Üst Header Banner Reklam
KURTULMUŞ’TAN İLK TOPLANTI SONRASI AÇIKLAMA
Bu hükümetin üçüncü temel özelliği, toplumun çok geniş kesimlerini, farklı siyasi kanatlardan olan insanları temsil edebiliyor olmasıdır. Temsil yeteneğinin geniş ve güçlü olmasıdır" ifadesini kullanan Kurtulmuş, şunları söyledi:
2.09.2015 13:01:07
Bu haber 664 kez okundu
KURTULMUŞ’TAN İLK TOPLANTI SONRASI AÇIKLAMA

 KURTULMUŞ’TAN İLK TOPLANTI SONRASI AÇIKLAMA

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında Çankaya Köşkü'nde düzenlenen Geçici Bakanlar Kurulu'nun ilk toplantısının ardından, gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, 20 Temmuz'da Suruç’taki katliamla başlayan süreçte, terörün alabildiğince artmış olmasının herkesi derinden yaraladığını belirterek, "Buradan bir kere daha bir barış çağrısı yapmayı, hükümetimiz adına bir sorumluluk olarak hissediyorum" dedi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, 63. Hükümetin ilk Bakanlar Kurulu toplantısını yaptıklarını belirterek, yeni hükümetin hayırlı olması temennisinde bulundu.

Mevcut hükümetin Türkiye'de bir ilk olma özelliğine sahip olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Türkiye demokrasi tarihinin ilk örneğini böylece veriyoruz, geçici bir seçim hükümetiyle. Bu hükümetin dört tane temel özelliği var. Bunlardan bir tanesi, Anayasa'nın 114. ve 116. maddelerine göre kurulmuş bir hükümet olması. Yani Sayın Cumhurbaşkanımızın görevlendirilmesiyle yapılmış olan bir seçim hükümeti olması. Bu özelliğiyle bir ilktir. Bu tecrübeyi Türkiye olarak yaşıyoruz. Şuna da şükrederek ifade etmek isterim ki Türkiye'de işleyen bir demokrasinin var olduğunu, bu hükümetin kurulmuş olması da bugün ilk Bakanlar Kurulu toplantısını son derece başarılı şekilde gerçekleştirmiş olması, Türkiye'de işleyen bir demokrasinin var olduğunun da bir göstergesidir" şeklinde konuştu.

Süresi içinde bir koalisyon kurulamadığı için Anayasal sürecin işlediğini ve Türkiye'nin hükümetsiz kalmadığını dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Türkiye yönetimle ilgili bütün işlevini 63. Hükümet vasıtasıyla devam ettirebilecek imkana kavuştu. Dolayısıyla bunun ilk örnek olması, gerçekten uygulamalar bakımından da önemli olacaktır. Ben bu anlamda hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Bu hükümetin ikinci temel özelliği, Anayasal bir zorunluluktan kaynaklanıyor olması. Yani bir koalisyon kurulmuş değildir, Anayasal zorunluluk çerçevesinde Sayın Cumhurbaşkanımız, AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla değil, milletvekili olarak Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu'nu görevlendirmiş ve Sayın Başbakanımız da Anayasal zorunluluğun gereği olarak ilgili arkadaşlara, şu anda Bakanlar Kurulu'nu oluşturan isimlere bireysel olarak teklifte bulunmuş ve teklif bazı arkadaşlar tarafından kabul edilmiş, bazı arkadaşlar tarafından kabul edilmemiştir. Dolayısıyla bu teklifi kabul ederek bugün 63. Hükümette yer alanlar da bireysel sorumluluk çerçevesinde bu hükümetin içinde yer almaktadır."

