YENİ BİR ŞEYH SAİT İSYANIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ
Cumhuriyetin ilk yıllarında bölgemizde yeni harita tanzimini tamamlamak için Şeyh Sait ve Seyit Rıza gibi hainlerle Türk Devletini içeride oyalayan emperyalizm, bugün aynı ihanet oyununu PKK ve uzantılarıyla tekrarlamaktadır.
6.01.2016 18:49:36
Bu haber
662 kez okundu
MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin’den Yazılı Basın Açıklaması
TÜRKİYE’NİN ÖNCELİĞİ YENİ ANAYASA VE BAŞKANLIK DEĞİLDİR
AKP hükümeti Türkiye gündemini yeni anayasa ve başkanlık tartışmalarına kilitlemiş vaziyettedir. Başbakan Davutoğlu’nun CHP’nin ardından partimiz MHP’yi de ziyaret etmesi ve nabız yoklamasından anlaşılmaktadır ki, Türkiye’ye yeni bir rejim dayatmaya karar verilmiştir. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlık istemektedir ve başbakan Davutoğlu’nun bu programın sekretaryasını yürütmekten başka bir fonksiyonu olmadığı anlaşılmaktadır.
Hâlbuki AKP’nin öne çıkardığı yeni anayasa ve başkanlık sisteminin dışında Türkiye’nin çok daha önemli ve herkesi ilgilendiren gündemleri vardır. Doğrudan vatandaşı ilgilendiren ekonomi gündemi her geçen gün daha da kötüye gitmektedir. Beceriksiz dış politika sonucu kaybedilen dış pazarlar, ekonomiye ve oradan da vatandaşın cebine yansımaktadır. Türkiye üretemeyen, ürettiğini ise satacak pazar bulamayan bir ülke haline süratle sürüklenmektedir. Petrol fiyatları tarihin en düşük seviyelerinde olmasına rağmen vatandaş henüz rahat bir nefes almamıştır. Dövizin Türk Lirası karşısındaki yükselişi hayat pahalılığını daha da artırmıştır. Bütün bu ekonomik çöküşün sorumlusu AKP hükümeti vatandaşı rahatlatacak adımlar atmak yerine rejim tartışmaları peşinde gün geçirmektedir.
Türkiye’nin öncelikli meselesi yeni anayasa ya da rejim tartışmaları değildir. AKP hükümeti iktidara geldiği günden bu yana hep vatandaşlarımızın mağduriyetlerini sömürerek kendi iktidarlarını güçlendirecek adımlar atmıştır. Vatandaş için rejim başkanlık olmuş, parlamenter sistem olmuş bir önemi yoktur. Önemli olan halkın refah içerisinde olması, adaletin sağlıklı işlemesi ve ülkenin güçlü olmasıdır. Bunca yıldır parlamenter sistemle ülkeyi idare eden AKP hükümeti ekonomiyi güçlendirmek istemiştir de engel mi olunmuştur? Yargı bağımsızlığını parlamenter sistem mi yoksa AKP hükümeti mi bozmaktadır? AKP iktidarı ve bilhassa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan çıkıp mertçe açıklamalıdır. Yeni anayasa arzusunun arkasındaki niyet başkanlık sistemini getirmektir. Başkanlık sistemi ise vatandaşın sorunları için değil, Saraylarına uygun tek adam rejimi yaratmak içindir.
Başkanlık sistemi vatandaşın gündeminde yoktur ancak Türkiye’nin bölünme tehlikesi ana gündemdir. Hükümetin ilk görevi vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak, devletin bölünmezliğini korumak olduğu halde, Türkiye’de anayasa ve başkanlık tartışmalarından sıra güvenliğe bir türlü gelmemektedir. Yıllardır Dersim olaylarını dilinden düşürmeyen Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti, Dersim’den neredeyse 80 yıl sonraki devr-i iktidarlarında bölücü bir kalkışmanın üstesinden gelecek dirayeti gösterememişlerdir.
Türkiye’nin bir bölgesinde bölücü bir kalkışma, bir isyan hareketi tekrarlanmaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında bölgemizde yeni harita tanzimini tamamlamak için Şeyh Sait ve Seyit Rıza gibi hainlerle Türk Devletini içeride oyalayan emperyalizm, bugün aynı ihanet oyununu PKK ve uzantılarıyla tekrarlamaktadır. Türkiye bir kere daha bölücü bir şebekenin ihanetiyle karşı karşıyadır. AKP hükümeti yıllardır gerçeği görmemek için her yolu denese de, yaşananların adını koymanın zamanı çoktan gelmiştir. Türkiye milli bütünlüğümüzü tehdit eden bir isyan hareketi ile karşı karşıyadır. Türk milletinin bütünlüğünü yeni bir Şeyh Sait isyanı tehdit etmektedir ancak devletin başında ne yazık ki bir Gazi Paşa yoktur. Devletin tepesinde mücadelecilerin yerinde müzakerecilerin oturuyor olması, Türk milleti için en büyük talihsizliktir.
AKP iktidarının bölücü terörle mücadele etmek yerine anlaşma zemini araması, bölücülüğün zirve yapmasına yol açmıştır. Açılım ihaneti Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden en büyük açığı ortaya çıkarmıştır. Bugün artık “kamu düzeni”ni bozan asayiş olayları değil isyan söz konusudur. Bir aydan fazla bir süredir Devletin kendi toprakları içerisindeki bir bölgeye girememesi kabul edilemez bir durumdur.
AKP hükümetinin beceriksizliği ve ihmalleri yüzünden ülkemizin bir bölgesinde yaşanan otorite boşluğunun bölücü örgüt ve onun Meclis’teki uzantıları tarafından “kıyam” ve “son isyan” şeklinde sunulması meselenin özünü açıkça ortaya çıkarmaktadır. Suriye’dekine benzer şekilde sözde özyönetim ilan edilmesine rağmen Devletin gerekli tedbirleri etkili bir şekilde uygulamaya koyamaması endişe vericidir. Bölücü örgüt temsilcilerinin TBMM kürsüsünden Birleşmiş Milletleri bölgeye davet etme tehdidinde bulunması artık sabır taşımızı paramparça etmeye yetmelidir. Türkiye’de ihanetin, tehditlerini en yüksek mevkilerden savuracak cürete kavuştuğu acı bir gerçek olarak ortada dururken, hükümetin bambaşka gündemlerle oyalanması anlaşılır bir durum değildir. Derhal tedbir alınmaz ve bedeli ödetilmezse, ihanetin bir kanser hücresi gibi bütün vücudu sarmasının önüne geçilemeyeceği iyi bilinmelidir.
Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne kasteden bir isyana karşı, bütünlüğümüzü ve değerlerimizi koruma noktasında Türk milleti üzerine düşeni yapmasını bilen bir millettir. Milliyetçi Hareket Partisi de, devletimizin güvenlik birimlerinin milli güvenliğin sağlanması için atacağı bütün adımların arkasında durmaya devam edecektir.
Bölücülük tehlikesi Türkiye’nin birinci önceliğidir. AKP hükümetinin yeni anayasa ve başkanlık sistemi hevesleri bu asıl tehlikeyi gizlemeye ve hatta ona doğrudan hizmete yaramaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin uzun süredir ısrarla üzerinde durduğu anayasamızın ilk dört maddesinden AKP kadar PKK da rahatsızdır. Bu topraklarda her türlü etnik kimlik ve mezhepten insanımızın bin yıldır etrafında birleştiği Türk kimliğine karşı duyulan rahatsızlığın ardında, bölücü örgütün yeni bir millet ve yeni bir devlet arayışları yatmaktadır. AKP hükümeti yeni anayasasını Türksüz çıkarmaya çalıştıkça bölücü örgüte hizmet etmiş olacaktır. Başkanlık sisteminde ısrar ettikçe, örgütün Cizre’de, Sur’da, Silopi’de yürüttüğü özyönetim isyanına federasyon ümidi verecektir.
Türkiye’nin milli ve üniter devlet yapısını, milletimizin birlik ve bütünlük içerisinde kardeşçe yaşama arzusunu tehlikeye düşürecek her türlü girişim, karşısında Milliyetçi Hareket Partisi’ni bulacaktır. Anayasa değişikliği Türk milletinin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde olduğu müddetçe MHP’nin desteğini alacaktır. Yeni anayasa ihtiyacı, Türk milletini ayrıştırmak ve etnik gruplara kimlik kazandırmak amacıyla yapıldığı takdirde en sert şekilde tepkimiz gösterilecektir. Başkanlık sisteminde ısrar edilmesi, Partimiz tarafından federasyonun ve dolayısıyla bölünmenin en önemli adımı olarak değerlendirilecektir. MHP federatif başkanlık sistemine temelden karşıdır. Türk milletini birlikte ve bir arada tutmanın ve güçlü olabilmenin yolu milli ve üniter yapının korunmasıdır.
Ülkemizde yürütülen bölücü kalkışma ile yeni anayasa ve başkanlık sistemi arzuları arasında doğrudan bir bağ olduğuna inanıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi büyük Türk milletinin birliği, dirliği ve esenliği için federatif başkanlık sistemine karşı çıkmakta ve bölücü isyana karşı Türk devletinin vatanın ve milletin bütünlüğünü savunma hakkını kullanarak gereğini yapmasını talep etmektedir. Hiçbir siyasi partinin ya da şahsın hesapları, büyük Türk milletinin ve devletinin bekasından daha önemli değildir.
Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter
kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar
hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2