Üst Header Banner Reklam
 
TÜRKİYE’Yİ TEK ADAM REJİMİNE TESLİM ETMEYECEĞİZ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Böke: Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’yi bir tek adam rejimine teslim etmeyecektir.
4.02.2016 22:40:27
Bu haber 530 kez okundu
TÜRKİYE’Yİ TEK ADAM REJİMİNE TESLİM ETMEYECEĞİZ

 SELİN SAYEK BÖKE’DEN BASIN AÇIKLAMASI


CHP Genel Başkan Yardımcısı Böke: Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’yi bir tek adam rejimine teslim etmeyecektir.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke “Biz yarın başlayacak olan Uzlaşma Komisyonu’na, Türkiye’nin sorunlarını çözme ve özgürlükçü demokrasiyi inşa etme kararlılığıyla oturuyoruz. Asıl amaç, Türkiye’de gerçek demokratik bir rejimi inşa etmektir. Bunun için anayasa sürecini beklemeye hiç gerek yoktur. Türkiye demokrasisi önünde engel teşkil eden yasal düzenlemeleri darbe hukukundan arındırarak başlayabiliriz" dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında, parti genel merkezinde toplandı. Genel Başkan Yardımcısı Böke’nin MYK’nın gündemine ilişkin düzenlediği basın toplantısındaki değerlendirmeleri şöyle:

Değerli arkadaşlar, televizyonları başında bizi izleyen çok kıymetli vatandaşlarımız, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. 

Dün İstanbul’da bir inşaatta bir kez daha Türkiye’de canımızı yakan iş cinayetlerine tanık olduk. Her zamanki gibi ihmaller, denetimsizlik, güvencesiz çalışmanın yarattığı vahşetin sonucunda üç çok değerli canımızı kaybettik. 

Bunlar birer cinayettir. Bunlar engellenebilir cinayetlerdir. Bu kayıplar, bu ölümler bu çağda asla kabul edilemez. Kaybettiğimiz değerli işçilerimize Allah’tan rahmet, sevenlerine başsağlığı ve sonsuz sabır diliyorum. 

Türkiye iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü. Türkiye’nin hak etmediği bir pozisyon bu. İnsan pahasına değil, insan için kalkınmayı öne alan, insan yaşamını vahşi piyasa koşullarına teslim eden değil, piyasayı düzenleyen, denetleyen ve insanın potansiyelini ortaya çıkartabileceği bir zemini hazırlayan yeni bir ekonomik kalkınma anlayışına ihtiyacımız var. Biz güvenceli çalışma koşullarının sağlanması ve Türkiye’nin bu yeni ekonomik anlayışa kavuşması için yasamada tekliflerimizi veriyoruz ve bu tekliflerimizin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Biz bu mücadeleyi vermeye, bu cinayetlerin engellenmesi için yeni bir kalkınma hamlesinin başlatılmasına önem vermeye devam edeceğiz. 

Öte yandan Sur’daki çatışmalarda yaralanmış olan, bütün vatandaşlarımızın güvenliği için kendi canları pahasına görev yapan çok değerli bir askerimizi de bu sabah şehit verdik. Terör örgütüne karşı fedakarca bizi savunan bütün güvenlik güçlerine sabır ve kolaylık diliyoruz. Şehidimize de Allah’tan rahmet, sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyoruz. 

MYK’mızda bu acı Türkiye gerçeklerinin hepsini değerlendirdik. Biliyorsunuz Türkiye geniş çaplı bir anayasa değişikliği tartışıyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, bütün toplum kesimlerinden ortaya çıkan bu değişiklik ihtiyacının bir gerçek olduğunu kabul ediyoruz. 

Ancak Türkiye’nin asıl meselesinin bir anayasa değişikliği meselesi olmadığının da altını çiziyoruz. Türkiye’nin asıl meselesi darbe hukukundan yasal sistemi arındırma meselesidir. Türkiye’nin asıl meselesi evrensel değerlerde özgürlüklerin inşa edildiği, demokrasinin özgürlükçü bir yapıya kavuşması meselesidir. 

Yarın toplanmaya başlayacak olan Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarını ve bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkacak olan süreci işte biz bu özgürlükçü demokrasinin inşasının parçası olarak görüyoruz. Mesele anayasadan ibaret değildir. Mesele yasaların darbe hukukundan arındırılması meselesidir. Mesele hukukun uygulanışına dair bir anlayış değişikliğine ihtiyaç meselesidir. Mesele bunlarla birlikte anayasada değişiklik meselesidir. Bu bir bütünün parçasıdır ve parçası olarak görülmediği takdirde de Türkiye’nin ihtiyacı olan özgürlükçü demokrasi çerçevesini inşa etmesi mümkün olmayacaktır. 

