Üst Header Banner Reklam
Kayyum Atanması Hukuki Süreç
Davutoğlu, Adile Sultan Sarayı'nda düzenlenen ATV ve A Haber ortak yayınında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
27.10.2015 17:23:31
Bu haber 838 kez okundu
Kayyum Atanması Hukuki Süreç

  

Kayyum Atanması Hukuki Süreç

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Koza İpek Holding ve şirketlerine kayyum atanması kararına ilişkin, "Bütün bunlar hukuki süreçler" dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Koza İpek Holding ve şirketlerine kayyum atanması kararına ilişkin, "Bütün bunlar hukuki süreçler. Yani hükümet olarak biz buna müdahil, öyle veya müdahil olmak durumunda değiliz. Bir kere bu hukuka intikal etmiş olan ve hukuki bakımdan da tekemmül etmesi gereken bir dosyadan bahsediyoruz. Dolayısıyla onu hukuki sürecin doğası içinde değerlendirmek lazım" dedi.

Davutoğlu, Adile Sultan Sarayı'nda düzenlenen ATV ve A Haber ortak yayınında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Paralel Yapı ve bu çevrenin de çok sık dile getirdiği, giderek de bazı yazarların, hatta siyasetçilerin ikide bir söylediği bir iddia var; iç savaş söylemi. Hatta bunu ileri götürerek, 'AK Parti iktidar olsa bile bu olacak' diyorlar. Bu hangi aklın ürünü?" sorusu üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:

"Eskiler olsaydı, 'ağzından yel alsın' derlerdi. Bir ülkede eğer o ülkeye aidiyet hissini az bir nispette bile taşıyan birisi varsa, en son sarf edeceği söz iç savaştır. Terörle mücadeleyi, bir tek Türkiye yapıyor değil, birçok ülke terörle mücadele yapıyor. Terörle mücadele yürütülürken kullanılacak kavram, terörle mücadeledir. İç savaş gibi bir kavramı, kimsenin Türkiye için hakkı da cüreti de olmamalı. Ama en önemlisi de bu ülkeye duyduğu aidiyet hissi de ona bunu kullanma şansı vermemeli. Tabiri caizse iş o kadar zıvanadan çıktı ki ve AK Parti düşmanlığı o dereceye vardı ki eğer 'AK Parti zarar görecekse, iç savaş da çıksa makbulümüzdür' denilecek noktaya gelindi."

Mavi Marmara olayı olduğunda "İsrail'in meşru otoritesinden izin alsalardı" diyen bir zihniyetin, şimdi Türkiye'deki meşru otoritenin bütünüyle gücünü kaybedip, ülkede bir iç savaş çıkmasını neredeyse temel hedef haline getirmiş durumda olduğunu ifade eden Davutoğlu, Türkiye'nin teröre karşı ciddi bir mücadele yürüttüğünü, teröre karşı toplu mücadele anlamında büyük bir savaş verildiğini söyledi.

PKK, DAEŞ ve DHKP/C terörüne karşı sadece fiili bir mücadele değil, İslam'a aykırı bir ideolojik çerçeve sunan DAEŞ'e karşı, etnik milliyetçilik temelinde Türk-Kürt karşıtlığına dayalı bir savaş başlatmak isteyen PKK'ya karşı da ideolojik savaş verildiğini dile getiren Davutoğlu, "Ancak bu kesinlikle bir iç savaş değildir. Bu Türkiye'nin topyekun bir arada terörle verdiği bir mücadeledir. Kendilerini bu mücadelede Türkiye'nin yanında addedmeyenler, bunu bir iç savaş gibi görmek ya da göstermek isteyebilirler, bu kavramı hiçbir şekilde kullanmamak lazım" dedi.

"Koza İpek Holding ve şirketlerine kayyum atanması kararı"

Koza İpek Holding ve şirketlerine kayyum atanması ve Paralel Yapı ile mücadeleye ilişkin görüşleri sorulan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bütün bunlar hukuki süreçler. Yani hükümet olarak biz buna müdahil, öyle veya müdahil olmak durumunda değiliz. Bir kere bu hukuka intikal etmiş olan ve hukuki bakımdan da tekemmül etmesi gereken bir dosyadan bahsediyoruz. Dolayısıyla onu hukuki sürecin doğası içinde değerlendirmek lazım. Paralel Yapı'nın devlet içindeki faaliyetleri ve yürütmeyle ilgili, yürütmeye sızarak veya yargıya sızarak devlete dönük yaptığı eylemler ve bu anlamda da bu şirketler üzerinden sağlanan finansman, ortak bir dosya içinde değerlendirilmesi gereken hususlar. Dediğim gibi bunlar hukuka intikal etmiş ve savcılık gerekli işlemleri yaparak gerekli kararları aldı. Bunun üzerinde ekstra bir yorum yapmaya gerek olmaksızın bu hukuki sürecin sonuçlarını herkesin kabullenmesi icap eder.

Diğer konuda zaten daha önce yaptığımız açıklamalar ve girişimler var. Çok açık bir şekilde bir sivil toplum niteliğini çoktan kaybetmiş olan ve devlete nüfuz ederek bürokrasi üzerinden halkın yetki verdiği meşru yönetimi değiştirme ya da o yönetimi değiştirme ya da o yönetim üzerinde baskı oluşturmak için yapılan faaliyetler var. Bunun adı darbedir, öyle veya böyle. Darbe nihayette nedir? Bu ülkeyi kim idare edeceği konusundaki mercinin neresi olduğuyla ilgili bir sorudur bu. Eğer merci halk ise halkın oylarıyla seçilmiş bir hükümet iş başındayken, o hükümetin bürokrasisi ona uymak zorundadır."

Hükümet yanlış yaparsa, cezayı halkın vereceğini, hükümetin siyasi sorumluluğunun halka karşı olduğunu dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ola ki hükümet içinde veya siyasi kadrolar içinde hata mı var? O da yargı süreci içinde ortaya çıkarılır? Ama siz yargıyı kontrol altına tümüyle alarak, bunun emniyetle ilgili bağlantılarını kontrol altına alarak birlikte siyaset yapmaya kalkarsanız, siyaset yapması gereken siyasi kadronun yerine siz bunu yapmaya kalkarsanız, sonunda da hesap vermek durumunda olmayacaksanız, bu 12 Eylül'de yapılan şey. Onu asker yapmıştı, bunu polis yapmış olur. Dolayısıyla bürokrasi rolünü bilecek. Bürokrat talimatı meşru hükümetten alır. Dışarıdaki bir imam, imam demek bile benim... İmamlar adına özür dileyerek söylüyorum. Dışarıdaki bir paralel otoritenin talimatıyla bürokrat hareket etti mi o bürokrat ya bürokratlığı bırakacak ya da o otoriteye itaat etmeyecek. Bürokrasinin modern, çağdaş devletlerde rolü, konumu budur." 

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR