi anayasa önerimizi tamamlamış olacağız. Çalışmalara bizzat katılacağım."
Başbakan Davutoğlu, bu konuda çalıştaylar yapacaklarını, detaylı bir şekilde konuyu ele alacaklarını, özgürlükçü, insan onurunu ve etkin bir yönetim sistemini, bu çerçevede başkanlığı gündeme getiren kapsamlı bir anayasa için gereken her türlü adımı atacaklarına işaret etti.
Bu çalışmaları yaptıktan sonra siyasi partilerin de tutumunu gözeterek mayıs ya da haziran ayında anayasa tekliflerini genel kurulun gündemine getireceklerini belirten Davutoğlu, "Bu konuda daha önce verdiğimiz sözler hiçbir şekilde akamete uğramadı, bu da uğramayacak. Hükümet programımızda anayasa çalışmalarını 1 yıllık program içine almıştık. Bunun sebebi de 6 aylık bir çalışma programını Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na tanımış olmak sebebiyleydi. Yani 6 ay diğer partilerle çalışacaktık, sonra bunu ortak bir anayasa teklifi olarak halka sunacaktık. Ama madem ki komisyondan çekildiler, uzlaşmamak için bahane aradılar, biz yolumuzdan dönecek değiliz, süreyi 6 aya çektik. Anayasa reformunu 6 ay içinde tamamlamak için, ocak ayından itibaren 6 ay, kendi içi çalışmalarımız yapıp en geç haziranda anayasa önerimizi Meclis'e sunmuş olacağız" ifadesini kullandı.
TAŞERON MESELESİ
Başbakan Davutoğlu, dün TBMM’deki grup toplantısında bir müjde verdiğini hatırlatarak, "On senelerdir, Türkiye'nin ve çalışma hayatımızın gündeminde yer alan taşeron meselesine radikal bir çözüm ürettik, Türkiye’nin bir tartışma konusunu daha kökten hallettik ve bir hamleyle hallettik" dedi.
Mitinglerde ve hükümetin eylem programında asıl işlerde çalışanları kamuya alacaklarını açıkladıklarına vurgu yapan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bu sözümüzü yerine getirecek çalışmaları tamamladık, Bakanlar Kurulu'nda ele aldık. Böylelikle asıl işlerde çalışan personelimizi özel bir statüyle, sözleşmeli statüyle kamuda istihdam ediyoruz. Adaleti gözetmek, hakkaniyetli olmak için asıl işlerde çalışanlarımız için verdiğimiz tarihi müjdeyi yardımcı işler de yapan çalışanlarımızı da kapsayacak şekilde genişletme kararını Bakanlar Kurulu’nda ele aldık ve Bakanlar Kurulumuz hiçbir ayrım gözetmeden, asıl ve yardımcı iş ayrımı yapmadan bütün taşeron çalışanlarımıza kamuda sözleşmeli personel olarak çalışma kararını aldı, Allah hayırlı, mübarek eylesin.
Çünkü biz vatandaşlarımız arasında ayrım yapmadığımız gibi taşeron çalışanlarımız, emekçilerimiz arasında da asıldı, yardımcı işçi gibi bir ayrım cihetine gitmedik hepsine bu imkanı tanıdık."
Başbakan Davutoğlu, salonda bulunan il başkanlarının konuşmaları üzerine, "Salondaki görüşmelerden anlıyorum ki bu taşeron meselesi Türkiye’nin 81 vilayetinin gündeminde. Gidin ve anlatın, o emekçi kardeşlerimize deyin ki 'AK Parti hükümetleri her zaman olduğu gibi sizin alın terinizin, nasırlı ellerinizin hakkını vermeye kararlı ve hakkınız verilecek', hiç tereddüt etmeden bunu söyleyin" dedi.
AK PARTİ SİYASETİNİN BİR KISMI DEĞİL TAMAMI MİLLET ADINADIR
Kendilerinin emek ve emekçi parti olduklarına dikkati çeken Başbakan Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Allah emeklerimizi bereketlendirsin, önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunacağımız yasa tasarısıyla kamuda hem asıl işlerde hem de yardımcı işlerde sürekli olarak çalışıp emeklilik hakkını elde etmemiş olanları kamuya alacağız. Söz konusu çalışanlarımız özel sözleşmeli olarak, almakta oldukları ücretleriyle beraber çalıştıkları yerlerde çalışmaya devam edecekler. Özellikle 1 Kasım tarihinden önce kamuda alt işveren yanında çalışmaya başlamış olup halen çalışmaya devam eden kardeşlerimiz bu haktan yararlanacaklar. Belediyeler ve il özel idarelerinde alt işveren yanında çalışanlar ise bu mahalli idareler tarafından kurulacak şirketlerde istihdam edilecekler bu da tamamıyla belediyelerimizin, mahalli yönetimlerimizin elinde olacak. Şu hususu da vurgulamak isterim, kamuda istihdam edilecekler için tabi ki diğer istihdamlarda olduğu gibi gerekli güvenlik soruşturmaları ve gerekli çalışmalar da eksiksiz bir şekilde yapılacak. Bizler bu millete verdiğimiz her sözün gereğini yerine getirdik, yerine getirmeye devam ediyoruz. AK Parti’nin verdiği söz millet adınadır, millet içindir, millet huzurundadır. AK Parti siyasetinin bir kısmı değil tamamı millet adınadır, tamamı millet içindir."
İstişare toplantısının hayırlı olmasını isteyen Davutoğlu, yaptıkları hizmetlerden dolayı katılımcılara teşekkür etti.
Başbakan Davutoğlu, terör saldırılarında hayatını kaybeden şehitlere ve vatandaşlara Allah’tan rahmet dileyerek, şunları kaydetti:
"Mekanları cennet olsun, ruhları şad olsun, emanetleri emanetimizdir ve onurumuzdur. Bu vesileyle aziz milletimize de bir kez daha sabır ve metanet diliyorum. Hiç şüpheniz olmasın Türkiye bugün yaşadığı zorlukları aşacaktır. Terör er ya da geç kaybedecek, dizleri önünde yere çökecektir. Allah milletimizin yolunu açık etsin, bu millete düşmanlık besleyenlere meydan vermesin, Allah yar ve yardımcımız olsun. Devletimiz, milletimiz baki, kardeşliğimiz daim olsun."
Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter
kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar
hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2