Ancak anlaşılıyor ki, Cumhuriyet Halk Partisi’nin özgürlükçü demokrasi mücadelesine karşı saray vesayeti altında bulunan AKP’nin ise tek bir gündemi var. Bu gündem, adına başkanlık denen tek adam yönetimini dayatma gündemidir. 

Geçtiğimiz hafta Sayın Cumhurbaşkanı bir kez daha kendi yetki ve sorumluluğunun dışına çıkarak, meclis zeminini yok sayarak şunu ifade etmiştir. "Parlamenter sistem bitti" demiştir. Ülkemizin sorunları büyük. Terör her gün çok sevdiğimiz canları elimizden alıyor. İçimiz kan ağlıyor. Dış politikada uygulanmış olan bütün hataların maliyetini bugün canlarımızla ödüyoruz. Ekonomideki vizyonsuz çerçevenin sonucunda duvara toslamış bir kalkınmayla karşı karşıyayız. Her gün yoksullaşıyoruz. Her gün hayat daha zorlaşıyor. Siyasetin temel görevi Türkiye’nin esas meselelerini konuşmaktır. Türkiye’nin esas meseleleri fakirleşen, bu yoksulluk altında yarına dair inancını kaybeden, yeni bir umuda ihtiyacı olan vatandaşlarımıza umut yaratmaktır. 

İşte biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türkiye’nin bu esas gündeminin ilk ve en önemli maddesi olan özgürlükçü demokrasi inşasında “Önce Türkiye” diyen yaklaşımla çalışmaya devam edeceğiz. “Önce ben, hep ben” diyen saray ve saray vesayeti altındaki AKP’nin bu haykırışlarına karşı biz de “Önce Türkiye” diyen, siyaseti vatandaşının sorununu çözme zemini olarak kullanan bir yaklaşımla Türkiye’yi bu ruh sıkışıklığından çıkartacağız. “Önce ben” diyenlere karşı biz “Önce Türkiye” diyen yaklaşımla, sorunları çözen değil sorun olan bir yaklaşımın karşısında, sorunları tespit eden ve her soruna çözüm öneren yeni bir siyasetle Türkiye’ye nefes aldıracağız. Biz parlamenter sistemin olduğu söylenen aksaklıklarının giderilerek güçlendirildiği bir mücadelenin takipçisi ve öncüsü olacağız. 

Değerli arkadaşlar, buradan izninizle tüm vatandaşlarımıza bir kez daha seslenmek istiyorum. CHP burada. Toplumun AKP tarafından dışlanan bütün kesimlerine kucak açan, toplumun yarını birlikte inşa etme isteği olan bütün kesimleriyle omuz omuza, var olan parlamenter sistemi güçlendirecek adımları birlikte atacağımız bir döneme giriyoruz. 

TÜRKİYE’Yİ TEK ADAM REJİMİNE TESLİM ETMEYECEĞİZ

Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’yi bir tek adam rejimine teslim etmeyecektir. Cumhuriyet Halk Partisi, bunun olmaması için ne yapılması gerekiyorsa toplumun bütün kesimlerini kucaklayarak hep birlikte yapılmasını sağlayacaktır. Asla umutsuz olmayın, hep birlikteyiz, bu işi hep birlikte güçlenerek yapacağız.

Bunun yolu da Türkiye’yi darbe hukukundan arındırmak ve özgürlükçü demokrasiyi inşa edecek bir süreci başlatmaktan geçmektedir. Biz yarın başlayacak olan Uzlaşma Komisyonu’na da bu kararlılıkla ve Türkiye’nin sorunlarını çözme ve özgürlükçü demokrasiyi inşa etme kararlılığıyla oturuyoruz. Biz Uzlaşma Komisyonu’na belli koşullarla oturuyoruz. Dediğim gibi asıl amaç Türkiye’ye gerçek demokratik bir rejim inşa etmektir. Bunun için anayasa sürecini beklemeye hiç gerek yoktur. Türkiye demokrasisi önünde engel teşkil eden yasal düzenlemeleri darbe hukukundan arındırarak başlayabiliriz. Hem de hiç vakit kaybetmeden başlayabiliriz. 

Türkiye’nin bir siyasi sistem, bir rejim sorunu yoktur. AKP’nin söylediğinin aksine Türkiye’nin bir rejim sorunu yoktur. Cumhurbaşkanı’nın tek adam olmak gibi kişisel bir sorunu vardır. Bu nedenle tartışma mutlaka parlamenter sistemde gelişmek zorundadır. Başkanlık sistemi masaya kesinlikle getirilmemelidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin milli mücadeleden kalma kuruluş iradesinin yansıması olan anayasanın ilk 4 maddesi bizim vazgeçilmezlerimizdir. 

Bu komisyonda oy birliğiyle karar alınması gerekliliği de aşikârdır. Aynı zamanda güçlendirmek istediğimiz parlamenter sistemin işler hale getirilmesini de çok önemsiyoruz. İhtisas komisyonları çalıştırılmalı, meclis zemini işler kılınmalı, var olan parlamenter sistemin çözüm üretmesi için imkân yaratılmalıdır. AKP bunları yapmayarak kendi 14 yılını inkâr eden bir yaklaşım sergilemektedir. Siyaseten bu hem anlaşılmaz, hem kabul edilemez bir durumdur. Bir kez daha anımsatmak istiyorum. Türkiye’nin esas meselesi anayasa meselesi değildir. Türkiye’nin esas meselesi özgürlükçü demokrasinin inşası gerekliliğidir. Anayasa burada araçlardan sadece bir tanesidir. Anayasa değişikliği konuşulurken bununla eş zamanlı olarak ve aynı derinlikte Türkiye’nin darbe hukukundan arındırılması için adımların hızla atılması bir gerekliliktir. 

Örneğin, anayasada basın özgürlüğü koruma altında. Değerli basın emekçileri, Türkiye’de basın özgürlüğünden bahsetmemiz mümkün mü? Özgür olmadığınız için bu soruya da rahat yanıt vermeyeceğinizi bilerek soruyorum ben bu soruyu. Oysa anayasada basının özgürlüğü ifade edilmektedir. Demek ki, mesele anayasa meselesi değildir. Mesele, o anayasanın uygulanmasını sağlayacak hukuki düzen ve yargının bağımsızlığının tesisidir. 

İşte bunun için Cumhuriyet Halk Partisi özgürlükçü demokrasiyi inşa edecek; 
1) Yargı bağımsızlığını,
2) Basın özgürlüğünü, 
3) İfade özgürlüğünü, 
4) Milletin iradesinin meclise yansıdığı, seçim barajının ortadan kalktığı bir düzenin acilen, hızla, yasal düzenlemelerle ortaya konmasını talep etmektedir. 

Bütün bunlarla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi son iki yasama döneminde tekrar tekrar birçok kanun teklifi vermiştir. Samimiyseniz gelin bu teklifleri yasalaştıralım. Bir kez daha vurguluyorum. Samimiyseniz gelin Türkiye’yi darbe hukukundan arındıracak bu düzenlemeleri hiç vakit kaybetmeden hep birlikte mecliste yasalaştıralım. 

MYK toplantısında bu özgürlükçü demokrasi inşası sürecini değerlendirdiğimiz gibi, Suriye başta olmak üzere Irak, İran ve Rusya ile ilişkiler de kapsamlı olarak değerlendirildi. 

Değerli vatandaşlarımız, özgürlükçü demokrasinin inşa edilmiyor olması ve bu ihtiyacın devam ediyor olması Türkiye’nin ekonomik kalkınmasının, sizin zenginliğinizin de önünde duran bir engeldir. 

TÜRKİYE BASINI ÖZGÜR OLMAYAN BİR ÜLKE

Geçtiğimiz hafta yayınlanan bazı uluslararası raporlar Türkiye’yi yarı özgür ülkeler kategorisinde, Türkiye’de basını da özgür olmayan ülkeler kategorisinde sınıflandırdı. İfade özgürlüğü olmayan, basını özgür olmayan, bilgisi özgürce paylaşılamayan bir ülkenin çağın gereklilikleriyle uyumlu üretim yapması mümkün değildir. Çağın gerekliliklerine uygun üretim yapılmayınca gelir de ortaya çıkmamaktadır. Türkiye fakirleşiyor. Ekonomi, demokrasimizle birlikte bir duvara toslama yolunda ilerliyor. Bir vasata saplandık. AKP iktidarının vizyonsuz yönetimi sebebiyle bir vasata saplandık. İnşa edilecek özgürlükçü demokrasi Türkiye’yi işte bu vasattan kurtaracaktır. Türkiye’yi bu vasattan çıkartabilecek tek bir parti vardır o da Cumhuriyet Halk Partisi’dir. 

İzin verirseniz birkaç veriyi paylaşmak istiyorum bu vasata dair. Çok taze veriler. Her gelen veri zaten aynı şeyi tekrar ediyor. Bu hafta açıklanan ihracat rakamlarına göre Türkiye’nin ihracatı Ocak ayında, geçtiğimiz yılın Ocak ayına kıyasla %14,4 düştü. Bu düşüşle 2011 yılında açıklanmış olan 2023 hedeflerinden sadece uzaklaşmakla kalmadık, 2011 düzeyine doğruda hızla gerilemeye devam ediyoruz. Türkiye’yi ileriye taşıması gereken iktidar Türkiye’yi geçmişe hapseden, vasatlığa hapseden ve 2011 yılına geri götüren bir ekonomik anlayışı ortaya koymaktadır. 

Bugün bir rakam daha açıklandı: Enflasyon. Enflasyon %9,58’e çıktı. Bu artışın en önemli kısmı gıdada. Mutfağımız yanıyor. Gıda enflasyonu %11,7. Yani gelirimiz artmıyor ama pazara gittiğimizde o artmayan gelirle almak zorunda olduğumuz meyve, sebzenin fiyatı %11,7 daha pahalı. Hayat pahalanıyor. Oysa Türkiye bunu hak etmiyor ve bunu düzeltebilecek bir potansiyele sahip. Ancak bunu düzeltecek bir reform iradesi olan, vizyonu olan bir iktidara sahip değil. Türkiye’nin yeni bir kalkınma hamlesine, yeniden Türkiye’nin rekabet gücünü tanımlayacak, hak ettikleri ücret artışını aldıkları için her tür ekonomik sorunda suçlanan asgari ücretlilere daha da yüksek ücret ödenen bir düzene kavuşturacak bir anlayışa ihtiyaç vardır. Bütün bu göstergeler ve sizlerle yaptığımız bu sohbet aynı şeye işaret ediyor. Türkiye tek derdi kendi iktidarı olan, tek derdi kendi gücünü o iktidarda tutmak olan anlayış sebebiyle vasata mahkûm edilmiştir. İktidar sorun çözmüyor. İktidar sorun üretiyor. İktidar, siyaseti sorun çözme alanı olarak görmüyor. İktidar, siyaseti bir sorun üretme ve bu suni sorunlar üzerinden kendi iktidarını devam ettirme aracı olarak görüyor. Bunun sonucunda da Türkiye hem kalkınma hem de demokrasi bakımından ileride vasatı dahi arayacağı günlere doğru ilerliyor. Oysa Türkiye’nin yeni bir siyaset anlayışına ihtiyacı var. Sorunları tespit etme cesareti gösteren, tespit ettiği sorunlara çözüm üretme vizyonu gösteren bir yeni siyasete. İşte CHP bu yeni siyaset anlayışını temsil ediyor. 

Bildiğiniz gibi 7 Haziran öncesi asgari ücretlilerimizin vahim durumunu ortaya koymuş ve asgari ücretin en az net 1500 liraya artması gerektiğini tespit etmiştik. Bu tespitimizin hayal olduğunu söyleyenler sonradan bu tespiti kopyalamaya karar verdiler. Bir öğretim üyesi olarak şunu ifade etmeliyim ki, kopyalar anlaşılır. Kötü kopya çektikleri içinde 1500 lira değil 1300 lira dediler, hem de bütüncül bir çerçeve ortaya koyamadıkları içinde o 1300 liralık artışı da ellerine, yüzlerine bulaştırdılar. 

Biz CHP olarak sözümüzün arkasındayız. İşte bu sebeple bu hafta İstanbul’da ki CHP’li belediyeler, kendi çalışanlarının asgari ücretlerini net 1500 liraya çıkardılar. Biz verdiğimiz tüm sözlerin arkasındayız, çünkü biz samimiyiz. Biz, Türkiye’nin "Önce ben" diyen bu sıkışıklığından çıktığı, “Önce Türkiye” diyen, çözüm üreten yeni siyasi anlayışıyla çok daha iyi yarınların mümkün olduğunu biliyoruz. Biz bu anlayışla "Önce ben" diyene karşı koyarak,"Önce Türkiye" diyerek vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek için gayret göstermeye devam edeceğiz. 

Son olarak kamuoyuna da yansımış olan bir milletvekili arkadaşımızın partimizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu, Ulu Önder Atatürk’ün posterini indirdiğine dair iddialar da MYK’da ele alındı. Bu iddialara ilişkin muhakkiklerden oluşan bir komisyon kurulmuştu. Komisyon, hazırladığı raporu MYK’ya sundu. MYK, PM üyesi ve Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın tedbirli olarak, kesin ihracı istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmesi konusunda Parti Meclisi’nden talepte bulunulmasına oy birliğiyle karar verdi. 

Türkiye’nin bu yoğun gündeminde sizlerle birlikte, umuda dair konuştuğumuz bu toplantıların devamında tekrar buluşuyor olacağız. Şimdi ben, izin verirseniz, sizlerin soruları varsa onları yanıtlamak isterim. 

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR