Üst Header Banner Reklam
MUSTAFA KEMAL’İN DEVRİMLERİNE DOKUNAMAYACAKSINIZ
CHP’liler yok edilmediği sürece asla amaçlarınıza ulaşamayacaksınız. Cumhuriyeti yıkamayacaksınız. Mustafa Kemal’in devrimlerine dokunamayacaksınız.
30.05.2016 19:57:12
Bu haber 605 kez okundu
MUSTAFA KEMAL’İN DEVRİMLERİNE DOKUNAMAYACAKSINIZ

 CUMHURİYETİ YIKAMAYACAK, MUSTAFA KEMAL’İN DEVRİMLERİNE DOKUNAMAYACAKSINIZ!

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun, CHP Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Birliği Gençlik Kolları tarafından Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen, "19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı" etkinliğindeki konuşması şöyle:

Hepinize teşekkürler. Beni dikkatle dinlemenizi istiyorum. İki genç arkadaşımız konuştu. Eğer iki genç arkadaşımız Türkiye’nin geleceği konusunda bu kadar derin bir endişe taşıyorsa, ülkenin geleceği konusunda kocaman bir soru işareti hepimizi bekliyor.

CUMHURİYETİ ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRASİYLE TAÇLANDIRMAMIZ LAZIM

Şunu hiç kimse unutmasın, cumhuriyet birileri tarafından bize altın tabakta sunulmadı. Cumhuriyeti kurarken şehitlerimizin kanı var, acılar var, gözyaşları var ve biz cumhuriyeti onurumuzla kurduk, çocuklarımıza güzel bir Türkiye bırakmak için babalarımız, dedelerimiz mücadele ettiler. Birilerinin önünde kul olmasınlar diye, Türkiye Cumhuriyetinin özgür yurttaşları olsunlar diye mücadele ettiler. Ve biz onların yaptığı mücadeleden bugüne geldik. Cumhuriyeti kurduk, şimdi bir şey yapmamız lazım. Özgürlükçü demokrasiyle cumhuriyetimizi taçlandırmamız lazım. Bu çok önemli bir süreçtir. Düşünün cumhuriyeti kuruyorsunuz, yetmiyor çok partili hayata geçiyorsunuz, yetmiyor sosyal demokrasiyi getiriyorsunuz, yetmiyor ne gerekiyor? Tam demokrasi gerekiyor. Ne gerekiyor özgürlükçü demokrasi gerekiyor. Almanya’daki gibi, Japonya’daki gibi, İngiltere’deki gibi, Fransa’daki gibi yani bütün uygar ülkelerde hangi kurallar geçerliyse bizim insanımızda, Türkiye Cumhuriyetinin yurttaşları da birinci sınıf demokrasiye, tam demokrasiye layıktırlar ve hak ediyorlar. Bunun mücadelesini yapacağız.

Birileri diyor ki, tarih 1919’da başlamaz. Tarih insanlıkla başlar. Ama bunu bilmek için insan olmak gerekli. 1919’un bizim tarihimizde önemli bir yeri vardır. 1919 Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun fitilinin yakıldığı tarihtir. Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi bu süreçlerin arkasından gelir. Amasya Tamimi bu süreçlerin bir parçasıdır. Eğer kendi tarihimizi bilmiyorsak, kendi tarihimizin gereğini yerine getirmiyorsak, o tarihin bize verdiği sorumluluğu yerine getirmiyorsak, çocuklarımıza karşı görevimizi yerine getirmemiş oluruz. Gencecik çocuklarımız hayatlarını kaybettiler. Onlar ne istiyorlardı? Özgür bir Türkiye istiyorlardı, demokrasi istiyorlardı, kadın erkek eşitliği istiyorlardı. Özgür medya istiyorlardı. Bir kentin meydanlarında özgürce dolaşmak istiyorlardı. Doğaya sahip çıkmak istiyorlardı. Ama onlar baskıyla, terörle hayatlarını feda ettiler. Kimin için? Bizler daha güzel bir Türkiye’de yaşayalım diye. Dolayısıyla bizim sorumluluğumuz her zamankinden daha fazla. Ve bu sorumluluğun bilincinde hareket etmek zorundayız.

BİR AKP DEVLETİNE KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ

Arkadaşlarım, sizler Almanya’da yaşıyorsunuz, güzel bir ülkede yaşıyorsunuz. Geçen hafta Almanya’daydım, Sosyal Demokrat Partinin yetkilileriyle görüştüm. Diğer partilerin yetkilileriyle de görüştüm. Onlara şunu söyledim. Siz demokratik bir ülkede siyasal mücadele yapıyorsunuz. Yargının bağımsızlığı var, yargının tarafsızlığı var, medyanın özgürlüğü var, düşünceyi açıklama özgürlüğü var, devlette liyakat sistemi var, devlet bütün yurttaşlarına eşit davranıyor. Ama Türkiye’de bu koşullar yok. Biz bir AKP devletine karşı mücadele ediyoruz. Valisi, kaymakamı, ordusu, emniyeti hep beraber bir AKP devletine karşı mücadele ediyoruz. Bizim mücadelemiz bir varlık mücadelesidir.

“MİLLİ İRADE” DEDİKLERİ BİR KİŞİNİN İRADESİYMİŞ

Şimdi kalkmışlar cumhuriyetin bütün kurumlarını tek tek yok etmek istiyorlar. Evet, cumhuriyetin bütün kazanımlarını yok etmek istiyorlar. “Milli irade” diyorlardı düne kadar. Halkı kandırıyorlar, “Milli irade milli irade...” Sonunda ne çıktı? Milli irade dedikleri meğer bir kişinin iradesiymiş. Beyefendinin iradesiymiş. Çağırıyor Başbakanı %49,5 oy almış Başbakanı çağırıyor, ayağına çağırıyor. Elinden istifa dilekçesini alıyor. 23 milyon 600 bin kişinin oy verdiği bir siyasal partinin varlığını çöp sepetine atıyor. Ve buna da demokrasi diyorlar. Bizi kandıracaklarını sanıyorlar.

BİZİ YOK ETMEDEN AMACINA ULAŞAMAYACAKSIN

Beyefendi şimdi kalkmış “Ben başkan olacağım” diyor. Ne demek başkan olacağım? Valileri ben tayin edeceğim diyor, kaymakamları ben tayin edeceğim, büyükelçileri ben tayin edeceğim, milletvekilleri listesini ben yazacağım. Kim belediye başkanı olacak ben söyleyeceğim. Yargı bağımsızlığı olmayacak, parlamento ayak bağı olmayacak. Ben ne söylersem o olacak. Kimi işaret edersem hakim hapse atacak, kimi işaret edersem malı götürecek. Bunun adına da başkanlık sistemi denecek. Peki, izin verecek miyiz? Aş tavuk kendisini buğday ambarında sanırmış. O da sanıyor ki, ben böyle dedim başkan olacağım. TOBB’un, Türkiye Odalar Borsalar Birliğinin Genel Kurulunda söyledim, iş dünyasının önünde söyledim. Bizim bedenimizi çiğnemeden, bizim kanımızı akıtmadan, bizi yok etmeden amacına ulaşamayacaksın.

KUSURA BAKMA BİZ DE SENİ TAKMIYORUZ

Biz Türkiye’yi uygar dünyanın bir parçası yapmak istiyoruz. Türkiye’yi Ortadoğu bataklığının bir parçası yapmak istemiyoruz. Bütün mücadelemiz bunun üzerine kurulu. Kadın erkek eşitliğini savunuyoruz, demokrasiyi savunuyoruz. Tam demokrasi. Düşünceyi ifade özgürlüğünü savunuyoruz, medya özgürlüğünü savunuyoruz, yargı bağımsızlığını savunuyoruz. Güçler ayrılığını, parlamentoda güçler ayrılığını savunuyoruz. Şimdi kalkmış “Fiili durumu hukuki duruma çevireceğiz” diyor. Yani “Ben anayasayı takmıyorum” diyor. Yani “Ben yargıyı takmıyorum” diyor. Kusura bakma biz de seni takmıyoruz zaten.

Türkiye laiktir, demokratik laik sosyal hukuk devletidir. Bir aldatmaca yapıyorlardı. Efendim bir darbe anayasası var, evet. Bu anayasayı değiştireceğiz. Değiştirelim. Bizim de değiştirilmesini istediğimiz hükümler var. Ama tepeden tırnağa yeniden yazacağız. İlk 4 maddeyi de değiştireceğiz. Ne yazıyor ilk 4 maddede? “Türkiye devleti bir cumhuriyettir” diyor. Cumhuriyetle ne alıp veremediğiniz var sizin? Değiştireceklermiş. Hadi canım sende yüreğin yetiyorsa değiştir bakalım, nasıl değiştireceksin? “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir” diyor. Değiştireceğim diyor. Birisi de kalkmış, o da birilerinin çömezi, “Anayasada laiklik sistemi olmaz” diyor. Gücün yetiyorsa kaldır bakalım kaldırabiliyorsan.

BİZİM DE GÜCÜMÜZ, ŞAŞMAZ İMANIMIZ VAR

Biz direnme hakkımızı kullanacağız. İnsanlık hakkıdır direnme hakkı. Haksızlığa karşı direnmek insanlığın en temel kuralıdır. Adaletsizliğe direnmek temel hakkımızdır bizim. Düşünceyi yasaklayan bir zihniyete karşı direnmek insanlık hakkıdır. Direnme hakkını nereden alıyoruz? Mustafa Kemal Atatürk’ün Bursa Nutku’ndan alıyoruz. Sanıyor ki, oyları aldım artık her istediğimi yapabilirim. Onların bilmesi gereken bir şey var. Hatırlatmamız gereken bir şey var. Asla unutmasınlar. Cumhuriyet Halk Partisi var olduğu sürece, Cumhuriyet Halk Partililer yok edilmediği sürece siz asla amaçlarınıza ulaşamayacaksınız. Cumhuriyeti yıkamayacaksınız. Mustafa Kemal’in devrimlerine dokunamayacaksınız. İzin vermeyeceğiz buna.

Diyorlar ki, “Biz bunları yapabiliriz diyorlar gücümüz var.” Bizim gücümüz de var, imanımız da var, şaşmaz imanımız var. Çocuklarımıza karşı borcumuz var, yükümlülüğümüz var. Tam demokrasiyi getireceğiz ve çocuklarımıza karşı ödevimizi yerine getireceğiz. Bu bizim görevimiz. İnançlarımızı sömürdüler. Hırsızlığı Müslümanlığın bir kuralıymış gibi millete takdim etmeye başladılar. Kul hakkı yemek sanki Müslümanlıkta sıradan bir olaymış gibi toplumun önüne koymaya başladılar. Her uyuyan yurttaşımın uyanması lazım, her vatandaşımın bilmesi lazım. Olay bir CHP olayı değildir. Olay bir sağ, sol olayı değildir. Olay insan hakları olayıdır. Olay din ve vicdan özgürlüğü olayıdır. Olay bir inanç olayıdır, olay bir insanlara saygı gösterme olayıdır. Olay birlikte yaşama olayıdır. Olay farklı düşünebiliriz, farklı düşüncemiz bizim zenginliğimizden dolayıdır. Olay kimliklerimiz farklı olabilir, ama biz aynı bayrak altında özgürce yaşamak istiyoruz olayıdır.

TÜRKİYE’Yİ BÖLDÜRTMEYECEĞİZ

Almanya’daki, Türkiye’deki bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Siyasi görüşün ne olursa, inancın ne olursa olsun, yaşam tarzın ne olursa olsun ülkeni seviyorsan, bayrağını seviyorsan ve sen gerçekten de ülken için çalışmak istiyorsan ortak bir paydada buluşacağız. Uygar bir Türkiye, edepli bir Türkiye, ahlaki değerleri yüksek bir Türkiye, ahlakın toplumun her alanına egemen olduğu bir Türkiye için mücadele edeceğiz. Onun için diyorum gelin hep beraber mücadele edelim. Olay bizim olayımız değil, olay bir Türkiye olayıdır. Terör belası bir taraftan, açıkça söylüyorum Almanya’da bir kez daha söyleyeceğim, “Terör örgütüne yardım ve yataklık yapan parti AKP’dir.” Herkes böyle bilsin. Bunlar terör örgütüyle işbirliği yapıyorlar. Kandan besleniyorlar. İkisi de kandan besleniyor. Gayet açık, gayet net söylüyorum. Terör insanlık suçudur, teröre karşı hepimizin ortak tavır takınması lazım. Düne kadar Güneydoğu’da şehirler silah deposu haline dönüştürülürken bunlar ne dediler valilere? “Sakın dokunmayın”... Nusaybin’de kamyonun üzerinden Kalaşnikof silahlar dağıtılırken valilere ne dediler? “Sakın bunlara dokunmayın”... Güvenlik güçleri müdahale etmek istedi “Olmaz, sakın dokunmayın” dediler. Şimdi kan gövdeyi götürüyor. 7 Haziran’dan sonra niçin bunlar oldu? Hangi gerekçeyle oldu? Başkanlığı getirecek. Türkiye’yi bölecek. Türkiye’yi böldürtmeyeceğiz. Sözümüz sözdür, namus sözüdür!

Cumhuriyet senin neyine yetmiyor? Türkiye Cumhuriyetini aile şirketine dönüştürüyor. Bakanlar önünde kul köle. Böyle bakanlık mı olur? Sormadan edemiyorum. Siz Türkiye Cumhuriyetinin bakanı mısınız, yoksa sarayda oturan zatın kölesi misiniz?

TEK DERDİ VAR, “NASIL BAŞKAN OLACAĞIM?”

Hükümet kurulmuş daha güvenoyu almamış, mecliste güvenoyu almamış sıra halinde gidiyorlar biat etmeye. Hep beraber. Allah aşkına sizin orada ne işiniz var? Bakın, Almanya’da oturuyorsunuz, hepiniz Türkiye’nin geleceği konusunda kaygı taşıyorsunuz. Onların bir kaygıları yok. 6 milyon işsizimiz var. Her 4 üniversite mezunundan birisi işsiz. İki Trakya büyüklüğünde alan Türkiye’de son yıldır ekilmiyor, çünkü çiftçi perişan vaziyette. 17 milyon fakirimiz var. 3 milyon 750 bin hanede oturuyorlar. Bunların derdi bunlar değil. İşsizlik hiç dertleri değil, fakirlik hiç dertleri değil. Tek derdi var, “Nasıl başkan olacağım?” Niçin onu söylüyor? “Ömür boyu kendime nasıl güvence sağlayacağım” diyor. “Ya birisi gelir benim yakamdan yapışır, yakamdan tutar şu hırsızlıkların hesabını ver derse, nasıl ben kaçacağım?” diyor. Kaçamayacaksın sen, kaçamayacaksın! Ve daha acı olanı, hiçbir uygar dünyanın lideri onunla aynı fotoğraf karesine girmek istemiyor. “Benim ne işim var orada, ne işim var onun yanında” diyor. Ve daha da acı olanı Yargıtay Başkanı, Sayıştay Başkanı, Danıştay Başkanının onun toplantılarına katılmaları. Hakimsin sen hakim! Siyasi konuşma yapıyor, bunlar da ellerini kaldırmış hep beraber alkışlıyorlar. Neyi? Hırsızlığı alkışlıyorlar, yolsuzluğu alkışlıyorlar. Yargı temellerinden sarsılıyor. Türkiye Cumhuriyetinin temelleri sarsılıyor. Hakimin giydiği cüppenin düğmeleri yoktur arkadaşlar. Çünkü hakim hiç kimsenin önünde düğmesini iliklemez. Obama girdiği zaman salona Amerika’da hakim ayağa kalkmaz. Bunlar el pençe divan duruyorlar. Siz hakim misiniz, siz yargıç mısınız, siz mi adalet dağıtacaksınız bu ülkede? Adalete en büyük zararı veriyorlar. İnsanda biraz edep olur. Deniz Feneri Davası buradaydı değil mi Almanya’daydı. “100 yılın soygunu” diyorlardı, Türkiye’de gitti bu hakimlere teslim edildi hepsi beraat etti. Bu hakimlere teslim edildi, bu anlayıştaki hakimlere teslim edildi! 17 – 25 Aralık olayları oldu, bütün dünya duydu bizdekilerin tamamının üstü kapatıldı, bu hakimler kapattılar, bu anlayıştaki hakimler kapattılar! Şimdi Amerika’da Rıza Zarraf’ı yakalamışlar hesabını soruyorlar. İnsanda biraz utanma olur, insanda biraz ahlak olur, insanda biraz ahlak ahlak! “Ey ahlak sen neredesin” diye sormam gerekiyor.

TUTUKLAMAZLARSA ŞEREFSİZDİRLER

Şundan endişe etmeyin. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Umutsuzluğa kapılma hakkımız da yoktur. Öyle yetkimiz de yoktur. Bedenimiz olduğu sürece, aklımız olduğu sürece bunun mücadelesini vereceğiz. Mücadeleden çekinmeyeceğiz, korkmayacağız. Tutuklamak istiyorlarmış, “Tutuklamazlarsa şerefsizdirler” diyorum. Neden korkacağız?

Allah’a çok şükür ki utanacağımız hiçbir şey yok. Yolsuzluk yapmadık, hırsızlık yapmadık, çocuklarımıza haram yedirmedik, kul hakkı yemedik. Ne için çalıştık? Herkesin çocuğu için, her vatandaşım için, görüşü ne olursa olsun, daha iyi okusun, eli ekmek tutsun, işsizlik olmasın, fakir fukara olmasın. Herkesin inancına, herkesin kimliğine saygı gösterilsin. Bunun mücadelesini verdik. Bu mücadele demokrasi mücadelesidir. Demokrasi kolay kazanılmaz zor kazanılır. Bedel ödenmeden demokrasi gelmez. Bedel ödenecekse o bedeli sokaktaki vatandaşa ödetmeyeceğiz. O bedeli gerekirse CHP milletvekilleri olarak, başta Genel Başkan ben ödemeye hazır olacağız. Evet ne olursa olsun bedel ödemeye hazır olacağız.

Büyük Şair Nazım ne diyordu? “Sen yanmasan, ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” diyordu. Evet yanmayı göze alarak yola çıkacağız. Bursa Nutku’nu okuyarak yola çıkacağız. Çekinmeyeceğiz.

Ve yine Nazım’ın sözleriyle sözleri bitirelim. Ne diyordu Nazım? “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” diyordu. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşayacağız. Bu bizim Türkiye halkına davetimizdir. Gelin hep beraber mücadelemizi yapalım. Hepinize en içten saygılarımı sunuyorum.

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR