Üst Header Banner Reklam
Mücadele Etmeye Devam Edeceğiz
Karşınızda Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türkiye demokrasisine canla başla sahip çıkacak olan milyonları bulacaksınız. Türkiye Cumhuriyeti’ni ve meclisi fiilen yok eden bu girişime karşı...
21.12.2016 23:20:30
Bu haber 690 kez okundu
Mücadele Etmeye Devam Edeceğiz

 MECLİSİ FİİLEN YOK EDEN BU GİRİŞİME KARŞI MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke’nin, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) gündemine ilişkin düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklama şöyle:

Değerli basın mensupları, bizleri ekranları başında izleyen çok kıymetli vatandaşlarımız, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Her hafta olduğu gibi bu haftada MYK’mızın yapmış olduğu haftalık değerlendirmeleri, Türkiye gündemine dair düşüncelerimizi paylaşmak üzere sizlerle bir aradayım.

SAYIN BÜYÜKELÇİ KARLOV’UN AİLESİNE, RUS DIŞİŞLERİ MENSUPLARINA VE RUS HALKINA BAŞSAĞLIĞI DİLİYORUZ

Ve maalesef yine her hafta olduğu gibi bu sohbetimize de acılarla başlama yükümlülüğüyle karşı karşıyayız. Yine şehit haberlerimiz var. El-Bab’da 4 canımızı kaybettik. Her şeyden önce bu çok kıymetli 4 şehidimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Geride bıraktıkları sevenlerine sonsuz bir sabır diliyoruz. Türkiye’mizin, bütün ailemizin başı sağ olsun. Bu acılar gün geçmiyor ki kendini her gün tekrar etmesin. Sadece 10 gün içerisinde Türkiye’nin farklı şehirlerinde terör saldırıları gerçekleşti ve biz 59 canımızı kaybettik. 59 çocuğumuzu, bu ülkenin çocuğunu, bir ailenin çocuğunu, birinin eşini, birinin babasını, birinin annesini, birisinin nişanlısını, hepimizin canını, 59 kişiyi. Bu kayıpların acısı taptaze kalbimizdeyken ve bunun ağırlığıyla henüz yaşıyorken, canı Türkiye Cumhuriyetine emanet olan bir büyükelçinin başkentimizin göbeğinde hain bir suikastla öldürülmesiyle yaşadığımız acı bir kez daha katlandı. Türkiye her gün yeni acılara uyanıyor, her gece yeni bir acının telaşına yatıyor.

Buradan bir kez daha Büyükelçi Sayın Karlov’un ailesine, Türkiye’deki Rusya Dışişleri mensuplarına ve Rus halkına başsağlığı diliyoruz. Diplomatlarını ASALA terörüne kurban vermiş bir ülke olarak Rusya’nın ve Rus halkının acısını derinden hissediyor ve paylaşıyoruz. Yaşanmış olan bu olay sıradan bir olay değildi. Türkiye Cumhuriyetinin başkentinin kalbinde, meclise birkaç yüz metre uzakta, büyükelçiliklerin art arda dizilmiş olduğu bir caddenin üzerinde, en güvenlikli olması gereken bölgede bir Rus Büyükelçisi bir polis tarafından katledildi, öldürüldü. Suikasta dair yaşananlar bir utanç zinciri barındırıyor. Çünkü Türkiye kendi ülkesinde kendine emanet edilmiş bir diplomatı koruyamadı. Çünkü, Büyükelçinin katili bir polis. Çünkü, katilin canlı ele geçirilmesi mümkünken böyle yapılmadı. Çünkü, soruşturmayı Türkiye’nin sağlıklı yürütebileceğine dair dahi bir güven oluşmuş değil. Rusya kendi ekibini gönderdi.

