Üst Header Banner Reklam
Sözümüz Söz, Bu Düzeni Değiştireceğiz
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Almanya Essen’de, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı ile CHP Köln Derneği’nin ortaklaşa hazırladığı “Nazım Hikmet 114 Yaşında” etkinliğinde konuştu
2.02.2016 00:09:14
Bu haber 744 kez okundu
Sözümüz Söz, Bu Düzeni Değiştireceğiz

 Kılıçdaroğlu: Sözümüz söz, bu düzeni değiştireceğiz


Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Almanya Essen’de, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı ile CHP Köln Derneği’nin ortaklaşa hazırladığı “Nazım Hikmet 114 Yaşında” etkinliğinde konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Vatanseverlik Ermenekli Recep Amca’nın acısını hissetmek ve onun çocuğu bir maden kazasında ölmesin diye çalışmaktır. Ayaz bebekler açlıktan ölmesin diye mücadele etmek, hırsızların önünde diklenmek, Can Dündarlar, Erdem Güller, gazeteciler, yazarlar, aydınlar hapse girmesin diye kavga etmektir” dedi.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması şöyle: 
“Hepinize çok teşekkür ediyorum. 
Değerli dostlarımız, Avrupa’nın her tarafından bugün bizlerle birlikte olmak için buraya gelen saygıdeğer konuklarımız, hanımefendiler, beyefendiler, aramızda bulunan değerli sanat insanları, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. 
Bugün burada bizi bir araya getiren Nazım Hikmet Kültür Vakfı’na ve CHP Köln Derneği’ne huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Türk dilinin görkemli şairi, Mavi Gözlü Dev’i, yani Nazım Hikmet’i anıyoruz. Büyük şair Nazım Hikmet dün yaşadı, bugün de yaşıyor, gelecekte de yaşayacak. Sadece yaşamıyor Nazım Hikmet; aşklarımıza, sevdalarımıza ve hayallerimize tercüman oluyor. Onun mısraları, onun kelimeleri, onun düşünceleri milyonlarca bedende yeniden hayat buluyor. 
Bugün Çin’den Şili’ye, Rusya’dan Amerika’ya kadar dünyanın her yerinde milyonlarca insan onun satırlarıyla, onun dizeleriyle, onun şiirleriyle buluşuyor. “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” diyerek farklı bir dünya hayalinin parçası oluyor. 

Değerli dostlar, Nazım Hikmet aynı zamanda bir inancın, bir kavganın, bir hasretin adıdır. O’nun uğruna adadığı bu hasret, bu ülkü, bu kavga bir döneme, bir zamana, bir aralığa sığmayacak kadar büyüktür. Bu kavga, insanın insana olan kulluğunu bitirme ve el kapılarını kapatma, bütün insanların kardeşçe yaşayacağı bir dünya kurma hayalidir. Bugün dünyada sadece zengin 85 kişinin serveti 3 milyar yoksul insanın toplam servetine eşit. Dünya Ekonomik Forumu’na sunulan bir uluslararası araştırmaya göre bu gidişat bu şekilde devam ederse, önümüzdeki 2 yıl içinde dünyanın %1’inin toplam serveti dünyanın %99’undan daha fazla olacak. Bir yanda böyle bir korkunç zenginlik varken, öte yanda tam 750 milyon insan temiz su kaynaklarından yoksun hayatlarını sürdürüyor. 800 milyondan fazla insan yiyecek yemek bulamıyor. Tam 1 milyar çocuk mutlak yoksulluk koşulları altında yaşıyor. UNICEF’e göre her gün 22 bin çocuk yoksulluk nedeniyle ölüyor. Dünyada yaklaşık 1 milyar 300 milyon insan, günde 1 dolar 25 Cent’ten daha az bir gelirle hayatını sürdürmek zorunda kalıyor. Nazım Hikmet bu gerçeği aslında çok önceleri dizelerine yansıtmıştı. 
Şöyle diyordu; “Dünya adaletsiz çocuk, dünya zorba”. Evet dünya adaletsiz ve dünya zorba. Bu adaletsizlik, bu eşitsizlik manzarasını kabul etmek, bu manzara karşısında sessiz kalmak bir insana yakışacak duruş değildir. Bir tarafta milyonlarca insan böyle bir açlık, yoksulluk ve sefalet içinde yaşamaya mahkum bırakılmışken dünyada hiç kimse barıştan, huzurdan ve istikrardan söz edemez. Nazım Hikmet’i bugün hala canlı bir şekilde yaşatan, milyonlarca insanın kalbinde yer etmesini sağlayan, işte bu adaletsizliğe, bu haksızlığa, bu eşitsizliğe karşı haykıran bir ses olmasıydı. 
Ben de buradan uygar dünyanın merkezi olan bir ülkeden, Almanya’dan yine çağdaş dünya ülkelerinin tümüne seslenmek istiyorum. Bu adaletsizliğe bir son verelim. Bu dünya hepimizin. Bu dünyanın bütün çocukları bizim çocuklarımız ve dünyanın bütün çocukları kardeşçe yaşamayı hak ediyor. 
Değerli dostlar, Nazım Hikmet her koyunun kendi bacağından asılacağına asla inanmadı. O her zaman insanların bütün insanlıktan sorumlu olduğuna inandı. Evet biz hepimiz ülkemizde ve dünyada yaşanan olaylardan sorumluyuz. Hepimizin önce ülkemize ve sonra dünyaya karşı sorumluluğu var. 
Değerli arkadaşlar, Nazım Hikmet vatanseverlik üzerinde de durmuştur şiirlerinde. Vatanseverlik en ucuz nutukları atmak, meydan meydan dolaşıp bağırmak değildir. Vatan birilerinin çiftliklerini korumak, vatan kasalar ve çek defterleri, vatan ayakkabı kutuları ve kupon arsaları değildir. Vatan ne polis copudur, ne biber gazıdır, ne de insanları tutsak tutan Silivri zindanlarıdır. Vatanseverlik Ermenekli Recep Amca’nın acısını hissetmek ve onun çocuğu bir maden kazasında ölmesin diye çalışmaktır. Ayaz bebekler açlıktan ölmesin diye mücadele etmek, hırsızların önünde diklenmek, Can Dündarlar, Erdem Güller, gazeteciler, yazarlar, aydınlar hapse girmesin diye kavga etmektir. 
Vatanseverlik; dörtnala gelip uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizimdir demektir. Ve bu güzel memlekette yaşayan herkesin barış ve huzur içerisinde yaşaması ve çalışması için mücadele etmek demektir. 
Değerli dostlar, bugün Türkiye adeta darbe dönemlerinden beter bir manzaraya sahip. Temel hak ve özgürlükler bütünüyle tehdit altında. Basın özgürlüğü yok, düşünceyi açıklama özgürlüğü yok, inanç özgürlüğü yok. Mahkemeler bütünüyle baskı altında. Bağımlı ve taraflı yargı, Nazileri aratmayacak bir bağlılık içinde bir partinin çıkarları için çalışıyor. Hukuk yok, insanlar keyfi olarak hapse atılıyor. İntikam duygusuyla insanların malvarlığına el konuluyor. Basın kuruluşlarına kayyum atanıyor. Toplumsal barış bilinçli olarak yok ediliyor. Toplumun fay hatları kaşınıyor. Etnik, dini ve siyasi sebeplerle ayrımcılık sistematik hale getiriliyor. Uygulanan bu politikalar bugün Türkiye’nin geleceğini tehdit ediyor. Dünyanın her çağdaş ülkesinde hukuk devleti ilkesi el üstünde tutulurken, bizde hukuk devletinden eser yok. Koca Türkiye Cumhuriyeti adeta bir Muz Cumhuriyeti gibi yönetilmek isteniyor. 

Bunları, bu gerçekleri anlatmam sakın ola ki, şunu aklınıza getirmesin. Hiç ama hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Bu düzen böyle devam etmez, edemez. Sözümüz söz, bu düzeni değiştireceğiz. 
Değerli dostlar, bu düzeni değiştirmek, barış ve özgürlük içinde bir Türkiye kurmak artık hepimizin ortak görevi. İster Türkiye’de yaşayalım, ister yurtdışında yaşayalım. Kendi ülkemizde, köklerimizin olduğu bir ülkede hukukun üstünlüğünü sağlayalım. Mustafa Kemal’in bize bıraktığı bayrağı daha ileri bir noktaya taşımak, birinci sınıf demokrasiyi kurarak cumhuriyeti taçlandırmak zorundayız. Düşünceyle, yazıyla, sözle, namusla Türkiye’yi içinde bulunduğu badireden birlikte çıkaracağız. Bugün iktidarda olanların isimleri yarın tarihin utanç sayfalarında yer alacak. Bugün demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenler insanlığın onur abidesi olarak hatırlanacak. 
Nazım Hikmet’in çok güzel söylediği gibi, çocuklar inanın, inanın çocuklar, güzel günler göreceğiz, güneşli günler. Motorları maviliklere süreceğiz. 
Bu duygu ve düşüncelerle motorların maviliklere sürüldüğü bir Türkiye dileğiyle hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum. “

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR