SEMİH YALÇIN’DAN YAZILI BASIN AÇIKLAMASI
AKP şu anda parlamentoda en çok milletvekiline sahip partidir. CHP de ana muhalefet partisidir. İkisinin birlikte Türkiye’nin önünü açacak adımlar atması mümkünken çıkıp MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ve partimizi hedef almaları çok gülünçtür.
17.10.2015 21:38:04
Bu haber
732 kez okundu
SEMİH YALÇIN’DAN YAZILI BASIN AÇIKLAMASI
7 Haziran Seçimleri sonrasında şiddetini artıran terör eylemleri, başkent Ankara’da 99 vatandaşımızın ölümüyle sonuçlanan kanlı saldırıyla tavan yapmıştır. Perşembenin geleceği çarşambadan belli olduğundan; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli koalisyon görüşmeleri sürecinde AKP ile CHP’yi uyarmış, kalıcı bir hükûmet kurmak için çaba gösterilmesini istemiştir. Ancak imam bildiğini okumuş, koalisyon süreci Tayyip Erdoğan tarafından baltalanmıştır. Türkiye’de siyasi tıkanıklığın ve bugünkü terör sarmalının en büyük sorumlusu Erdoğan ve AKP’dir. MHP Liderinin çağrılarına kulak asmayanlar, çözüm sürecinin ülkeyi bölünmeye ve terör bataklığına sürükleyeceğine PKK’nın daha da çok azacağına dair uyarılarına aldırmayanlar, bugün utanıp arlanmadan Partimizi ve Genel Başkanımızı “hayır”cılıkla suçlamaktadırlar.
AKP şu anda parlamentoda en çok milletvekiline sahip partidir. CHP de ana muhalefet partisidir. İkisinin birlikte Türkiye’nin önünü açacak adımlar atması mümkünken çıkıp MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ve partimizi hedef almaları çok gülünçtür. MHP’nin, terörle mücadele karşısında birlik ve beraberlik fotoğrafına dâhil olmamakla suçlanmasıysa bir başka ayıptır. MHP zaten Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünün adresidir. Yıllarca bölücü terör karşısındaki kararlı ve kaynaştırıcı duruşuyla PKK’nın toplumu ayrıştırma ve sosyal barışı yok etme planlarının önündeki tek engel olmuştur.
Hâl böyleyken son terör eylemleri karşısında siyasi partilerin birlik ve beraberlik görüntüsü vermesi talebi, AKP tarafından siyaset malzemesi olarak kullanılmaktadır. MHP bu malzemenin bir parçası ve siyasi oyunun figüranı olmak niyetinde değildir. MHP, terörle mücadele konusunda üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmekte, toplumsal uyanışın ve kardeşçe yaşama bilincinin canlı kalması için yoğun çaba sarf etmektedir. Bu konuda asıl üzerine düşeni yapması gereken AKP ve CHP iken MHP’nin itham edilmesinde suçluluk psikolojisi aranmalıdır.
Çünkü Türkiye’nin içine yuvarlandığı kaosun mimarları, 13 yılda ülkeyi tarihinin en badireli günlerine sürükleyen Erdoğan güdümündeki AKP ile ana muhalefet görevini hakkıyla yerine getirmeyip AKP’den daha çok çözümcü olan CHP’dir.
HDP’nin durumu zaten ortadadır. Bu parti, PKK’nın siyasi kanadıdır. PKK, 30 yılı aşkın süredeki sayısız kanlı eylemin en büyük sorumlusu ve suçlusudur. Şiddet şiddeti doğurmuş, PKK ve PYD, Orta Doğu’yu kana bularken karşılarında bir başka terör örgütünü, IŞİD’i bulmuştur. Şimdi; kavgalarını topraklarımıza taşıyan iki kanlı ve acımasız terör örgütü, AKP’nin kevgire çevirdiği sınırlarımızdan girip çıkarak büyük çaplı terör eylemleri tezgâhlamaktadırlar. Bu PKK’yı ve siyasi kanadını, sözde demokrasi ve barış gibi içi boşaltılmış kavramlarla şımartan yine AKP ve CHP’dir.
Oysa teröre ve terörizme merhamet, zaafa işaret eder. Teröristlere acımak, devletin yıkımına zemin hazırlamaktır. Yapılması gereken, parlamentodan sözüm ona torba taviz yasaları çıkarıp bölücüleri daha çok yüze çıkarmak değil, devletin gücünü ve caydırıcılığını onlara göstermektir. Bu arada onların baskısı altındaki halkı da devletin şefkat ve adalet şemsiyesi altında toplayabilmektir.
Şu anda bütün ipler Tayyip Erdoğan’ın elindedir. Anayasa ve yasa dinlemeden ülkeyi keyfince yönetmektedir. Güdümündeki AKP azınlıkta olduğu hâlde çoğunluk partisi gibi davranmaktadır. Ortada geçici de olsa işbaşında bir hükûmet vardır. Kanlı terör eylemleri karşısında bir icraatta bulunmuşlar da önlerine mi durulmuştur? Bir çözüm üretmişlerdir de engel mi olunmuştur?
Erdoğan da Davutoğlu da hatta Kılıçdaroğlu da 1 Kasım yaklaşırken şov ve av peşindedir. İkisi de ülkenin sorunlarına samimi niyetle çözüm üretmek ve Türkiye’yi terör belasından kurtarmak yerine oy avcılığı derdindedir.
Bütün bunların suçluluğundandır ki MHP’nin eleştirileri karşısında iki partinin kurmayları ve destekçileri, koro hâlinde partimize hayırcı yaftası yapıştırmaya, kamu vicdanında mahkûm etmeye çalışmaktadır.
Peki yıllardır MHP terörle mücadele konusunda yırtınırken aklınız neredeydi? O zaman da MHP’yi hep bir ağızdan kandan ve gözyaşından nemalanmakla suçlamıyor muydunuz?
Bu gerçeklere rağmen partimizin hem yandaş medyanın hem de CHP sözcüleri ve onları destekleyen basının hedefinde olması, MHP’nin haklılığını tescil etmektedir.
İşte bu yüzden özellikle yandaş medyanın kiralık ve satılmış kalemleri sık sık aynı cümlelerle MHP’ye yüklenmektedir. Benzer ifade ve cümleler bilerek tekrarlanmaktadır. Bunun amacı bellidir. Yalanı ne kadar çok dillendirirlerse o kadar akılda kalacaktır. Çünkü sürekli söylenen yalanlar bir süre sonra birileri tarafından gerçek olarak görülmeye başlanacaktır. Ama algı operasyonuna uğrayan, MHP tabanı veya MHP’ye oy veren milliyetçi muhafazakâr seçmen olmayacaktır. Belki AKP tabanının bir miktar konsolide edilmesi sağlanacaktır. Hepsi o kadar… Bu da AKP’nin 1 Kasım hedefine asla yetmeyecektir. Artık cin şişeden çıkmış, Erdoğan ve AKP’nin büyüsü bozulmuştur.
MHP aleyhinde bir gün durup bir gün yazı döktüren Abdültayyip Selvi, Engin Ardıç, Hıncal Uluç, Nuh Albayrak gibi besleme gazetecilerin kaç paralık adamlar olduğu zaten bilinmektedir. İtibar ve şahsiyetlerini yitirmiş bu gibi yazarların, medyada tutunabilmek için veremeyecekleri taviz çiğneyemeyecekleri değer, yapamayacakları yağcılık yoktur.
Halk; bunlar gibi karakter zafiyeti içinde, kulluk ve biat kültürüne uyum sağlamak için medya bukalemunu hâline gelen sürüngenleri, direklerarasında temsil seyreder gibi izleyip gülmektedir.
Engin Ardıç, seciyesine ve kıratına uygun şekilde en aşağılık ifadeleri kullanarak MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin darbe beklentisi içinde olduğunu yazmıştır. Bahçeli “bir şeye” mi oynuyor? diye soran Ardıç kuşuna cevabımız şudur:
Sayın Bahçeli bir şeye oynamıyor ama senin gibi medya dansözleri Erdoğan’ın önünde gerdan kırıp göbek atarak oynuyor.
Darbe beklentisiyle Bahçeli’yi bağdaştırmak, ancak senin gibi arını onurunu Erdoğan’a teslim etmiş ahlak düşkünlerinin marifetidir. Seni yemleyen AKP; darbelerden en çok zarar görmüş, dava arkadaşları darağacında can vermiş bir camianın liderini darbe beklentisiyle zan altında bırakmakta senin gibi kalbi, vicdanı ve kalemi mülevves gazeteci taslaklarından medet umar hâle geldiğine göre, 1 Kasım Seçimleri yaklaşırken durum onlar için çok endişe verici boyutlarda demektir.
Aklıselim sahibi insanların terk ettiği Erdoğan ve AKP’nin etrafını tufeylilerin ve senin gibi medya baykuşların sarması, bu siyasi oluşumun ömrünü tamamlamak üzere olduğunu ve Erdoğan’ın da zevalinin yaklaştığını göstermektedir. Zira baykuşlar viranelere tüner ve gece gündüz öterler. Asalaklar ise çürümeye yüz tutmuş bir uzvun veya vücudun üzerinde kümelenirler. Kiminiz AKP’nin haram ve yalanla kurulmuş binasına tüneyip ötüyor, kiminiz asalaklar gibi onun hantal vücuduna yapışıyor kiminiz de yarasalar gibi kanını emiyorsunuz.
Ey hayır edebiyatçıları! Boşuna çırpınıyorsunuz. Yel kayadan ne götürürse hayır edebiyatı da MHP’den onu alıp gider. Bu hayır edebiyatının getireceği sonucu biz söyleyelim: Milletimiz; “Evet!” görüntüsü altındaki “Hayır!” ve kaos tablosundan medet uman, geçici hükûmetle ülkeyi yönetebileceğini sanıp beceriksiz ve kabiliyetsiz insanları kabinede görevlendirerek Türkiye’yi çadır devletine çeviren Tayyip Erdoğan’a ve emrindeki AKP’ye 1 Kasım’da 7 Haziran’dakinden daha sert bir cevap verecektir.
Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter
kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar
hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2