Kimse İslam ile Terörü Bir Arada İfade Edemez
İSEDAK 31’inci Toplantısı Bakanlar Oturumunun İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen açılış toplantısına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan...
26.11.2015 01:09:29
Bu haber
781 kez okundu
“Kimse İslam ile Terörü Bir Arada İfade Edemez”
İSEDAK 31’inci Toplantısı Bakanlar Oturumunun İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen açılış toplantısına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam’ın bir barış dini olduğunu vurgulayarak, “Barış dini İslam’ı kendi kirli emelleri için araç olarak kullanan bir avuç cinayet şebekesi, her gün masum insanları, en başta da Müslümanları katlediyor. Adına DEAŞ, El Kaide, Boko Haram, El Şebab denilen bu karanlık yapılar, İslam dünyasının başkaları tarafından tanzimine figüranlık yapıyorlar. Dikkat ediniz, bu terör örgütlerinin en öncelikli hedefi, kendileriyle aynı görüşü paylaşmayan diğer Müslümanlardır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi’nin (İSEDAK) 31’inci Bakanlar Oturumuna katıldı. İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşen ve üye ülke temsilcilerinin katıldığı toplantının açış konuşmasını, İSEDAK Başkanı sıfatıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı.
Konuşmasına; toplantı bünyesinde yapılacak istişarelerin, verilecek emeklerin, fikir alışverişi ile yapılacak görüşmelerin, alınacak kararların, tüm İslam âlemi ve insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ilk bölümünde İslam ülkelerinin ekonomi ve ticaret alanındaki genel durumuna ilişkin sayısal veriler eşliğinde tespit ve değerlendirmelerde bulundu.
“KARDEŞLİĞİMİZ NE KADARSA, MÜSLÜMANLIĞIMIZ DA O KADARDIR”
Küresel ekonomide yaşanan tüm belirsizlik ve olumsuzluklara rağmen, son 10 yılda İslam ülkelerinin dünya ticaretindeki payında yüzde 40’a yakın bir artış yaşandığına, İslam İşbirliği Teşkilatı ülkelerinin üretim ve ticaret yapılarında ciddi iyileşmelerin olduğuna, kendi aralarındaki ticaret oranının, hedeflenen yüzde 20’ye yaklaştığına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu müspet tablonun ardındaki acı manzaranın da görülmesi gerektiğini belirtti.
İslam İşbirliği Teşkilatı nüfusunun yaklaşık yüzde 21’i olan 350 milyon kişinin aşırı yoksulluk şartlarında hayata tutunmaya çalıştığına ve Sahra-altı Afrika ülkelerinde bu oranın, yüzde 50’ye kadar yükseldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millî gelir ve gelişmişlik seviyesi açısından da ülkelerimiz arasında çok büyük farklılıklar var. Bir tarafta asli ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan milyonlarca insan varken, diğer taraftan milyarlarca dolar lüks için, şatafat için harcanabiliyor. ‘Müslümanlar kardeştir’ ilahi düsturuna râm olan bizlerin, bir hakikati tespit etmesi, buna göre hayatına istikamet çizmesi gerekiyor. Kardeşliğimiz ne kadarsa, Müslümanlığımız da o kadardır” dedi.
Bugün İslam coğrafyasının, bir ilim, irfan ve medeniyet coğrafyası olmaktan zulüm ve mazlumiyet coğrafyasına dönüşmesinin en büyük sebebinin, kardeşlik ahlakı ve hukukunun ihlali olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Merhamet ve adalet sıfatlarından yoksun bir büyümenin, gelişmenin, kalkınmanın bizi götüreceği yer, esenlik değil sorunlar yumağıdır. Bugünümüzü ve yarınımızı teminat altına almanın yegâne yolu, dayanışmayı, iş birliğini, paylaşmayı artırmak; dünyanın neresinde olursa olsun kardeşlerimizin dertleriyle hemhal olmayı başarabilmektir. Diğer ülkelerin, başka kurumların bizim sorunlarımızla ilgilenmesini beklemeden, kendi meselelerimize eğilmemiz, onlarla cesaretle yüzleşmemiz gerekiyor.”
“MÜSLÜMANLAR OLARAK BEKA MÜCADELESİ VERDİĞİMİZ AĞIR BİR İMTİHANDAN GEÇİYORUZ”
Bu yılki İSEDAK toplantısının bölgesel ve küresel meseleler bağlamında kritik bir dönemde gerçekleştiğine ve Müslümanların beka mücadelesi verdiği ağır bir imtihandan geçtiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de yaşanan iç savaşta 5’inci yıla girildiğini, Irak, Yemen, Filistin, Libya, Afganistan, Mısır ve Lübnan’ın ciddi sıkıntılarla boğuştuğunu, Filistinlilerin İsrail’in baskısı, şiddeti ve saldırılarına karşı onurlu ve vakur bir mücadele verdiğini, 1,5 milyon insanın yaşadığı Gazze’nin bir açıkhava hapishanesine çevrildiğini, Arakan’da şiddete maruz kalan binlerce mazlumun yaşam savaşı verdiğini kaydetti.
“Bu yürek yaralayıcı manzaralar yetmiyormuşçasına, ‘Barış’ dini İslam’ı kendi kirli emelleri için araç olarak kullanan bir avuç cinayet şebekesi, her gün masum insanları, en başta da Müslümanları katlediyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Adına DEAŞ, El Kaide, Boko Haram, El Şebab denilen bu karanlık yapılar, İslam dünyasının başkaları tarafından tanzimine figüranlık yapıyorlar. Dikkat ediniz, bu terör örgütlerinin en öncelikli hedefi, kendileriyle aynı görüşü paylaşmayan diğer Müslümanlardır. Bu örgütler en büyük zararı, İslam ülkelerine, değerlerimize, medeniyetimizin en güzide eserlerine, kütüphanelere, âlimlere, ilim ve irfan yuvalarına vermiştir. Haricilerden Haşhaşilere kadar, tarihte benzer örneklerini gördüğümüz bu şer şebekelerine karşı hepimizin kararlı bir duruş sergilemesi şarttır”
Gençleri zehirleyen ve 1400 yıllık sahih İslam geleneğini yok etmeyi amaçlayan bu kanser hücrelerini vücuttan söküp atmanın, öncelikle Müslümanların görevi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin dönem başkanlığında ve ev sahipliğinde gerçekleşen G-20 Liderler Zirvesi bildirisinde terörizmle mücadele konusunda yapılan vurguyu hatırlattı ve insan hayatını kutsal kabul eden herkesin, terör kimden gelirse gelsin, nerede vuku bulursa bulsun, ilkeli ve tutarlı bir duruş sergilemesi gerektiğinin altını çizdi.
“İSLAMOFOBİK, YABANCI DÜŞMANI VE IRKÇI TEPKİLER MÜLTECİ SORUNUNU DAHA DA DERİNLEŞTİRECEKTİR”
Kuşlara, balıklara, bitkilere gösterilen küresel hassasiyetin her gün Akdeniz ve Ege’de boğulan masum yavrulardan esirgenmemesi gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu aymazlığın sonu çok daha büyük bir felaket olacaktır. Sadece hayatta kalma, yaşama tutunma, yani var olma mücadelesi veren milyonlarca Suriyeli ve Iraklının yüzlerine kapanan kapılar, sorunu derinleştirecektir. Güvenlik ve huzurun yolu mültecilere tekme atmaktan, içi insanlarla dolu botlarını şişleyerek batırmaktan, çığlıklarına kulak tıkamaktan değil, onları kucaklamaktan, onlara sahip çıkmaktan geçiyor. Dikenli tel örgülerin, yüksek duvarların arkasına saklanarak, sorundan uzak kalınamayacağını artık herkesin görmesi gerekiyor” dedi.
İslamofobik, yabancı düşmanı ve ırkçı tepkilerin sorunu daha derinleştirdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörü bir inançla, milletle veya bölgeyle ilişkili hale getirmenin hiçbir şekilde kabul edilip mazur görülemeyeceğini ifade ederek şunları söyledi: “Teröristin kimliğine bakarak, bir dinin müntesiplerinin töhmet altında bırakılması, adeta suçlu gibi savunma yapmaya zorlanması yanlıştır. Kimse nerede ve nereden olursa olsun İslam’la terörü bir arada ifade edemez terörü İslam’a bir sıfat olarak kullanamaz. Buna kimsenin hakkı yoktur. Maalesef, dini, dış görünüşü, dili, teninin rengi yüzünden ötekileştirilen kesimler, bilhassa da gençler, terör örgütlerinin propagandasına çok daha açık hale gelebiliyor. Bu eğilimi körükleyecek adımlardan uzak durulmalıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de sergilenen mezhepçi ve dışlayıcı politikalar ile uygulanan yanlış stratejilerin DAEŞ gibi bir örgütün ortaya çıkmasına neden olduğuna değinerek, Esed rejiminin devlet terörüne göz yumup özgür ve onurlu bir yaşam için mücadele veren Suriyelileri bombalamakta ısrar edenlerin de bu tavırlarıyla DAEŞ canavarına destek verdiğini söyledi.
“BAYIRBUCAK TÜRKMENLERİNİN OLDUĞU LAZKİYE VE KUZEYİNDE DAEŞ TERÖR ÖRGÜTÜ YOKTUR, KİMSE KİMSEYİ ALDATMASIN”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye sınırında hava sahasının ihlal edilmesi sonucu bir uçağın düşürülmesi ile ilgili açıklamalarda da bulundu. Dün sabah saatlerinde hava sahamızı ihlal eden milliyeti belirsiz iki uçağın, Hatay Yayladağı bölgesinde sınır ihlali yapmamaları konusunda 5 dakika içinde 10 kez ikaz edildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Askerî makamlarımızın yaptıkları ikazlar üzerine bu uçaklardan biri tekrar Suriye’ye dönerken, diğeri sınır ihlalini sürdürmeye ısrarla devam etmiştir. Bunun üzerine bölgede devriye görevi yapan F-16’larımız Türk hava sahası içinde sınır ihlali yapan uçağa ateş açmışlardır. İsabet alarak Suriye tarafına düşen uçağın bazı parçaları da sınırlarımız içine isabet etmiş, bu sebeple iki vatandaşımız yaralanmıştır. Düşen, daha sonradan Rus yapımı olduğu bilinen uçağın Rusya Federasyonu’na ait olduğu bu ülke makamlarının açıklamalarından sonra anlaşılmıştır. Olayın hemen arkasından gerek Türkiye olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri ve NATO bünyesinde gerekli bilgilendirmeleri sürekli yaptık.”
Söz konusu uçakların orada DAEŞ’e karşı mücadele sebebiyle bulunduğu yönündeki açıklamalara atıfta bulunarak, “Bayırbucak Türkmenlerinin olduğu Lazkiye ve kuzeyinde DAEŞ terör örgütü yoktur, kimse kimseyi aldatmasın. Şu anda DAEŞ terör örgütünün bulunduğu bölge Cerablus ve doğusudur, onun güneyidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun süredir böyle bir hadisenin yaşanmaması için büyük bir çaba harcandığını, ilgili tüm ülkeler nezdinde gerekli uyarıların yapıldığını kaydetti.
“TÜRKİYE HER ZAMAN BARIŞIN, DİYALOĞUN VE DİPLOMASİNİN TARAFINDA YER ALMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çeşitli tarihlerde ve çeşitli kanallarla bu konudaki hassasiyetin iletildiğini açıklayarak, şu değerlendirmelerde bulundu: “Düne kadar böyle bir olayın vuku bulmamasının sebebi, Türkiye’nin sabrını zorlayarak ortaya koyduğu soğukkanlı ve iyi niyetli tavırdır. Türkiye gerilimin, krizin ve husumetin safında değil, her zaman barışın, diyaloğun ve diplomasinin tarafında yer almıştır. Bundan sonra da biz bu tavrımızı koruyacağız. Hiç kimse bizden sınır güvenliğimizin sürekli ihlal edilmesine, egemenlik haklarımızın yok sayılmasına, hak ve hukukumuzun çiğnenmesine sessiz ve tepkisiz kalmasını beklememelidir. Bu hadiseyi tırmandırmak gibi bir düşüncemiz kesinlikle bulunmamaktadır. Sadece kendi güvenliğimizi ve kardeşlerimizin hukukunu savunuyoruz.”
Bir haftadır Lazkiye kuzeyinde, Bayırbucak Türkmenlerinin olduğu bölgeden Türkiye’ye doğru göçün başladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bombalardan kaçan oradaki soydaşlarımız ve akrabalarımız olan Türkmenlerin Hatay ve çevresindeki bölgede kamplara alınmaya başladığını bildirdi. Türkiye’nin, her türlü terör örgütüne ve teröre olduğu gibi devlet terörü uygulayan Esad rejimine de karşı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede yaşayan kardeşlerimize yönelik saldırılar karşısında sınırın her iki yanında da insani yardım faaliyetlerinin süreceğini belirtti ve “Ülkemize yönelik yeni bir göç dalgasının önüne geçmek için gerekli tedbirleri almakta kararlıyız. Suriye halkının huzuru ve güveni için üzerimize düşenleri yapmaya devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.
“SİYASİ İRADEMİZİ ETKİN BİR ŞEKİLDE ORTAYA KOYMALIYIZ”
İslam İşbirliği Teşkilatı bakanlarının katıldıkları 31. İSEDAK toplantısında sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin başarı ile uygulanması için önemli kararlar alacağına inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siyasi irademizi etkin bir şekilde ortaya koymalıyız. Dikleşmeden dik durmalıyız, Müslümana yakışan budur. Uygun kamu politikaları benimsemeliyiz. Kurumsal ve beşeri kapasitemizi güçlendirmeliyiz. Sağlam finansal kaynaklar yanında etkin bir yardımlaşma ruhu oluşturmalıyız. Tüm kurumlarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla, özel sektörümüzle ve vatandaşlarımıza bu hedefleri sahiplenmeliyiz” değerlendirmelerinde bulundu.
2013 yılında uygulamaya konulan İSEDAK stratejilerinin, üye ülkelerin katkılarıyla başarılı bir şekilde icra edildiğini görmekten memnuniyet duyduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapı bünyesinde yakın dönemde gerçekleştirilen bazı çalışmalara da değindi. Türkiye’nin, dünyanın en önemli ekonomik iş birliği platformu olan G-20’ye tüm üye ülkelerin takdir ettiği bir dönem başkanlığı yaptığını hatırlattı ve önümüzdeki yıl Türkiye’nin yine önemli zirvelere ve toplantılara ev sahipliği yapacağını açıkladı. Bunların arasında; 13. İslam İşbirliği Teşkilatı Liderler Zirvesi’ni ve Dünya En Az Gelişmiş Ülkeler İnsani Zirvesi’ni anan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını, gerçekleşecek bu zirvelerin yaşanan sıkıntıların çözümüne vesile olmasını dileyerek ve teşkilat içindeki kardeş ülkeleri dile getirdiği sorunların çözümünde daha duyarlı davranmaya davet ederek tamamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İSEDAK’ın 31’inci toplantısına başkan sıfatıyla katılıp açış konuşmasını yaptıktan sonra, İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) tarafından hazırlanan ve İstanbul Kongre Merkezi’nde sanatseverlerin beğenisine sunulan hüsn-i hat sergisini gezdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri İyad Medeni ve beraberindekiler de eşlik etti.
IRCICA’nın, tüm İslam ülkelerindeki hüsn-i hat sanatçılarının katılımıyla gerçekleştirdiği yarışmalarda ödül alan eserlerin ve tarihî Hicaz fotoğraflarının yer aldığı sergiyi ziyaretinde, IRCICA Genel Direktörü Halit Eren, sergideki eserlerle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bilgi verdi.
Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter
kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar
hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2