TÜRKİYE’NİN SORUNU BİR ÜST AKIL SORUNU DEĞİL, AKP’NİN İKTİDAR HIRSIDIR

Ortaya çıkan bu utanç zincirinin tek bir sorumlusu var AKP. Bu utanç Türkiye’yi 14 yıldır yönetiyor olan AKP’nin utancıdır. Böyle bir olay karşısında AKP ne yaptı? Her zamanki gibi üst akıl lafına sığındı. Bu koşullarda dahi tek derdi kendi iktidarı olan, bir saray rejimi inşa etmek olan AKP yine döndü ve üst akıl lafına sığındı. Bu kendi başına bir rezalettir. AKP’nin 14 yıllık iktidarının sonucunda Türkiye’de kimsenin can ve mal güvenliği yok. Kimse, hiçbirimiz güvende hissetmiyoruz. Ne Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, ne diplomatlar, ne de Türkiye’de bulunan yabancı misafirler kimse kendini güvende hissetmiyor. Ve maalesef bu can güvenliğini sağlayamayan bir iktidar var başımızda. Türkiye birden fazla terör örgütünün tehdidi altında; PKK, IŞİD, FETÖ, Nusra... Liste böyle uzayıp gidiyor. Türkiye’nin sınır güvenliği kalmamış, sınırlar kevgire dönmüş. Ülke sınırları içinde kim var, ne için var, ne yapmaya gelmiş, hangi hedef için burada? Kimsenin haberi yok. Ülke cihatçıların geçiş merkezine dönüşmüş, bir örgütlenme sahasına dönüşmüş, kimsenin kontrolünde değil. MİT sosyal medyada Cumhurbaşkanına hakaret kovalıyor, diğer ülkelerin istihbarat ajanları Türkiye’de cirit atıyor. Ve ülkeyi 14 yıldır yönetenlerin bütün bu çöküşe karşı sığındıkları tek bir yalan var üst akıl. Can veriyoruz, insanlarımız ölüyor bizim insanımız, bizim misafirimiz, bizim korumamız gereken diplomatlar ölüyorlar, tek bir cevap geliyor: Üst akıl. Darbe yapılıyor, Gazi Meclis bombalanıyor, insanlar canı pahasına Türkiye Cumhuriyetini korumak için sokaklara dökülüyor tek bir cevap var üst akıl. Türk lirası her gün eriyor, Türkiye Cumhuriyetinin 78 milyon vatandaşı hep beraber her gün fakirleşiyor. Tek bir cevap var üst akıl. Peki herkes Türkiye üzerinde madem istediği oyunu kuracak, Türkiye gibi büyük ve saygın bir ülke başkalarının insafına kaldıysa siz ne yapıyorsunuz kardeşim, ne yapıyorsunuz, neredesiniz? Siz niye varsınız? Halk ölürken taziye dilemek için mi varsınız? Terör her gün canlarımızı bizden alırken lanet okumak için mi varsınız, nutuk atmak için mi varsınız, hamaset yapmak için mi varsınız? Neden varsınız? Siz ne işe yarıyorsunuz? Kendi suçlarınızı örtbas etmek için sürekli başvurduğunuz bu üst akıl hikayesinden biz bezdik, bu yalandan sıkıldık. Gerçeğin adını koymak zorundayız. Daha sağlıklı yarınlar için bugün bu gerçeği tarif etmek zorundayız. 78 milyonun geleceği için bu gerçeği tarif etmek zorundayız. Türkiye’nin sorunu bir üst akıl sorunu değildir. AKP’nin aklını yitirmesine yol açmış olan iktidar hırsıdır, saray rejimi hırsıdır. Türkiye’nin en büyük riski de, sorunu da işte AKP ve AKP’nin kendine tek hedef edinmiş olduğu bu saray rejimidir.

Yaşanmış olan bu katliamda tetiği çeken el isterse FETÖ olsun, isterse El Nusra olsun, bu cinayetin işlenmesine yol açmış olan durum AKP’nin 14 yıldır bizzat, bilerek, isteyerek yaratmış olduğu ideolojik atmosferdir. Türkiye’yi bu noktaya AKP’nin ideolojik ve siyasi tercihleri getirmiştir. Tetiğin arkasındaki güç eğer FETÖ ise, FETÖ’ye o tetiği çektirme imkanı veren laik cumhuriyetle hesaplaşmak için FETÖ’yü devletin başına bela etmiş olan sizlersiniz. Kendi içinizdeki FETÖ’cüleri korumak, suç ortaklığınızı örtbas etmek için FETÖ ile gerektiği biçimde mücadele etmeyen de yine sizsiniz. Eğer tetiğin arkasındaki güç Nusra ise yıllardır Suriye’de rejim değiştireceğiz diye cihatçı örgütlere her türlü desteği veren de sizsiniz. Bu örgütlerin Türkiye’ye yerleşmesine göz yuman da sizsiniz. Bu örgütler Suriye’den Türkiye’ye rahatça giriş – çıkış yapabilsinler diye sınır güvenliğini yıllarca ortadan kaldırmış olanlar da yine sizsiniz. Sorumlu sizsiniz.

TÜRKİYE’Yİ SURİYE’DE BATAĞA SOKAN AKP’NİN İDEOLOJİK YAKLAŞIMIDIR

Bakın, Türkiye’de 14 yıldır hükümet eliyle yaratılmış bir ideolojik atmosfer var. O ideolojik atmosfer bundan 3 gün önce Halep’te yaşananlarla ilgili insanları galeyana getirip Rusya’nın temsilciliklerinin önüne taşıdı. O temsilciliklerin önünde cihat bayrakları açıldı. OHAL var deyip hiç kimseye demokratik hakları kullandırılmazken, cihatçı bayraklarıyla protesto yapılmasına izin verildi, buna göz yumuldu. 15 yıl önce Türkiye’de böyle bir polis olmazdı. Türkiye’de bir ülkenin temsilcilikleri önünde cihat bayrağı açılması mümkün olmazdı. 15 yılda AKP’nin yaratmış olduğu bilerek, isteyerek, kendi tercihleriyle yaratmış olduğu ideolojik atmosfer bütün bunları artık mümkün kılıyor.

Türkiye’yi Suriye’de batağa sokan da AKP’nin bu ideolojik yaklaşımıdır. Türkiye’ye Suriye’de bedel ödeten de AKP’nin bu ideolojik ve siyasi tercihidir. 10 milyon kişinin kendi ülkesini terk etmek zorunda bırakılmasında da AKP’nin bu ideolojisinin bir payı vardır. Bu ideolojik tercihin şekillendirdiği AKP’nin Suriye politikasının iflası dün resmileşti. Dün Rusya, İran, Türkiye arasında imzalanan anlaşma bölge halkları, Suriye ve dünya için hayırlı olmuştur. Anlaşma AKP’nin yıkıcı, mezhepçi Suriye politikasının başarısızlığa uğradığının açık tescilidir. 6 yıldır Suriye’de rejimi değiştirmeyi hedeflemiş olan AKP siyaseti, bugün itibariyle Suriye rejimini ayakta tutmaya söz veren bir konuma gelmiştir.

Peki, madem bu noktaya gelinecekti, madem bizim 6 yıl önce söylediğimiz bu değişiklik yapılacaktı neden Türkiye’nin son 6 senesini, kısıtlı kaynaklarını, uluslararası saygınlığını, bölgedeki lider ülke olma iddiasını heba ettiniz, neden? Ne uğruna? Değerli arkadaşlar Suriye’de kendi siyasi hayallerini gerçekleştirmek uğruna Türkiye’nin itibarını, canlarını, kaynaklarını heba edenler, şimdi de adına başkanlık dedikleri bir diktatörlük tasarısıyla Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi hedefe koyuyorlar.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİ BİR DİKTATÖRLÜK ÖNERİSİDİR

Şunun altını bir kez daha ısrarla çiziyoruz. Meclise getirilmiş olan anayasa değişikliği teklifi, parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçmeyi hedefleyen bir sistem değişikliği teklifi değildir. Bu açıkça bir rejim değişikliği teklifidir. Bu teklif milletin iradesini bir kişiye ipotek etme teklifidir. Bu bir diktatörlük önerisidir. Bu diktatör her şeye dokunabilir ama kendisine asla dokunulmaz. Bu teklif meclisi ve demokrasiyi fiilen yok etme teklifidir. Türkiye’yi otoriterliğe, bir tek adama teslim etme teklifidir. Hukuk devletini ve özgürlükleri tamamen yok etme, Türkiye’yi sürekli OHAL rejimine mahkûm etme teklifidir. Yani kimsenin can, mal ve hukuku güvenliğinin olmadığı bir ülkeye dönüştürme teklifidir. Bu teklifle kişi, kurum ve kuruluşlar tek bir kişinin, bir diktatörün iki dudağının arasına terk edilir. Yani bir kişinin hem hükümet, hem meclis, hem mahkeme olduğu bir ülke kurma teklifidir.

Kısacası savaşla, bu ülkenin vatandaşlarının direnişiyle, devrimle kurulmuş olan bildiğimiz anlamdaki Cumhuriyet’i yok etme teklifidir. Bu açıkça bir rejim değişikliği teklifidir. Türkiye’nin savaşla hep beraber devrimle kurulan cumhuriyetini el kaldırıp indirerek yok edeceğini sananlara buradan bir çağrımız var. Karşınızda Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türkiye demokrasisine canla başla sahip çıkacak olan milyonları bulacaksınız. Türkiye Cumhuriyeti’ni ve meclisi fiilen yok eden bu girişime karşı, mecliste bugün de yaptığımız gibi mücadele etmeye devam edeceğiz. Gerekirse meydanlarda, gerekirse sandıkta biz bu mücadeleyi kazanana kadar bu mücadeleyi vermeye devam edeceğiz.

VATANDAŞI BOĞMAKTAN VAZGEÇİN

Bütün bu felaketler yaşanırken bir de Türkiye ekonomik bir felaketin eşiğine de her geçen gün daha hızla sürükleniyor. AKP iktidarı tarafından sürükleniyor. Türkiye ekonomisi istatistiki hesaplarla düzeltilebilecek bir durumda değil. Gerçekler ortada, 6 milyon asgari ücretli Türkiye ekonomisinin ne durumda olduğunu biliyor. 11 milyon emekli Türkiye ekonomisinin ne durumda olduğunu biliyor. Vatandaş o istatistikleri duymuyor, görmüyor zaten bizzat bu ekonomiyi yaşıyor. Bugünlerde asgari ücret tespit komisyonunun çalışmaları devam ediyor.

Bir kez daha hükümete buradan açık bir çağrı yapıyoruz. Sendikaları dinleyin, insanların ihtiyaçlarına kulağınızı açın. İstatistiklerle çizdiğiniz pembe tablolar kimsenin karnını doyurmuyor. İnsanlar aç. İnsanlar açlığa mahkum edilmiş. Gereken düzeltmeleri yapın. Eğer adına revizyon dediğiniz milli gelir hesaplamaları sonrasında ortaya koyduğunuz büyüme rakamlarına göre, Türkiye son 4 yıl içerisinde ortalama %3 değil %6 büyüdüyse o zaman o büyümenin paydaşı olan 6 milyon asgari ücretliye, o büyüme için emeğini vermiş emeklilere refah payını verin. Hemen bugün. Madem Türkiye daha çok büyüdü, madem bu insanların emeğinin karşılığının daha çok olduğu bir Türkiye ortaya çıktı, o emeğin karşılığını hak edenlere bugün o refah payını hemen verin. Madem Türkiye esasında tasarruf açığı olan değil tasarrufları çok yüksek bir ülkeydi, o zaman zorunlu BES’le boğuyor olduğunuz emeklinin ve emekçinin üzerinden elinizi çekin. Kaldırın zorunlu BES’i. Madem yanlış ölçtüğünüz için insanları zorla tasarrufa itiyorsunuz, madem buna gerek yok, o zaman vatandaşı boğmaktan vazgeçin. Bunları yapamıyorsanız kenara çekilin yapmaya hazır olan bizler, Türkiye’nin 78 milyonunun ihtiyaç duyduğu zenginliği, ihtiyaç duyduğu toplumsal barışı ve ihtiyaç duyduğu umudu hak ettiği biçimde hep beraber tasarlayalım.

Hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR