SİVİL DARBENİN ÖN HAZIRLIĞI YAPILIYOR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu mücadele bir siyasi partiyle yapılacak mücadele değil, bu mücadele doğrudan doğruya AKP devleti ile yapılacak mücadeledir. Herkes bunu böyle bilsin...
6.03.2016 23:45:52
Bu haber
477 kez okundu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan 16 Maddelik Büyük Buluşma Çağrısı:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu mücadele bir siyasi partiyle yapılacak mücadele değil, bu mücadele doğrudan doğruya AKP devleti ile yapılacak mücadeledir. Herkes bunu böyle bilsin. Geldiğimiz süreç CHP’nin sorunu olmaktan çıkmıştır. Bu süreç demokrasiyi özümseyen, savunan, insan haklarını, kadın erkek eşitliğini savunan bütün kesimlerin ortak sorunudur” diye konuştu.
ATO Congresium’da düzenlenen "Türkiye İçin Büyük Buluşma” adlı toplantıda konuşan Genel Başkan Kılıçdaroğlu, “İnsanca yaşamak istiyoruz. Türkiye’nin yarı açık cezaevine dönmesini istemiyoruz. Her düşüncenin özgürce dile getirildiği görkemli, güzel bir Türkiye istiyoruz. Bunu istiyoruz” dedi.
BENİM SİYASAL SORUMLULUĞUM
“Siyasi düşüncelerimiz farklı olabilir. Ekonomiye, siyasete farklı bakabiliriz ama demokrasiye aynı yönden bakıyorsak, özgürlüklere aynı yönden bakıyorsak, hukukun üstünlüğüne aynı yönden bakıyorsak ayrışmanın değil, beraber hareket etmenin yeri ve zamanıdır. Herkesi bu konuda göreve davet etmek benim siyasal sorumluluğumdur” diyen Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun, sivil toplum kuruluşu, sendika ve oda temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen toplantıdaki konuşması şöyle:
Sevgili dostlarım, hepiniz, sivil toplum örgütlerimizin yöneticileri, temsilcileri, sendikalarımızın yöneticileri, temsilcileri hepiniz bu ‘Büyük Buluşma’ya hoş geldiniz, onur verdiniz, şeref verdiniz.
Bizleri televizyonları başında izleyen saygıdeğer yurttaşlarım, sizden sadece ama sadece bir isteğim var. Beni dikkatle dinleyin. Bu bir siyasal partinin toplantısının çok daha ötesinde bir ‘Türkiye Buluşması’dır. O nedenle burada bir siyasi partinin propagandasını değil, yani CHP’nin görüşlerini değil, Türkiye’nin içine girdiği çıkmazdan Türkiye’yi hep beraber el ele nasıl çıkarabiliriz bunun toplantısı olacaktır bu toplantı.
Önce bir soruyla başlayalım. Vatandaş siyaset kurumundan ne ister, hükümetten ne ister, beklentisi nedir vatandaşın? İyi bir yönetim ister, ahlaklı bir yönetim ister, adalet ister, çocuğu işsizse iş olmasını ister. Çocuğunun iyi bir eğitim almasını ister. İşsizlik ve yoksulluk olmasın ister. İstediklerinin tamamını iktidar vermek zorundadır. Eğer veremiyorsa hangi gerekçelerle bu talebi karşılamadığını da oturup vatandaşa sağduyuyla anlatması gerekir. Ayrıca vatandaş kendisinden toplanan her kuruş verginin nerelere harcandığının da hesabını ister. Demokrasinin çıkış noktası budur. Eğer ben vergi veriyorsam sen de bana hizmet vereceksin. Ayrıca vatandaş yolsuzluk da istemez, saydam bir devlet ister, düzgün bir devlet ister. Vatandaşına hesap veren bir siyasal iktidar dünyada saygınlığı olan bir iktidar demektir. Hesap vermek onurlu bir görevdir ve siyaset kurumunun temel görevleri arasında da hesap vermek vardır.
Yine vatandaş şunu ister: Hiç kimsenin etnik kimliği dolayısıyla, hiç kimsenin inancı dolayısıyla, hiç kimsenin yaşam tarzı dolayısıyla ötekileştirilmesini istemez. Madem aynı coğrafyada yaşıyoruz, madem bu güzel Türkiye’de yaşıyoruz, madem hep birlikte yaşayacağız hepimiz eşit yurttaş olarak bu toplumda beraberce, kardeşçe, uygarca yaşayacağız. Vatandaş bunu da istiyor.
Değerli dostlarım, konuşmamı iki ana eksende yapacağım. Birinci tablo şu; konuşmamın birinci bölümünde, 14 yıldır Türkiye ne hale geldi? 14 yılda Türkiye’nin içinde bulunduğu tablo… Ve bu tabloyu ortaya koyarken sadece bizim değil, dışarıdakiler bizi nasıl görüyor onu da önünüze koyacağım. İkinci bölüm bu tablodan nasıl çıkarız? Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa? Bunun ayrıntılarını sizlerle paylaşacağım.
SİVİL DARBENİN ÖN HAZIRLIĞI YAPILIYOR
Değerli arkadaşlarım, 13 yıldır demokrasimiz kan kaybediyor. Eğer anayasaya göre seçilip gelen bir kişi “Ben anayasayı tanımıyorum, anayasa bana uygun değildir” diyorsa artık hepimiz şunu çok iyi bilmeliyiz ki, bir sivil darbenin ön hazırlıkları yapılıyor demektir. Eğer bir kişi çıkıp, ülkeyi yöneten kişi “hani şu yasama ve yargı organı var ya, işte onlar benim için ayak bağıdır” diyorsa, anayasayı reddediyor, güçler ayrılığı ilkesini reddediyor. “Anayasayı askıya alıyorum” demektir. Eğer bu gerçeği hepimiz hafızalarımıza kazırsak Türkiye’nin hangi istikamete doğru yol aldığını çok daha net öğrenmiş olacağız.
Ayrıca konuşmamın başında söyledim. Vatandaş ne ister? Ödediği her kuruş verginin siyasi otorite tarafından kendisine hesabının verilmesini ister. Eğer bir toplumda yolsuzluk yapmak, devlet malını çalmak, kul hakkı yemek, bırakın kanunlara uymamayı eğer bu günah bile sayılmıyorsa geldiğimiz sürecin çok daha iyi değerlendirilmesi lazım. Yolsuzluk yapanların yukarılara tırmandığı, yolsuzluk yapanların tırmandığı bir ülkede ahlaki yozlaşmaya da dikkatinizi çekeceğim değerli arkadaşlarım.
Bakın değerli arkadaşlar, bazen kendimize şu soruyu soruyoruz. Bu kadar haksızlık var, bu kadar hukuksuzluk var, bu vatandaş neden itiraz etmiyor? Hiç düşündünüz mü bunu, vatandaş neden itiraz etmiyor? Vatandaş akşam evine nasıl gideceğinin hesabını yapıyor. Vatandaş aybaşına ben ulaşır mıyım, ulaşmaz mıyım, evde tencere kaynayacak mı, kaynamayacak mı, vatandaş bunun hesabı içinde. Vatandaş borç batağı içinde.
Bakın değerli arkadaşlarım, öyle bir noktaya geldi ki Türkiye normal vatandaş haberleri açıp televizyondan izleyemez noktaya gelmiş durumda. Sinirlerim bozuluyor diyor, haberleri izlemiyorum diyor, televizyonları kapatıyorum diyor, gazete okumuyorum diyor. Türkiye bu noktaya geldi.
Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter
kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar
hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2