"63. Hükümet görevlerini istisnasız sürdürecektir"

"Bu hükümetin üçüncü temel özelliği, toplumun çok geniş kesimlerini, farklı siyasi kanatlardan olan insanları temsil edebiliyor olmasıdır. Temsil yeteneğinin geniş ve güçlü olmasıdır" ifadesini kullanan Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Bu çerçevede Bakanlar Kurulu içinde yer alan bakan arkadaşlarımızın her biri eşit özelliklere, haklara ve eşit sorumluluklara sahiptir. Bu çerçevede bu eşit sorumluluğunun gereği olarak da ümit ediyorum ki bu süre içinde, bugün ilk toplantıda onu açıkça gösterdi, uyum içinde, üzerine düşen Anayasal zorunluluğunu yerine getirecek ve 63. Hükümet Türkiye'de bu yüksek temsil niteliğinin verdiği güçle görevlerini istisnasız sürdürecektir. Bu hükümetin dördüncü temel özelliği ise bu ülkeyi sükunetle ve suhuletle seçime götürme görevi olmasıdır. Bu hükümetin en temel görevi budur. Bir taraftan yönetimde boşluk bırakmamak için üzerine düşen bütün sorumlulukları yerine getirecek ama aynı zamanda bu hükümet, temel görevi itibarıyla da inşallah demokratik kural ve kuruluşlarını işleterek, güvenliği sağlayarak Türkiye'yi güvenlik içinde seçime götürmekle yükümlüdür. Bu temel özelliklerinin bilincinde olan bir hükümet, görevlerini harfiyen yerine getirecektir."

"Barış çağrısı yapmayı, hükümetimiz adına sorumluluk olarak hissediyorum"

Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu'nun 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde toplandığına işaret ederek, "Bugün güzel bir günde toplanmış olduk, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde toplandık. Bu vesileyle bütün milletimizin, insanlığın dünya barış gününü kutluyorum. Barış gününün bütün dünyada ve ülkemizde, çevremizde, çevremizdeki bütün ülkelere barış getirmesi için yeni soluk getirmesini, yeni anlayış getirmesini temenni ediyorum" diye konuştu.

"Özellikle 20 Temmuz günü Suruç'ta başlayan katliamla birlikte süren süreçte, terörün alabildiğince artmış olması, ölümlerin insani kayıpların ortaya çıkmış olması, hepimizi derinden yaralıyor" diyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu vesileyle buradan bir kere daha bir barış çağrısı yapmayı, hükümetimiz adına bir sorumluluk olarak hissediyorum. Bütün Bakanlar Kurulu'ndaki arkadaşlarımız adına da barış günümüzü hem kutluyor hem de barış günü vesilesiyle silahların susturulmasını, silahların gömülmesini ve bu topraklarda bin yılı aşkın süredir kardeşçe yaşayan milletimizin kıyamete kadar barış içinde, esenlik içinde yaşamasını sağlayacak sözlere de eylemlere herkesin sahip olmasını diliyoruz."

Kurtulmuş, ayrıca toplantıda, Artvin Hopa'daki sel felaketi, Milli Eğitim Bakanlığının okullarının açılması öncesindeki durumu, 2016 bütçesiyle ilgili gelişmelerin görüşüldüğünü anlattı.

Artvin'deki sel felaketi

Hopa'da ortaya çıkan sonuç ve bu sonuçtan çıkarılan derslerle hem Doğu Karadeniz'de bölgesel olarak yapılabilecekler hem de genel olarak Türkiye'nin afet risklerini gözden geçiren uzun detaylı bir görüşmeyi gerçekleştirdiklerini kaydeden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Maalesef, 8 vatandaşımızı kaybettik. Halen 3 vatandaşımız bulunamadı. 20 yaralımız oldu. Bunlardan şu anda 8 tanesinin halen hastanelerde tedavisi devam ediyor. Yarım saat içerisinde AFAD'dan bölgedeki ekipleriyle, diğer ve bütün kurum ve kuruluşlarımızla, yarım saat içinde afetten sonra müdahale edebildi ve afetten sonraki müdahale sürecinde çok başarılı çalışma yürütüldü. Bu çalışmaları yerinde yürüten Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu Bey'e ve Sayın Valimize ve bütün ilgili kamu kurum kuruluşlarının yöneticilerine, AFAD'dan mensuplarına da buradan teşekkürü bir borç biliyorum. Bu süre içinde 882 personel, 284 araç ve 2 helikopterle olaya müdahale edildi."

Kurtulmuş, Artvin'e sel felaketi dolayısıyla 10 milyon lirası Başbakanlık, 1 milyon lirası da AFAD'dan olmak üzere toplam 11 milyon liralık ödenek gönderildiğini belirterek, "Bu çerçevede bin 601 afetzedenin 50,7 milyon dolarlık bir zarar tespiti bugüne kadar yapıldı. İnşallah zarar tespitleri 4 Eylül’e kadar yapılacak ve bu insanlarımızın mağduriyetleri giderilmeye gayret edilecektir" dedi.

Afetten sonra orta vadede ve seri bir şekilde yapılması gereken işlerin tespit edildiğini dile getiren Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Bunlardan bir tanesi, artan yağışlar, iklim değişiklikleri devam ettiği sürece daha fazla problem olmaya devam edecek. Özellikle Doğu Karadeniz bölgemizde, sel ve heyelan riskinin arttığını, yapılaşmadan, dere ıslahlarından ve köprülerin neden olduğu bir takım olumsuz etkilerden hep beraber bahsettik ve bunları tespit ettik. Şimdi hemen orta vadede, bu anlamda hem deprem, heyelan ve sel risklerinin bütün Türkiye çerçevesinde yeniden güncellenmesi hem de Doğu Karadeniz bölgemizdeki bu sel ve heyelan riskinin güncelleneceği adımların atılması hedefimiz içindedir. Yine aynı şekilde dere ıslahı ve köprülerin gözden geçirilmesiyle ilgili de Başbakanlık Müsteşarı başkanlığında kurumlar arasında bir koordinasyon sağlanacak ve bu ortada vadede hemen giderilmeye çalışılacaktır. Bunun yanı sıra bu bölgede felaket bölgesinde vatandaşlarımızla ilgili olarak, çiftçilerimizin uğradığı zararlar da karşılanacaktır. Bunlar da tespit edilip kendilerinin zararları giderilmeye çalışılacaktır. Ayrıca esnaf ve sanatkarlarımızın banka, kamu bankalarına borçları ve SSK’ya borçları ötelenecek, ertelenecek."

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Bundan sonra isteyen hayırseverlerimizin derslik yapabilmesi, herkesin bir okul yapmaya gücü yetmez ama belli oranlarda okullara katkıda bulunacak olan insanların isimlerinin, annelerinin, babalarının isimlerinin bu okullara verilmesi hatta maalesef son zamanlarda artan terör dolayısıyla şehirlerimize gelen şehitlerimizin anısına yapılacak olan yeni okullarda şehitlerimizin adının bu okullara verilmesi perspektifini hep beraber, Bakanlar Kurulu olarak benimsemiş buluyoruz" dedi.

Kurtulmuş, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında Çankaya Köşkü'nde düzenlenen Geçici Bakanlar Kurulu'nun ilk toplantısının ardından yaptığı açıklamada, ders yılı öncesinde Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) şimdiye kadar yaptığı çalışmaları gözden geçirdiklerini, bundan sonra tamamlanması gereken hususları ele aldıklarını belirtti.

Öğretim yılında atılacak yeni adımlara ilişkin yol haritası çıkardıklarını söyleyen Kurtulmuş, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin 2002 yılında 7,5 milyar lirayken, 2015 yılında 62 milyar liraya çıktığını vurguladı.

Kurtulmuş, MEB'in bu bütçe içerisinde yatırıma ayırdığı payın 2002'de 1,3 milyar olduğunu, bugün 5,5 milyara çıktığını kaydetti.

Öğretmen sayılarının 513 binden 919 bine çıktığını, 2013'ten 2015'e kadar 476 bine yakın yeni öğretmen alımı gerçekleştirildiğini ifade eden Kurtulmuş, öğretmen başına düşen öğrenci, derslik, kütüphane, spor salonu sayısının, fiziki mekanların iyileştirilmesi, ders kitapları gibi konularda çok büyük gelişmeler kaydedildiğini ifade etti.

"Eylül ayı içerisinde 37 bin yeni öğretmen ataması yapılacak"

Bundan sonraki süreçte eğitimin kalitesinin artırılması için neler yapılabileceği konusunda uzun müzakerelerde bulunduklarını belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eylül ayı içerisinde 37 bin yeni öğretmen ataması yapılacak. İhtiyaç duyulan alanlarda öğretmen arkadaşlarımızdan öğretmenler görevlerine başlayacaklardır. Bugün itibarıyla dershane adı altında bir faaliyet olmayacak ama bundan sonra isteyen dershanelerin özel okula dönüşmesiyle ilgili de kapı açık bırakılacaktır. Türkiye'de aslında dershane meselesini zorunlu hale getiren eğitim sisteminin yapısıdır. SBS'nin zaman içerisinde dönüştürülerek kaldırılması ve TEOG'la birlikte gelişen süreç, aslında artık dershanelere çok fazla ihtiyaç duyulmayan bir süreci ortaya koydu. Bu çerçevede kimseyi mağdur etmeksizin kamuoyundaki birtakım sözlere rağmen kimseyi mağdur etmeden dershane öğreticileri, dershane sahipleri, öğrencileri ve velileri hiçbir şekilde mağdur etmeden bu dönüşümün gerçekleştirilmesi için gerekli kriterler ortaya konuldu ve gerekli uygulamalar yapıldı. Bu çerçevede 2 bin 415 dershane dönüşüm programına müracaat etti, 2 bin 235 tanesi programa alındı, bin 401 tanesi de dershanelikten özel okul olmaya doğru döndü, yani özel okul ruhsatı aldılar. Dolayısıyla bu çerçevede bundan sonra da özel okul için müracaat edeceklerin müracaatı devam edecek."

Mesleki eğitimle ilgili kapsamlı çalışma yapılacağını ifade eden Kurtulmuş, "Bu çalışmaya sadece Milli Eğitim Bakanlığımız değil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, odalar birliği gibi kuruluşları da üniversitelerimizi de katarak bir rapor hazırlanacak ve mesleki teknik eğitimin niteliğinin artırılması konusunda önümüzdeki günlerde hükümete bu çalışma takdim edilerek bu çalışmanın uygulanması için adım atılacaktır" dedi.

"17 Ekim'e kadar merkezi yönetim bütçesi TBMM'ye gönderilecek"

Derslik sayısının artırılması konusunda atılacak adımları da ele aldıklarına dikkati çeken Kurtulmuş, 2013-2015 yılları arasında sayının 355 binden 528 bine çıktığını, yaklaşık 234 bin yeni derslik yapıldığını söyledi.

Her yıl yaklaşık 1 milyon 300 bin kişinin eğitim sıralarına geldiğini belirten Kurtulmuş, artan nüfus hızına dersliklerin yetmediğini, açıkların olduğunu kaydetti.

Açığı kapatmak için hayırseverlerin de devreye gireceği yeni bir program üzerinde durduklarını anlatan Kurtulmuş, "Bundan sonra isteyen hayırseverlerimizin derslik yapabilmesi, herkesin bir okul yapmaya gücü yetmez ama belli oranlarda okullara katkıda bulunacak olan insanların isimlerinin, annelerinin, babalarının isimlerinin bu okullara verilmesi hatta maalesef son zamanlarda artan terör dolayısıyla şehirlerimize gelen şehitlerimizin anısına yapılacak olan yeni okullarda şehitlerimizin adının bu okullara verilmesi perspektifini hep beraber, Bakanlar Kurulu olarak benimsemiş buluyoruz" diye konuştu.

2016 yılı bütçesine ilişkin konuları ele aldıklarını aktaran Kurtulmuş, bütçeyle ilgili bütün hazırlıkların zamanında yerine getirilerek 17 Ekim'e kadar merkezi yönetim bütçesinin TBMM'ye gönderileceğini söyledi. Bu çerçevede üç temel metin hazırlanacağını kaydeden Kurtulmuş, orta vadeli program olacağını, bütçeyle ilgili genel perspektifin ve 2016 yılı merkezi yönetim bütçesinin ortaya koyulacağını ifade etti.

Kurtulmuş, bu hükümetin adının geçici hükümet olsa da hiçbir şekilde Türkiye'nin yönetim alanlarında boşluk bırakmayacak anayasal yetkiye ve sorumluluğa sahip olduğunu vurguladı.

Türkiye ekonomisinin yanlış etki altında kalmaması için bütçeyle ilgili alanlarda ve diğer alanlarda her şeyi gerektiği zaman ve şartlara uyarak yerine getireceklerinin altını çizen Kurtulmuş, 17 Ekim'e kadar bu süreci tamamlayarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 2016 yılı bütçesinin gerçekleşmesini sağlayacaklarını belirtti.

"15 günde bir Bakanlar Kurulu toplantısı yapılacak"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"23 Eylül Çarşamba günü saat 00.00'dan, 28 Eylül Pazartesi günü saat 07.00'ye kadar bütün otoyolların, boğaz köprülerinin bayram süresince ücretsiz olması ayrıca belediyeler tarafından toplu taşıma araçlarının ücretsiz ya da indirimli olarak kullanılmasıyla ilgili Bakanlar Kurulu kararnamesini de bugün imzalamış olduk" dedi.

Kurban Bayramı tatili öncesinde Bağ-Kur'luların, SSK, işçi ve tarım emeklilerinin ve 4/C'lilerin alacakları maaşları, ücretleri bayramdan önce 17 ve 23'ü arasındaki süre içerisinde bu ödemeler de yapılacak ve böylece Kurban Bayramı'na Bağ-Kur'lu, SSK'lı ve emeklilerinin rahat bir şekilde girmelerini temin edecek adımlar atılacaktır."

Kurtulmuş, bundan sonra 15 günde bir Bakanlar Kurulu toplantısı yapmayı planladıklarını ama acil durumlar olması halinde kurulun toplanabileceğini söyledi.

Son derece seviyeli, konusuna hakim, sorumluluğu hangi anayasal zorunluluklar çerçevesinde aldığının bilincinde olan Bakanlar Kurulu heyetiyle karşı karşıya olduklarını ifade eden Kurtulmuş, "Türkiye'de hiçbir yönetim boşluğu bulunmaksızın Türkiye'yi 1 Kasım seçimlerine suhuletle götürecek Bakanlar Kurulu olarak, bu arada Türkiye'de hangi işler yapılması gerekiyorsa onları da sanki uzun süreli bir hükümetmiş perspektifiyle ele alarak yolumuza devam edeceğiz" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Türkiye'de sorumluluk gereği bu görevi kabul eden insanların oluşturduğu bir hükümet var, bu hükümet Anayasa'daki haklarını kullanmak bakımından başka hiçbir hükümetten en ufak bir farkı yoktur" dedi.

Kurtulmuş, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında Çankaya Köşkü'nde düzenlenen Geçici Bakanlar Kurulu sonrası düzenlenen basın toplantısında, paralel yapıyla mücadele konusunun değerlendirilip değerlendirilmediğine ilişkin soruya, Bakanlar Kurulu'nda bu konunun gündeme gelmediğini söyledi.

Bir gruba ait operasyonun ve soruşturma sürecinin sürdürüldüğünü anlatan Kurtulmuş, 5 kişinin gözaltına alındığını ve şüphelilerden birinin yurt dışında olduğu bilgisinin kamuoyunca bilindiğini söyledi. Kurtulmuş, "Bu soruşturma MASAK ve polisin yapmış olduğu bir ön inceleme sonucu başlatılmış olan bir soruşturma, devam eden bir soruşturma. Bundan sonraki safhalarını hep beraber izleyip, göreceğiz" dedi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş'a Bakanlar Kurulu'nda yer alan iki HDP'li bakanın devlet politikalarına aykırı hareket etmeleri durumunda kuruldan çıkarılıp çıkarılmayacağı ve yerlerine kimlerin atanacağı soruldu.

İlk toplantıda çok güzel, konularına hakim bir Bakanlar Kurulu olarak toplantıyı gerçekleştirdiklerini dile getiren Kurtulmuş, Milli Eğitim ile ilgili gelişmeleri, bütçeyle ilgili görüşmeleri, Hopa'daki sel felaketi ve diğer farklı konuları görüştüklerini ve bu anlamda herhangi bir uyumsuzluk görmediklerini belirtti.

Varsayım üzerinden hareket etmeyeceklerini ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Herkes şunun bilincinde ki burada bir koalisyon kurulmadı, tekrardan bunu söylüyorum. Seçim kampanyası olduğu için, şimdi normal bir süreç olsaydı bu tartışmaların hiçbirisi gündeme gelmezdi ama 63. hükümetin kompozisyonu üzerinden birilerinin seçim kampanyasına malzeme oluşturmasına da müsaade etmememiz lazım. Bunu AK Parti'nin bir ferdi olarak söylemiyorum, parti kimliğimle söylemiyorum, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak söylüyorum. Türkiye'de sorumluluk gereği bu görevi kabul eden insanların oluşturduğu bir hükümet var, bu hükümet Anayasa'daki haklarını kullanmak bakımından başka hiçbir hükümetten en ufak bir farkı yoktur. Yani 62. hükümet ne yapıyorsa 63. hükümet de onları yapacaktır. Bunu yaparken de herkes görev bilinci içerisinde. Demin onun için bu hükümetin 4 tane temel vasfını saydım. Bu 4 temel vasfa sahip olduğumuza Bakanlar Kurulu'ndaki bütün arkadaşlarımız da bunu görüyorlar, buna inanıyorlar. Dolayısıyla bu Anayasal zorunluluk bütün arkadaşlarımıza sorumluluk ruhu verecektir ve o sorumluluk ruhuyla hareket edilecek."

Atamaların sınırlandırılması

Hükümetin kurulmasıyla atamaların sınırlandırılmasına ilişkin genelgenin HDP'li bakanlar tarafından güvensizlik olarak değerlendirilmesinin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu'nda bakanların böyle bir serzenişte bulunmadıklarını söyledi.

Böyle bir konunun gündeme gelmediğini dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Kusura bakmayın, yine bazı şeyler bir seçim hükümeti olduğu için, ilk sefer denendiği için, insanlar bazı şeyleri de bilmedikleri için buralardan spekülasyonlar yapıyorlar. Bakın, ilk sefer bir hükümet atamaları Başbakana bağlama kararnamesi çıkarmıyor, daha doğrusu genelgesi çıkarmıyor. Bakın 1991 yılından itibaren Yıldırım Akbulut hükümeti, Mesut Yılmaz hükümeti, Tansu Çiller hükümeti, Tansu Çiller hükümeti, Mesut Yılmaz hükümeti, Necmettin Erbakan hükümeti, Mesut Yılmaz hükümeti, Bülent Ecevit hükümeti, Recep Tayyip Erdoğan hükümeti 2003'te, ondan sonraki süreçte Ahmet Davutoğlu hükümeti de 63. hükümet. Şimdi bütün bu hükümetler sırasında aynı genelge çıkartılmış. Hükümetler göreve gelince hükümetler oturana kadar, yerleşene kadar bakanlar yerleşene kadar Başbakanlığa bu hakkı veren bu atama yapılmayacak anlamına gelmiyor, atama yapmak için zaten normal zamanlarda izinlerinizi daha doğrusu istişarenizi Başbakanla zaten yapıyorsunuz. Dolayısıyla Başbakanla istişare içerisinde sorarak bunun yapılması anlamına gelen bir genelgedir. Daha önce de saydığımız bütün bu hükümetler tarafından 1991 yılından itibaren, evet yapmayan hükümetler de var, onu çıkarmayan hükümetler de var ama gördüğünüz gibi aşağı yukarı 91'den bu yana birçok hükümetler bunu gerçekleştirmiş, dolayısıyla bu abartılacak bir mesele değildir. Kaldıki bu genelge geçici bir genelgedir. Hükümetler, bakanlar yerine oturana kadar."

Seçim güvenliği

Bakanlar Kurulu'nda seçim güvenliğinin gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, İçişleri Bakanlığının son durum ve seçim güvenliği ile ilgili bir sunum yaptığını belirtti.

Konunun yarın yapılacak Milli Güvenlik Kurulu'nun önemli konularından biri olacağını vurgulayan Kurtulmuş, "Seçimin en temel önceliklerinden birisi güvenliğin sağlanmasıdır. Yani barut kokuları içerisinde, bomba sesleri arasında, silah sesleri arasında asla sağlıklı bir seçimin yapılması mümkün değil" diye konuştu.

"Barış" diyenlerin samimi olarak silahları terk etmesi ve silahları toprağa gömmesini arzu ettiklerini vurgulayan Kurtulmuş, bu seçimin de bunun bir göstergesi olacağını ifade etti.

Seçim kampanyası süresinin ve seçim sırasında yaşanacak olayların samimiyetin bir göstergesi olacağını belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Samimiyetle barış istiyorsak bir elimizde kalaşnikof, diğer elimizle halay çekemeyiz. Samimiyetle barış istiyorsak bir elimizde oy atarken diğer elimizle bomba atamayız. Dolayısıyla herkesin bu süreçte sandığın itibarına sahip çıkması lazım. Sandıktan ne çıkıyorsa başımızın üstünde. Kim kime oy vermiş, ne kadar oy vermiş onunla hiç ilgilenmeyiz ama her vatandaşımız Türkiye'nin her yerinde özgürlük içerisinde, huzur içerisinde gitsin seçimini yapsın. Bunu güvenlik kuvvetleri olarak da sağlayacak bütün tertibatı alacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. İnşallah Türkiye, bu seçimi barış ve esenlik içerisinde yapacaktır."

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla herkesin bu konuda samimi olması, seçim güvenliğinin sağlanması konusunda tüm siyasi partilerin azami desteği göstermesi yönünde çağrıda bulundu.

Bir gazetecinin "2016 bütçesinde savunmaya ayrılacak pay daha fazla olacak mı?" sorusuna ise Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu'nda bütçe performansı ve 2016 bütçe sürecinden bahsettiklerini, süreci konuştuklarını, neler yapılabileceğinin, bütçe kalemlerinin neler olabileceğinin konuşulduğunu belirtti. Detayların ise ileriki günlerde değerlendirileceğini aktaran Kurtulmuş, bunların da kamuoyuyla paylaşılacağını bildirdi.

Kredi kartlarının vadesi

Kurtulmuş kredi kartlarının vadesinin artırılması ya da artırılmamasına ilişkin soru üzerine, "Kredi kartlarının vadesinin artırılması artırılmaması konusu tamamıyla piyasanın şartlarına göre ele alınabilecek bir husustur. Bu konuyla ilgili hükümetimize gelmiş bir konu yok" dedi.

Kurtulmuş, soruların ardından 63. hükümetin başarılı bir şekilde hizmet etmesi yönünde temennide bulundu.

 

 

 

 

kaynak:akparti.org.tr

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR