Üst Header Banner Reklam
Kadın Meselesi, Tüm İnsanlığın Ortak Meselesidir
“Hayatın tüm alanları gibi aile içinde de şiddet asla tasvip edilemez. Kadını zayıf, korumasız, aciz görerek ona şiddet uygulayan kimse, zavallının ta kendisidir. Hele hele sırf kendi üstünlüğünü göstermek için kadına el kaldıranların durumu, cahiliye döneminde kız çocuklarını diri diri toprağa gömenlerden farklı değildir”
4.03.2017 18:02:19
Bu haber 810 kez okundu
Kadın Meselesi, Tüm İnsanlığın Ortak Meselesidir

  Haksız Yere Zulme Uğrayan Her Kişi, İnsanlığın Vicdanında Kanayan Bir Yaradır

Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, milletvekilleri, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da hazır bulundu. HAK-İŞ Konfederasyonu çatısı altında bulunan sendikaların kadın üyelerinin de yoğun iştiraki ile gerçekleşen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

Hak-İş Konfederasyonu’nun düzenlediği kadın buluşmalarının, kadınların seslerini çok daha gür duyurdukları birer platform özelliğini taşıdığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların sesinin ne kadar yükseğe taşınırsa, ülke ve toplum olarak sorunların daha rahat çözüleceğine inandığını söyledi.

“KADIN MESELESİ, TÜM İNSANLIĞIN ORTAK MESELESİDİR”

Kadın meselesinin, tüm insanlığın ortak meselesi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü kadın ‘nisa’dır, yani insandır. Rahmetli Neşet Ertaş’ın ifadesiyle, ‘kadın insandır, erkek insanoğlu...’ İşte bu sebeple, kadınlarımızın yaşadıkları sorunların hak ve adalet merkezli bir anlayışla çözülmesi gerekiyor. HAK-İŞ çatısının da, bu mücadeleyi vermek için en uygun yer olduğuna inanıyorum. Çalışanların hak ve menfaatlerini, çoğulcu ve özgürlükçü demokrasi anlayışıyla korumak için yola çıkan Hak-İş, hiç şüphesiz, kadınlar hususunda da aynı hassasiyeti göstermektedir. 41 yıldır emeğin örgütlenmesi mücadelesini veren, bu mücadeleyi de yerli ve milli bir anlayışla yürüten Hak-İş’e, kadınlarla birlikte yürüdüğü bu yolda başarılar diliyorum” dedi.

İslam inancında nimetlerin de, mükellefiyetlerin de ayrım olmadan erkekler ve kadınlar için olduğuna, sadece fıtratta var olan farklılıklar sebebiyle, biçimde değişiklerin söz konusu olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nitekim Kur’an’ı Kerim’de ‘iyi ve temiz erkekler ile iyi ve temiz kadınlar’ ile aynı şekilde ‘kötü erkekler ve kötü kadınlar’ ifadeleri geçiyor. Mükâfatın ölçüsü ise, cinsiyet olarak değil, salih amel olarak ifade ediliyor. Her şey bu kadar açık bir şekilde ortada iken, ısrarla din adına ve cinsiyet üzerinden insanları ayrıma tabi tutmak, ancak cehaletle izah edilebilir. Biz, tüm siyasi hayatımız boyunca, işte bu anlayışla hareket ettik. Kadınların, kıyafetleriyle değil, tıpkı erkekler gibi, kafalarının içindeki fikirle değerlendirilmesi gerektiğini söyledik. Bunun için siyasi hayatımızın hiçbir döneminde, diğer ayrımlarla birlikte, başı açık-başı kapalı ayrımı da yapmadık. Tam tersine, böyle davrananların karşısına dikildik” şeklinde konuştu.

12 yıla yakın başbakanlığı, 2 yılı aşkın süredir cumhurbaşkanlığı sürecinde tek bir kadına; kılığından, kıyafetinden, başının açık veya kapalı oluşundan dolayı, olumlu veya olumsuz bir tavır içinde girdiğini hiç kimsenin söyleyemeyeceğini ve böyle bir örnek gösteremeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde hiçbir vatandaşın da ‘hayat biçimi’ sebebiyle ayrımcılığa maruz kaldığının iddia edilemeyeceğini ifade etti.

“BU ÜLKENİN VATANDAŞLARININ TAMAMI BİRİNCİ SINIF HİZMETE LAYIKTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Benim anlayışıma göre, özellikle kadınları birikimleriyle değil şekilleriyle değerlendirmek, bu kardeşlerimize yapılabilecek en büyük hakarettir. Ülkemizde geçmişte, maalesef, pek çok genç kızımız okul kapılarında, pek çok hanım kardeşimiz işyerlerinde, sokakta, kamusal alanlarda bu hakarete maruz kalmışlardır. Bu hakaretleri yapanların kimler olduğunu sizler gayet iyi biliyorsunuz. Sizler ikna odalarında kızlarımızın ne hale getirildiğini, okul kapılarından nasıl geri döndürüldüklerini gayet iyi biliyorsunuz. ‘Öz yurdunda garipsin öz vatanında parya’ diye bakılan, üniversite kapılarından geri çevrilen kızlarımızı gayet iyi biliyorsunuz. Hala aynı çarpık zihniyetin artıklarıyla karşılaşıyoruz, bunlar hala mevcut. Geçtiğimiz günlerde bir medya kuruluşunda, Türk Silahlı Kuvvetlerinde başörtülü kadın personelin çalışabilmesini sinsice eleştiren bir haber çıktı. Hani bu işlerden rahatsız olmuyordunuz? Niye rahatsız oldunuz? Dünya değişti, Türkiye değişti, kurumlarımız değişti; ama maalesef bazı kafalar hala eski köhne alışkanlıklarından vazgeçmiyor. Başı açık veya kapalı, hiçbir hanım kardeşimizin, bu şekilde çifte standarda, aşağılanmaya maruz kalmasına rıza göstermedik, göstermeyeceğiz.”

“Demokrasinin, özgürlüklerin, bu ülkenin tüm imkanlarının, ayrım olmaksızın 80 milyonun tamamının hakkı olduğunu, istese de, istemese de herkes kabullenecek” vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özgürlüklerin egemen olduğu bir devletten söz ediliyorsa, bu ülkede herkesin istediği gibi giyinebileceğini, inancını yaşayabileceğini ve kimsenin buna müdahale edemeyeceğini söyledi ve ekledi: “Kökenine, inancına, mezhebine, meşrebine, cinsiyetine, şekline-şemaline bakılmaksızın, bu ülkenin vatandaşlarının tamamı da birinci sınıf hizmete layıktır. Olayın aslı budur. Cumhurbaşkanı olarak vatandaşlarımın arasında bir ayrımı asla kabullenemem, gereği neyse onu da yaparım. Şayet bunu kabullenemeyen varsa, öyle iki yüzlülükle, riyakarlıkla, alavere-dalavereyle değil; mertçe, yiğitçe çıksın ortaya, söylesin fikrini… Türkiye demokratik bir millet olduğuna göre, hakem millettir. Milletimiz kimin haklı olduğunu söylüyorsa, gelin onu uygulayalım ve ülkemizi artık böyle utanç verici tartışmalarla oyalamayalım.”

“EĞER LİDER BİR ÜLKEYİ İNŞA EDECEKSEK, ONUN PLANLARINI VE PROJELERİNİ ŞİMDİDEN YAPMALIYIZ”

16 Nisan referandumu için birilerinin çıkıp ‘gençlerimiz için hayır’ dediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu Kandil’deki diyor, bunu aklım alıyor. Niye 13-17 yaşlarındaki gençleri kız erkek, kandırarak bunlar Kandil’e kaçırmadılar mı? Orada bunlara verdikleri özel eğitimlerle, ellerine silah vermek suretiyle bunlar benim vatandaşlarımı öldürmediler mi? Şemdi ne diyorlar? ‘Bunun için hayır.’ 16 Nisan bu tezgahı bozma günüdür” görüşlerine yer verdi.

2017 yılında hala bu meseleleri konuşup tartışmaktan utandığını ve sıkıldığını dile getirerek, Türkiye’nin 2023 hedeflerini konuşması, bugünleri değil yarınları, çocuklarını değil torunlarını konuşması tartışması gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizler eğer lider bir ülkeyi inşa edeceksek , lider bir ülkeyi ihya etmenin tohumlarını atacaksak, onun planlarını ve projelerini şimdiden yapmak durumundayız. Bölgemizde siyasi ve beşeri haritaların yeniden çizildiği, ülkemizin üzerinde 100 yıllık oyunların yeniden tedavüle sokulmaya çalışıldığı bir ortamda, biz bu meselelerle meşgul olamayız, olmamalıyız” ifadelerini kullandı.

“AİLE KURUMUNA SIKI SIKIYA SAHİP ÇIKMALIYIZ”

Bugün kılık-kıyafet, saç-sakal, inanç-ibadet tartışması açanların amacının Türkiye’ye ve bu millete zarar vermek olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün her kim ‘hayat biçimi’ tartışması açıyorsa, bilin ki sebebi kendi hayat biçiminin tehlike altında olması değildir. Tam tersine, bu tartışmayı açanların asıl gayesi, kendi hayat biçimleri dışındakilere tahammülsüzlüklerini gizlemektir. Siyasi iradeyle devletin kurumları arasında sorun olduğu havasını yaymaya çalışanların derdi, siyaseti veya kurumları korumak değil, çatışmanın fitilini ateşleyerek, kendilerine alan açmaktır. Ama müsterih olun, rahat olun; devletin ve siyasetin özellikle zayıf şekilde inşa edilmiş yapısı içinden kendilerine gizli iktidar gücü devşirenlerin inşallah sonu geliyor. Eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşanlara milletimiz 16 Nisan’da nihai tokadını vuracak, son sözünü söyleyecektir” diye ekledi.

Aile kurumunun, kadını ve erkeği eşit şekilde kucaklayan yapısıyla, karşılaşılan sorunların en kadim ve en sağlıklı çözüm yolu olduğuna; Batının yakaladığı refah seviyesine rağmen, aile kurumunun tahribatı sebebiyle hızla çöküşe doğru sürüklendiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, bu yanlışa düşmemeliyiz. Her alanda gelişirken, büyürken, değişirken, muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma mücadelesi verirken, aile kurumuna da sıkı sıkıya sahip çıkmalıyız” vurgusunda bulundu.

“KADINA KURUMSAL GÜVENCE SAĞLAMANIN YOLU, AİLEYİ GÜÇLÜ TUTMAKTAN GEÇİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hayatın tüm alanları gibi aile içinde de şiddet asla tasvip edilemez. Bizim inancımızda ayrım yapılmaksızın insanların tamamı eşrefi mahlûkattır, yani yaratılmışların en şereflisidir. Haksız yere zulme uğrayan her kişi insanlığın vicdanında kanayan bir yaradır. Kadını zayıf, korumasız, aciz görerek ona şiddet uygulayan kimse, açık söylüyorum, zavallının ta kendisidir. Hele hele sırf kendi üstünlüğünü göstermek için kadına el kaldıranların durumu cahiliye döneminde kız çocuklarını diri diri toprağa gömenlerden farklı değildir. Aynı şekilde bugün kadını medyada, sokakta, iş yerinde bir meta gibi pazarlayan anlayışla ilkel dönemlerdeki köle tacirleri arasında fark yoktur, bunu da özellikle ifade ediyorum. Her hal ve şart altında kadına kurumsal güvence sağlamanın yolu, aileyi güçlü tutmaktan geçiyor. Bugün eğitim hayatında, iş hayatında, siyasette ve diğer tüm alanlarda iddia ve konum sahibi kadınlarımıza baktığımızda arkalarında güçlü aile desteği bulunanların ezici çoğunluğu olduğunu, oluşturduğunu görürüz. Demek ki aile kurumu, kadının önünü kapatan değil tam tersine işini kolaylaştıran bir işleve sahiptir.”

Siyasette 40 yıldır verdiği mücadelede başarılı olmasının gerisinde, kendisine daima destek olan eşinin ve çocuklarının yanı sıra, gençlik kollarının siyasi çalışmalarında etkin şekilde yer alan kadınların olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’da sokaklara dökülerek, canları pahasına ülkelerini ve milletlerini savunanların arasında çok sayıda kadının olduğunu hatırlattı ve “Siyasi hayatımda kadınlarımıza zaten çok borçlanmıştım, 15 Temmuz’dan sonra buna bir de can borcu eklendi. İnşallah bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadınlarımızla omuz omuza mücadelemizi sürdüreceğiz” sözlerine yer verdi.

“KADINLARIN İŞ GÜCÜNE KATILIM ORANI, GEÇTİĞİMİZ YIL YÜZDE 33.1’E YÜKSELDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “Çalışan kadınlar hem cinsiyet ayrımcılığından kaynaklanan sorunlarla, hem de iş hayatının getirdiği sıkıntılarla mücadele etmek zorunda. Ülkemizde kadınlar iş hayatında giderek yüksek oranlarla yer almaya başlıyorlar. Az önce değerli Bakanım ifade ettiler, ben de ifade edeyim, tekrarında fayda var; 2003 yılında yüzde 23,9 olan kadınların iş gücüne katılım oranı, geçtiğimiz yıl yüzde 33.1’e yükseldi. Dikkat ederseniz, ülkemizde istihdam edilen kişi sayısı sürekli artmasına rağmen, işsizlik oranları ya azalmıyor ya da tam tersine yükseliyor. Bunun sebebi, çalışan insanların işsiz kalmasından ziyade, gençlerin ve özellikle kadınların giderek artan bir şekilde iş gücüne katılımıdır. Mesela 2016 yılında istihdam edilenlerin sayısı bir önceki yıla göre 400 bin yükselirken, işsizlik oranı yüzde 10,5’tan yüzde 12,1’e çıktı. Biz kadınlarımızın ve gençlerimizin iş gücüne katılımından dolayı gayet memnunuz. Çalışmak isteyen herkes için yeni iş alanları oluşturmak, bu işin siyasi sorumluları olarak bizlerin görevidir.”

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR